1aydır 2hafada bır gelip giden yanı tam geciyor derken tekrarlayan bu ucukları yaşıyorum yanı aktifler sanırım yarın dr a gidecegım benım iicin dua edin bısey cıkmasın nolur

umarım tedavı vs ıcın gec degıldır.aman siz yapmayın bunu.. anladıgım kadarıyla benımkı aktif durumda ama umarım dr oyle demez....
Yaygın adı ile ucuk olarak bilinen lezyon, Herpes Simpleks Virus (HSV) adı verilen virusun yol actığı bir enfeksiyondur.
Sadece 45 milyon kişi A.B.D.'de bu hastalğa yakalanmıştır ve her yıl 500.000 yeni vaka ortaya cıkmaktadır. Bu tablonun dramatik olan yanı hastaların %80'i ya herhangi bir yakınma ortaya cıkmadığı ya da belirtileri yanlış yorumladığı icin hasta olduğunun farkında değildir.
HSV'nin 2 tipi vardır: HSV1 ve HSV2. HSV1 genelde dudak etrafındaki ucuk şeklinde lezyonlara neden olurken, HSV2 genelde genital organlarda enfeksiyon yaratmaktadır.
Virus ilk defa enfeksiyon yarattıktan sonra sinir duğumlerinde sessiz olarak yıllarca bekleyebilmekte ve uygun ortam ve zamanda yeniden enfeksiyona neden olabilmektedir. Bu nedenle HSV enfeksiyonları sinsi enfeksiyonlardır.
Belirtiler
Herpes bulguları kişiden kişiye değişir. ılk atakta genelde virus ile tamastan sonra 2 gun 3 hafta arası bir surelik kulucka devresini takiben yanma, kaşıntı, bacaklarda ağrı, kalca ve genital bolgede ağrı, vajinal akıntı, karın boşluğunda dolgunluk hissi gorulebilir. Bu ilk bulgulardan birkac gun sonra enfeksiyon alanında ucuk tarzı yaralar ortaya cıkar. Bu yaralar vajinada ve rahim ağzında olabilir. 3-4 gun icinde bu yaralar iz bırakmadan kaybolurlar. Bu aşamadan sonra virus omurilik duzeyinde sinir koklerine giderek yerleşir ve burada inaktive halde beklemeye başlar. Pekcok kişide de periyodik olarak re-enfeksiyona neden olur. Bu reenfeksiyonlar esnasında virusler sinirler boyunca ilerleyerek genelde ilk enfeksiyonu yarattığı alanların yakınında yeni lezyonları yapar.Her enfeksiyon atağı esnasında gozle gorulebilen lezyonların bulunması şart değildir. Coğu zaman fark edilmeyen ataklar olur. Bu donemlerde vajinal salgılar ile virus yayılımı olduğundan kadın cinsel partnerine hastalığı bulaştırabilir.Genital herpeste gorulen lezyonlar devamlı kalıcı değildir; yani tedavi ile veya kendiliğinden gecer. Ancak ceşitli zaman dilimlerinde tekrarlama (rekurrens) olasılığı yuksektir.
Bulaşma olduktan bir sure sonra kişinin genital bolgesinde "cok şiddetli kaşıntılar" gorulur.Coğu zaman cilletki bu kaşıntılar derinin mantar enfeksiyonu ile karıştırılarak gereksiz yere kişilerin mantar tedavileri almasına sebep olabilir. Kaşıntılardan kısa bir sure sonra da genital bolge de dokuntulu ve bazan ağrılı lezyonlar ortaya cıkar.Genital sahada ortaya cıkan bu lezyonlar ağızda cıkan ucuklara benzer şekilde olup, kırmızı ve sert bir zemin uzerinde iltihabi akıntısı olan dokuntuler şeklindedir.
Kaba etlerde, kasık bolgesinde, penis ve dış genital bolgelerdeki kabarcıklı, bazan ağrılı, sulu ve iltihabi lezyonlarda akla ilk genital ucuklar gelmelidir. Bazan kasık bolgesindeki lenf bezlerinde şişlikler de ortaya cıkabilir.
Yine, bulgulara nadiren ateş, baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik ve kas ağrıları da eşlik edebilmektedir.
Tanı
Gozle gorulebilen lezyonların varlığında tanıyı koymak kolaydır. Ancak bunun HSV olduğunu gostermek icin bazı laboratuvar tetkikleri gerekebilir. Bunun en iyi yolu aktif enfeksiyon sırasında lezyonlardan alınacak materyalde viral kultur yapmaktır. Ancak bu oldukca masraflı bir tekniktir. Materyalde virus uretilememesi hastalık olmadığı anlamına da gelmez. Kesin tanının cok zor olması nedeni ile pekcok vaka hatalı olarak teşhis ve tedavi edilmektedir. Kanda yapılan immunolojik testler ile de HSV varlığı saptanabilir. Ancak bu testler aktif enfeksiyonu gostermez. Sadece kişinin hayatının herhangi bir doneminde enfeksiyon gecirip gecirmediğini ve bağışıklık sisteminin viruse karşı antikor geliştirip geliştirmediğini belirler. Antikorlar bulunsa bile bunlar kişiyi yeni enfeksiyonlardan korumaz. Kan testi ayrıca oral ve genital enfeksiyonların ayrımını da sağlayamaz. Son zamanlarda HSV1 ve HSV2'yi ayrıdedebilen kan testleri geliştirilmiş olmakla beraber bunların yaygın kullanımı henuz daha mevcut değildir.
Tedavi
Gunumuzde Herpes tedavisi icin değişik ilaclar mevcuttur ancak bu ilaclar kesin tedavi sağlayamamaktadırlar. Viral bir enfeksiyon olduğu icin antibiyotikler etkisiz olmaktadır. ılaclar sedece ilk atağın şiddetini azaltmakta ve suresini kısaltmakta , daha sonraki atakların ise sıklığını duşurmektedir. HSV enfeksiyonu geciren kişiler bazı birkac basit kurala uyarak enfeksiyonun suresini ve bulaşıcılığı azaltabilirler. Bu onlemlerden en basit fakat en onemli olanı enfekte alanı temiz ve kuru tutmaktır.
Ucuk olan bolgeye dokunmamak ya da dokunduktan sonra hemen elleri yıkamak son derece onemlidir.
Lezyonlar tamamen iyileşene kadar cinsel ilişkiden kacınmak da onemli bir konudur.
Tekrarlayan enfeksiyonlar travma, soğuk algınlığı, adet gorme ya da stress gibi vucut direncini duşuren durumlarda ortaya cıkmaktadır.
Riskler
Genital Herpes enfeksiyonu bazı riskleri de beraberinde getirir.Ancak uzun donem hayat kalitesini etkileyebilecek etkileri yoktur. Gebelik gibi genel vucut direncinin azaldığı durumda olan kişiler aktif enfeksiyon acısından dikkatli takip edilmelidirler. Eğer Herpesin ilk atağı gebelik esnasında ortaya cıkarsa bu durumda virus bebeğe gecebilir ve bu tur gebeliklerde erken doğum riski her zaman bulunur. Neonatal herpes ile doğan (anne karnında iken virus ile temas eden ve enfekte olan) bebeklerin %50'sinde norolojik hasarlar ve olum meydana gelir. Bebeklerde beyin iltihabı, goz problemleri, ciddi boyutta dokuntuler ortaya cıkar ancak bu bebeklerin buyuk bir kısmı antiviral ilac tedavilerinden yarar gorurler. Bebeklerdeki risk buyuk olcude annenin gecirdiği atağın ilk ya da tekrarlayan atak olmasına bağlıdır. Aktif enfeksiyon varlığını araştırmak icin yapılan viral kulturlerin sonucu uzun bir sure aldığı icin genital herpesden şuphelenilen vakalarda doğum şekli olarak sezaryen tercih edilir. Eğer aktif enfeksiyon yok ise sezaryen şart değildir .