Sevdiğin kadar yaşarsın bu hayatta. Hayata sadece sevdiğin zamanlarda dokunursun. Toplu iğne bile batınca farklı acıtır sen severken. Severken insan yaşamaktan başka bir tad alır. Sevmediğin zamanlarda sadece nefes alırsın. Sanki emanet bedenini seveceğin zamanlara taşımak ister gibi zaman oldurursun. Gunler gecsin istersin, ama gunler neden gecer bilmezsin. Sevmek hayatı anlamlı kılar.



Sevmek zordur diken gibi, herkes sevilmez. Sevgi bir kapıyı calmak icin yanında iki kardeşini, saygıyı ve guveni gormek ister. Ucunun arkasında ise sevişmek vardır. Sevişmek hepsini birden iteler arkadan kapıya doğru. 4'u birden bir araya gelince işte orda aşk olur. Aşk kapıyı calmaz, kapıya yuklenir acmak icin. Aşk o kadar nadir uğrarki, aşk kapıyı calınca, dondurmaya bakan yaramaz cocuklar gibi yelkenlerini suya indirirsin. Genelde aşkı gorunce yuklenmeyi beklemez kapı kendiliğinden acılır. Olaki kapı acılmazsa bir sure bu 4 birader bekleşir kapı eşiğinde. Hatta sahiplenir başkasını da sokmamaya calışır.



Saygı ve guvensiz sevgi olamaz, onlarsız sadece ihtiyaclarını giderirsin. Saygı olmadan sevilebilir ama ona aşk denmez. Oyle bir kardeşi vardırki sevginin o olmadan sevgi kapının yanından bile gecmez. O ortadan bir an bile kaybolsa ordan uzaklaşmak ister, kacacak delik arar. Sevginin bu vazgecilmez kardeşi guvendir. Sevmek icin guvenmen gerekir. Guven suyudur, mineralidir sevginin. Sevginin buyumesi, dallarının uzaması, ciceklerinin guzelleşmesi icin guven olmazsa olmaz koşuldur. Aslında insan kendi rahatı icin guvenir. Her zaman onla ve yanında olamazsın. Yaşama devam edebilmen icin guvenmen gerekir.



Bazen sevgi, bazen guven onden gider. Sevginin onde gittiği zamanlarda, guvenebilmek icin bahaneler uydurursun. Ufacık emarelerden bir dolu sonuc cıkarırsın. Guveni en olmadık yerlerde ve en olmadık zamanlarda hissedersin karşındakine.



Guvensizlik prangalar gibi ayaklarına asılır, engeller seni. İstesen de sevemezsin guven olmadan. İlişki 4 ayaklı masadır. Bu ayaklar sevgi, saygı, guven ve sevişmektir. Guven bacağı olmadan bu 4 ayaklı masa, yavaş yavaş ve acıyla curur. Oysa diğer 3 ayakdan biri olmadan da masa ayakta durur. Hatta bir cok ilişkide, ozellikle eski olanlarında genelde bu 3 ayaktan biri eksiktir.



Guven sadece 1 kez kaybedilir. 2. şansı hicbir zaman vermez insana. Sonrasında guven duymayan hep acabalar icinde kalır. Her an nerede olduğunu ne yaptığını bilmek istersin guvenini yitirirsen. Surekli yanında olmasını, ya da bir şey aklına gelince hemen sesini duymak istersin. Sanki yanında olunca ve sana bakarken sana ait olacak. En kotusu ise ona ulaşmaya calışırken ona ulaşamamaktır. İşte o zaman tum zemberekler atar ve her turlu kotu ihtimal insanın aklına gelir. Onun yanına koşarak, ucarak gitmemek icin kendini zor tutarsın. Gitsen ve herşeyin normal olduğunu gorunce dahi guvenin artmaz. Bir sonraki kriz anını beklersin, artık zincir kopmuş guven kaybedilmiştir. Bir acığını yakalayana kadar rahat etmezsin. Bu kadar hayalini kurup hayatı zehir ettikten sonra eninde sonunda o acık yakalanır. Acık kucuk olsa dahi haklı cıkabilmek icin kucucuk olay dramatize edilip buyutulur. "Ben demiştim" der guvenmeyen. Kişi kendi hazırladığı cukura duştuğunu ve o kadar zamanı başta kendine olmak uzere etrafındaki bircok kişiye nasıl zehir ettiğini cok sonraları anlayacaktır. En kotusu severken ve ayrılamazken guveni kaybetmektir.



Hangisi daha kotu, guvenip sonradan nasıl cirkin bir oyun icinde olduğunun farkına varmak mı, yoksa guvenmeyip hayatı kendine zehir etmek mi. Sanırım ikincisi daha kotu. İlkinin acısı sadece bir kere ve sonunda.



Bu benim kaderim olsa gerek. Sevdiklerime bana yalan soyleyecekleri konusunda hep guvenmişimdir. Sağolsunlar beni hic yalancı cıkarmadılar. Sanırım ben hazırlandığımı yaşıyorum.CADIARZU