boyle birşey olamaz ya ayşe arman'ın gazete yazısını sizlerle paylaşacağım arkadaşlar okurken inanamadım ve gozyaşlarıma hakim olamadım.


Bir annenin, insanın kanını donduran caresizliği Siz soyleyin… Aysel K, kucuk kızını cinsel istismardan nasıl korusun?

Nefret edeceksiniz…

Lanet edeceksiniz…

Okumak istemeyeceksiniz…
Tiksineceksiniz, mideniz bulanacak…
Hatta, belki de bir noktadan sonra, bu roportajın devamını getiremeyeceksiniz...
Ama hayır!
Oyle yapmayın, zorlayın kendinizi!
Aysel K’ye kulak verin, acısını yureğinizde hissedin.
Onun, kızı C.İ’nin ve bu ulkede binlerce cinsel istismara uğrayan cocuğun acısını…
Cocuk cinsel istismarında, dunyada ikincisiyiz!
Yuh olsun bize!
Bu rezilliği yapabilen adamlar, babalar, amcalar, kardeşler, abiler, dayılar -samimi hissimdir- cehennemi boylasın!
Ama yaşadıkları surece, once cezalarını ceksinler, cezaevine mi girecekler girsinler ve oradan hic cıkmasınlar…
Parmakla gosterilsinler, alınlarına yazılsın, “Bu adam, kucuk bir kıza bunu bunu yaptı. Onun ruhunda onarılmaz yaralar actı! Bu kucuk kız buyudu, hicbir zaman sağlıklı bir ilişki kuramadı, bir erkeğe guvenemedi, anne olamadı. Hepsi, bu insan musveddesi yuzunden!”

KİM DEMİŞ BABALAR YAPMAZ!



Ve lutfen, toplum olarak, “Babalar yapmaz!” algımız değişsin.
Cunku bal gibi yapıyor bazı babalar.
Bu fiili sevmiyorum, ama ‘kıyıyorlar’ kızlarına.
Hayatlarını mahvediyorlar.
Aysel K’nın kızı C.İ, iki bucuk yaşında uğruyor cinsel tacize.
Abisi ve oz babası tarafından.
Baba, varlıklı bir adam.
Eli, kolu uzun.
Milyon dolarları cok, korkusu yok.
Dava surduğu ve gizlilik kararı olduğu icin ismini veremiyorum ama isterdim, Aysel de konuştuğum annenin gercek ismi değil…
Ama olay, yuzde 100 gercek.
Oğrendiğim pek cok ayrıntıyı da buraya yazamadım, yazılacak gibi değildi, gazeteyi elinizden atardınız, o kadar feci, insanlık dışı ayrıntılardı…
Ama “Butun bunlar oldu da, bu adam ne ceza aldı?” derseniz…
Şimdilik hicbir şey!
Bu roportajda bahsi gecen kucuk kızın, cinsel istismara uğradığına dair tam 11 rapor var. Hem de Capa’dan, Cerrahpaşa’dan Adli Tıp ana bilim dallarından…
Dahası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden koruma kararı var…
Konunun uzmanlarından ve C.İ’ye rapor verenlerden biri gelecek hafta, bu sayfalarda konuğum olacak…
O roportajı da dehşetle okuyacağınıza eminim.

BOĞURE BOĞURE AĞLADI

Aysel K. butun roportaj boyunca boğure boğure ağladı.
İnanılmaz icim acıdı.
Sadece ona değil, onu caresiz bırakan sisteme de…
Resmen isyan ettim!
Okuyun, siz de edeceksiniz.
Şimdi de adalet aradığı hukuk sistemi, onu suca teşvik ediyor. Asla kızını o babaya vermeyeceğini soyluyor. Vermiyor diye bu sistem, onu suclu da ilan eder.
Gunun birinde tutuklarlar da...
Ama soyleyin…
Boyle bir durumdaki hangi anne, bile bile cocuğunu verir?
Huzurlarınızdan ayrılmadan…
Tabii ki ben de şupheciyim, Aysel K.’yı dinledikten sonra şeytanın avukatı gorevini ustlendim, ‘karşı taraf’ın iddia ettiği gibi, “Ya butun bunları, zengin kocadan para sızdırmak icin yapıyorsa? Ya kucuk kız vasıtasıyla iftira atıyorsa, ya kucuk kızın ağzına laflar veriyorsa…” diye duşundum.


Ve İ. U. Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Profesor Dr. Şevki Sozen’le konuştum.
Zerre kadar şuphem kalmadı.
Sizin de olmasın…
Gelecek haftayı bekleyin…

Adınız?
- Aysel K.
Sizin başınıza gelen nedir?
- (Ağlıyor) Cok korkunc şeyler yaşadım, yaşıyorum. Tek carem, olan biteni, sizin aracılığınızla kamuoyuyla paylaşmak. Fakat dava devam ettiği ve gizlilik kararı olduğu icin ismimi veremiyorum…

2.5 YAŞINDAYKEN

Anlatın lutfen…
- 2 bucuk yaşındaki kızım, uvey abisi tarafından cinsel istismara uğradı. Biz, olay sadece abisiyle sınırlı zannederken, oz babasının da işin icinde olduğu ortaya cıktı. Baba, cok varlıklı ve guclu. Herkesi etkileyebilecek kadar guclu. Tonla dava actık, nafile! Capa ve Cerrahpaşa’dan tam 11 tane, “Cinsel istismara uğramıştır ve geri donuşu olmayan travma yaşamıştır” raporu almamıza rağmen, mahkeme gormezden geliyor. Hakimler, “kızlık zarı bozulmadı” diye, ortada delil olmadığını duşunuyorlar. Universite hastanelerinin adli tıp uzmanlarına, cinsel istismar konusunda uzman olan koca koca profesorlere itimat etmiyorlar. Oysa kızıma yapılanlar, tecavuzden bin beter! Raporu veren adli tıp profesorlerinden biri, mahkemeye gelip iki bucuk saat anlattı, vız geldi, tırıs gitti. Bu ulkede genel anlayış, “Kucuk kızlar, flort etmeyi ve cinsel oyunları sever” yonunde. Dort senedir hukuk savaşımız suruyor. Kızımın mahkemeye gelip ona yapılanları anlatmasını istiyorlar. Uzmanlar, bunun daha da korkunc bir travma yaratacağını soyluyor. Boyle bir şeye izin veremem. Kızımın yaşadığı acıları size anlatamam. Babasının ve abisinin adını taşıyan insanların isimlerini bile duyduğunda travmaya giriyor. Yururken surekli arkasına bakıyor. Sabahlara kadar kabuslar goruyor. “Bizi oldurecekler” diyor. Evinin dışında tuvalete gidemiyor, kimsenin kendisine dokunmasına izin vermiyor. Kızım boyle belalı sorunlarla başa cıkmak zorunda ve henuz 6 yaşında. Elimizde AİHM’den, cinsel istismar riskinden koruma kararı var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Turkiye icin verdiği ilk cinsel istismar riskinden koruma kararı. Buna rağmen, Ağır Ceza, “2 bucuk yaşındaki bir cocuk, cinsel istismarı algılayamaz, ayrıca şikayet gec yapıldı” diyerek, babayı beraat ettiriyor ve mahkemeler, babayla goruşmesinin devam etmesini uygun buluyor. Cinsel istismarı yapan kişiyle! Perişan vaziyetteyim. Kızımı, onun hayatını kaydıran, onun ruhunu olduren, o adama teslim etmek istemiyorum. Onu, babasından korumak istiyorum. Fakat ne yapacağımı, nasıl yapacağımı bilmiyorum...

GUYA AİLEYDİK

Hikayenizi baştan dinleyelim. Eski eşinizle ne zaman tanıştınız?
- 2002’de.
Kac yaşındaydınız?
- 39. Evlenip, ayrılmıştım. İlk evliliğimden bir oğlum vardı. Bir daha da evlenmeye niyetim yoktu…
Neden?
- Cunku erkeklere guvenim kalmamıştı. İlk evliliğim guya aşk evliliğiydi ama aldatıldım.
Peki sonra n’oldu da, yeniden evlenmeye karar verdiniz?
- Yakın bir komşumuz aracılık etti, “Y.Z diye bir bey var. İlk evliliğinden iki cocuğu var. Kızı 20, oğlu 5 yaşında. Onlara annelik yapacak birini arıyor. Evlenmek istiyor. Biz seni duşunduk. Ne dersin?” dedi. Olurdu, olmazdı derken, internet uzerinden yazışmaya başladık…
Mantık birlikteliği yani…
- Tamamen. Zaten 39 yaşından sonra Âşık olacak halim yoktu. “Maddi durumu da iyi” dediler, “Namaz da kılıyor…” Benim de manevi inanclarım kuvvetli. “Hem eş olurum hem de evlatlarına bakarım” diye duşundum. Hayat beni hırpalamıştı, yorulmuştum, artık guvenli sularda yuzmek istiyordum. Bunları da acık acık kendisine soyledim.
O kac yaşındaydı?
- Benden 6 yaş buyuk. Ustelik gecmişimizde ortak bir nokta da vardı, o da eşi tarafından aldatılmıştı. Derken telefonla goruşmeye başladık, hatta telefonda beni annesiyle tanıştırdı. Birbirimize uygun olduğumuzu duşunduk, buluştuk. Sonra da evlendik. Belki yanlış bir duşunce ama benim icin belli bir yaştan sonra evlilik; yıldızınız tutuyorsa, aynı evi paylaşmak, aile olmak demek. Biz de aile olmuştuk. Kızımız doğana kadar, her şey mukemmeldi…
Sorunlar ne zaman başladı?
- Kızımız, 2 bucuk yaşına geldiğinde…
Ne oldu?
- 13 yaşındaki abisi, ona ‘cinsel sataşma’larda bulunmaya başladı.



CİNSEL SATAŞMA

‘Cinsel sataşma’ derken, neyi kast ediyorsunuz?
- Elle dokunma. Kızı kanepenin arkasına alıyor, surekli elleri uzerinde. Denizde, uzak yerlere goturuyor, orasına burasına dokunuyor. İkaz ediyorum, “Bu tarafa getir” diyorum. Getiriyor. Ama beş dakika sonra aynı şey. Yazlıktaki iki katlı evde, kızımı surekli alt kata indiriyor. Ben de onların peşinden iniyorum. Oburu de evladım, bir şey de diyemiyorum, konduramıyorum da…
Ama durumda bir tuhaflık olduğunu hissediyorsunuz…
- Hissetmez miyim? Annelerin hissetmemesi mumkun mu? Alıyor kızımı tuvalete goturuyor, “Yapma oğlum!” diyorum. Bir gece babasına, “Bana yardımcı ol, lutfen sen de uyar!” dedim. Bağırdı, cağırdı, “Sen ne diyorsun ya, onlar kardeş!” dedi, “Sadece oynuyorlar!” Ama abinin bu sataşmaları giderek arttı. Bacaklarını acarak oturuyor, kızım koşarak ona doğru geldiğinde, kafasını bacaklarının arasına bastırıyor. “Oğlum yapma, bu yanlış bir hareket” diyorum, “Tamam anne” diyor. Mutfağa gidiyorum, geri donduğumde, bu sefer eli poposunda. Bir gun resmen, 2 bucuk yaşındaki kızımın dudaklarına yapıştığını gordum. O, bardağı taşıran son damla oldu. Eşimle tartışmamız, şiddete donuştu. Bana fiziksel şiddet de uyguladı. Jandarmayı aramak zorunda kaldım. Sonunda, “Boşanmak istiyorum!” dedim…
Peki eşiniz kabul etti mi?
- O istemedi, barışmak icin araya aracılar soktu. “Hayır” dedim cunku beni duvardan duvara vurmuş bir adamdan soz ediyoruz. Ofke kontrolu yoktu. Ama butun bunlardan daha onemlisi, ben kızımı abisinden korumak zorundaydım cunku babası onlem almayı reddediyordu. Boşanma aşamasında hÂkim, kızımın, haftada uc gun babaya gitmesine kararı verdi. Cok canım sıkıldı cunku kızım yine abisiyle aynı ortamda olacak, aynı sıkıntıları yaşayacaktı. Ve bir gun, korkunc bir şey oldu…

HUKUK SAVAŞI

N’oldu?
- Kızım, “Abim, elini hep burama sokuyor!” dedi. Mahvoldum! Muthiş bir ofke, kızgınlık, mide bulantısı, her şeyi birden hissettim. Korktuğum başıma gelmişti. Demek ki şuphelerimde haklıydım. Ama paniğimi, kızıma caktırmamaya calıştım, “Ciş yapıp yapmadığına bakmıştır abin” dedim. Fakat dunyam karardı. Caresizlik icinde kıvranıyordum. Baba da, ısrarla almaya devam ediyor cocuğu. “N’olur ikisini yalnız bırakma” diyorum, resmen yalvarıyorum, “Tamam” diyor ama kızım donduğunde, “Biz evde abim, babam, ben yalnızdık” diyor. Sonra bir gun, daha da korkunc bir şey soyledi: “Halının uzerinde oturuyorduk, abim elime ip verdi, orana sok” dedi. Bunu duyunca olmek istedim! Korunmasız, kucuk bir kız. “Ben de yaptım. O da beni seyretti. Bu aramızda bir oyun” demesin mi? Nefesim kesildi, “Peki baban n’aptı?” diye sorabildim ancak, “Salonda gazete okuyordu” dedi. Hemen babaya telefon ettim, “Nedir bu ip rezaleti?” diye cığlık cığlığayım. “Sacmalama, ip-mip yok” deyip telefonu suratıma kapattı. Bir gun gene gitti babaya, eve donduğunde poposunu yıkıyorum, baktım kızarıklık var. “Kızım ne oldu, bir yere mi carptın?” diyorum, hicbir şey soylemiyor. Hemen avukatı aradım. “Bu konu, hukukla cozulmez. Once sizi kurtaralım. Cunku baba inatlaşır boşanmaz. Sonra da cocuğu da kurtararız” dedi…
Sonra…
- Boşanma işlemimiz gercekleşti, anlaşmalı ayrıldık, velayet bende kaldı. Baba da, kızını belli surelerde gorebilecekti. Geldi, yaz tatili icin yine aldı. Alırken, sozler verdi, “Diğer yazlığa goturuyorum. Yanımızda buyuk kızım, yengesi ve iki bakıcı olacak, oğlan gelmiyor bizimle” dedi. Yine de surekli bir itiş kakış ve stres. Ne dese guvenmiyorum ama avukatlar da, “Verin cocuğu, vermezseniz zorla alır. Babası o” diyor. Kızımı arıyorum, “Kim var yanında, bakıcı ablalar mı?” diyorum, “Yok” diyor, “Abim, babam ve ben. Başka hic kimse yok!” Eski eşimi telefona istiyorum, “Nicin boyle yapıyorsun! Beni delirtmeye mi calışıyorsun!” diyorum, “Bunda ne var ki, benim kızım o!” diyor. Donduler geldiler, yine cocuğu teslim etmiyor. “Uc gun daha kızımla tatil yapacağız, otelde kalacağız. Merak etme, ben kızımla aynı odada yatıyorum. Oğlanla, ablası da yana odada” diye beni yatıştırmaya calışıyor. İşte o tatil donuşu, kızımda bir tuhaflık da hissettim. Nitekim, “Babam beni abimle aynı yatakta yatırıyordu” dedi. Babanın yanına gittim, bağrış, cağırış kavga ediyoruz. Buz gibi bir ses tonuyla, “Olacak olan yazlıkta olmuştur! Boşuna uğraşıyorsun! Biz orada, ucumuz hep yalnızdık” dedi. “Sizi, savcılığa şikayet edeceğim!” dedim. O da “Hicbir şey halt edemezsin! Ben paramla her şeyi hallederim” dedi. O, kızımın, babasını son goruşu oldu. Hukuk savaşı başlattık...

Oz babası, kendi kızına, olamaz, yapamaz… Dedim ama…

Bir anne olarak, kızınızda fark ettiğiniz tuhaflıklar neydi?
- (Ağlıyor) Ablam, yurt dışından ona bir bebek getirmişti. Surekli bebeğin cinsel organına bir şeyler batırıyordu. “Ne yapıyorsun kızım?” dedim. “Anne, o hasta. Onu iyileştiriyorum. Ona aşı yapıyorum” dedi. Sonra kafasını kaldırıp bana baktı, “Abim de bana yapıyor. Kimseye soyleme ama. Bu aramızda bir sır…”
Aman Allah’ım!
- Evet. Karşınızda bunları saf saf anlatan bir cocuk var. Bebek daha. Daha neler neler anlattı, oldum, oldum, dirildim. Bunların hepsi mahkeme tutanaklarında yer aldı, doktor raporlarında da. “Biz abimle doktorculuk oynuyoruz” dedi, “Kulotumu cıkarıyor. Beni ustune oturtuyor. Sonra elimi kolumu bağlıyor. Fotoğraflarımı cekiyor. Oramı elliyor, gıdıklanıyor musun?” diye soruyor. Kızımın anlattıklarını dinliyorum ama caresizlikten de delirmek uzereyim. “Peki baban neredeydi kızım?” diyorum. “Bazen yuruyuşteydi” diyor, “Bazen de evde.” Başka bir şey de soylemiyor…

TAM 11 RAPOR

Siz n’aptınız peki?
- İcimden can cekildi. Sucum olmamasına rağmen, kafamı duvarlara vurmak istedim. O kucucuk korunmasız kıza, neler yapmış abisi diye. Hemen kızımı bir pedagoga goturdum. “Beni aşan bir durum. Boyutları hakkında endişeliyim. Lutfen konunun uzmanlarına goturun” dedi. Ben bu arada, babadan nefret ediyorum ama bu rezilliğe dahil olduğunu filan hic duşunmuyorum. Adalet Bakanlığı’nın ‘Cocuk Koruma Bolumu’ denen bir birimi var, orayı aradım. “Hemen şikÂyetci olun” dediler. Sonra kızımı Capa’ya goturdum…
Onlar neler soyledi?
- (Ağlıyor) “Siz babadan hic kuşkulanıyor musunuz?” dediler. Birden duyduklarıma inanamadım. “Yok” dedim, “Olamaz. Baba bu, nihayetinde kendi kızı, yapamaz!” “Ama” dediler, “Bu oyunları kendisiyle oynayan iki kişiden soz ediyor kızınız. İki isim veriyor, biri abinin ismi, diğerinin baş harfi babayla aynı ama değişik bir isim. “Ben size soyledim baba olamaz!” dedim. “Ama cinsel istismar vakalarında, cocuklar babayla ilgili duygusal bağları guclu olduğu icin onu ilk etapta saklarlar. Hemen dile getirmezler” deyince, benim butun dunyam yıkıldı. Duşunsenize, yabancı biri bile değil, babası! Kabullenmesi o kadar ağır bir şey ki bu! Sonra kızımın terapileri başladı, bir yıl surdu, Capa ve Cerrahpaşa dahil olmak uzere tam 11 kez rapor aldık. Hepsi, “Cinsel istismar ve basit bir tıbbi mudahaleyle giderilemeyecek travma yaşamıştır” raporu verdi.
Kızınızın yaşadığı travmaya siz nasıl tanık oldunuz?
- Bitmez tukenmez korkuları vardı. Geceleri kabuslar goruyor, cığlıklar icinde uyanıyordu. “Oldurecekler bizi!” diye sayıklıyordu. Saatlerce ağlıyordu, hic susmuyordu. Her şeye, herkese guvenini kaybetmişti. Yururken arkasına bakıyordu. Merdiven cıkamıyordu. Kapı acık kalamıyordu. 24 saat bitişik yaşadık, yan odaya corabını almaya bile gidemiyordu. O kadar kotuydu. Kendisine dokunulunca, travmaya giriyordu. Asla evin dışında tuvalete gidemiyordu. Teyzesine, “Beni kesecekler, annemi de oldurecekler. Teyze sen bizi koru!” gibi laflar etmiş. Meğer ona bu rezillikleri yaparken, “Sırrımızı birilerine soylersen, anneni oldururuz pislik!” demişler.

DAVAYI KAYBETTİK

Peki babanın cinsel istismarda bulunduğunu nasıl anlamış doktorlar?
- Onların yontemi farklı. Soru sorup, cevap almıyorlar. Resimler cizdiriyorlar. Oyun odaları kuruyorlar. Gunlerce, aylarca suruyor. O yaşta bir cocuğun, babasının penisi cizmesi normal değilmiş. “Babamınki aslana, abiminki orumceğe benziyor” demiş. Bunları anlatırken ara ara fenalaşıyordu, ilac veriyorlardı. Bu nasıl bir insafsızlıktır! Bunun bir tarifi var mıdır? Buna ona yapanlar, insan mıdır? İnsan, evladına nasıl yapar boyle bir şeyi? Nasıl olur da mahkemeler, bu adama ceza vermez? “Babam pipisine dokunuyordu” dedi. Zannediyorsun ki, “Tuvalette” diyecek. Hayır! “Yatakta” diyor. Kızı yanındayken. Gerisini anlatmayayım artık… (Ağlıyor)
Şu an mahkeme ne durumda?
- Birinci dava, kızımla babasının goruşmesinin onlenmesiydi. Yani ‘şahsi munasebet’in kaldırılması davası. Uc yıl surdu. Kaybettik. Mahkeme, resmen kızımı, ona bu kotulukleri yapanlara teslim etti; “Babasıdır goruşecek!” dedi. Gerekcesi de, hakimin kanaatine gore, sosyal ve ekonomik koşulları iyi ailelerde boyle şeylerin yaşanmayacağıydı. Yargıtay’da temyiz aşamasındayken, baba hakkında ceza bilgisi dosyası sunmamıza rağmen, oycokluğuyla babayla kızın goruşmesi uygun bulundu. İkinci dava, abinin, Ağır Ceza’da yargılanmasıydı. O hÂl devam ediyor. Babanın de cinsel istismarda bulunduğu ortaya cıktıktan sonra, yine Ağır Ceza’da, ucuncu bir dava acıldı. Ve ne yazık ki baba, uzmanların raporlarına ve tanıklıklarına rağmen, ondan da beraat etti. Gerekcesi de, “Yaşı itibariyle kucuk kız, cinsel istismar eylemini algılayabilecek konumda değildir.” Bizi sadece, AİHM’in tedbir kararı koruyor. O karar yuzunden, şu an bize yaklaşamıyorlar. Ama abinin, ağır ceza yargılaması bitince, AHİM’in tedbir kararı da kalkacak. O zaman vay halimize!
Son olarak ne soylemek istersiniz?
- Pek cok şey soylemek isterim. Kanunlar cıkarılıyor, cezalar arttırılıyor ama yetmiyor, uygulanması gerekiyor. Benim cocuğum hakkında bu kararları verenler, kendi cocuklarını bu saldırganlara teslim ederler miydi? Verirler miydi? Ben vermemenin bir yolunu bulacağım! Bu ulkede vicdanlı hukukcuların da olduğuna inanmak istiyorum…


AYŞE ARMAN'IN GAZETE YAZISINDAN ALINTIDIR..