
Bir papaz, bir sarhoş ve bir muhendis giyotinle olum cezasına carptırılmışlardır. Sıra oncelikle papazdadır. İnfaz memuru papaza sorar:
"İnfaz edilirken yukarı mı aşağı mı bakmayı tercih edersin?"
Papaz cevap verir:
"Yukarı bakmak isterim. En azından olurken yuzum tanrıya donuk olur."
Papazın isteği yerine getirilir, giyotin bıcağı havaya kaldırılır ve bırakılır. Bıcağın hızı kesilir kesilir ve tam papazın boynuna santimetreler kala duruverir.
Bu tanrıdan bir işaret olarak gorulur ve papaz serbest bırakılır. Sıra sarhoşa gelmiştir. Bir umutla sarhoş da yukarı donuk olmak istediğini soyler. Aynı şekilde giyotin bıcağı tam sarhoşun boynuna yaklaşmışken yavaşlar ve durur. Bu da tanrının bir işareti olarak kabul edilir ve sarhoş da serbest bırakılır. En son sıra muhendistedir. Muhendis de yukarı donuk infaz edilmek istediğini belirtir. Tam bıcak havaya kalkmışken muhendis bağırır:
"Durun bir dakika, bıcaktaki sorunun nerede olduğunu anladım."
--------------------------------------------------------------------------------

Kizilderinin teki kecilerini otlatiyormus. Derken bir cow-boy gelmis ve sormus:
- Senin kopegin mi?
- O kopek benim olmak!
- Onunla konusabilir miyim?
- Kopek konusamamak! Cow-boy kopege yaklasir.
- Nasilsin?
- Fena degil! (Kizilderili saskin...)
- Bu kizilderili senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana iyi davraniyor mu?
- Evet, cok iyi. Gunde iki kez tuvalet icin dolastiriyor, bana yemek veriyor ve benimle oynuyor. (Kizilderili bu arada kafayi yemektedir)
Cow-Boy kizilderiliye sorar.
- Senin atin mi?
- O at benim olmak!
- Onunla konusabilir miyim?
- At konusamamak! Cow-boy ata yaklasir.
- Nasilsin?
- Fena degil! (Kizilderili daha da saskin...)
- Bu kizilderili senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana nasil davraniyor?
- Iyi. Bana hergun gerekli yurususleri yaptiriyor, fazla yuk bindirmiyor, gunde 2 kere ve her terlememden sonra terimi siliyor, ve icinde yiyecek ve yataklik olan ufak bir ahir insa ediyor. (Kizilderili ne gozlerine ne de kulaklarina inanamamaktadir)
Cow-Boy tekrar kizilderilinin yanina gelir.
- Bu Disi Essek senin mi?
- Essek benim olmak, konusmak ama cok yalan soylemek .....
--------------------------------------------------------------------------------

Dallas'daki NASA uzay ussunde, us komutani William White, George ve Bob adindaki astronotlari yanina cagirip, ertesi gun cikacaklari Mars yolculugu hakkinda son talimatlari verir ve bu zor yolculugun oncesinde uyumak uzere evlerine gitmelerini soyler. Her iki astronot da,talimata uyup evlerine giderler. George tam uyumak uzereyken telefon gelir. Arayan Bob'dur.
- "Alo, George. Ben Bob. Uyudun mu?"
- "Henuz degil."
- "Ben cok heyecanliyim. Uyku tutmadi. Sana da uyarsa, benimle birlikte icmeye ne dersin? Uzun sure icki icemiyecegiz..."
- "Ok."
Bir saat sonra George ve Bob bulusurlar, bir bara girip icki Soylerler. Barmen tam ickiyi verirken ikisine de dikkatlice bakar.
- "Hey men. Sizi tanidim. Yarin Mars'a gidecek astronotlarsiniz. Size icki verdigim ortaya cikarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben. Kusura bakmayin."
George ve Bob barmenle tartismalarina ragmen o barda icki icemezler. Baska barlarda sanslarini denerler; ama TV programlarini surekli izleyen barmenler onlari her seferinde tanirlar ve icki vermeyi reddederler. Marketlerde kapalidir. Tam eve donmeye karar verdiklerinde Bob'un aklina bir fikir gelir.
- "Yahu George, bizim uzay roketine koyduklari yakitin kokusunu hatirliyor musun. Ayni viski gibiydi. Istiyorsan ondan icelim."
Birlikte uzay ussune girerler. Kontrol etmek bahanesiyle yakit tankinin yanina gelirler. Kimse suphelenmez. George ve Bob yakit tankindan aldiklari yakittan birer kadeh icerler; sonra da evlerine giderler. George tam uyumak uzereyken telefon calar. Arayan yine Bob'dur.
- "Alo George. Yine ben. Rahatsiz ettim ama kusura bakma. Sana bir sey sormak istiyorum. Karnin agriyor mu?"
- "Evet Bob. Hem de cok."
- "Peki. O zaman sakin osurayim deme. Ben seni TOKYO'dan ariyorum."
--------------------------------------------------------------------------------

Iki rahibe varmis biri matematikci biri mantikli.. Bunlar bir aksam karanlikta kiliseye donerlerken matematikci rahibe mantikliya donerek;
- "Yaklasik 20 dakikadir bir adam bizi takip ediyor ve gittikce yaklasiyor su anda aradaki mesafe 50 metre" der.
Bunun uzerine mantikli rahibe bunun tek mantikli aciklamasi olabilecegini ve adamin kendilerine tecavuz edecegini ve daha hizli yurumeleri gerektigini belirtir.
Rahibeler daha hizli yurumeye baslarlar. 2 dakika sonra matematikci rahibe:
- "Adam da hizlandi ve aradaki mesafeyi kapatiyor, su anda 30 metre arkamizda... O zaman mantik olarak kosmamiz gerekir."
Rahibeler kosmaya baslar ve 3 dakika sonra matematikci rahibe
- "O da kosuyor ve arayi kapatiyor su anda mesafe 10 metre... O zaman mantik olarak bizi yakalayacak birimiz saga digerimiz sola saparak kiliseye ulasmaya calisalim en az birimiz kurtulur." ...
Ve matematikci saga dogru kosmaya mantikli sola dogru kosmaya baslar.
Matematikci 20 dakika sonra kiliseye ulasir ve telas icinde beklemeye baslar. Aradan 40 dakika gectikten sonra mantikli rahibe gelir.
Matematikci sorar ;
- "Ne oldu ne yaptin ?"
- "Adam beni takip etti artik mesafe uc-bes adima kadar azalmisti, mantik olarak daha fazla kosmanin anlami yoktu...
- "Eeee..."
- "Mantik olarak ben durdum adamda durdu."
- "Sonra..."
- "Mantik olarak ben etegimi kaldirdim oda pantolonunu indirdi."
- "Peki daha sonra...."
- "Daha sonra ne olacak etegini kaldirmis bir rahibe pantolonunu indirmis bir adamdan DAHA HIZLI KOSAR..."
--------------------------------------------------------------------------------

Bir gun Cennet'in kapilari siddetle vurulmus:
- Gum Gum Gum !!
Iceriden seslenmisler:
- Kim o?
Disaridan gok gurultusu gibi bir ses:
- Biz Istanbul'u fetheden Fatih'in yigitleriyiz!
Iceriden hos geldiniz diyerek kapilar ardina kadar acilmis ve yigitleri iceriye buyur etmisler. Her sey cok guzel gidiyormus. Ta ki, 40 yil gecinceye kadar. Bir gun kapilar yine siddetle calinmis:
- Gum Gum Gum !!!
Iceriden sormuslar:
- Kim o?
Disaridan gok gurultusu gibi bir ses:
- Biz Istanbul'u fetheden Fatih'in yigitleriyiz!
Iceriden hemen cevaplamislar:
- Hadi len! Onlar 40 yil once geldi!
Disaridan yine ses gelmis:
- Biz mehter takimiyiz ancak geldik!!!
--------------------------------------------------------------------------------

20. yuzyilin basinda bir evde kucuk bir cocuk babasina sormus:
- "Baba!, kedilerin kuyruklarini kesip kemer yapmak gunah midir?"
Baba ilgisizce;
- "Gunahtir evladim" demis
- "Peki baba zencilerin derilerinden paspas yapmak gunah midir?"
- "O da gunahtir evladim"
- "Peki baba japonlarin beyinlerinden corba yapmak gunah midir?"
- "Ooofff! o da gunahtir evladim"
- " Peki baba yahudilerin yaglarindan sabun yapmak gunah midir?"
Baba en sonunda dayanamaz:
- "Degildir ulan. oooff bee Adolf , nerden aklina gelir boyle sorular sormak?!..."
--------------------------------------------------------------------------------

Bir firmanin Insan Kaynaklari Muduru olur ve goge yukselir. Kapida bir melek onu karsilar ve soyle der:
- "Size bir sans verecegiz. 24 saat boyunca cehenneme ve 24 saat boyunca da cennete gideceksiniz. Hangisini daha cok severseniz sonsuza kadar orada kalma sansiniz olacak."
Insan Kaynaklari Muduru bu fikri gereksiz bulur:
- "Aslinda ben secimimi coktan yaptim. Bu yola basvurmamiza gerek yok. Ben cennete gitmek istiyorum."
Melek bunun imkansiz oldugunu soyler:
- "Buranin da bazi kurallari var. Bu nedenle dedigimi yapmaniz gerekir. Sonra secim sizin."
Mudur caresiz kabul eder. Bir asansore biner ve yerin yedi kat altina iner. Bir kapidan iceri girdiginde bir bakar ki, yemyesil bir golf sahasinin uzerinde ve butun sevdigi arkadaslari orada. Seytan bile cok sevimli ve ona iyi davraniyor. Butun gun golf oynarlar, beraber yemek yiyip icki icerler. Mudur cok eglenir ve zamanin nasil gectigini anlamaz.
24 saat dolunca asansorle yukari cikar ve cennetin kapisindan iceri girer.
Cennet de guzel ama fazla sakin bir yerdir. Butun gun bulutlarin uzerinde harp calip sarki soyler. 24 saat dolunca tekrar melegin karsisina cikar.
Melek sorar:
- "Evet, karariniz nedir?"
Mudur cevap verir:
- "Bunu soyleyecegimi hic sanmazdim ama cehennemde daha iyi vakit gecirdim oraya gitmek istiyorum. "
Bunun uzerine asansorle yerin yedi kat altina iner. Bir de gorur ki her yer cop dolu, pis bir koku sarmis etrafi. Dun cok eglendigi arkadaslari da copleri topluyor.
Seytana sorar:
- "Dun burasi bir golf sahasiydi, yemek yedik, icki ictik. Bugun ne oldu, durum neden boyle?"
Seytan cevap verir:
- "Dun senle is gorusmesi yapiyorduk. Bugun artik seni ise aldik..."
--------------------------------------------------------------------------------

Bir kadinin bir sureligine is seyahati icin ingiltereye gitmesi gerekmektedir. Kadinin kocasi esini havaalanina kadar goturur.
Karisi:
- "Tesekkur ederim kocacigim, senin icin ingiltereden ne getirmemi istersin?"
diye sorar.
Adam guler ve yanitlar:
- "Bir ingiliz kizi istiyorum hayatim..."
Kadin sessiz bir sekilde kocasindan ayrilir ve yola cikar. 2 hafta sonra adam karisini tekrar hava alanindan almaya gider ve sorar:
- "Hayatim gezin nasildi?"
Karisi:
- "Tesekkur ederim hayatim cok guzeldi."
Adam:
- "Peki hediyem nerde?"
Kadin:
- "Ne hediyesi?"
Adam:
- "Hani bir ingiliz kiz istemistim ya..."
Kadin:
- "Haa hatirladim, evet elimden geleni yaptim, simdi biraz beklememiz lazim kiz olup olmayacagini gormek icin... !!!!"

Elektrik supurgesi saticisi, bir apartman dairesininkapisini calmis, kapiyi acan bayana:
- "Hanimefendi, bu elimde gormus oldugunuz kovanin icinde at pisligi var!"
demis ve bu bir kova pisligi evin icine dogru savurarak dokuvermis.
Sonra da:
- "Hanimefendi, elimdeki elektrik supurgesi ile 10 dakika icinde bunu temizleyemezsem, bu boku yiyecegim..!
Kadin saticiya soyle bir bakmis
- "Beyefendi, ustune domates sosu da istermisiniz? Elektrikler kesik de..!"
--------------------------------------------------------------------------------

Sultan en guvendigi adamini Arabistan'a hunkar gondermis. Hunkar, Arabistan'da gezerken bakmis, araplar entari giyorlar ama alta donlari yok. Bir ruzgar estimi, manzara felaket!
Haber salmis, altina don giymeyenler kadi huzuruna cikartilip, hapsedilecek. Aradan gunler gecmis Arabin bir tanesi don giymemis ve ilk ruzgarda olay farkedilmis.
Kadi huzuruna cikartmislar. Kadi sormus;
-"Adin?"
-"Aptulmecit"
-"Baba adin?"
-"Aptulleziz"
-"Evli misin?
-"5 tane karim var!"
-"Kac cocugun var?
-"Ilkinden 15, ikincisinden 17, ucuncusunden 16, dorduncusunden 13, besincisinden 18 tane."
Kadi kararini vermis ve soylemis:
-"Aptulleziz oglu, Apdulmecit'in, don giymeye vakti olmadigindan beraatine karar verilmistir!"
--------------------------------------------------------------------------------

Temel ile Dursun Amerika'da itfaiye teskilatina girerler, yangin ihbari alinir. Cok katli bir binada kreste yangin cikmistir. itfaiyeci merdiveni calismaz.
Temel yukari cikar. Dursun asagida kalir. Temel asagida bekleyen Dursun'un kucagiina cocuklari atmaya baslar. Temel atar, Dursun tutar, kaldirima koyar.
Bir cocuk, iki cocuk, uc cocuk, derken besinci zenci cocukdur.. Temel birakir, Dursun yakalamak icin kollarini acmaz. Cocuk paat yerde.
Tekrar at, tut kenara koy, tut at kenara koy. Temel yine zenci cocuk atar. Dursun yine tutmaz. Cocuk paat gene yerde..
Dursun yukari bagirir: "Yaniklari atarak vakit kaybetme.."
İki Turk Fransa'ya geyik avına gitmiş. Av da av yani... Deniz ucağıyla bir krater golune inecekler, dağlarda avlanacaklar sonra donecekler... Şimdi onlara katılalım...
Pilot: Beyler gole indik, size iyi avlar. Bir hafta sonra tekrar bu gole sizi almak uzere iniyorum. Ancak şunu peşin peşin soyleyeyim, adam başı bir geyik taşıma hakkınız var. Deniz ucağı daha fazlasını kaldırmıyor.
Bizimkiler: Tamam, biz zaten seri avı duşunuyor değiliz, asıl kafamız dağılsın diye buradayız.
Pilot: Harika, iyi avlar. Rastgele!
***
Bir hafta sonra deniz ucağı gole iner... Pilot bir bakar ki... Bizimkilerin yanında, adam başı iki geyik!
Pilot: Bravo da, adam başı tek geyik demiştik. Bu ucak, bu ağırlığı taşımaz.
Bizimkiler: Taşır taşır.
Pilot: Taşımaz.
Bizimkiler: Taşır taşır.
Pilot: Beyler bakın! Burası Avrupa Birliği, her şeyin bir kuralı var. Nizam var intizam var! Dort geyikle binerseniz bu ucak havalanamaz.
Bizimkiler: Havalanır havalanır.
Pilot: Olmaz!
Bizimkiler: Gecen yılki pilot havalandı ama...
Pilot: Havalandı mı? Dort geyikle mi? Buradan mı?
Bizimkiler: Evet tastamam oyle. Gecen yılki pilot, dort geyikle havalandı!
Pilot: Madem o pilot yaptı, ben de yaparım. Hayatımda ilk defa boyle bir şey yapıyor olacağım ama kanıma girdiniz. Hadi yukleyin geyikleri, binin, bağlayın kemerlerinizi, kalkalım.
***
Pilot gazı verir... Deniz ucağı gol uzerinde suratlenir... Suratlenir... Kızaklar sudan kesilir ama ucak bir turlu ağırlığı kaldırıp yukselemez.... Ve sonucta burun ustu ormanın icine cakılır, bin parcaya ayrılır. Şans eseri kimsenin burnu kanamadan herkes kurtulur. Ormanda, yarı baygın, paramparca olmuş ucağın yanında, bizim avcılardan biri kendine gelir, kafayı kaldırır... Arkadaşı da gozlerini acmıştır...
Gozlerini acan sorar:
- Len Ahmet, neredeyiz biz?
Bizimki şoyle bir etrafa bakar...
- Hemen hemen.... Gecen yıl duştuğumuz yerin 200 metre kadar gerisinde!
__________________