Selam arkadaşlar aynı ben gibi biliyorum kii bir coğumuzun cocuğu bu hastalıklaa boğuşumyor. Bu yuzden hepimizin yararına olacak yazı gonderiyorumm sevgilerrr:uhm:
Alerji nedir?
Alerji, vucudumuza dışarıdan giren ceşitli maddelere karşı gosterilen anormal bir tepki olarak tanımlanabilir. Burada esas amac, vucudu yabancı olduğu farkedilen bu maddeye karşı korumaktır. Aslında yabancı olduğu halde, vucudumuza hicbir zararı dokunmayacak hatta yararları olabilecek bu madde adeta bir duşman işlemi gormekte ve duşmana gosterilen bu aşırı tepki vucutta birtakım hasarlara ve zararlara yol acmakta ve alerjik bir hastalık olarak karşımıza cıkmaktadır.
Orneğin, yumurtaya alerjisi olan bir kişiyi ele alalım. Yumurta, normal insanlar icin, icerdiği protein, vitamin.. gibi yapı taşları ile cok yararlı bir besin maddesidir. Yumurtaya alerjisi olan kişi, yumurtayı kendine yabancı, hatta duşman gibi gorur. Bu kişi yumurta yediğinde bağışıklık sisteminin alarm zilleri calmaya başlar:
Dikkat, vucuduna bir yabancı girdi. O senin duşmanın, onu yok et. Bağışıklık sistemi de tum kuvvetleriyle yumurtayla savaşa başlar ve sonucta hafif kaşıntılardan astıma, saman nezlesinden anafilaksiye kadar ceşitli alerjik tablolar ortaya cıkar. Cok değerli bir besin maddesine gosterilen bu tepki ne kadar haksız değil mi?
Diğer taraftan, arı zehirine alerjik olan bir kişideki aşırı tepkinin ise son derece gecerli bir mantığı vardır. Bu, adı ustunde arı zehiri. Bu zehirden vucudun haberdar olması, ona karşı birtakım tepkiler gostermesi, onu yok etmeye calışması.. hep vucudun yararı icindir. Ama, bu tepkilerden vucut da bu arada zarar gorurmuş, o başka mesele.
Alerjen nedir?
Alerjiye neden olan maddelere alerjen denir. İnsanlar her maddeye karşı alerjik olabilirlerse de, alerjenlerin coğu organik kokenli maddelerdir ve normalde zararsız olan, her gun karşılaştığımız, temas ettiğimiz, yediğimiz, ictiğimiz şeylerdir.
Yumurta, sut, fındık, fıstık, balık, midye.. gibi besinler.
İcecekler…
Cocukların balonu, emzikleri, bulaşık eldivenleri...
Kedi, kopek, tavşan...
Bilezikler, kupeler, takılar...
Tozlar, kufler, polenler...
Boyle daha binlerce, milyonlarca madde.
Aspirin, penisilin gibi can kurtaran ilaclar.
Hatta, kortizon. Evet, bazı insanlar alerji tedavisinin bir numaralı ilacı olan kortizona karşı bile alerjik olabilirler. Ne buyuk şanssızlık değil mi?
Solunum yolları alerjilerinin sebepleri nelerdir?
Alerjenler, vucudumuza ceşitli yollarla girebilirler:
Deriden,
Solunum yoluyla,
Sindirim sistemi yoluyla.
Astıma ve alerjik nezleye yol acan alerjenlerin buyuk coğunluğu solunum yoluyla vucuda giren alerjenlerdir; bunlara havada bulunan alerjenler anlamına gelen aeroalerjen ismi verilir.
Aeroalerjenlerin en onemlileri şunlardır:
Ev akarları,
Polenler,
Bazı evcil hayvanlar (kedi, kopek...)
Kuf mantarları..
Bu alerjenlerin, akciğerlerdeki kucuk bronşiollere ve hava keseciklerine kadar gelebilmeleri icin caplarının 5 mikron’ dan daha kucuk olması gerekir. 5 mikrondan daha buyuk caplı alerjenler, boyutlarına gore, burunda veya ust solunum yollarında tutunurlar.
Capları 20-60 mikron olan polenlerin, astımdan cok alerjik nezleye yol acmalarının nedenlerinden biri de bunların buyuklukleri nedeniyle kucuk bronşlara kadar gelememeleri olabilir.
Kimler alerjiye daha yakındır?
Bazı kişiler doğuştan alerjiye daha yatkındırlar. İşte, doğuştan genetik (kalıtsal) olarak alerjiye yatkın olmaya atopi, boyle kişilere de atopik kişi denir. Atopik kişi sahip olduğu kalıtsal ozellikler nedeniyle, karşılaştığı bazı maddelere karşı immunglobulin E sınıfından antikorlar uretir ve dolayısıyla da o madde, o kişi icin artık herhangi bir madde değil, bir alerjendir.
Atopik kişilerin kanında alerjik oldukları maddelere karşı yuksek miktarda immunglobulin E antikorları vardır ve bunlarda gunun birinde bir alerjik hastalık ortaya cıkma riski yuksektir.
Atopik kişilerde alerjik hastalığın ortaya cıkmasında, orneğin astım belirtileri gostermeye başlamasında cevresel faktorlerin cok onemli etkisi vardır. Nitekim, genetik yapıları aynı olan tek yumurta ikizlerinin sadece %’inde aynı alerjik hastalık bulunur. Alerji yalnız kalıtsal faktorlerin etkisiyle ortaya cıkıyor olsaydı, her iki cocuğun da aynı alerjik hastalığa sahip olması gerekirdi.
Alerjik hastalıklar nelerdir?
Alerjik hastalıkların başlıcaları şunlardır:
SAMAN NEZLESİ (Alerjik Nezle)
GOZ NEZLESİ (Alerjik Konjunktivit)
ASTIM (Alerjik Bronşit)
URTİKER ve EGZEMA (Alerjik Deri Hastalıkları)
Alerjik hastalıklar nasıl ortaya cıkıyor?
Alerjik hastalıkların ortaya cıkması icin atopik ozelliğe sahip kişinin belirli bir sure allerjenlerle temas etmesi gerekir. Buna duyarlılık kazanma suresi denir ve birkac haftadan birkac yıla kadar değişebilir. Bu donemde, allerjene karşı immunglobulin E (IgE) adı verilen ozel antikorlar uretilir ve bunlar da mast hucrelerinin yuzeylerine yapışırlar. Bu kişi tekrar allerjenle karşılaştığında, allerjen ile IgE’ nin hucre yuzeyindeki birleşmeleri, mediator ismi verilen ceşitli maddelerin salınmasına neden olur. Allerjik hastalıkların belirtilerinden bu mediatorler sorumludur.
Allerjik hastalıklar, allerjenle mast hucresi yuzeyindeki antikorların buluşma yerlerine gore farklı hastalıklar olarak karşımıza cıkar. MeselÂ, bu buluşma burun zarında oluyorsa saman nezlesi, bronşlarda ise astım ve derimizde ise egzema gorulur.
Vucudun tumunu ilgilendiren yaygın allerjik reaksiyonlara ise anafilaksi veya allerjik şok ismi verilir.
Alerjik hastalıklar neden artıyor?
Alerjik hastalıkların her gecen yıl hızla artışının nedenlerini araştıran uzmanlar, bu artışın yaygın antibiyotik kullanımı ve cocukluk cağı infeksiyonlarının azalmasından kaynaklanabileceğine dair bulgular elde etmişlerdir.
Bağışıklık sisteminin tam olarak gelişebilmesi icin 1 yaşından once gecirilen infeksiyonların buyuk onemi vardır. Dunyaya allerjiye yatkın olarak gelen cocuklar, gecirdikleri infeksiyonlar sayesinde mikrop ve viruslerle mucadele etmeyi oğrenirler. Bağışıklık sistemi bu infeksiyonlar sayesinde guclenir. Buna karşılık, cok temiz ortamlarda buyuyen, cok az infeksiyon geciren ve cok sık antibiyotik verilen cocukların bağışıklık sistemleri yeteri kadar mikropla karşılaşamadığından, allerjiye daha yatkın olurlar.
Gercektende, cok cocuklu ailelerde ve erken yaşta yuvaya gonderilen cocuklarda astım ve allerjik hastalıkların daha az gorulmesi, bu cocukların daha cok infeksiyon gecirmeleriyle acıklanmaktadır. Buna karşılık az cocuklu ailelerde ve topluma fazla girmeyen ve daha az mikropla karşılaşan cocuklarda astım riski de yuksektir. Araştırmacılar, cocukluk cağında gecirilen ve astıma karşı koruyuculuk sağlayan infeksiyonları şoyle sıralıyorlar:
Kızamık Kızamıkcık
Suciceği Kabakulak
A tipi hepatit Nezle
Astım Allerjiler
koy, ciftlik gibi ortamlarda buyuyen cocuklarda ve hatta gebeliklerini bu tur yerlerde geciren kadınların bebeklerinde de daha az gorulmektedir. Bu gibi yerlerde kedi, kopek ve diğer ciftlik hayvanları ile ic ice buyuyen cocuklar daha fazla mikropla karşılaştıkları icin, bağışıklık sistemleri daha guclu olmakta ve allerjiye yatkınlık azalmaktadır.
Cocukluk cağında cok sık antibiyotik kullanılması da astım riskini artıran bir faktordur. Cocuklara boğazı ağrıyor, ateşi var, burnu akıyor diye hemen antibiyotik verilmesi gereksiz olduğu gibi zararlıdır da.
ALERJİK REAKSİYONLAR
Besinlere, ilaclara, bocek zehirlerine.. karşı gelişen tabloları allerjik hastalık değil, allerjik reaksiyon olarak değerlendirmek daha doğrudur, cunku allerjenle karşılaşılmadığı surece bu kişilerde her hangi bir hastalık belirtisi gorulmez. Oysa, ev tozu akarlarına karşı allerjik olan bir astımlı sadece bu allerjenlerle karşılaştığında değil, başka bir cok nedenle de (soğuk hava, egzersiz, nezle, grip gibi viral infeksiyonlar..) astım krizlerine girerler.
SİGARA
Anne ve babaları sigara icen cocuklarda hırıltılı solunum, alt solunum yolları enfeksiyonları ve astım, evlerinde sigara icilmeyen cocuklara gore, ozellikle de hayatın ilk yılında cok daha fazla gorulur.
Annenin sigara icmesi, yaşamın ilk yılında ortaya cıkan astım icin bir risk faktorudur. Bu risk, annenin alerjik bir hastalığı olması durumunda 4 kere daha fazla olmaktadır.
Gebelikleri suresince sigara icen annelerin bebeklerinin doğumdaki solunum fonksiyonlarının daha kotu olduğu saptanmıştır. Annesi sigara icen bebeklerin kordon kanında IgE duzeyleri yuksektir ve alerjik hastalık riski artmıştır. İki ayrı calışmada da, gunde 10 veya daha fazla sigara icilmesinin 12 yaşından onceki astım riskini 2,5 kat artırdığı ve egzamalı cocukların sigara dumanına maruz kalmalarının astım riskini yukselttiği belirlenmiştir.
YAZ TİPİ HAVA KİRLİLİĞİ
Astım ve alerjik hastalıkların oluşumunda yaz tipi hava kirliliği daha onemlidir. Yaz tipi hava kirliliğinin esas kaynağı yoğun trafiktir. Motorlu aracların egzoz gazlarından cıkan petrol yanma urunlerine guneş ışınlarının etkisiyle başta ozon olmak uzere ceşitli azot oksitleri meydana gelir. Oksidanlar, yani ozon ve azot oksitleri, solunum yolları icin adeta zehir etkisi yaratır. Bunların, baş ağrısı, gozlerde sulanma, kızarma, burun akıntısı ve hapşırma gibi tahriş edici etkileri hemen herkeste gorulur.
Oksidanlar, solunum yollarını doşeyen hucreler uzerine de cok zararlı ve hasar oluşturucu etkiler yaparlar.
Araştırmalar, oksidan ismi verilen maddelerin başta astım ve saman nezlesi olmak uzere alerjik hastalıkların ortaya cıkmasında cok onemli etkileri olduğunu ortaya cıkarmıştır. Oksidanlar, ayrıca astımı ve bronşiti olanlarda oksuruk, hırıltılı solunum ve nefes darlığına da yol acarlar.
BESLENME VE ALERJİ
Diyet ile alerjiler arasında cok yakın bir ilişki vardır. Son yıllarda, bazı yağ asitlerinin fazla tuketilmesinin, astım ve alerjilerin gelişiminde bir risk faktoru olabileceği ileri surulmektedir. Buna karşılık omega-3 yağ asitlerinin allerjik hastalıkların gelişimini engelleyebileceği duşunulmektedir. İcinde balık yağı bulunan diyetlerin astıma karşı koruyucu etkisi olabileceğine dair iddialar vardır. Margarinde bulunan trans yağ asitleri tuketimi ile alerji belirtilerinin sıklığı da ilişkili bulunmuştur. Bircok araştırmada, az miktarda C vitamini alanlarda akciğer fonksiyonlarında azalma olduğu, ayrıca kış boyunca taze meyve tuketimi ile astım semptomları arasında ters bir ilişki bulunduğu saptanmıştır. Aşırı tuz tuketiminin, ozellikle erkeklerde astımdan olum oranlarını artıran bir faktor olabileceği ileri surulmuştur. Alkolun alerji ve astım belirtilerini tetikleyen bir faktor olduğu eskiden beri bilinir.
Egzersiz alerjisi nedir?
Son yıllarda giderek yaygınlaşan alerjik hastalıkların yeni yeni tanınan turlerinden biri de egzersiz alerjisidir. Egzersiz alerjisi, ciltteki hafif kızarma ve kabartılardan karın ağrısı, bulantı ve kusmaya, astım krizinden anaflaksiye kadar cok farklı şekillerde ortaya cıkabilir. Jogging (yavaş koşu), tenis, futbol, bisiklet, kayak ve hatta aerobik gibi bircok spor egzersiz turu alerjiye neden olabilmektedir.
RİSK FAKTORLERİ
Yemek yedikten veya bir ilac alındıktan sonra yapılan egzersizlerde alerji ihtimali daha fazladır. Bu yiyecek, kişinin evvelden beri alerjik olduğu bilinen bir madde olabileceği gibi, herhangi bir besin maddesi de olabilir. Egzersiz alerjisine neden olabilen yiyeceklerin başlıcaları, karides, istiridye.. gibi deniz hayvanları, şeftali, uzum, kereviz, elmadır. İlaclar icinde aspirin, ağrı kesiciler, romatizma ilacları ile bazı antibiyotiklerin riski daha fazladır.
Yine egzersizden once alkol veya kafein (kola, kahve, cikolata...) alınmış olması ve egzersizin fazla sıcak ve nemli ya da cok soğuk ve kirli havada yapılmış olması da riskli bulunmuştur. Bazı kişilerde yağmur altında yapılan egzersizler suclanmıştır. Adet donemindeki hanımlarda da egzersiz alerjisi ihtimali daha fazladır. Egzersiz alerjisi riskinin en duşuk olduğu spor yuzmedir.
BELİRTİLERİ
Egzersiz alerjisi tipik olarak bazı oncu belirtilerle başlar. Bunlar, yaygın sıcaklık ve kaşıntı hissi, yorgunluk ve ciddin kızarmasıdır. Daha sonra urtiker (kurdeşen) diye isimlendirilen, 1-2 cm boyutlarında kaşıntılı kabarıklar ortaya cıkar. Cilt altı dokusunun şişmesi ozellikle yuzde, avuc ici ve ayak tabanında belirgindir. Bircok hastada tansiyon duşukluğu ile beraber şuur ile ilgili bozukluklar da gorulur. Karında kramp şeklinde ağrılar ile bulantı ve kusma da meydana gelir. Baş ağrısı hem cok sık rastlanan ve hem de uc gun kadar devam eden en inatcı belirtilerdendir. Egzersiz alerjisinin belirtileri genellikle 2 saat icinde azalmaya başlar, fakat bazen 12 saat surduğu de olur.
EGZERSİZ ALERJİSİNİN ONLENMESİ
Egzersizle ilgili olarak sadece deri belirtileri gosteren hastaların, efordan once antihistaminik ilac almalarının yararı olabilir, ancak bunların her zaman tam etkili olması beklenmemelidir.
Egzersizden 4 saat oncesine kadar yemek yenilmemeli ve hicbir ilac da alınmamalıdır.
Ağır egzersizden once, ısınma hareketleri yapılmalıdır.
Cok sıcak ve nemli ya da soğuk ve kirli havada egzersizden kacınılmalıdır. Soğuk havada yapılacak egzersizlerde ağız ve burnun bir maske ile kapatılması işe yarayabilir.
Ağır egzersizler birden kesilmemeli, vucudun soğuması icin egzersiz 10-15 dakika icinde yavaş yavaş bitirilmelidir.
Egzersiz alerjisi olan kişiler yalnız başlarına egzersiz yapmamalıdır.
Egzersiz alerjisi olanlar, egzersizden 10-15 dakika once nefes acıcı spreylerinden kullanmalıdır.
Egzersiz sırasında oncu belirtiler ortaya cıkar cıkmaz egzersize son verilmeli ve derhal nefes acıcı spreyler alınmalıdır.
Alerjinin en korkulanı: Anaflaksi
Alerjinin en korkulan, en ağır ve tehlikeli şekli olan anaflaksi, vucudun tumunu ilgilendiren yaygın alerjik reaksiyonlara bağlı olarak gelişir. Anaflaksi, alerjik şok ismiyle de bilinir; erken tanınıp acil olarak tedavi edilmediğinde kişiyi şok ya da olume kadar goturebilir. Gazetelerde okuduğumuz ‘Penisilin iğnesi yapıldı, yaşamını yitirdi’ veya ‘Arı sokmasından oldu...’ gibi olayların nedeni hep anaflaksidir. Ulkemizde her yıl ortalama olarak 100 kişinin anaflaksiden dolayı yaşamlarını yitirdikleri soylenebilir.
Anaflaksinin sebepleri
Anaflaksiye sebep olabilen pek cok madde vardır:
İlaclar (penisilin, sefalosporin ve diğer antibiyotikler; aspirin, ağrı kesici ve romatizma ilacları, lokal anestezikler, rontgen cekilirken kullanılan kontrast maddeler...)
Serumlar ve aşılar
Kan ve kan urunleri
Yiyecekler (Yumurta, sut, domates, fıstık, deniz urunleri...)
Yiyeceklere konan katkı maddeleri
Bozulmayı onleyici maddeler (Sulfitler)
Renklendiriciler (Tartrazin)
Tat vericiler (Glutamat)
Fiziksel etkenler: Egzersiz, soğuk
Ceşitli maddeler: Lateks, sperm
Anaflaksinin belirtileri
Anaflaksi, kişinin duyarlılığına ve alınan alerjenin miktarına gore değişik tablolara neden olur. Başta deri, alt ve ust solunum yolları, dolaşım ve sindirim sistemi olmak uzere pek cok organ sistemine ait belirtiler ortaya cıkar.
Anaflaksi, cok ani olarak ortaya cıkan bir durum olduğu icin sadece doktorlar tarafından değil, herkesce bilinmesi, tanınması ve ilk acil mudahalenin hemen yapılması, hastanın yaşamının kurtarılması bakımından cok onemlidir. Alerjenin alım yolu ve vucuda giriş hızı da anaflaksinin ağırlığını belirleyen onemli faktorlerdir. Mesela, penisilin iğnesi penisilin hapına gore cok daha ağır bir anaflaksiye yol acar!
Anaflaksi belirtileri, alerjenle karşılaşıldıktan hemen birkac dakika sonra başlar, 15-20 dakikada zirveye cıkar ve 1 saat icinde de azalmaya yuz tutar. Anaflaksi, bazı kişilerde belirtiler tamamen kaybolduktan 8-24 saat sonra tekrarlayabilir. Bu nedenle, anaflaksi saptanan bir kişinin en azından 24 saat sureyle doktor gozetimi altında kalması gerekir.
TEHLİKE SİNYALLERİ
Anaflakside, solunum ve dolaşım sistemini ilgilendiren belirtiler ciddi bir krizin işaretleridir.
Solunum sistemi belirtileri: Burunla ilgili olarak kaşıntı, su gibi akıntı, hapşırma, burun tıkanıklığı... gibi belirtiler vardır. Ses tellerinin şişmesi (gırtlak odemi), ses kısıklığı ve konuşma gucluğu yaratabileceği gibi, bu darlığın cok fazla olması nefes alıp vermeyi gucleştirir, hatta tamamen imkansız kılar ve olume neden olur.
Bazı hastalarda ise astımlılarda olduğu gibi inatcı oksuruk, hırıltılı solunum ve nefes darlığı gelişir.
Dolaşım sistemi belirtileri: Carpıntı, duzensiz ve hızlı kalp atışları, goğus ağrısı, baş donmesi.. vardır. Kan basıncının duşmeye başlaması ciddi bir anaflaksinin habercisidir. Yaşlı hastalar kalp krizi de gecirebilirler.
Sindirim sistemi belirtileri: Karında kramp tarzında ağrılar, bulantı, kusma, karında şişkinlik ve gerginlik, ishal ortaya cıkar.
Diğer belirtiler: Bu sistemlere ait belirtilerden başka bircok hastada, terleme, idrar kacırma, baş ağrısı, şuur bozukluğu, halusinasyon.. gorulur.
Anaflakside olum: Anaflakside olum nedeni gırtlak odemi veya inatcı tansiyon duşukluğu veya kalp krizidir.
ANAFLAKSİ TEDAVİSİ
Anaflaksi cok acil bir durumdur. Kişiye hemen girişimde bulunulmadığı zaman kısa zamanda olume sebep olabilir. Bu sebeple, anaflaksi belirtileri saptanır saptanmaz bir taraftan en yakın doktor veya hastaneye ulaşılmaya calışılırken, diğer taraftan yapılması gereken bazı işlemler vardır.
Alerjenin vucuda girdiği yer belli ise (Arı sokmasında olduğu gibi!), o bolgeye hemen turnike yapılarak zehirin kana karışması engellenir. Varsa, arının iğnesi cıkartılır.
Kişi sırtustu yatırılır ve bacakları yukarı kaldırılır. Bu sayede beyin ve kalp gibi onemli organlara daha fazla kan gitmesi sağlanır.
Hasta sıcak tutulur.
Mumkunse oksijen verilir.
Anaflakside yaşam kurtarıcı ilac ADRENALİN’dir. 1:1000’lik adrenalin, 0,3-0,5 ml dozunda 20 dakika arayla cilt altına zerk edilir.
Anaflaksi tedavisinde yararlanılan diğer ilaclar kortizon ve antihistaminikler’dir. Astım krizi belirtileri olan hastalara bronş spazmını azaltan nefes acıcı ilaclar da verilmelidir.
Kan basıncı duşuk olan hastalara hem kan basıncını yukselten ilaclar (vazopressorler) hem de damar yoluyla sıvı uygulanır.
Gırtlak odemi nedeniyle asfiksi (boğulma) belirtileri gosteren hastalara nefes alabilmeleri icin acil trakeostomi (ana nefes borusuna dışarıdan delik acılması) gerekir.
ANAFLAKSİDEN KORUNMA
Daha once anaflaksi gecirmiş olanlar, durumlarını bildiren bir kart veya kunye taşımalıdırlar.
Anaflaksi nedeniyle olum tehlikesi atlatanların yanlarında surekli olarak adrenalin bulundurmaları gerekir. Bu kişilere adrenalini hangi durumda, nasıl uygulayacakları da oğretilmelidir.
Anaflaksiye neden olan etkenlerden (ilac, yiyecek...) uzak kalınmalıdır.
Anaflaksi tanımlayan hastalara iğne şeklindeki ilaclardan cok hap veya şurup verilmelidir.
Anaflaksi tanımlayan hastalara ß-bloker sınıfı ilaclar verilmemelidir.
En azından 24 saat sureyle doktor gozetimi altında kalması gerekir.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Kucukust
Cocuk Hastalıkları Cocuk ve yetişkinler de Alerji... Yuzyılın hastalığı !!!
Çocuk Büyütme0 Mesaj
●2 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Çocuk Büyütme
- Cocuk Hastalıkları Cocuk ve yetişkinler de Alerji... Yuzyılın hastalığı !!!