
Bazı insanlar vardır hayatınızda.

Sizdeki kapının kendilerine sonsuza dek acık kaldığını duşunurler.
Yolcudurlar.
Yıllardır kaybolmuşcasına hic ses cıkarmadan sizden uzaklarda yaşamlarını surdururler. Sizin kendilerini merak etmenizi istemezler. Oturup dinlenmek istediklerinde sizin limanınıza sığınırlar. Soluklandıktan sonra da yolcu olarak gitmeleri gerekmektedirler.
Nereye gidiyorsunuz diyemezsiniz, buna izin vermezler. Bu kişiler her gittiğinde ardından sadece bakarsınız; o nasıl size geleceğinden cok eminse, siz de onun size tekrar geleceğinden emin oluşunuzla sadece el sallarsınız.
İki tarafın unuttuğu bir şey vardır oysa. Limanlar da değişir yolcularda. Liman sahibi yolcunun bir daha geri donmeyeceği fikrine inanmaz, yıllar gecse de kendisine donuleceğine inanmıştır cunku.
Yolcunun ise unuttuğu bir şey vardır. Bir gun geri donduğunde, hep bırakıp bırakıp donduğu limanı yerinde bulamayacağını. Hayatta yaşamlar değişirken gidip gelmelerin sonucu da değişecektir. Mutlaka giden ya da kalmış olan değişecektir.
Yolcu kalmayı sindiremez. O yolculuğun gerektirdiği seyyah ruhuyla omzunda bir sırt cantası dururken kalamaz aynı yerlerde.
Kimi insanlar vardır hayatınızda. Ne zaman kapısını calsanız acılacağını sandığınız kapılar. Mutlu anlarınızda pek aklınıza gelmeyeceği ama en kotu gunlerinizde sığınabileceğiniz. bu sınıflamada ise siz yolcu konumundasınızdır ve karşınızdaki kişi ise sizin limanınız. O kişilere belki sizin hayatınızdaki yolcularınızı anlatırsınız. Artık arda kalan olmaktan yıpranmış olmayı dile getirirsiniz. Susup sizi dinler, omzuna yaslar sizi. Bir sıcak bakışı ve gulumseyişiyle bulmak istediğinizi bulmuş gibi rahatlamış bir şekilde uzaklaşırsınız onun yanından.
O bir gun sizin ona yeniden geleceğinizi bildiğinden neden gidiyorsun demeden bir el sallar sadece.
Cunku sizde ona yine geleceğinizden eminsinizdir.
__Alıntı__
Aslına bakarsak sanki yarım kalmış bir yazı ama bğendim ve paylaşmak istedim; sizinde yokmudur boyle limanlarınız....
Orda mısın her zaman olduğun gibi yine limanına o sessizliğine sığınmaya geldim . . . .