Tuncay Ozkan o iddialara yanıt verdi




Ergenekon operasyonları 2007 yılının Haziran ayında başladı. Dava sureciyle birlikte surec 7 yılı aşkın bir sure aldı. Dava boyunca deliller tel tel dokuldu. Bircoğu dijital olan delillerin sahteliği kanıtlandı. Oyle savunmalar yapıldı ki mahkeme heyetinin kendisi bir sure sonra yargılama konusu haline geldi. Sonunda gerekceli karar yerine adeta bir savunma metni yazdı.

Sanıklar 7 yıl boyunca adeta bir savunma savaşına donuşen mahkeme surecini toplum vicdanında kazandı.

Artık herkes davada bir kumpas yapıldığını kabul ediyordu.

Hukumet-Cemaat savaşı başlayınca hukumet de yaptığı itiraflarla kurulan kumpası kabul etti.

Ucu artık kendisine de dokunan mahkemeleri kapatıp, hakim ve savcıları da tasfiye edince sanıklar da tahliye oldu.

Kısacası tahliye bir lutuf değil mucadele ederek kazanılmış bir hak olarak gercekleşti.

CEMAAT'İN KİR PROJESİ

Ancak...

Goruluyor ki tahliyeler Cemaat'i cıldırttı. Cemaat halen Ergenekon sanıklarının iceri girmesini istediğini inkar etmiyor. İlk gun olduğu gibi operasyonların dalga dalga genişlemesini, Silivri'de boş koğuşların doldurulmasını istiyor.

Sadece bu kadar değil, daha once yaptığı gibi iki duşmanını yanyana getirerek her ikisini de kirletme stratejisini izlemeye devam etti.

"PKK'yı Ergenekon yonetiyor", "Hanefi Avcı Devrimci Karargah'lı", "DHKP-C'yi Veli Kucuk idare ediyor" soyleminin yerini "Ergenekon sanıklarıyla AKP birarada" soylemi aldı.

Eski ortağı Hukumetin Cemaat'le kavgasını, Ergenekon sanıklarının kumpasın tetikcisi Cemaat'e karşı ifadeleriyle birleştiren Cemaat medyası bu haberlerini surduruyor.

Son orneği Tuncay Ozkan'a ilişkin carpıtmaları.

CEMAAT BAŞLADI MUHALİF MEDYA SURDURDU

Tuncay Ozkan'ın Haberturk'te Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında soyledikleri Zaman gazetesinde "Ergenekon sanıkları Erdoğan'a destek sırasına girdi" başlığıyla yer buldu. Gazete, Ozkan'ın “Hukumet bize guvence versin elimizdeki bilgi belgeleri sunacağız, bu ceteye karşı birlikte savaşacağız.” dediğini iddia etti.

Zaman'ın bu ifadeleri aynı şekilde hem Cemaat medyasında hem de Ergenekon davasına mesafeli yaklaşan muhalif medyada yer buldu.

Oyle ki Cemaat medyasını referans alan Sol aynı haberi sayfalarına bir adım ileri atarak "Ergenekon davasından tahliye olan gazeteci Tuncay Ozkan, Başbakan Erdoğan'a cağrıda bulunarak, 'Bize guvence verin, elimizdeki bilgi ve belgelerle cemaate karşı birlikte savaşalım' dedi" ifadeleriyle taşıdı.

TUNCAY OZKAN NE DEDİ

Peki Tuncay Ozkan bunları soyledi mi?

Ozkan Zaman'ın başlattığı medya kampanyasıyla ilgili olarak Odatv'ya şunları soyledi: " Bu Cemaat'in acık bir carpıtması. Benim yolum ne Cemaat'in ne Hukumet'in yoludur. Ben cok basit bir şey soyluyorum. Eğer Hukumet devletin icindeki ceteyle mucadelesinde gercekten samimiyse buyursun gostersin. Surekli 'yapacağım' diyor. Ama hicbir adım atmıyor. Bu ceteye karşı acacaksa dava acsın. Eğer bizi ilgilendiren bir dava acılırsa biz de gider mahkemeye başımıza gelenleri anlatırız, bu davaya delillerimizi sunarız. Ben 'Erdoğan'a katkı sunarım' demiyorum. Ben 'hukuki surece katkı sunarım' diyorum. Benim soylediğim cok acık. Ben kimseden guvence filan istemiyorum. Ben 'samimiyse buyursun yapsın' diyorum. Yoksa ben her konuşmamda 'eski ortağı' diyorum. Al birini vur otekine."

İşte o konuşmanın tamamı:
"Tuncay Ozkan: Bu gerekceli karar mahkemenin savunma metni bile değil. Kendini savunmaktan bile aciz kalmış. İlker Başbuğ susarak orgut uyeliğini kabul etmiştir diyorlar. İlker Başbuğ duruşma salonunda dedi ki, ‘seni tanımıyorum arkadaş. Senin mahkemeni tanımıyorum cunku sen yargıc değilsin.’

Fatih Altaylı: Peki bundan sonra ne olacak?

Tuncay Ozkan: Tıpkı Balyoz gibi hepimizi tekrar toplayıp iceri alacaklar. Şimdi Turkiye hukuk devletine doğru ilerleyecekse bunları temizlemesi lazım. Bunları yapanların yargılanması lazım. Kotulukten hesap sorulmazsa kotuluk hesap vermezse yerleşir gelenek kotuye gore işler. Şimdi o zaman demek ki herkesi sabaha karşı evinden alıp abuk subuk deli sacması bir zırvayla suclayıp onu iceri atabilirsin. 6-7 yıl iceride tutabilirsin. Serbest bıraktıktan sonra da kusura bakma kardeşim hukuk boyle işleyecek bundan sonra diyebilirsin. Boyle olmaz. Eğer Başbakan samimiyse AKP samimiyse hesap soracak. İnsanlar ortak olabilir ama insanların ortaklarının ayıplarını cirkefliklerini alcaklarını ortmek diye bir şey olamaz. Başbakan samimiyse eğer gercekten hukuk devleti istiyorsa bunlardan hesap soracak. Hep hesap soracak falan ama hicbir şey yok. Bu paralel yapı denen cemaat yarın sabah kalkıp yeniden hortlayıp hepimizi iceri alabilir. Buna karşı herhangi bir guvencemiz yok. Herhangi bir guvenlik yok. Turk halkının sevgisi ve Turk halkının goğsunu bariyer yapması dışında başka hicbir şansımız yok.

Bak sana bir şey soyleyeyim; Almanya’da calışmış emekli olmuş gelmiş Foca’dan Silivri’nin onune geliyor suyun icinde kum tanesi var retinasını yırtılıyor. O insanlar tarlalarda koştular. Silivri dediğin şey buraya 70 kilometre. Benim evinden kızım cıktığı zaman 128 kilometre yol kat edip Silivri’ye geliyor. Şimdi butun bu yapıyı ortaya koyduğumuzda bu halkın sevdası, bu halkın kucaklaması olmazsa zaten bir şey yok, inan bir şey yok. Turkiye’de hukuk devletini kuracağım ben 'Turkiye’de hukukun ustun olmasını istiyorum' diyen bir iktidar varsa hesap sorsun samimiyetini gorelim o zaman. Laf şu; ‘Ergenekon davasının icinde kotuler de var iyiler de var’ Ya kardeşim Ergenekon iddianamesiyle ilgili herhangi bir şey yok burada. Başka başka pek cok suctan beni yargılayabilirsin ama ben Ergenekon diye bir şeyden yargılanamam. Ben onlara soyledim, gerekceli kararı yazanlar ayıp ediyorlar; kendilerine dedim ki, Ergenekon falan demeyin teror falan demeyin ‘sen muhalifsin seni asacağız’ deyin eğer ben kendi sehpamı tekmelemezsem namerdim ama nedir bu karanlık bu alcaklık bu korkunc bir şey. Hukukun guvenliği yok."




http://www.muhalifgazete.com/haber/...cemaate-karsi-birlikte-savasalim-dedi-mi.html