BİR ACI KAHVE DE SİZE PİŞİREYİM İSTEDİM BUGUN



Bir kitap yazmalı herkes hayatının cumlelerinden oluşan ve enginlerde kaybolduğu buyuk denizinin rotalarından arınmış .Bir yaşam oykusu ama olabildiğince uzun , patikalarında kaybolmadığımız ya da belki de her kayboluşun sonunda bilinmeyenlere kavuştuğumuz . Derin sohbetlere konu olmalı yaşam , musluğu acar acmaz dolmalı gonul kovası . Dolup da taşmalı dost sohbetlerinde . Kimi zaman sevda olmalı icinde , kimi zaman kayboluş oykuleri . Ve sayfalara dokemediğimiz notaların orulu olduğu melodilerle bezenmeli . Kırmızı ışıkta gecmeli bazen hayat caddesinde , erişilmeye calışılan her ne olursa olsun .Yeni başlangıclar yapılmalı , sabah kahvesi yanında . Ve kimi zaman en sevdiğimizi cekmeli yolun ortasına trafiğin en yoğun olduğu bir saatte korkmadan .

Aile sohbetlerinden bahsedeceğim bugun ama boylesi suslu ve uzun girişler biliyorum ki kiminize sayfayı cevirtecek .Benim istediğim de bu aslında ; asıl okuyucu bu engeli aşınca ulaşacak kaybettiklerine .Eğer ulaşmak isterse...Cevirmek istemiyorsa sayfayı zaten bunu ne ben, ne de daha onceki paragraf engelleyebilir biliyorum ki . İşte kırmızı ışık da yandı başlayalım yarenliğimize.

Bir gonul sohbetindeydim dun ; tam 13 yıldır kacıyordum gecmişimden ama upuzun kollar yakalayıp cekiverdi beni geriye . Ne anlama geldiğini anlamak icin belki de bir yudum tatmalıydım bu acı kahveden . Uzun yıllar once terkettim memleketimi acı hayat tecrubeleri sonunda .Kacmak her zaman en kolay yol olmuştur bilinesi . Belki de tercihlerim hep bu yuzden kacmaya dair. Aile buyukleri unutmak istenileni sevmiyor ; yaşatmaya calışıyorlar ya hep gecmişi , onları da anlamak lazım avuclarımızda kalan başka ne var ki . Bir iftar akşamı rastladım onlara sevgiyle hazırlanmış bir masa başında . Ben o kadar alışmıştım ki tum sevgimi hastalarıma dağıtmaya onlara ne kaldı diye acıp bakmak aklıma geldi yureğime . Ve baktığımda hala kuyunun dolu olduğunu gordum şaşırarak . Uzun yıllar evvel kaybettiğim anneciğime ait hatıralar gordum o masada .Beklediğim neydi onu da bilmiyorum ya aslında . Pek onemi de yok o vakitten sonra . Yemekler yendi acı kahveler kondu onumuze, sigaramı da yakamıyordum ya varsın olsun “sigara ile saygı olmaz” lafına hep gulsem de galiba işlemiş ruhuma . Orta Asya’dan taa Kazan’dan başlayarak Şam’a , oradan Tarsus’a uzanan uzun aile oykumu dinledim hayatımda ilk kez. Fotograflar gordum yuzlerce nereden geldiğime dair . Buyuk dedelerim nerelerde at koşturmuş kımız icmiş .Oysa ben lise yıllarında okuduğum tarih kitaplarına bakarak yuzyıllar oncesinde sanıyordum hep Bu kadar mı yakın bir zamanda gelmiştim ben .Ozumun topraklarında ucan kartalları gordum .Ve ruhumdaki bu kaynağı belli olmayan sınırsız gucun nedenine ulaştım .Piyano calan 9 dil bilen bir buyuk buyukannem varmış benim ,tek başına kalmış cocukları ile gencecik yaşında. 4 başarılı evlat kazandırmış bu ulkenin 4 ayrı iline İdil’den başlayan uzun yolculuğunun sonunda .Neden bilmiyordum bunları ben 30 yaşıma dek . Ben 3.dili zar zor oğrenirken benden yuz yıl once buyuklerim neler başarmış.Tek suclu bendim. Kendini cozebilmek icin gecmişi cozmuş olmak gerekiyor galiba . Gecmişi cozebilmek icinse herşeyi baştan beri hatırlayan buyuklere ihtiyac var . Belki genetik karmaşam cekik gozlerimi almış benden ama bu kadar da yakın tarihlerde kaybettiğimi bilmiyordum . Ailedeki mavi gozlerin nedenine de ulaştım acı kahvemin son yudumunda .

Bir aile ağacı yapmalı herkes . Biz yaptık o gece, saklayacağız artık . 10 yıldır gormediğim kuzenimi gordum orada ilk kez elinde gitarı saatlerce caldı soyledi .Hep sorardım yahu bu Yaşar’ı benden başka seven dinleyen yok mu ? O calıyordu ; o soyluyordu işte .Zevk de genetik olsa gerek . Tek başıma olmadığımı anladım o gece .Tek başıma kalmaya calıştıkca ben, aslında asla kalamayacağımı...Gucumuzu doruklarda yaşamak ve yeni başlangıclar yapmak icin tarihin sayfalarını karıştırmak gerek . Sınırlarımızı tayin ederken eski sınırlarımızı da aşmamız gerek . Kacmak care değil gecmişten .1991 yılından beri kacıyordum ben ,İstanbul’a gelişim de bundandır benim. Yeni bir hayat kurmak ve herşeye kendi bildiğim ve istediğim gibi başlamak icin. Ama kacmaya calıştıkca gucumun bir parcası da geride kalıyormuş meğer.

Bir kartal varmış birbucuk metrelik kanatlarını acarak ucsuz bucaksız bozkırlara dalmış bir sabah . Ve ben oymuşum ; neredeymişim ; ne zamanmış ; ben mi yapmışım . Hic farketmeden neler yapmışım . Uyandığımı bile farketmeden ne kadar yol katetmişim .Sevgi ile hazırlanmış bir sofrada mı anlayacak mışım bunu .Ve sanata olan bu merakımın anneme ait olduğunu duşunurken daha kimler kimlerden kalmış bana genlerimde .Ozunu bulabilmek icin ailesine tutunmalı insan .Koklerine bakmalı bir sabah . Suya kavuşmak icin ne kadar uzun bir yol katetmiş bu kokler onu gormeli. Gecmiş fotoğraflarda kalmamalı . Soru sormakla başlıyor herşey . Ben kimim , nereden geldim ,neleri aştım. Ben 30 yaşımda oğrendim; darısı bilmeyenlerin başına . Ve yine soru sormakla başlıyor herşey . Hala kafanızda bir ışık yanmadı ise ne care . Ben 30 yıldır o ışığın yanmasını beklemişim meğer.

Bundan sonra aile sohbetleri bende . Unuttuğum gerceğimi yaşamaya karar verdim. O acı kahveyi icmek değil pişirmek artık derdim . Bu kadar kitabı boşuna okumuşum; once kendi kitabını okumalıymış insanoğlu. Ve o geceden sonra hazırladığım aile ağacımızı 4 kardeşime de postaladım ; bir acı kahve de onlara hazırladım . Kulaklarım cınlıyor şimdi , bir 40 yıl sonra yine bu konuda buluşuruz belki ...



Dr.Pakize DEMIRKALEM
Marmara Universitesi Genel Cerrahi