Aslında herkesin elinde olan ama coğumuzun kullanmayı bir turlu beceremediği o gizemli anahtar!

İnsanın kendi ic zenginliğini fark etmesine yol acan; farkındalığını coğaltan, hayatın daha anlamlı, daha yaşanabilir olduğunu kanıtlayan bir insani duygu. Bir anlamda mutluluğun gizli anahtarı, şukretmek…

Oysa ki kullanmayı bilenler hayatın o en guzel anlarını iliklerinde hisseder, şukrettikce ruhunun zenginliğini daha da coğaltır. Mutluluğunun farkına varıp hayatına yeni mutluluklar katar. Evet mutluluğunu fark eder. Cunku hepimiz sahip olduğumuz o kadar cok şey adına mutluyuz ki aslında. Ama farkında değiliz; elimizin tersiyle itip duruyor, kendimizden uzaklaştırıyoruz. Oysaki kucucuk bir gayretle farkına varmaya başladığımızda sayıları karşısında şaşıracağımızdan; mutlu olmamıza yetecek kadar cok sayıda değere sahip olduğumuz icin hepimizin aslında cok zengin olduğundan kimsenin şuphesi olmasın.

Bunu bir kere değil, beş kere değil tıpkı nefes alır gibi her an hissetmeliyiz. Neden mi? Cunku farkındalığın gucunu kendi icimizde yaşatmaya başladığımızda ancak, etrafımızda bizi mutlu etmek icin bekleyen cok ozel detayların olduğunu anlayabiliriz. Elimizdeki her şeyin, sahip olduğumuz tum sevgilerin kıymetini daha guclu hissederiz. Dışarıda bizi duşunerek, bizim icin carpan kalpler olduğunu bilmek bile şukretmek icin yeterli neden değil mi sizce?

Sevebiliyorsanız, ozgurce sevginizi haykırabiliyorsanız, seviliyorsanız, paylaşıp coğalıyorsanız, sevdikleriniz icin cabalıyor, onların gozlerinde tatlı tebessumler yaratabiliyorsanız ne mutlu size. Şukredin tum bunlara. Elinizdekileri kaybetmeden değerlerinin farkına varın, cunku inanın bana herkes kendi olcusunde cok zengin. Yeter ki o zenginliğin farkına varalım, yeter ki zengin olmamıza sebep olan her bir detay icin şukretmesini bilelim.

İnanmak ve beklemek, beklerken elimizdeki azlara, coklara her şeye şukretmek; aslında tum yapacağımız bu. Olumsuz duygu ve duşuncelerden olabildiğince uzak durarak iyi şeyleri hatırlamak. Guzelliklerin yine guzellikleri cektiğini, karamsar ve negatif duyguların ise coşkumuzu bir balon gibi sondurduğunu unutmadan. Hep olumlu, hep seven, hep mutlu ve sevgi dolu.

Peki sorarım size hangimiz bunu sıklıkla yapıyor ve yeterince şukretmesini biliyor? Maalesef etrafımızdaki ornekler bir elin parmaklarını dahi gecmiyor. Biliyorum bu hayat şartlarında, onca olumsuzluğun icinde bunu başarmak hic kolay değil ama bunu oğrenebiliriz. Tekrarlarla tıpkı bir dersi calışır gibi hevesle, canla başla. Her gun bakış acımıza, farkındalığımıza yeni bir tuğla ekleyerek. Her olayda edindiğimiz tecrubelerle attığımız adımları daha da sağlamlaştırarak. Tek tek, ozenle, yılmadan ve her defasında denemekten heyecan duyarak, isteyerek.

Cunku her şeye rağmen hayat cok guzel. Yaşamak, nefes almak, bu seruvenin bir parcası olmak cok onemli. Yaşam koşturmamız icinde her defasında şukretmemiz gereken fark edemediğimiz o kadar cok guzellik var ki… ustelik tumu mutluluğumuza mutluluk katacak kadar onemli detaylar.

Sabahları uyanırken, gozlerimizi ilk actığımız anda sağlıkla gerinebiliyorsak eğer… işte ilk neden karşımızda duruyor bile. Ne dersiniz? Sağlıklı olmanın parayla bile olculemeyecek derecede onemli olduğunu hepimiz biliyoruz, oyle değil mi? Biliyoruz da hangimizin aklına bunun icin şukretmek geliyor ki? Ancak hastalandığımızda, sağlığımızı kaybetmeye başladığımızda değerini anlıyoruz; ama iyileşince her şey tekrar eskiye donuyor, rutine biniyor ne yazık ki…

Tıpkı bunun gibi bir başka ornek… market arabamızı elimizdeki listeyle doldurup eve geldiğimizde tum alabildiğimiz nimetler icin şukretmemiz gerekmez mi sizce; hele hele istediklerini, ozlediklerini, onlardan da onemlisi ihtiyaclarının coğunu alamayanları duşununce? Peki bizler ne yapıyoruz; elimizin ağırlığından, yorgunluğumuzdan dem vuruyoruz oyle değil mi?

Bunlara benzer ornekleri coğaltmamız mumkun elbette ama bunların pek coğunu fark edebilmemiz icin mutlaka bir şeylerin sebep olması, bize bir şekilde hatırlatılması gerekiyor. Oysaki… kendiliğinden fark edebildiğimiz, şukur edebildiğimiz olcude mutluluk kıvılcımları daha bir etkili olacak, denizin mavi serinliklerinin ruhumuzu dinlendirmesi gibi daha bir sarıp sarmalayacak dort bir yanımızı.

Kendi mutluluğunu fark edenler coğaldığında ise sadece kendileri mutlu olmakla kalmayıp; etrafındaki kişilerin, sevdiklerinin kalplerini de bu ışıltıyla ısıtıp sıcacık yapacaklar. Sadece tek bir eylemle ne kadar cok şey başarabiliriz aslında duşunsenize; yapacağımız tek şey bunu unutmamak, o kadar.

Gelin şukreden insanlardan olalım, gelin tercihimizi bu yonde kullanalım ve gune gulerek başlayalım, her yeni gunde yaşanacak pek cok guzellik olduğuna yurekten inanalım. O gunu daha gelmeden, yaşamadan mutluluk adına tum frekanslarımızı acık olarak bekleyelim. Ve unutmayalım ki gunumuz guzel gececek; ustelik eğer dun icin yaşadıklarımıza şukredersek, bugunumuz dunden daha zengin ve guzel olacak.

Ben buna inanıyorum ve her sabah yatağımdan gulumseyerek kalkmanın keyfini yaşıyorum. Ya siz?

Sevgiyle kalın.

Belgin ERYAVUZ
15.10.2007

ALINTIDIR...