
Akıllarından bir kıyaslamaya yapmaya calışır ve coğu zaman işin icinden cıkamazlar ve en kurtarıcı yanıt: “İkisini de eşit seviyorum” olur

Kucukken hemen hepimizin cok sık karşılaştığı bazı sorular vardır. Orneğin, “Buyuyunce ne olacaksın?”, “3 kere 5 kac eder?”, “Bir kilo pamuk mu daha ağırdır, yoksa bir kilo demir mi?” gibi…
Bu sık karşılaşılan sorulardan biri de “Anneni mi daha cok seviyorsun, yoksa babanı mı?” sorusudur. Pek cok soruya cabucak doğru yanıtlar verebilen cocuklar bile bu soruyu duyduklarında genellikle şaşırırlar ve ne cevap vereceklerini bilemezler. Akıllarından bir kıyaslamaya yapmaya calışır ve coğu zaman işin icinden cıkamazlar ve en kurtarıcı yanıt: “İkisini de eşit seviyorum” olur. Ancak soruyu soran genellikle tatmin olmaz ve tekrar sorar:
- Tamam biliyorum, ikisi de cok seviyorsun da, birini daha cok seviyorsundur.
Cocuğun aklından soruyu soran kişinin maksadının ne olduğu gecmeye başlar. Eğer babasının yakını, arkadaşı falansa babasını daha cok sevdiğini soylemesi gerekiyor gibi gelir.
Bazen bu soruyu kendi kendine duşunur. Annesi ona kızmış, “cok kotu bir cocuksun sen” demiştir, ya da o annesine kızmıştır ve:
- “Ben babamı daha cok seviyorum” der.
Erkek cocuk 5 yaşlarında annesini daha cok sever, babasını “rakip” olarak gorebilir. 7 yaşlarında babası dunyanın en guclu, en iyi insanı oluverir. 13 yaşına geldiğinde babası bazen “icler acısı”, “yetersiz” biri gibi gelebilir ve ondan daha iyi, daha başarılı biri olmalıdır. 20 ’li yaşlarda onun olumlu ve olumsuz yanları ile babası olduğunu ve onu cok sevdiğini duşunmeye başlar. Benzer duyguları annesine de besler.
10 yaşına gelmeden once genellikle cocuklar icin anne ya da babası bir gun, bir saat “dunyanın en iyi insanı” iken, bir diğer gun, diğer saat “en kotulerinden biri” oluverir. Bir gun annesini daha cok severken, bir gun babasını daha cok sevdiğini duşunur.
Aslında baba ve anne icin duşunulen bu tasarımlar hayatın diğer bolumlerinde de gozukur. Oğretmenleri, komşu amcalar her gun farklı algılanabilir. Kişilerle ilgili tasarımlar ancak ergenliğin son yıllarında tam anlamıyla butunleşir ve sabitlenir. O yaşlara kadar nispeten var olan kişi tasarımlarındaki butunluk dağılmaya ve ayrı ayrı algılanmaya acıktır. Bir nesnenin hem iyi hem de kotu yanları olabileceği uzun yıllar tam olarak anlaşılamayabilir.
Bardağın hem dolu, hem de boş bir yarısı varsa bardağın “boş” ya da “dolu” oluşundan soz edilemez. Artık ucuncu bir kavram soz konusudur. O yarısına kadar dolu bir bardaktır.

Sarı ile mavi karışırsa artık sarı, ya da maviden değil, yeşilden soz edilebilir. Ancak bu durum sarı ya da mavinin yok olduğunu gostermez, tam tersi yeşili yeşil yapan sarı ile mavidir.
Bir cocuğu cocuk yapan hem anne, hem de babadır. Cocukta butunleşen ve cocukta var olmaya devam eden ne anne ne de babadır, ama hem anne hem de babadır.
Her zaman bir şeyi diğer bir şeye tercih etmek gerekmez, cunku o iki şeyin bileşimi olmadan ucuncu şey olamayacaktır. Yaşamı ve geleceği temsil eden bileşimlerdir. Butunleşmektir.
Hem annemi hem de babamı cok seviyorum.
Dr. Koray Karabekiroğlu