Anadolu Sağlık Merkezi''nden Doc. Dr. Betul Yalcıner, genc yaşlı bircok insanı etkileyen ''unutkanlığı'' mercek altına aldı: İnsanda beyin gelişimi, hem belli bir yaşa kadar (ortalama 18-20 yaş civarı) beyin hucrelerinin sayısının artmasıyla beynin hacim olarak buyumesi şeklinde hem de varolan beyin hucrelerinin kullanılmasıyla hucreler arası bağlantıların oluşmasıyla sağlanıyor.

Hepimiz 20''li yaşlarımıza kadar ne kadar hızlı oğrendiğimizi ve kolay unutmadığımızı biliriz. İşte bu hızlı kavrama beynimiz iki turlu gelişme gosterdiği icin olur. Yirmili yaşlardan sonra ise beynimiz sadece varolan beyin hucreleri arasındaki bağlantıları arttırarak gelişir ve diğer yandan da yavaş yavaş hucre olumu başlar. Biz ne kadar cok farklı alanlarla ilgilenir ve entelektuel seviyemizi geliştirmeye calışırsak beynimizde kendisini o olcude geliştirir. Fakat yaşlanmayla birlikte ortaya cıkan hucre olumu nedeniyle giderek kullanmakta olduğumuz hucre havuzu azalır. Bu nedenle bir sure sonra beyin yeni bir şeyler oğrenirken bazı tasarruflar yapar ve aslında cok da kullanılmayan bazı bilgileri siler. Oğrenme artık en eskilerin silinip yenilerin kaydedilmesi şeklini alır. Dolayısıyla zamanla ortaya cıkan doğal bir unutma sureci yaşarız. Ote yandan ozellikle 20-50 yaş arasındaki ''unutkanlık'' şeklindeki yakınmaların coğunluğu stres, iş veya ders yoğunluğu, ozel yaşamlarda oluşan değişimler (evlenme, boşanma, eşlerden birinin ya da aileden birinin kaybı gibi) şeklinde yaşam suresince zaman zaman zorlandığımız anlarda ortaya cıkan, daha cok dikkat eksikliği, konsantrasyon gucluğu, depresyon gibi sebeplere bağlı olur.

SEBEP STRES VE DEPRESYON

İnsanlar cok uzak olmayan gecmişte bilgi ve haberlere TV, gazete, dergi, radyo, sinema, kutuphane gibi klasik yontemlerle ulaşırdı. TV bunların icerisinde en kolay ulaşılan yoldu, ancak o da kısa sure oncesine gore birkac kanaldan ibaretti. Şimdi 10''ları bulan yerel kanallar, ozel tv kanalları yanı sıra internet denen bir yol bulunuyor. Yeni denen bir şeyi oğrendiğimiz anda o bilgi eskimiş oluyor. Dolayısıyla bilgi cok cabuk eskiyor. Biz bu kadar hızlı değişen bir ortama koşarak, cok calışarak vs. uyum sağlamaya calışıyoruz. Beynimiz de bilgileri hızla alıp aynı hızla yenileri geldiği icin hızla bazı şeyleri siliyor. Ayrıca genel olarak tum dunyada yaşam daha rahat ve stressiz bir hal almıyor. Aksine coğu yerde giderek stres ve yoğunluk artıyor. Dolayısıyla hem bir şeylerden geri kalmama cabası hem de artan stres ve hızlı bilgi giriş cıkışlarıyla ortaya cıkan unutkanlık icin bazı yayınlarda ''cağın hastalığı'' deyimi bile kullanıyor. Depresyon gibi psikolojik problemlerde de benzer bir artış da unutkanlığın artan sebeplerinden olabilir. Tum gelişmeleri biz insanlar oluşturuyoruz, fakat beynimiz internet gibi değil, geliştikce gelişen durmadan buyuyen ve sonsuz bilgiye sahip canlılar olmamız en azından şu anda mumkun değil.

AYRINTILARA TAKILIN

Unutkanlık, sebebi ne olursa olsun eğer normal gunluk yaşamımızı, iş yaşamımızı, ozel yaşamımızı etkiler hale gelirse ve unutkanlık nedeniyle bu yaşam alanlarımızda problemler yaşamaya başlarsak mutlak bir uzman tarafından değerlendirilmeyi gerektirir. Duruma gore bir psikiyatrist ya da bir noroloji uzmanı olabilir.

Unutkanlığı onlemek icin cok genc yaşlardan itibaren beyin gelişimimizi sağlayabilecek yontemler kullanmalıyız. Yuzeysel bilginin su ustunde kalmaya mahkum yağ gibi asla derinlere inemeyeceğini ve ilk dokulen kısımla birlikte gideceğini bilmeliyiz. Mumkun olduğunca ilgilendiğimiz konularda ayrıntılarını da oğrenmeye calışmalıyız. Ne kadar cok hucreler arası bağlantıya sahip olursak bilgileri değerlendirme şansımız o kadar artar.