Anladım; ben bu odemelere yetişemeyeceğim.
Artık biliyorum; otuz dort saat de olsa bir gunum, on uc bucuk gun surse de bir haftam, altmış iki gun calışsam da her ay, ben bu canavarı doyuramayacağım.
Leasingde bedenim; yaşamak icin uğradığım dunyada uc kuruşa satılacağım. Konsolidasyon, morotoryum falan derken, harac mezat ya da acık eksiltmeyle tedavulden kalkacağım.
Yalan soylemez geceler, yalnızlık yalan soylemez; yapayalnızken dinlenen Beatles şarkıları hic yalan soylemez.
Once reklamları cıkartacağım hayatımdan; yarın guneş vergisiz, zamsız, bedava doğduğunda.
Su iceceğim susadığımda; gazsız, tatsız, katkısız buz gibi su iceceğim icim yandığında.
Sımsıcak bir opucuk ya da daldan yapılmış bir kalem olacak vereceğim en pahalı hediye; makasla kesilmiş bir kredi kartı, veresiye hayatım bekleyecek cop sepetinde.
Likit kristal bir ekrana bakmayacağım, “seni seviyorum” dediğimde; en lezzetli yemekleri yiyeceğim, bir duvar uzerinde, bir ağacın dibinde ya da kucucuk, ısınıveren evimizde, dizlerimiz değerken birbirine.
Catlamasak da olacak, kapalı televizyon karşısında, loş ama hoş ışık altında yaptığımız sohbet sonunda.
Sağlığımın gitmesi icin de para harcamayacağım, geri gelmesi icin de; sadece caba harcayacağım yuruyerek gidip gelmek icin işime.
Kaldırım ciceklerini gorerek ya da tabeladaki: “cilt bakımı, sir, kirpik perması, kaş - kirpik boyama, kaş şekillendirme, masaj, pasif jimnastik, makyaj, epilasyon, ağda, manikur, pedikur, el ayak bakımı - “guzellik“ merkezi...” yazısına gulerek bineceğim bisikletime.
Sigarasız bir şehir kovboyu dolaşacak, cizik kaportalı, ek taşıt pullu arac surulerinin arasında; sıcak bir karşılama beklerken İpek Yolu’nun sonunda.
Doğal olacak tavırlarım, her fırsatta toprağa değecek ayaklarım; yorganım yıldızlar; bakir bir ulkenin avantajını yaşayacağım tatil olduğunda.
“O da olmayıverecek” elimden geleni yapsam da ama cok mutlu olacağım “o da olursa”.
“Nerde kalmıştık” duyulacak enkazın başında, dumanların arasında.
Girmeyeceğim; ustumun başımın arandığı, guvenilmediğim ortamlara; duymayacağım; “beni de al” seslerini, dolaşırken reyon labirentleri arasında.
Kucuk bir fileyle gideceğim, Kel Bakkal’a da , Seyran Pazarı’na da.
Basit ve temiz olacak giysilerim; markalara takılmayacak gozlerin, bu ulkeyi ne kadar sevdiğimi anlattığımda.
Titremeyeceğim uydular cebime ulaştığında; para kazanmak zorunda kalmayacağım, sathı değil, faturalı hattı mudafaa uğruna.
Yuzde on sekiz katma değersiz, bir “merhaba” diyeceğim yeni hayata; guneş yarın bedava doğduğunda, cebime “harca” diye konduğunda...
Yazarı :duş hekimi yalcın ergir
veresiye vere vere..
Psikoloji, Ruh Sağlığı0 Mesaj
●3 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Psikoloji, Ruh Sağlığı
- veresiye vere vere..