otizm, nedir, belirtileri, nedenleri, tedavisi, hakkında bilgi icin buyrun yazımıza.








Cocuğunuzun otistik olup olmadığını nasıl anlarsınız, otistik bir cocuğunuz varsa ona nasıl yaklaşmalısınız?
Otizm; iletişim kurmayı reddetme, sosyal ilişki, iletişim ve yaratıcı etkinliklerde yetersizliğin soz konusu olduğu bir hastalık turu. Cocuğunuzun otistik olup olmadığını nasıl anlarsınız? Otistik bir cocuğunuz varsa ona nasıl yaklaşmalısınız?
Uzman Psikolog Zeynep Goktuna, otistik cocukları, tipik davranışlarını ve otizm tedavisini anlatıyor.
Cocuğunuzu gozlemleyin
Cocuğunuzun otistik olup olmadığını anlamak icin oncelikle onu cok iyi gozlemlemelisiniz. Otistik cocukların bir kısmında konuşma gelişmezken, bir kısmında da dil gelişimi oldukca gec oluşuyor. Dil gelişimi oluşmuş olan otistik cocuklarda genellikle ses tonunun tekduzeliği dikkat cekiyor. Bazı otistik cocuklarda soylenenleri tekrar etme ve zamirleri ters kullanma davranışı gorulebiliyor. Goz temasından kacınma, adı soylendiğinde bakmama, başkalarının duygularını algılayamama ve kendi duygularını ifade edememe, arkadaş ilişkileri geliştirememe, oğrenmeye dayalı taklit becerilerini geliştirememe gibi belirtileri fark ettiğinizde doktora başvurmalısınız.
Otistik cocukların tipik davranışları

Otistik cocuklar; ucar gibi yapma, kendi etrafında donme, el cırpma gibi tekrarlayan hareketler yaparlar.
İlgi alanları oldukca kısıtlıdır ve diğer insanlara anlamsız gelen konularla aşırı derecede ilgilenebilirler. Orneğin, otistik bir cocuk cevresinde olup biten hicbir şeyle ilgilenmezken dunya uzerindeki her ulkenin başkentini ezbere soyleyebilir.
Otistik cocuklarda kendine zarar verme, başkasına zarar verme, komut alamama, aşırı hareketlilik gibi problemler gorulebilir.
İşitsel uyarılara hic tepki vermeyebilir veya farklı tepkiler gosterebilirler.
Cevrelerindeki kişilere hic tepki vermezken, ozellikle ışıklı ve donen nesnelere takılıp kalabilir, donen nesne kaldırıldığında veya ellerinden alındığında rahatsız olabilirler.
Taşınma, okul değiştirme, sevdiği bir oyuncağın yerinin değiştirilmesi veya cok sevdiği bebeğinin kaybolması gibi değişikliklerle karşı karşıya kaldıklarında, kendilerine veya karşılarındakine zarar verme gibi tepkiler gosterebilirler.
Bazı otistik cocuklar fiziksel temastan hic hoşlanmayabilir, yakın akrabalar tarafından kucağa alındıklarında veya opulmek istendiklerinde rahatsız olabilirler.
Cevrelerindeki kişilere bağlanmakta aşırı derece zorlanabilir, bağlandıktan sonra da bağımlılık geliştirebilirler.
Genellikle konuşmayı reddeden otistik cocuklar, isteklerini bağırarak, cığlık atarak, vurarak ve işaret dilini kullanarak ifade ederler.
Otizm nasıl tedavi edilir?
Otizmin tedavisi, once ailede başlıyor. Daha doğrusu ailenin durumu kabullenmesinde… Cunku bazen aileler cocuklarına otistik teşhisi koyan uzmanları suclayabiliyor, tedavi ve eğitimden kacabiliyorlar. Cocuklarını toplumdan soyutlamamaları ve ondan utanmamaları da cocuğun gelişimi acısından onemli.
Uzman Psikolog Zeynep Goktuna, her otistik cocuk bireysel farklılık gosterdiğinden, oncelikle cocuğun gozlenmesi, olcum araclarıyla performansının alınması ve ihtiyacına yonelik olarak bireysel bir tedavi ve ozel eğitim programı hazırlanması gerektiğini belirtiyor.
Otizmin tedavisiyle cocuklarda şu gelişmeler sağlanıyor:

Ozel eğitim programlarında; goz teması kurabilme, yerinde oturabilme ve komut alabilme davranışları geliştiriliyor.
Aşırı hareketliliği olan, sinirlendiği zaman kendine ve karşısındakine zarar veren, tekrarlayıcı hareketleri yuzunden yaşamını devam ettirmekte zorlanan, yerinde duramayan, komut alamayan cocuklara ilac tedavisi uygulanıyor.
İletişim kurma, oyun oynama, duyguları anlama, duyguları ifade etme, ten teması kurma gibi sosyal icerikli davranışları edinmesi sağlanıyor.
Ogun Sanlısoy, otizmle tanıştı hayatı değişti…
Pentagram’ın solisti olarak tanıdık Ogun Sanlısoy’u, sonra “Korkma”, “Uc” albumleriyle yola tek başına devam etti, son olarak “Buyuduk Aniden” ve “Yukarıya Bak” albumlerini yaptı.
“Saydım kac gun oldu / Saydım kac gece doldu /Saydım her gun aynı / Don don istersen” şarkısını bilmeyen mi var Ogun’un?..
Ama ben otizme dikkat cekmek icin Ogun’un cok bilinmeyen bir yonunu anlatacağım size…
Oğlu Ozan’la ilişkisini…
Ozan Barış Sanlısoy, 4 yaşında dunya tatlısı bir cocuk…
Ogun’le Sedef’in tek cocuğu…
2008 Aralık’ında cocuklarının uzerine bir turlu konduramadıkları ‘bir gariplik var’ şuphesiyle başlıyor her şey…
Sonunda erkek cocuktur gec konuşur avuntularını bir yana bırakıp doktor doktor koşturmaya başlıyorlar.
Once doktorlar, ‘Yaygın Gelişim Bozukluğu’ diyor, sonra teşhisi koyuyorlar:
Otizm…
Ogun Sanlısoy’un hayatı o dakikadan sonra değişiyor.
Once otizmin doğuştan gelen, beynin ve sinir sisteminin farklı işleyişinden kaynaklanan karmaşık, norolojik tabanlı bir hastalık olduğunu oğreniyor.
1993 yılında 10 bin cocukta bir gorulen bu hastalığın modern toplumda hızla ilerlediğini bugun 150 cocukta bir cıktığını, hatta Amerika’da bu oranın 90 cocukta bire yukseldiği gerceğiyle karşılaşıyor.
Ozan tıpkı babası gibi muziğe meraklı bir cocuk.
Diğer otizmli cocuklarda da gorulen ortak bir ozellik bu, ice kapanıklar ve muziğe, sanata meraklılar…
Ogun, oğlu Ozan’ın durumunda Turkiye’de kac kişi olduğunu araştırmaya başlıyor.
Okul cağına gelen otizmli cocukların kaynaştırma metodu ile okullara alınması yasal bir hakken kimi okullarda ailelerin otizmli cocukları istemediği ve eğitim kurumlarının otizmli cocukları okuldan attığı gerceğiyle karşılaşıyor. Otizmli cocuğa sahip ailelerin korku ve endişeleriyle tanışıyor.
Anne-baba hayata veda ederse bu cocuklar ne olacak?
Bu cocuklar nasıl topluma kazandırılacak?..
Tum bu sorular uzerine harekete geciyor Ogun Sanlısoy, sanatcı arkadaşlarını topluyor ve otizme dikkat cekmek icin kolları sıvıyorlar.
Otizm konusunda farkındalık yaratmak icin gecen yıl bir video cekiyorlar.
Bu yıl da aynı şeyi tekrarlıyorlar.
2008 yılında Birleşmiş Milletler’in ilan ettiği 2 Nisan Dunya Otizm Gunu’nde iki yıldır Turkiye’de sanatcılar el ele veriyor.
2 Nisan’da başlayan ve ay sonuna kadar surecek “Otizm Ayı”nda bu soruna dikkat cekmek icin ceşitli kampanyalar duzenleyecekler.
Bu yılki temayı “Otizmliyim ben de varım, otizmliyim ben de vatandaşım” sloganı uzerine kurdular.
Cekilen videoda sadece Tan Sağturk, Ogun Sanlısoy, Janset, Aylin Aslım ve Erdil Yaşaroğlu ucretsiz rol almadı, yonetmeninden, ışıkcısına, montaj calışanına kadar herkes bedava calıştı.
“Sanatcı arkadaşlarıma soylediğim anda hemen kabul edip koşa koşa geldiler” diye anlatıyor Ogun Sanlısoy karşılıksız desteği…
16 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelip kurduğu Otizm Platformu, bu kampanyalarla bize minik Ozan’ları anlatmaya calışıyor şimdi…
Otistik Değil; Otizmli…

Yıllarca cocuklar icin ‘otistik’ tabiri kullanılırken son yıllarda bunun yerine ‘otizmli’ tercih ediliyor. Bazı eski derneklerin adında bile gecen ‘otistik’ tabiri artık kullanılmıyor…
Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın otizmli cocuklar konusundaki cabaları aileler tarafından olumlu karşılanıyor.
9 yaşına kadar hic konuşmayan otizmli bir cocuğun kendi kendine okuma yazma oğrendiği ve gunun birinde bir makale yazarak “Otizm benim ozelliğim beni boyle kabul edin” dediği biliniyor.
Amerika’da “otizmli-normal” ayrımı yok, otizmli olmayan cocuklara ‘normal’ yerine, ‘norotipik’ deniyor.
Nasıl Anlarsınız?

Sizinle ve başkalarıyla goz kontağı kuramıyorsa…
İsmi soylendiğinde veya cağrıldığında donup bakmıyorsa, soyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa…
Konuşmada yaşıtlarının gerisinde kalmışsa…
Ozel bir dil kullanarak garip konuşuyorsa, veya konuşması hic gelişmemişse…
Gozleri sık sık bir şeye takılıp kalıyorsa…
Anlamsız gulme ve ağlama krizleri varsa…
Parmağıyla istediği şeyi işaret edip gosteremiyorsa…
Kendilerine ve cevrelerine yonelik zarar verici davranışlara sahipse…
Duzen değişimlerine aşırı tepki veriyorsa…