Ben sadece hayal kurdum” diyen Suleyman Orakcıoğlu markalaşma oykulerini, yeni hayallerini anlattı
Her şey Osmanbey’de kucuk bir dukkÂnda başladı, ama orada kalmadı.


Orka Grup ya da bildiğiniz adıyla Damat-Tween bir dunya markası olma yolunda. 16 ulkede 23 mağazada Damat-Tween urunleri satışa sunuluyor. Markanın muşterilerinden biri, unlu aktor Samuel L. Jackson… Jackson yeni filminde Damat-Tween giymek istiyor. İTKİB secimlerinde aday olacak Suleyman Orakcıoğlu”nun hayalinde ise İstanbul”u bir moda başkenti yapmak yatıyor.
Damat-Tween cok kısa bir sure icinde bir marka oldu. Yola “Oyle bir şey yapayım ki, marka olsun” diye mi cıktınız?
Bizim ortaya cıkışımız, 80”li yılların ikinci yarısına denk geliyor. Piyasaya girdiğimiz donemde Turkiye, dunya pazarlarıyla ilişki icindeydi ve pek cok unlu marka ulkemize gelmişti. İster istemez Turk tuketicisi de dunya markalarına yoneldi. Bizim icin işin başlangıcı Samanyolu Sokak Zafer Han No: 56/55 Osmanbey. İşte o donemler markamız bu adresten ibaretti. Hanın girişinde dukkÂn tutacak kaynağımız bile yoktu. Sadece dukkÂnlara sorarak bulabileceğiniz bir adres…
Kaynaklarınız kucuk olduğu icin kolay kolay risk alamıyorsunuz. Ticaretin kurallarını o zaman cok iyi bilmiyorsunuz. Ama hayallerim vardı. Ben hayal kurdum, sonucları bu oldu. Tabii bunları da tek başıma yapmadım. Cunku ben şuna inanıyorum. İyi bir ekibiniz yoksa, cok iyi şeyler de duşunseniz yapamazsınız. Benim cok iyi bir ekibim var. Şu anda benim başlangıc noktamda olan bircok firma ve bircok insan var. Ben onlar icin de bir orneğim. Biliyorum ki bir gun onlar da benim geldiğim noktaya gelecekler.
Ama siz zor olanı secmişsiniz. Buyuk bir markanın temsilciliğini de yapabilirdiniz…
Doğrusu oylesi daha kolay ve daha kÂrlı olurdu. Ama benim idealist bir yanım var. Bununla birlikte buyuk bir ozveri, caba ve sabır da vardı. Ayrıca idealinize tek başına inanmanız da yeterli değil, birlikte calıştığınız ekibin de sizin ideallerinize ve hayallerinize inanması lazım. İkinci ve ucuncu jenerasyon dunya markaları var. Yaptıkları mucize değil. Bakıyorsunuz, “onların yaptıklarını biz neden yapmayalım” diyorsunuz. Sektorumuzde inanılmaz bir iş gucu de var. Bugun gelmiş olduğumuz uretim gucu dunya standartlarında ve Turkiye”nin bu konuda adres olmasını sağlıyor.
Peki son nokta neresi? Bir dunya markası olmak mı?
Kesinlikle. Bunların hepsi olacak. Mesela bu akşam Guney Afrika Cumhuriyeti”ndeki satış noktamızdan bir faks geldi. Samuel L. Jackson mağazamıza geliyor ve kıyafetlerimizi beğeniyor. Juliette Binoche ile oynayacağı ”Country of My Skull” adlı yeni filminde bizim giysilerimizi giymek istediğini soyluyor. Biz de kabul edeceğiz. Dunya markaları bu tip organizasyonlarda yer almak icin neler yapıyor. Bunların hepsi bence nereye doğru gittiğimizin onemli bir gostergesidir.
Size gore gercek anlamda markalaşmış kac firma var Turkiye”de?
Şu anda kendi koleksiyonlarını hazırlayıp, dunyaya pazarlayan bircok firma var. Bu firmalar geleceğin markaları aslında. Şimdi deneyim kazanıyorlar. Bu deneyim surecini yaşadıktan ve altyapı calışmalarını da tamamladıktan sonra, iddia ediyorum ki, buyuk coğunluğu 2005 yılının markaları olacak. Cunku bizim geldiğimiz yer de orası. Sonrasında ise London School Of Academi”de moda pazarlaması alanında bilimsel araştırma konusu olduk. Bunu yapabilecek bircok firma var.
Hazır marka ve markalaşmadan konu acılmışken bir şey daha sorayım. Gecen gunlerde Turkiye”de bir marka sempozyumu yapıldı ve Hulya Avşar da bir marka olarak konuşma yaptı. Sizce Hulya Avşar gercekten bir marka mı?
İşini iyi yapan herkes bence marka. Siz bir farklılığı ortaya koyuyorsanız, bunu oluşturan etkenlerde sizin de emeğiniz vardır. Burada Hulya Avşar bu farklılığı ortaya koymuşsa, bir markadır. Bunu ortaya koyuş ve ifade ediş bicimi bile bir başarı oykusudur.
Peki sektorde ne gibi gelişmeler var?
Bizim piyasaya girdiğimiz donemlerde bazı mağazaların camlarında bir ovunc gibi “Burada Turk malı satılmaz” yazıyordu. Bir kere bunu kırdık. Sektor son yirmi yılda inanılmaz bir deneyim kazandı. Bir ay kadar once Amerika”da bir fuara katıldım, gorduğum şey beni mutlu etti. Cunku Turk uretimi olan mallar, tercih sebebiydi.
Aslında şunu sormak istiyorum, fason ureticilikten kurtulduk mu?
Bunların hepsi bir aşama. Bircok firma işin başında bizim tanımlanmış dediğimiz, sizin fason dediğiniz urunu pek cok ulkeye gonderir, hangi ulke daha ucuz fiyat verirse ona yaptırırdı. Ama şimdi şu aşamaya geldi: Turk firmaları koleksiyon hazırlayıp, bu koleksiyonlarından sipariş alıyorlar. Sektorde artık bu noktaya gelmiş bircok firma var. Bir sonraki aşama ise firmaların artık kendi markalarıyla dunya pazarlarında yer alması. Kim ne derse desin Turkiye bu noktaya gelecek. İspanya”nın yaptığı mucize değil. Artık uretimde kalite var, standart var, hızlı temin var. Bir siparişi altı veya sekiz haftada dunyanın herhangi bir yerine indirebiliyoruz. Cunku dunya stoksuz calışıyor. Stoksuz calıştıkları icin hız cok onemli. Tek yapmamız gereken catı markalarımızı kurmak.
Son gunlerde Paris, Londra, Milano ve New York”ta duzenlenen moda haftalarının devamı gibi İstanbul Moda Haftası oluşturmak gundemde. Siz ne duşunuyorsunuz?
Bu gosterilerin gercekten cok ciddiye alınması gerekiyor. Cok iyi bir on hazırlık doneminin yapılması ve dunya moda gosterileri takvimine girmesi icin de cıtasının son derece yuksek olması lazım. Bunu yapacak kurumların bir konsorsiyum kurarak, herkesin sağlayabileceği katkıyı ortaya koyması, bu konsorsiyumun da hazırlıklarını bir yıl sonra yapılacak bir gosteriye gore ayarlaması lazım. Bu ulkenin artık uluslararası moda gunlerinde yer alan dizayner”ları var. İTKİB”in (İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatcı Birlikleri) bu konuyla ilgili yaptığı bircok calışma var. Bu ulkenin bence markaları var. Bunlar belli kategoriler halinde, belli gunler dahilinde, belli fuar organizasyonlarıyla da birleştirilerek dunya moda basınını, moda otoritelerini buraya getirerek yapılabilir.
Modaya girmişken sormak istiyorum, sizce gelinen noktada Turk erkek modası ne durumda?
Bence Turk insanı -birkac Akdeniz ulkesinin dışında- dunyanın pek cok ulkesinden daha iyi giyiniyor. Turk insanının zevkli ve secici olduğunu duşunuyorum.
Peki Turk erkekleri en cok hangi renkleri tercih ediyor?
Genellikle siyah seviyoruz. Bizim Orka Grup olarak zaten iki ayrı markamız var. Damat markasının, genellikle iş yaşamında farklılığı ayrıntılarla ortaya koyan hedef kitlesi var. Tween”in ise hayatı daha ozgurce yaşayan, daha genc, aynı zamanda heyecanlarını saklamayan bir hedef kitlesi var. İkisinin de ortak bir ozelliği var; secici olmak. Dolayısıyla her ikisi grubun da renk tercihleri belli. O yuzden koyu renk elbiseler genellikle işadamları tarafından tercih ediliyor, renkli giysiler de genc ve kendini genc
Siz gunluk hayatınızda nasıl giyinirsiniz?
Aslında gunun akışına gore giyinmeyi seviyorum. Seremoni gerektiren toplantılar varsa kesinlikle takım elbise giyiyorum. Ama o gun firmadan dışarı cıkmayacaksam daha rahat, spor kıyafetleri tercih ediyorum. Acıkca soylemek gerekirse blucini ve pamuklu giysileri daha cok seviyorum.
Onumuzde İTKİB”in secimleri var ve siz de adaysınız. Size bu konuda iki sorum var. Birincisi neden adaysınız, neler yapmak istiyorsunuz? İkincisi İTKİB gercekten cok onemli bir kurum. Yurtdışındaki fuar organizasyonlarında yaptığı defileler, modacılara verdiği destekler devam edecek mi?
Ben değişime inanan bir insanım. O yuzden İTKİB”de kendi firmamda yaptığım olumlu şeyleri gercekleştirebileceğime inanıyorum. Dunyada inanılmaz bir değişim ve hız var. Buna ayak uydurmak lazım. Bunu kendi firmamda yaptım, aynı şeyi İTKİB”de yapmak icin de adayım. Bu değişim sırasında ozel hayatımdan ozveride bulunup, inanılmaz bir tempoya gireceğimi de biliyorum. Sektorun geleceğinin donum noktasında, olumlu bir şeylere imza atmış olmak ve bunun başarı duygusunu yaşamak kadar guzel bir duygu yok. Ben bu yuzden adayım. İkinci sorunuza gelince. Elbette ki bu tip organizasyonlar ve destekler artarak devam edecek.
Yapmak istediklerinizi madde madde sıralayabilir misiniz?
Burada vizyon cok onemli. Bizim vizyonumuz bir dunya vizyonu artık ve İTKİB”de de bu olmalı. Amacımız bu bakış acısındaki farklılığı ortaya koymak.
Pek fazla sır vermek istemiyorsunuz galiba?
Ben İTKİB”de yonetim kurulunda bulundum ve neler yapılması gerektiğini biliyorum. İstanbul”un bir moda başkenti olması, dunya modasında belirleyici olması ve İstanbul”un dunya fuar takvimine giren bir fuarının olması… Bunların hepsi bizim yapmamız gereken ve yapmak istediğimiz şeyler
modaxa.com