Hayatta, guclu oğrenmeler guclu tecrubelerdir. Tecrubenin buyuluğu ise sonucunun buyukluğu veya tekrarının cokluğuyladır. Yani bir şeyi ne kadar cok tekrar edersek o kadar oğreniriz. Cesareti de korkmayı da…

Cocuklar doğduklarında sadece yuksek ses ve duşmekten korkarlar. Başka hicbir şey onları korkutmaz. Ne ateşten, sudan korkarlar, ne başarısız olmaktan, ne yalnız kalmaktan korkarlar ne de eleştirilmekten… Bunları yaşayarak oğrenirler. Daha doğrusu yaşatılarak. Cocuklar hata yaptıklarını bırakın sonuclarından oğrensin sizin hata olduğunu soylemenizden değil. Boylece onlar da hata yapmamış olur, yaşadıkları sadece başarılı yol olmadığını gosteren, başarıya daha da yaklaştıran “acı bir deneyim” olarak kalır. Başarıya giden 10 yoldan 1 ’i doğru, 9 ’u yanlışsa ve siz ilk deneyinizde başarısız olmuşsanız ya başarısız olmuş olursunuz ya da hala başarıya giden 1 doğru 8 yanlış yolunuz kalmış olur. Ve bunu cocuklarınıza oğretecek kişi de sizsiniz.
Bu yazımda da etkili iletişimin cocukların gelişimi uzerinden etkisiyle beraber onemindenbahsedeceğim. Gecen yazımda etkili iletişimin ilk şartının şikayetimiz ya da uyarmak istediğimiz davranış neyse, onu genelleştirmeden, direk spesifik olarak ondan bahsederek karşı tarafa soylememiz gerektiğiydi. Bu yazının etkili iletişim kuralı ise,karşı tarafı uyarmanız gerektiği konularda yapmamaları gerekeni değil, yapmaları gerekeni soyleyerek uyarmak. Ozellikle cocukları uyarırken bilinc olumsuza karşı tepki geliştirir. Mesela bir cocuk tehlikeli bir yuksekliğe cıkıyor ve biz ona surekli “oraya cıkma” diye uyarıyorsak cocuk oraya inatla cıkma tepkisi geliştirir. Doğru olan metod ise “ordan in/er misin” demektir.

Yaramazlık yapma değil, uslu dur. Etrafı dağıtma değil, etrafı toplu tut. Koşma duşersin değil, yavaş yuru. Kıyafetinle uyuma değil, pijamanı giyip uyu. Tabağında yemek bırakma değil, tabağını bitir. gibi ornekleri coğaltarak cocuklara yapmamaları gerekeni değil yapmaları gerekeni soylemelisiniz. Bu şekilde hem etkili iletişim kurup, cocuklarınızı olumlu yonlendirmelerle daha kolay ikna edebileceğiniz gibi cocuklarınızın gelişmesindeki en buyuk detaylardan biri olan “ozguven” sağlamasını da yapmış olursun. Cunku devamlı olarak, yapma, gitme, duşersin, yanarsın, dokunma, başarısız olursun, bitiremezsin, boşuna uğraşma gibi soylemlerle yetişen cocuk bir sure sonra kazanmaktan cok kaybetmeyi, doğrudan cok yanlışı oğrenir. Zamanla cesaretini kaybeden cocuk başarısızlık korkusu geliştirir ve bu onu yeni deneyimlerden korkan, pasif ve bağımlı biri haline getirir.

Bu “olumlu yonlendirme” diye isimlendirebileceğim iletişim yontemini sadece cocuklarınızla değil, eşinizle, arkadaşlarınızla veya calışanlarınızla da kullanabilirsiniz.

Bana kaba davranma değil, kibar ol. Cok harcama değil, tutumlu ol. İşe gec kalma değil, erken gel. gibi orneklerle bunu siz de kendi hayatınıza gecirebilirsiniz. Oteki turlu, “Ben kaba değilim.“, “Ben gec kalmadım trafik vardı.” gibi eleştirilere cevap vermek zorunda kalmayan karşı tarafa daha etkili bir şekilde soylemek istediğinizi soylemiş olursunuz.

İci İletişimde Olumlu Yonlendirme
Aile İci İletişimde Olumlu Yonlendirme


Sumeyra Gungor
Aile Danışmanı Hakkında Tum Yazıları


Hayatta, guclu oğrenmeler guclu tecrubelerdir. Tecrubenin buyuluğu ise sonucunun buyukluğu veya tekrarının cokluğuyladır. Yani bir şeyi ne kadar cok tekrar edersek o kadar oğreniriz. Cesareti de korkmayı da…

Cocuklar doğduklarında sadece yuksek ses ve duşmekten korkarlar. Başka hicbir şey onları korkutmaz. Ne ateşten, sudan korkarlar, ne başarısız olmaktan, ne yalnız kalmaktan korkarlar ne de eleştirilmekten… Bunları yaşayarak oğrenirler. Daha doğrusu yaşatılarak. Cocuklar hata yaptıklarını bırakın sonuclarından oğrensin sizin hata olduğunu soylemenizden değil. Boylece onlar da hata yapmamış olur, yaşadıkları sadece başarılı yol olmadığını gosteren, başarıya daha da yaklaştıran “acı bir deneyim” olarak kalır. Başarıya giden 10 yoldan 1 ’i doğru, 9 ’u yanlışsa ve siz ilk deneyinizde başarısız olmuşsanız ya başarısız olmuş olursunuz ya da hala başarıya giden 1 doğru 8 yanlış yolunuz kalmış olur. Ve bunu cocuklarınıza oğretecek kişi de sizsiniz.



Gecen yazımla birlikte iletişime dair değerlendirmelere değinmiştik. Bu yazımda da etkili iletişimin cocukların gelişimi uzerinden etkisiyle beraber onemindenbahsedeceğim. Gecen yazımda etkili iletişimin ilk şartının şikayetimiz ya da uyarmak istediğimiz davranış neyse, onu genelleştirmeden, direk spesifik olarak ondan bahsederek karşı tarafa soylememiz gerektiğiydi. Bu yazının etkili iletişim kuralı ise,karşı tarafı uyarmanız gerektiği konularda yapmamaları gerekeni değil, yapmaları gerekeni soyleyerek uyarmak. Ozellikle cocukları uyarırken bilinc olumsuza karşı tepki geliştirir. Mesela bir cocuk tehlikeli bir yuksekliğe cıkıyor ve biz ona surekli “oraya cıkma” diye uyarıyorsak cocuk oraya inatla cıkma tepkisi geliştirir. Doğru olan metod ise “ordan in/er misin” demektir.

Yaramazlık yapma değil, uslu dur. Etrafı dağıtma değil, etrafı toplu tut. Koşma duşersin değil, yavaş yuru. Kıyafetinle uyuma değil, pijamanı giyip uyu. Tabağında yemek bırakma değil, tabağını bitir. gibi ornekleri coğaltarak cocuklara yapmamaları gerekeni değil yapmaları gerekeni soylemelisiniz. Bu şekilde hem etkili iletişim kurup, cocuklarınızı olumlu yonlendirmelerle daha kolay ikna edebileceğiniz gibi cocuklarınızın gelişmesindeki en buyuk detaylardan biri olan “ozguven” sağlamasını da yapmış olursun. Cunku devamlı olarak, yapma, gitme, duşersin, yanarsın, dokunma, başarısız olursun, bitiremezsin, boşuna uğraşma gibi soylemlerle yetişen cocuk bir sure sonra kazanmaktan cok kaybetmeyi, doğrudan cok yanlışı oğrenir. Zamanla cesaretini kaybeden cocuk başarısızlık korkusu geliştirir ve bu onu yeni deneyimlerden korkan, pasif ve bağımlı biri haline getirir.



Bu “olumlu yonlendirme” diye isimlendirebileceğim iletişim yontemini sadece cocuklarınızla değil, eşinizle, arkadaşlarınızla veya calışanlarınızla da kullanabilirsiniz.

Bana kaba davranma değil, kibar ol. Cok harcama değil, tutumlu ol. İşe gec kalma değil, erken gel. gibi orneklerle bunu siz de kendi hayatınıza gecirebilirsiniz. Oteki turlu, “Ben kaba değilim.“, “Ben gec kalmadım trafik vardı.” gibi eleştirilere cevap vermek zorunda kalmayan karşı tarafa daha etkili bir şekilde soylemek istediğinizi soylemiş olursunuz.



Gecen yazımda da belirtmiştim. Soz, karşı tarafın anladığı değil, sizin kendinizi ifade etmeyi bildiğiniz kadardır. Ve unutmayın, cocuklarınız hayatta gormedikleri şeyi oğrenmezler. Onlara korku yerine cesaret, umutsuzluk yerine başarıyı oğretebilirsiniz.

Hayatta aynı yerde; başarısız da olabilirsiniz, başarıya daha yaklaşmış da. Ve hangisinde olduğunuza karar verecek kişi de sizsiniz.

Sevgiyle ve umutla kalın…

alıntıdır