

Tabiattan alabildiğine uzak yaşamak zorunda kaldığımız gunumuzde salon bitkileri hayatımızın ayrılmaz bir parcası olmuştur. Evimize, işyerlerimize bir parca canlılık getirmek ve dekorasyonu tamamlamak maksadıyla bu bitkilerden bir kac saksı olsun yetiştirmeye calışırız.
Bitki secimi yaparken onların cevrelerini suslemekten cok daha ilginc ozelliklere sahip oldukları coğumuzun aklına gelmez.
Bitkilerin havayı temizlediklerini herkes bilir ama bazı salon bitkilerinin ev ve ofislerde havadaki zehirlerle mucadelede silah olarak kullanıldığı kimin aklına gelir ki? Bu konu buyuk onem arzediyor. Zira kapalı yerlerdeki hava kirliliği bazen dışarıda karşılaştığımızdan cok daha yoğun olabiliyor.
Cevre problemlerini biyolojik yollarla cozmeye yonelik araştırmalar sırasında ozellikle ev bitkilerinin bir kısmının ic mekanlarda sağlığımızı tehdit eden, ancak kacınılmaz olarak maruz kaldığımız bazı zehirli maddeleri emerek buyuk fayda sağladığı meydana cıktı.
Nasa tarafından yapılan araştırma sırasında plexiglas ile kaplanan hucrelere değişik turlerde cicekler yerleştirildi ve ic mekanlarda en cok maruz kaldığımız zararlı maddeler bu hucrelere enjekte edildi.
İki yıl suren araştırmalar sonunda yapılan kontrollerde havadaki formaldehit,benzen, trikloroetilen molekullerini ve karbonmonoksit gazını en cok emen bitkiler tesbit edildi.