ISTE BEYNIN 9 SIRRI!...

Kafamizda tasidigimiz 1 kilo 350 gramlik koca bir labirent. Her gun tepemizde ve bizi o yonetiyor. Bazen duygusal, bazen sinirli; kimi zaman manik, kimi zaman depresif. En guzel duygularin da, seytani emellerin de planlayicisi o... Sirlarla dolu, kapali ve karanlik bir kutu gibidir beynimiz. Iste beynin cozulemeyen 9 sirri!
08 Eylul 2007 Cumartesi 10:42
1-Beynin en karisik islemlerinden bir tanesi, bilginin kodlanmasi. Bu surecte beyindeki noronlar, yani sinir hucreleri, zarlarinin disinda elektrik akimi olusturuyor. Bu elektrik akimlari, ‘akson’ adi verilen uzantilara ulasarak, onlar vasitasiyla gerekli olan kimyasal sinyallerin aciga cikmasini sagliyor. Bu akimlar sayesinde dunyayla, cevremizde olup bitenle ilgili bilgiler beynimize aktariliyor. “Ne goruyorum?”, “Ac miyim?”, “Hangi sokaga sapayim?” gibi sorulara yanit iste boyle bulunuyor. Bilim adamlari, beyindeki bilgilerin tek tek hucrelerin icinde biriktirilmedigini tahmin ediyorlar. Bu bilgilerin ‘hucre gruplari’ tarafindan depolandigi dusunuluyor. Ancak hangi noronlarin, hangi hucre gruplarina ait olduklari henuz bilinmiyor. Su anki teknoloji ise binlerce noronu ayni anda olcecek kapasitede degil. Tek bir noronun baglantilarini bile su an elimizde olan teknolojilerle goruntulemek imkÂnsiz. Tek bir noronun, yaklasik 10 bin norondan bilgi ve sinyal aldigini biliyor muydunuz? Beynin icindeki elektrik akimi sayesinde ise sinyal alisverisi cok hizli olabiliyor. Bilim adamlarina gore, sinir sistemleri arasindaki bilgi aktariminin tek yolu, bu elektrik akimlari degil. Bu nedenle, ‘bilgi tasiyan’ baska hucreler kesfetmeye yonelik arastirmalarini surduruyorlar. Burada, ‘glial hucreler’ uzerinde duruluyor.
2-Bir kisinin ismi gibi, yeni bir sey ogrendiginizde beynin yapisinda birtakim fiziksel degisiklikler meydana geliyor. Ancak bu degisikliklerin hÂl ne tur degisiklikler oldugunu, nerelerde meydana geldigini, bilginin nasil depolandigini ya da yillar sonra tekrar hatirlanarak tekrar nasil gundeme getirildigini anlayamiyoruz. Beyinde cesit cesit hatiralar var. Ancak beyin, ‘kisa donem anilarla’ (yeni ogrenilen bir telefon numarasini hatirlamak gibi), ‘uzun donem anilari’ (gecen yil dogum gununuzde yaptiklariniz gibi) birbirinden bir sekilde ayiriyor. Bilim adamlari ‘ogrenme’ ve ‘hafizada tutma’ seklinin degisik beyin sekillerine bagli oldugunu dusunuyorlar. Beyin travmasi ya da beynin zarar gormesi ise bu yetenekleri bozabiliyor.
3-Cogu zaman gelecekle ilgili birtakim planlarimiz ve ongorulerimiz olur. Gelecegin nasil sekillenecegini dusunuruz. Beynimizde, gelecekle ilgili bir sekil vardir. Ancak beynin bu ‘gelecek simulasyonunu’ nasil yaptigi henuz anlasilmis degil. Beyin, dunyayla ilgili ongorulerde nasil bulunabiliyor? Bilim adamlari hÂl bunun yanitini ariyor.
4-Beyin, sadece bilgi biriktiren bir organ degil; ayni zamanda duygu, motivasyon, korku ve umutlari barindiran bir organ. Butun bunlar bilincaltinda olan seyler aslinda... Ornegin beynin duygularla ilgili bolumu sinirli yuzlere, o yuzleri gormeden de tepki verebiliyor. Kulturler arasinda da temel duygularin disa vurulmasi, aslinda birbirine benziyor. Hatta Darwin’in de gozlemledigi gibi, temel duygularin ifade edilmesi butun memelilerde benzer. Bilim adamlari, insanlarin fiziksel tepkilerinin surungenlerin ve kuslarin tepkilerine cok ciddi bir sekilde benzedigine dikkat cekiyorlar. Ozellikle de korku, ofke ve anne-baba sevgisini hepsi benzer bir sekilde gosteriyor. Duygularin beyinde nasil isledigi uzerinde bilim adamlari hÂl calisiyorlar. Duygulara aslinda bir cesit hesaplama ya da ‘olcum’ sekli gozuyle bakilabilir. Yani duygular, aslinda hizli bir eylemi harekete geciren bir ‘durum tespit ozetidir’. Noro-bilimcilerin en onemli hedeflerinden biri ise duygu ve dusunce durumunda ortaya cikan bozukluklari anlamak. Mesela depresyon... Depresyon, cagimizin en onemli, en yaygin duygu bozukluklari arasinda yer aliyor. Siddet ile durtusel saldiri ya da ofkenin de duygularin dogru bir sekilde kontrol edilememesinden kaynaklandigi dusunuluyor.
5-Zek farkli sekillerde karsimiza cikiyor. Ancak ‘biyolojik’ acidan zekÂnin ne anlama geldigi henuz bilinmiyor. Milyarlarca noron, bilgiyi ‘harekete gecirmek’ icin nasil birlikte calisiyor? Gereksiz bilgi beyinden nasil siliniyor? Iki kavram ‘birbirine uyunca’ ve boylece bir soruna cozum buldugunuzda, beyinde neler oluyor? Zeki insanlar bilgiyi beyinlerinde ‘hatirlamasi kolay’, ayri bir bolgede mi muhafaza ediyorlar? Beyin fonksiyonlarinin temel isleyisiyle ve noronlar arasindaki baglantilarla ilgili, bilim adamlarinin elinde hÂl cok az bilgi var. Ancak zekÂnin, beynin tek bir alaniyla degil, pek cok bolgesiyle ilgili oldugu uzerinde duruluyor. Insan beyninin diger canlilardan farki hÂl arastiriliyor.
6-Alkisladiginizda ya da parmaginizi ‘siklattiginizda’ sesi mi daha once duyarsiniz, hareketi mi daha once gorursunuz? Her ne kadar duyma yetenegi, gorme yeteneginden daha hizli calissa da, parmaklarin goruntusuyle, cikarilan ses ayni anda gerceklesiyormus hissi doguyor. Yani beyin pek cok olayin ayni anda gerceklestigi ‘hissi’ yaratarak aslinda bizi ‘kandiriyor’. Beynin zamanla ‘oynadigini’ aslinda cok kolay anlayabilirsiniz. Aynanin karsisinda sol gozunuze bakin. Daha sonra bakisinizi sag gozunuze kaydirin. Gozlerinizi diger tarafa cevirmek bir zaman aliyor elbette. Ancak siz gozlerinizin hareket ettigini gormuyorsunuz. Gozlerinizi kirpistirdiginizda da aslinda gozleriniz cok kisa sureligine de olsa karanlikta kaliyor. Ancak bu karanligi da gormuyorsunuz.
7-Zamanimizin ucte birini uyuyarak geciriyoruz. Bebekler ise zamanlarinin ucte ikisini uykuda geciriyor. Arastirmalara gore, az uyumak sinir sisteminde bozukluga yol aciyor. Arastirmalar, 10 gun uyumayan farelerin, 10’uncu gunun sonunda olduklerini ortaya koyuyor. Canlilar uyuduklarinda beynin bir bolumu de uyuyor, ama uykunun mekanizmasi, isleyisi hÂl bilinmiyor. Uykuda noronlarin asiri derecede hareket halinde olduklari biliniyor. Ayrica onemli bir sorunu cozmeden once uyumanin, o sorunu cozebilmek acisindan yararli oldugu da dusunuluyor. Duzenli uykunun, ogrenme kapasitesini de artirdigi soyleniyor. Ozetle, uyku sayesinde beyin bir sekilde gerekli bilgileri depoluyor, gereksizleri ise ekarte edebiliyor.
8-Gozle bakildiginda, aslinda beynin her bolgesi ayni gorunuyor. Ancak aktivitelerini, islevlerini olctugumuzde, her noron bolgesinde farkli bilgilerin kayitli oldugunu goruyoruz. Ornegin gorme yetenegini ilgilendiren bolgenin icindeki alanlarda hareketler, yuzler, koseler ve renklerle ilgili cesit cesit bilgiler bulunuyor. Yetiskin bir insanin beynini, cesitli ulkelerin bulundugu bir dunya haritasina benzetebiliriz. Beynin icinde koku, aclik, aci, hedef koyma, sicaklik, ongoru ve daha pek cok seyle ilgili ‘beyin aglari’ var. Farkli islevlerine ragmen bu sistemler birbirleriyle bir sekilde butunleserek cok iyi bir isbirligine giriyorlar. Bunun nasil gerceklestigine dair ise bilim adamlarinin hicbir fikri yok. Ayrica beynin, sistemlerini nasil bu kadar hizli bir sekilde koordine ettigi de henuz anlasilmis degil.
9-Ilk opucugunuzu dusunun. Bu, hafizanizdan hic cikmaz. Peki bu hafiza, bu deneyimi yasamadan, bu deneyimin bilincinde olmadan once neredeydi? Modern bilimde, ‘bilinc’ cozulememis olan en onemli sirlardan biri. Bilinc, tek bir fenomen degil. Peki ne? Bilinc, beyindeki hangi sistemlerle ilgili? Bilim adamlarinin bu konuda da hicbir fikri yok... Simdiye kadar yapilan arastirmalara gore, bilinc konusunda, buyuk bir ihtimalle yine bir grup aktif noron iletisim icinde. Bilincin altinda yatan mekanizmanin molekullerle ya da hucrelerle ilgili olabilecegi uzerinde de duruluyor. Belki de mekanizma, bu sistemlerin etkilesimleriyle olusuyor. Bilim adamlari bu siralar bilincin, beynin hangi bolgeleriyle ilgili oldugunu arastiriyorlar. Bunu kesfettikten sonra, bu bolgelerin neden birbirleriyle iletisime gectikleri arastirilacak. Ve beyin hakkinda son bir dip not daha...
10-Beyindeki elektrik akimlarinin hizinin, bilgisayarlardaki sinyal hizindan 100 milyon kat daha fazla oldugunu biliyor muydunuz? Bir insan, arkadasini hemen tanirken, bir bilgisayarin bir yuzu tanimasi genellikle cok zor oluyor. Beynin pek cok islemi ayni anda yaptigini soyleyen bilim adamlari, beynin butun bolgelerinden gelen bilgilerin tek bir bolgede birlesmedigini, ancak bu farkli bolgelerin kendi aralarinda guzel bir ‘isbirligine’ girdiklerini ve bir ag, yani ‘network’ olusturduklarini belirtiyorlar. Bizim de dunyaya olan bakis acimiz iste bu karmasik network sayesinde olusuyor.

Ote yandan bilim adamlari, insanlarin fiziksel tepkilerinin, surungenlerin ve kuslarin tepkilerine cok ciddi sekilde benzedigine dikkat cekiyorlar. Bizi onlardan ayiran farklarsa, beynimizin karanlik dehlizlerinde gizli.

alıntı