Oyun hamurunu hepimiz biliriz, hani şu yumuşak, kolay şekil verilen, cocuklar oynasın, ceşitli şekiller vererek yaratıcılığı gelişsin diye icat edilmiş madde. İşte bu oyun hamurunu cocuklara benzetmişimdir hep...

Doğduktan sonra butun cocuklar anne-baba, cevre ve empoze edilen inanc sistemleri tarafından aynı bir oyun hamuru gibi şekillendirilir.

Sevildiğinde hamurun şekli başka olur, yerildiğinde başka.

Aslında her soz, her bakış, her gulumseme, her dokunuş bu hamura ayrı bir şekil verir, ta ki dışarıdan kendini gorebilecek, kendi değer sistemlerini yaratabilecek yetiye ulaşıncaya, hamuru yoğuran ellerin artık yoğuramaz hale geldiği zamana yani kendi ic gucumuzu buluncaya kadar.

Bu sabah bunları duşunuyordum, nerden aklıma geldiyse artık!..

Belki de hamurumu cok mıncıkladıkları icindir…

Balığın icinde doğduğu akvaryumu tum dunyası sanması gibi, icinde doğup buyuduğum cevrenin oğrettiklerini -eğrisiyle doğrusuyla- tek gercek olarak gordum senelerce.

Bazen, başka gercekler de olabileceğini, etki altında kaldığım inanc sistemlerinin insanın ozuyle bağdaşmadığını hissettim icimde.

Bunları anlatmak, paylaşmak istedim cevremdeki insanlarla ama o insanlar “Haa senin hamurunu yoğurma vakti gelmiş yine, gel bakalım şoyle,“ deyip bir guzel tedrisattan gecirirlerdi beni her zaman. Ben de, ''Coğunluk boyle duşunuyorsa bende bir gariplik olmalı,'' diye duşunerek hissettiklerimi rafa kaldırırdım hep.

Cevremin değer yargılarını dışarıdan bir bakış acısıyla gormem senelerimi aldı.

Yuzyıllardır surup giden nesilden nesile aktarılan inanc sistemlerinin, kohnemiş duşuncelerin bana ve topluma neler yaptığını, başka ulkeleri gezince; eğer orada doğmuş olsam o toplumun insanları gibi olacağımı, o inanc sistemleriyle yoğrulmuş olacağımı net olarak gordum.

Hicbir duşunce ve inanc sistemine yanlış demiyorum artık... Ama baklava ustaları gibi kollarını sıvamış, insanı hamur gibi yoğurmayı bekleyen, bir de ne olur ne olmaz diye bir koşede oklava bulunduran zihniyete dur diyeli de epey bir zaman oldu.

Ama ne bileyim, belki de fırına bile verdiler pişip baklava oldum da benim haberim yoktur... Kimbilir?!...

''Sabah sabah nerden geliyor aklıma bunlar,'' diyerek oturdum kahvaltı masama her gun yaptığım gibi. Actım radyoyu; calan şarkıya bak, şaka gibi: “Seni anan benim icin doğurmuş canım, hamurunu benim icin yoğurmuş!”:1rolleyes:
sevgilera.s.