Bulmaca cozmeyi sever misiniz bilmiyorum ama ben sever(d)im. Ozellikle Sudoku*’yu. Gazete, dergi eklerinde verirlerdi hic kacırmazdım. Şimdi teknolojiye uydular ve elektronik Sudoku’yu geliştirdiler. İkisi arasındaki fark şudur: Gazete, dergi eklerinde verilenlerde kendinizi kontrol etme şansınız vardır. Cunku hap cozumleri ya bulmacanın altında ya da en arka sayfasındadır. Elektronik olanında ise boyle bir şansınız yoktur. Yani hap cozumu size sunulmamıştır. Boşluğa yazdığınız ilk yanlış rakamdan sonrası, surekli yanlış doldurulan boşluklar silsilesidir.Taa ki son an’a kadar. İşte o an’da anlarsınız bir yerlerde hata yaptığınızı. Farkettiğimizde tamamını silmek ya da bile bile son yanlış rakamı oraya yazıp, kendimizi kandırmak bizim secimimizdir. Cunku makina tamamının doldurulmasıyla ilgilenir, ‘’Yanlış yaptın duzelt kendini,'' diye sinyal vermez. Kontrol mekanizması tek kişinin elindedir. SİZDE!!!!

Paylaşmazsanız sizden başkası bilmez orada hata yapıp yapmadığınızı. Cunku orası sizin oyun alanınızdır.

Aynı yaşam gibi oyle değil mi? Duşunuyorum da ne cok boşluk varmış hayatımda ve surekli aynı oyunu oynamışım.

BOŞLUK DOLDURMACA!!!!!!

Fark etmemişim yanlışlarımı, hep en doğru olanı yapıyorum sanmışım. Kandırmışım kendimi. Mazeretlerle, suclamalarla, gelen ikazlara guvenmemiş, kulak asmamış, bildiğimi(!) okumuşum. Bir durup, geriye bakıp kontrol etmemişim doldurduğum boşlukların anlamını ve amacını. E hal boyle olunca da kucucuk hatalar bile, yaşamın butunune buyuyerek sirayet etmiş.

Bir zaman sonra geriye donup kontrol etmek işe yaramıyor belki ama, yanlışları, hataları gorup kabul etmek cok buyuk farkındalıklar yaşatıyor.

Once, o boşlukların sebeplerini araştırıyor, sonra ‘’oraları nasıl en iyi şekilde doldurabilirim,'' e odaklanıyor insan. Bebeklerin emekleme doneminden sonraki İLK ADIM’ı gibi. Ne guzel!...

Bir kere yurumeye başladığında emekleme donemi sona eriyor. Arada bir takılıyor ayağın duşuyorsun, dizin kanıyor, kolun acıyor ama sonra yine kalkıyor devam ediyorsun yoluna. Yaralar kapanıyor zamanla nasıl olsa. Butun bir yaşamı buruşturup atmaktan ya da tamamını yok saymaktan iyidir değil mi?

Boşluk doldurmaca oyunu yanlış oynansa bile kazandırdığı deneyimlerin hakkı odenemez. Hatalar olmasaydı doğrular nasıl bulunurdu ki sevgili dostlarım?..

Hayat bize seceneklerini sunuyor. Biz nasıl istersek oyle dolduruyoruz. Hayatın bize sunduğu boşluklara istediğimiz her şeyi yerleştirebiliriz...

SECİM BİZİM!

Herkese dopdolu bir yaşam diliyorum.
Gulucuklerle mutlu kalına.s.