Konutların tasarımındaki ozellikler, koruyucu hekimlik ozellikleri taşıyabiliyor.
Hayatımızın buyuk bolumunu gecirdiğimiz konutların tasarımındaki inceliklerin ve ergonomik ozelliklerin, sağlığımızı doğrudan etkilediği ve koruyucu hekimlik ozellikleri taşıyabildiği bildirildi.

Yuksek Mimar Beyza Şener ve Ortopedi Uzmanı Doc. Dr. Nadir Şener, konutların tasarımındaki incelikler ve ergonomik ozelliklerin insan sağlığıyla olumlu ya da olumsuz etkilemesi acısından doğrudan ilişkili olduğunu bildirdi. Bir konutta tasarımın onemini ve hangi planlama hatalarının ne gibi sağlık problemlerine yol acabileceğini anlatan uzmanlar, evimizde gunun yorgunluğunu atabilmemizin ve vucudumuzu dinlendirebilmemizin onemli olduğunu belirterek, boylelikle gune taze bir başlangıc yapabileceğimizi ve sosyal ilişkiler ile işimizde daha mutlu olabileceğimizi vurguladı. Fonksiyonel olarak yanlış tasarlanmış bir evde ergonomik oranlar korunmamışsa, hayatın ek bir yorgunluk ve hatta bazı hastalıkların kaynağı olabileceği ifade edildi.

Mimarların da diğer tasarımcılar gibi insanların mutluluğunu ve sağlıklarını korumayı hedeflediğini, bunun belli şartları olduğunu, bina tasarımlarında oncelikle vucut oranlarının ve bundan kaynaklanan ergonomik prensiplerin korunması gerektiğini soyleyen Yuksek Mimar Beyza Şener, "Bir binanın tasarımında yukseklikler veya eşyaların yerleşiminden ote daha soyut ozellikler de aslında ruhsal ve fiziksel sağlığımızı etkiliyor. Orneğin renk secimi, orneğin evin havalandırması ve aydınlatması, orneğin secilen malzemelerin doğal olması. Tum bunlar doğrudan goze carpmasa da sağlığımız acısından onemli faktorler. Doğal malzeme secimi ozellikle evde statik elektrik yuklenmesini onluyor. Pencereler ve duvarda kullanılan evin hic hava almasına izin vermeyen sentetik malzemeler ev icinde rutubetin artmasına neden oluyor. Evin yeterli guneş almaması hem ısınmada hem de nemi yok etmede sıkıntılar yaşatıyor. Bunlardan ote gun ışığı almamak insanı psikolojik olarak olumsuz etkiliyor. Renkler de aynı şekilde. Ozellikle dinlenme mekanlarında yumuşak tonlar yerine agresif ve sert renklerin secilmesi insanları farkına varmadan yoruyor" dedi.

Bir evin değerlendirmesinin ana yaşam alanı olan salondan başladığını soyleyen Şener, "Bir evin icini oda oda gezerek değerlendirecek olursak herhalde once ana yaşam alanı olan salondan başlamak gerekir. Salonda secilen kanepe ve koltukların ergonomisi, yuksekliği ve oturma derinliği; koltukların birbirine gore bakış acıları ve televizyona olan konumuna dikkat edilmelidir. Bunlara ek olarak aydınlatma, secilen renkler, kullanılan malzemenin doğal olması sağlığımız acısından cok onemli. Salondan sonra ozellikle bayanların en cok zaman gecirdiği yer mutfak. Mutfakta gecirilen zaman icinde hep bir hareket vardır. Mutfakta buzdolabı, lavabo, ocak ucgeni doğru kurulmalıdır. Orneğin buzdolabının kapağı bu ucgenin icine acılmalıdır. Bu ucgenin mesafeleri cok uzak olmamalı ve vucut ritmine uygun uzaklıkta yerleştirilmelidir. Vucut ritminden kastedilen bu ucgenin elemanları arasındaki mesafelerin tam adım uzaklığında olması ve adımlamaya başlanan ayakla sonlanmasıdır. Bulaşık makinesi sağ el kullanan insanlar icin lavabonun sağında olmalıdır. Tezgah yuksekliği kişinin boyuyla orantılı olmalı, kişi tezgahı kullanırken dirsek acısı 120 derece civarında olacak şekilde belirlenmelidir. Sadece mutfakta değil evimizde kullandığımız diğer eşyaların ve mimari elemanların yukseklikleri de cok onemli. Lavaboda elimizi yıkarken eğilmemize gerek kalmıyorsa, klozet yuksekliği zorlanmadan oturup kalkmamıza izin veriyorsa ve yanına bir de tutamak konmuşsa, yatağımızdan kalkarken dizlerimize yuklenmiyorsak, dolabımıza elbisemizi asarken aşırı uzanmak zorunda kalmıyorsak hem sağlıklı hem de mutlu yaşarız. Diğer taraftan utu masamızın yuksekliği doğru değilse o utu bizi iki kat daha fazla yoracaktır. Evimizde merdiven yukseklikleri bile bu yonden cok onemli. İdeal bir merdiven yuksekliği 15-18 santimetre arasında olmalıdır. Merdiven yukseklikleri eşit olmalıdır" diye konuştu.

Bir evin tasarımının ve icindeki eşyaların sağlığımızla doğrudan ilişkisini değerlendiren Ortopedi Uzmanı Doc. Dr. Nadir Şener ise, "Gunun yorgunluğu attığımız salonda oturduğumuz ve uzandığımız koltukların hepsi ergonomik kurallara uygun olmalı. Olculer kişiden kişiye değişmekle birlikte bunun belli kuralları var. Orneğin oturduğumuz koltukta vucudumuz dik pozisyonda olmalı. Koltuğun derinliği sırtımızı tam yaslamaya izin vermeli yani kaykılarak oturmak zorunda kalmamalıyız. Oturduğumuzda ayaklarımız yere değmeli ve dizlerimiz kalca seviyemizden yuksekte kalmamalı. Koltuğun sırt kısmı en az kurek kemiklerimizin alt ucuna dek uzanmalı ve belimizi kavramalı. Kollarımızı rahatlıkla yerleştireceğimiz kollukları bulunmalı. Ozellikle boyun ve bel rahatsızlığı olan kişiler televizyonu acılı pozisyonda değil karşılarına alarak doğrudan seyretmeli ve televizyon 1/3 ust kısmı goz hizasında olmalı. Evimizde ancak bunlara dikkat edildiğinde yorgunluğumuzu atabiliriz. Salondan sonra ozellikle bayanların en cok zaman gecirdiği yer mutfak. Mutfakta gecirilen zaman icinde hep bir hareket vardır.

Mutfakta buzdolabı, lavabo, ocak ucgeni doğru kurulmalıdır. Orneğin buzdolabının kapağı bu ucgenin icine acılmalıdır. Bu ucgenin mesafeleri cok uzak olmamalı ve vucut ritmine uygun uzaklıkta yerleştirilmelidir. Vucut ritminden kastedilen bu ucgenin elemanları arasındaki mesafelerin tam adım uzaklığında olması ve adımlamaya başlanan ayakla sonlanmasıdır. Bulaşık makinesi sağ el kullanan insanlar icin lavabonun sağında olmalıdır. Tezgah yuksekliği kişinin boyuyla orantılı olmalı, kişi tezgahı kullanırken dirsek acısı 120 derece civarında olacak şekilde belirlenmelidir. Mutfak bir evde en cok hareket edilen yer. Yanlış yerleşimli bir mutfak bel, sırt, kol ağrılarına davetiye cıkaracaktır. Mutfak elemanlarının yerleşimi kadar mutfaktaki malzemelerin yerleşimi de onemli.

Orneğin ağır veya sık kullanılan kap kacak ve malzemeler daha cok kol yuksekliğine yerleştirilmeli, hafif malzemeler ise raf altlarına konulmalı. Cunku ağır malzemeleri alcak seviyeden kaldırırken hem belimiz hem de kolumuz aşırı yuklenecektir. Doğru yukseklikte olmaya bir lavaboda iş gorurken bel ağrısı cekecek, doğru seviyede olmayan bir tezgahta bir şeyler doğrarken kolumuz daha fazla zorlanacaktır. Gercekten de doğru dengelenmemiş bir merdiven diz icin cok zorlayıcı olabilir. Ozellikle diz problemi olan kişiler yuksek basamaklı veya eşit olmayan yukseklikte basamaklı merdivenleri kullanamayabilirler. Ev tasarımındaki kucuk gibi gorunen bu detaylar sıkca tekrarlanan bu gibi işlevlerde uzun donemde kalıcı hasarlar oluşturabilir. Yukseklikle ilgili diğer bir sorun da evin cok katlı olması.

Ortopedik acıdan ozellikle orta yaşın uzerindeki kişiler icin evler cok katlı olmamalıdır. Villa tipi evler ise 2 katı aşmamalı. Ust kat daha cok yatak odalarına ayrılmalı, alt kat ise gunduz yaşanan mekan olmalı ve gun icindeki tum ihtiyaclara karşılık vermeli. Boylelikle sık sık merdiven inip cıkma zorunluluğu ortadan kalkar. Maalesef bunun tam zıttı ornekler Bursa'da cok fazla. Villa tipi evlerin buyuk coğunluğu 3-3.5 katlı ve ihtiyactan cok daha fazla odalı. Cocuklar evdeyken genclik yıllarında heves edilen bu tip evler cocuklar ayrılıp bir de yaş biraz ilerleyince eziyet haline geliyor. Pek cok hastamız diz ve bel sorunları nedeniyle evlerinin ancak tek katını kullanabiliyorlar. Bazen de sadece evlerin cok katlı olması diz sorunlarına davetiye cıkarıyor. Gercekten de ozellikle evin nem oranı kas iskelet sistemi rahatsızlıklarını olumsuz etkiler. Nem oranı tek başına hastalık nedeni değil ama eklem sorunları olanlarda yuksek nem oranı ağrıları artırır ve daha fazla hissettirir. Evin doğru yonden iyi guneş alması her acıdan onemli. Atalarımız boş yere guneş giren eve doktor girmez dememişler. Ayrıca evin gece aydınlatması da onemli. Ozellikle yaşlı hastalarda gorme problemleri de arttığından iyi aydınlatılmamış evlerde duşme sorunlarına daha sık rastlanıyor" ifadelerini kullandı.

Kaynak: leyditurk.com