Aydınlanmaya doğru giden yol ustundekiler GERCEĞİ arayanlardır. İstenen sonuclar, bireysel gelişime ve aydınlanmaya yonelik psikolojik sonuclardır. Demek ki, bu yolculuğu coğrafi ya da fiziksel bir yolculuk olarak kabul etmemeliyiz.
Kendini Bil
Dunya kuruldu kuruldu kurulalı bize tum oğretiler tek bir şey soylemiştir: “Kendini Bil !” Kendimizi bilmek konusu cok ıstırap verici ve bizi istemediğimiz yonlerimizle ama aynı zamanda da Tanrısal olan yonumuzle karşılaştıracağı icin, icsel yolculuk sanıldığı kadar kolay bir yol değildir. Eğer durust, ozu sozu bir, olduğu gibi gorunmekten korkmayan biriyseniz ve durustluk adına da cok katı kalıplar oluşturmadıysanız işiniz kolay. Ama gerceklerle yuzleşmekten korkan, kendine oyalayıcı yalanlar soyleyen bir yapınız varsa, size bir sure bu yolculuğu ertelemenizi yada konuyla ilgili hic olmazsa entelektuel duzeyde ciddi bir eğitim almanızı oneririz.

Yaşam bir surectir
Yaşamdaki her şey bir surectir, yaşanır, bilgisi alınır ve form değiştirir. Ya da bir omur boyu surebilir. Bu sureclerin sahibi biz değiliz. Yaşam onları onumuze getirir, yaşarız. Olayları yaşarken, hangi yanımızı eğittiğini, hangi yonumuzu genişlettiğini, hangi yonde bizi derin bir şekilde bilgilendirdiğini fark etmeye ve BİLEREK yaşamaya calışırsak, o kadar uyanık, bilincli, farkındalık dolu bir yaşamla ic ice akarız.

Uyanıklık bilinci
Uykumuz inanılmaz derecede gucludur. Genellikle, uyanık olduğunu zannedenlerde, ‘uyanıklık’ bilincinin derin uykusunda yine uyumaktadırlar. İnsanın bu derin uykusu ile bilgi veren en sağlam kaynaklardan biri de, Gurdjieff’in kitaplarıdır. İlk okuduğunuzda cok rahatsız olsanız da, daha sonra onun gercekciliğine hak verdiğinizi goreceksiniz. İcsel Yolculuk yapmak isteyen bireylere soylenebilecek tek bir şey var. Yaşanan olayları , iyi-kotu diye ayırmadan, bize ne soylemeye ya da hangi yonumuzu değiştirmeye calıştığının farkında olmak, yani bilincli, uyanık ve objektif yaşamak…

Uykudan Kurtulmak
Hepimizi icine alan tuketim toplumu olmanın ve medya ve reklamların cok etkisinde kalmanın ya da birbirimizle acımasızca yarışmanın yarattığı bu ortak uykudan kurtulabilmek icin birkac ilkesel yol elbette ki vardır. İnsanın zihninde canlandırma kapasitesi iki tarafı keskin bir kılıctır. İnsanoğlunun buyuk başarıları bu aracı kullanmıştır ama onu kontrol edememek ve yonlendirememek, ‘ortu’ deki kalın ipliktir. Biz bu yeteneğe ‘duşunme’ deriz.
Ama duşunme kavramına durustce yaklaşırsak, eğitilmemiş bir duşunce gucu, bizi tahrip etmeye yonlendiren bir canlı bomba gibide olabilir. Daha da kotusu, surekli evhamlı, kuruntulu, takıntılı, rahatsız edici şeyler duşunerek, daha doğrusu ureterek, kendi icimizde bir kaos ve korku butunu de oluşturabiliriz.
En sade deyimiyle, korku ve endişe, bizim ‘An’ı yaşamamıza, ‘Şimdi’yi deneyimlememize ve şimdinin getirdiği bilgileri almamıza engel olur. Cevrede cok farklı olaylar olup durur ama biz kendi kurduğumuz, illuzyon dunyasında, sık sık da kendimizle konuşarak, gunun gerceğini deneyimleyemeyebiliriz.
Sık sık gecmiş ve gelecek hakkında duşunur, gecmişe uzulur, geleceğe de endişe ile bakarız. Bazılarımız bunu abartarak, yaşamı kendilerine zehir bile edebilirler. Bilincimiz gecmiş ve gelecekle cok meşgul olduğunda daha yuksek titreşimlere uzanmak mumkun olamaz.
Beyin bir alıcı-vericidir. Korku ve endişe. Beyinin bu alıcı-verici fonksiyonunu bozar. Duşunce dunyasında sık sık gecmiş olayların anılarını bir film gibi oynatırız. Bunu her yapışımız, bizi şimdiden ve andan koparır.

Aydınlanmak İcin!
Daha fazla ‘Aydınlanmak’ icin an icinde daha fazla yaşamak, yuksek titreşimlere karşı daha hassas olmak, gecmiş ve gelecek hakkındaki duşunme alışkanlığımızı terk etmemiz gerekir. Eğer uyanmak icin guclu bir arzunuz varsa, zihnin filmlerini oynatmayı durdurun. Eğer boyle bir arzunuz yoksa filmlerin tadını cıkarın.