KİMSE KENDİ OLMAKTAN KACAMAZ!
* Bilginin zehiri bunyeye bir kez yayılmaya gorsun; değiştiremediğimiz gercekler karşısındaki caresizliğimizi surekli bize hatırlatarak, her anımıza acımasızca sinerek hayatın tadını kacırır. Her ceşit bilgi, kazandırdıkları kadar kaybettirdikleriyle de hayatımızı bicimlendirir...

* Kimse kendi olmaktan kacamaz... Bu bir kabul sorunudur aslında. İşin kotusu, sizin kendinizde kabul edemediğiniz bazı şeyleri, diğerlerinin onceden gorup sizi boyle kabul etmeleri ve bunu size soylemeden kendi aralarında konuşmalarıdır...

* Deneyimlerden oğrenmenin yolu, ille de bire bir yaşamalar mıdır? Neden kişiler kendi deneyimlerinin başkaları icin de vazgecilmez olması gerektiğine bu kadar inanırlar? Biliyorum, kendini başkalarının yerine koyabilme yeteneği olmayan kişilerin asla yanıtlayamayacağı sorular bunlar.

* İnsan ilişkilerinde en cabuk oğrendiğimiz şeylerden biri, başkalarının yarasını kullanmaktır.
İnsan ilişkileri soz konusu olduğunda, bilinmesi gereken onca temel şeyi oğrenmezken, başkalarının zaaflarını kullanmada, acıklarını yakalamada, yaralarını kurcalamada neredeyse doğuştan gelen hain bir yeteneğimiz vardır...

* Hepimiz, kendi tarihimizin icinde bir noktada durup cok ardımıza baktığımız icin mi taş kesiliyoruz? Hayatımızı yenileyemiyor, yeni başlangıcları goze alamıyoruz; butun hayatı yalnızca yitirilmiş mazi sanıyoruz!..

* YORGUNLUK benim genel halim... Bana " Nasılsın?" diye soranlara, en sık verdiğim yanıtın " Yorgunum" demek olduğunu keşfettiğim gunden beri, daha bilincli olarak yorgunum! Şu memlekette yaşayıp da yorgun olmamak mumkun mu? Beden yorgunluğu dediğin ne olacak, iki- uc dinlenmeyle gecer. Ama ben aslında ruh yorgunuyum, gonul yorgunuyum, hayat yorgunuyum; oğrenmek, bilmek, anlamak, anlamış gibi yapmak, duşunmek, hissetmek, tanımak, tanık olmak, katlanmak, anlayış gostermek, gormezden gelmek, uzerinde durmamak, idare etmek, uzulmemiş gorunmek, alışmak, alışmak, alışamamak, sabretmek, katlanmak, beklemek yorgunuyum... Tam da artık bu memlekette, dunyada hic bir şey beni şaşırtamaz sanırken, her seferinde yeniden şaşırmak yorgunuyum.

* Hamlet’ i dişileştiren belki " kelimeler, kelimeler" di; kadınları erilleştirense "sorular, sorular" oluyor... Bu kadar cok soruyla başa cıkamayan kadın, ne kadına bicilen geleneksel rolun icinde kilitli kalabiliyor, ne de icinde serpilip gelişebildiği yeni bir hayat kurabiliyor. Butun okuduklarımız, Bildiklerimiz gelip gelip bizi gundelik hayatın ortasında vuruveriyor...


Yazarı : Murathan MUNGAN