Doviz kurları aldı başını gidiyor. Turkiye'nin 420 milyar dolar doviz pozisyonu acığı var. Peki ne demek bu doviz pozisyonu acığı? En sade haliyle diğer ulkelerinden alacaklarımız ile borclarımız arasındaki fark. Bu farkın tamamı 2014 yılında odenmeyecek. Ancak bu yılda borc ve ticari kredi olarak odenmesi gereken tutar yaklaşık 200 milyar dolar. 2013 Ocak ayı ile 2014 yılı Ocak ayı arasındaki donemde dolar artışı ise yaklaşık yuzde 30. Bu durumda doviz kuru bu duzeyde kalırsa 200 milyar doları odemek icin borcluların kabaca 60 milyar TL daha fazla koyması gerekecek. Dolayısıyla birileri borclarını odeyemeyerek iflas edecek. İşsiz sayısı artacak.
Bu arada bugun yarın akaryakıta (benzin, motorin, LPG) zam gelecek. Bu nedenle ulaşım ucretleri artacak. Elektrik ve doğal gaz icin şanslıyız. Mart secimlerinden sonra gelecekler.
Artan ve daha da artması kacınılmaz gorunen faizler nedeniyle bircok şirketin kredi maliyetleri de artacak.
İthal urunler ile icerdeki uretim icin ithal girdi kullanılan urunlerin fiyatları doviz kurlarındaki artış nedeniyle yukselecek.
Vatandaşın bir kısmına Temmuz ayına, bir kısmına ise gelecek yılın Ocak ayına kadar ucret zammı olmayacak.
Yani talep azalacak. Boylece hem enflasyon artacak hem de işsizlik. Stagflasyon diyorlar boyle durumlara. En kotusu, enflasyonu bile aratır.
Tamam da hocam; bu ulkenin ekonomisi guclu değil miydi? Sayın Babacan'ın deyimiyle Turkiye'ye guvendikleri icin oluk oluk sıcak para getirmiyorlar mıydı? Biz krizdeki Avrupa'nın, bitemeyen savaşların icindeki Ortadoğu'nun ortasında parlayan bir yıldız değil miydik?
Ne oluyor? Neden oluyor?
Kısaca şoyle soyleyelim; 2002 secimlerinden sonra mevcut Hukumetimiz ekonomiyi dipte iken devralmıştı. Yani başlamak icin olabilecek en iyi noktadan. Sadece politik istikrarın sağlanması bile daha iyi bir ekonomi icin yeterliydi.
Bu arada petrol fiyatları yukseldiği icin petrol ihrac eden ulkelerde gidecek yer arayan cuvalla dolar vardı. ABD'de acık vermeye, dunyaya dolar pompalamaya devam ediyordu. Kuresel para bolluğu, teknik deyimiyle likidite bolluğu vardı. Bu paranın bir yerlere gitmesi, daha cok kazanması gerekiyordu. İşte bu bol para doneminde, yani 2002-2013 doneminde, gelişmiş ulkelerden kat kat fazla faiz veren bir ulke vardı; Turkiye.
Yuksek faizi goren, bozdurduğu dovizi vade sonunda daha ucuza geri alacağını bilen kuresel spekulatorler (paradan para kazanmayı iyi bilenler) Turkiye'ye akmaya başladılar. Oyle geldiler ki, 2002 yılında getirdikleri para 9 milyar dolar iken 2012 yılı sonunda bunu 155 milyar dolara yukselttiler. Mayıs 2013'te ise rekorlarının rekorlarını kırarak 170 milyar dolara ulaştılar.
Boylece doviz bollaştı. Elin paraları Merkez Bankasına gittikce bazıları şu kadar rezervimiz var, rezervimiz bu kadar arttı diye televizyonlarda, gazetelerde buyuk gururla anlattılar. Ancak 2002 yılı baz alındığında teknik gereklilikler cercevesinde (satınalma gucu paritesinin değişmemesi) 2012 yılı sonunda 2,9 TL olması gereken doların 1,8 TL'de kalmasının yarattığı yan etkiler gozardı edildi.
Nitekim, iktisat yasalarına gore "bir şey bol ise ucuz, kıt ise pahalıdır." Bollaşan doviz nedeniyle doviz ucuzladı. Boylece yerlisi yerine ithal urun ve girdi kullanmak cazip hale geldi. Dış ticaret acığımız, cari acık (diğer ulkelerle yapılan mal, hizmet ve gelir akımlarının bakiyesi) arttı. "Sorun değil", dediler. Haklıydılar!. Sıcak para artarak girdikce sorun yoktu.
Bu surecte hepimiz otomobilleri, telefonları, televizyonları, mobilyaları, bilgisayarları daha cok ithal olanlarla yeniledik. Uretmeden, el parasıyla bol bol tukettik. Vatandaşların 2002 yılında bankalara olan borcu sadece 2 milyar TL iken 2013 yılı sonunda 330 milyar TL'ye cıktı. Ozel sektorun dış borcları ise 43 milyar dolardan 255 milyar dolara yukseldi.
Herkes, hepimiz daha, daha cok tukettik. Ancak bu duzeyde tuketimi hak edecek uretim yapmıyorduk. Gelecekte elde edeceğimiz gelirleri bugunden tukettik.
Bu devri saadet, bu tuketim cılgınlığı, bu yarınsız iklim devam edemezdi. Yol yanlış, yolun sonu ucurumdu.
Ekonominin kendi dinamikleri Turkiye'yi ucuruma doğru gotururken, birden gidiş hızı arttı. Once gezi, sonra 17 Aralık yani sosyo-politik ve siyasi gelişmelerin yarattığı ruzgar ucuruma giden arabayı daha da hızlandırdı. Hukuk devletine ve onun gidişatına ilişkin endişeler ise Turkiye'den cok yabancıları urkuttu!.
Merak etmeyin henuz duşmedik. Duşmemek mumkun mu? Evet. Her derdin caresi var. Yeter ki usta, gercek usta olsun.
Gelelim bugune. Dolar, doviz bugune kadar neden duşuyordu ise, olanların tam tersi olduğu icin yukseliyor. Yabancı spekulatorler Turkiye'den cıkıyor. Doviz borcu olan yerliler daha fazla artmadan doviz almak istiyor. Sonuc; dune kadar arz artışı, bugun ise talep artışı belirleyici oluyor.
İktisat bilimi fizik kurallarından beslenir. Dune kadar var olan etkiler ulkede hak edilmemiş tuketim ve bolluk (tepki) yaratmıştı. Bugun olanlar (para kacışı=etki) o hak edilmemiş tuketimin bedelinin (fakirleşme=tepki) zamanının geldiğini ortaya koyuyor. Yani gun geldi, devran dondu. Ve masum değiliz hicbirimiz...
Bu arada belki herkes ayakkabı kutularına koyduğu dovizleri ortaya cıkarırsa doviz duşebilir. Bu kardeşiniz katkı yapamayacağı icin şimdiden ozur diler.
Bu arada "demokratik, laik, sosyal hukuk devleti" ne sahip ulkemin guzel insanları; gunaydın... Ve de cok gecmiş olsun...
Prof. Dr. Yaşar Uysal
http://milliirade.org/index.php/tem.../dovizde-neler-oluyor-sicak-paranin-mumu.html
Dovizde neler oluyor: Sıcak paranın mumu...
Gündemdeki Konular - Haberler0 Mesaj
●0 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Dovizde neler oluyor: Sıcak paranın mumu...