kelebek.
‘Sakallı Brad Pitt ’ Ben Dahlhaus
Turk ’un dunyaya armağanı

O, dunyanın en esrarengiz adamlarından biri... Viking imajı ve esrarengiz bakışlarıyla dunyanın en populer modellerinden biri oldu. Ama o, hic konuşmadı. Ortaokul arkadaşı bir Turk fotoğrafcının ısrarları sonucu model olan Ben Dahlaus hayatındaki ilk roportajı Hurriyet Cumartesi ’ye verdi.
8 Ağustos 2015






HikÂyeniz nerede başlıyor? Nerede doğdunuz? Modellikten once ne iş yapardınız?

- Sanıldığının aksine sade, şatafatsız bir hayatım var. HikÂyem 1990 yılında başlıyor. Sıradan bir ailenin oğlu olarak halen yaşadığım Almanya Solingen ’de doğdum. Universitede sosyal pedagoji okudum. Modellik nedeniyle şu anda işlerime biraz ara verdim.

Fotoğrafcı Esra Şam ’la tanışmanız hayatınızı değiştirdi. Oncesini ve sonrasını kıyaslar mısınız?
- Arkadaşlığımız ortaokul yıllarına dayanıyor. Kendisi o donemlerde de surekli fotoğraf cekiyordu. İlk defa 18 ’li yaşlarımda sakallarımı uzattım, o donemde kendisi ısrarla beni de cekmek istedi. Normalde fotoğraf cektirmeyi pek sevmem ama ısrarlarına dayanamayıp tamam dedim. 7 yıl once ilk defa kamerasının onune gectim. İlk cektiği fotoğraflardan birini Tumbler uzerinden paylaşmış, cok kısa surede tum dunyada 70 bin kişi tarafından paylaşıldı. Esra da ben de cok şaşırdık.




Neden sakallarınızı ve saclarınızı uzatmaya başladınız?

-Bir amacı yoktu. Sakallarımı uzattığım donemde sakal modası da yoktu. 18 ’li yaşlarımdaydım, yaşam tarzım doğrultusunda icimden gelen buydu. Sakallarımı bıraktım ve ozgurleştim. Bugun boyle bir moda var ve hÂl sakalın neden moda haline geldiğini anlamış değilim. 7 yıldır sakalımı kestirmedim ve onunla yaşamaktan mutluyum. Ama moda ya da guzellik peşinde değilim.

Şimdiye kadar hangi markalar icin calıştınız? Nasıl seciyorsunuz?

-Bu konuda Esra da ben de cok seciciyiz. Brathwait (saat markası), Trial (Şilili giyimmarkası) ve birkac organik kucuk marka ile calıştım şu ana kadar. Markanın bir ruhu olması gerektiğine inanıyoruz. Bunu bulmadığımız firmalarla asla calışmıyoruz. W Collection icin ilk defa gecen yıl kamera onune gectim. Şimdi de yeni sezonu cekiyoruz.




Esra Şam ’dan başka fotoğrafcıyla calışmıyorsunuz, neden?

-O, benim fotoğraflarımı ceken ilk kişi. Aynı zamanda menajerliğimi de yapıyor. Ona duyduğum guvenle, kamerasının onunde kendimi daha iyi ve rahat hissediyorum. Ben sektorle pek ilgilenmiyorum. Bugune kadar yaptığım ilk roportajı da şu an sizinle olanı...

İstanbul ’u sevdiniz mi?
-İlginc, kalabalık, canlı ve etkileyici bir şehir. Enteresan bir enerjisi var. Binaların mimari yapılarının hepsi birbirinden farklı, camiler de oldukca etkileyici.

Mutlu bir insan mısınız?

-Hayat guzel, mutlu olmamak icin bir neden yok.




Ruhunuzu nasıl besliyorsunuz?

-Cocuklar bence evrenin ozunu kavramış ileri varlıklar. Kendimi onlara ve doğaya adadım. Cocukları teknolojiden soyutlayıp, doğaya yeniden kavuşmayı oğretiyorum. Birbirimizden oğrenecek cok şeyimiz var.

Dunyanın dramatik hallerinden en cok ne uzer sizi? Savaş, aclık, depremler mi yoksa gun gectikce artan sevgisizlik mi?


-Umursamazlık ve vurdumduymazlık...




Modaya meraklı mısınız? Gunluk hayatta nasıl giyinirsiniz?
-Her ne kadar modanın icinde olsam da modaya pek meraklı olduğumu soyleyemeyeceğim. Gunluk hayatta blue jean ve tişort en favori ikilim. Gomlek benim icin olmazsa olmaz.

Gelecek kariyer planlarınızda neler var?

-Plan yok, hayatın akışına bıraktım kendimi.