

İranlı kadınların 43 yıldır özgürlükleri için mücadele ettiğini belirtenŞemsai, şunları söyledi:
“2017 yılında İranlı insan hakları savunucusu avukat Nesrin Sutude, başörtüsünü çıkaran bir aktivisti savunduğu için tutuklandı. Biz de Nesrin Sutude’ye destek amacıyla Tahran metrosunun kadın yolcularına beyaz çiçekler dağıttık. Başörtümüzü çıkarıp Sutude’nın hikâyesini kadınlara anlattık. Ben bununla da kalmayıp Tahran’ın en büyük meydanında başımı açıp zorunlu başörtüye tepki gösterdim. Eylemlerimi dağlara da taşıdım. Yaptıklarım nedeniyle bir gün evim basılarak gözaltına alındım. 15 gün bir hücrede tutuldum ve psikolojik şiddete maruz kaldım. Sonra altı ay tutuklu kaldım. Hakkımda 12 yıl kesinleşmiş hapis cezasının onanınca İran’dan kaçtım. Tek yaptığım kadın haklarını savunmaktı. Dün olduğu gibi bugün de kadınların haklarını savunmaya devam edeceğim.
Şemsai, geçtiğimiz günlerde ülkesinde kadınlara yönelik zulmü İstanbul’daki İran Başkonsolosluğu önünde saçlarını keserek protesto etti. İran’dan kaçan Şemsai’nin hikâyesini Milliyet 3 yıl önce sayfalarına taşımıştı.
Tek yaptığım, kadın haklarını savunmak‘Kaçmasam hapistim’
İranlı kadınlar, İslam Cumhuriyeti’nin utanç verici yönetiminde her gün öldürülüyor, yaralanıyor, işkence görüyor ve hapse atılıyor. Ama savaşmaktan asla vazgeçmediler. Kadınlarımız İslam Cumhuriyeti kanunları nedeniyle her gün birçok güvensizlikle karşı karşıya kalıyor. Her gün zorlu ve yorucu deneyimlere katlanıyorlar. Ancak bu duruma karşı İranlı kadınlar asla geri çekilmedi ve mücadeleyi bırakmadı, aksine daha dik durup savaşmaya devam ettiler. Kadınlar, kısıtlamalara ve baskılara rağmen toplumda her zaman güçlü varlıklardı. Daha bugün Hadis Najafi, Mahsa Amani’nin öldürülmesine tepki gösterdiği için 10 kurşunla öldürüldü. 13 yıl önce Neda Ağa Sultan bir gösteri sırasında vurularak öldürüldü. Birçok arkadaşımız hâlâ hapishanede, buraya kaçıp gelmiş olmasaydım bugün ben de hapisteydim. Mahsa Amani’nin öldürülmesi 43 yıllık kinimizi öfkeye dönüştürdü. Bugüne kadar protestolarda şiddet güvenlik güçlerinden halka yönelikti, yani tek yönlüydü. Bu defa halk da şiddete şiddetle karşılık veriyor, bu çok önemli bir fark.”