Hani carşambadan belliydi, perşembenin gelişi?
Perşembe:
Evet, bugun yeni bir gun. Yepyeni kararlarımı uygulayabileceğim, guzel, guneşli bir gun demiştim sabah uyandığımda. Neredeyse gece yarısı oldu. Hicbir şey değişmedi. Ağlamaklı ifadem suratıma yapışmış sanki.
Yalnız mıyım



*****a:
Gun icinde şen kahkahalar atıp, insanlarla şakalaşmayı başardım. Ama şimdi yanımda sırtı donuk uyuyan adam, varlığımı unutmuş olarak ruyasında kimi goruyor diye duşunurken, tum enerjim boşa gidiyor diyorum.
Haksız mıyım?

*****artesi:
Makyajım akmış, yorgun ve cirkinim. Sonsuza dek banyoda kalabilirim. Gun kayıp gidiyor ellerimden boşluğa. Bu boşluğu yarına taşımamalıyım.
Başarır mıyım?

Pazar:
Yine aynı şey oluyor. Bugun kendimi şımartmalıyım diyorum. Niye beni şımartacak başka kimse yok diye hayıflanınca hevesim kacıyor. Vazgeciyorum Sultanahmete gidip, kendime kahvaltı ısmarlamaktan. Ama soranlara bunu yaptığımı soyleyeceğim. Bireysel olarak kendine yeten kadın portresi cizmek icin.
Yalancı mıyım?

Pazartesi:
Daha cok kitap okumalı, daha iyi muzikler dinlemeliyim. İhmal ettiğim arkadaşlarımı aramalı, hatta goruşmeliyim. Sosyal ve sevilen biri olabilirim belki yeniden. Oyuna dahil olabilirim. Sıcakkanlı, sevimli, guler yuzlu, iyi niyetli... olabilirim. Yapabilirim. Iııh. Hadi ama. Yapabilirim. Mi?
Yapamaz mıyım?

Salı
Vazgectim her şeyden. Herkesten. Yeniden. Boğucu ve can sıkıcıyım. Veba mikrobu bulaştırıyorum sanki etrafa. Tecrit etseler beni, kapatsalar diyorum bir yerlere. Zamanı, kendimi her şeyi unutsam. Ya da yatıp uyusam mı sadece?
Uyuyabilir miyim?

Carşamba:
Cok soru sormaya başladım yine. Ne zaman fazla soru sorsam, bir şeyler yolundan cıkar zaten. Artık sonu unlem işaretiyle biten cumleler kurma kararlılığını gostermek istiyorum. Şoyle ağırlığı olan, kodu mu oturtan cumleler... Nerdeee? İşte yine soru işareti. Hayatıma bakıyorum kuş bakışı: Anlamsız sorularım, karbon kağıdıyla coğaltılmış gunlerim, sahte mutluluklarım... Yok, ben artık sıkıldım! İşte unlem!



SELVIN CANBEYLI
"