Otizm,yaygın gelişimsel bozukluklar kategorisinde yer alan omur boyu suren bir bozukluktur. Yaygın gelişimsel bozukluklar erken cocukluk doneminde başlayan sosyal beceri, dil gelişimi ve davranış alanında uygun gelişmeme ve kaybın olduğu bir grup bozukluktur. Genel olarak bu bozukluklar bircok alanı etkilerler ve sureğen işlev bozukluklarına yol acarlar. Otizm, genelde iki yaş civarında ortaya cıkıp yaşam boyu suren, bireyin sosyal ve iletişim becerilerini kazanmasını engelleyen bir gelişimsel bozukluktur. Otizm dunyada cocuklukta gozlenen ve en sık rastlanan gelişim bozuklukları arasında zihin engeli ve spastisiteden sonra ucuncu sırada yer almaktadır. Otizm ilk kez 1943 yılında, zihin engelli onbir cocuğun, diğer zihin engelli ya da şizofren olan cocuklarla benzer şekilde davranmadıklarını fark eden Amerikalı cocuk psikiatristi Leo Kanner tarafından tanımlanmıştır. Kanner; cevreye karşı duyarsızlığı, otizmin en temel semptomu olarak değerlendirmiş ve gozlemlediği onbir cocuğun yaşamlarının başlangıcından itibaren diğer insanlarla ilişkiye giremediklerini belirtmiştir. Kanner’ın otizm tanımı daha sonraki yıllarda ceşitli kişiler tarafından incelenerek, geliştirilmiştir.
Gunumuzde ‘Autism Society of America’nın (Amerika Otizm Derneği) araştırmalarına gore, otizmin toplumda gorulme olasılığı 1/500 , National Auistic Society (Ulusal Otizm Derneği-İngiltere) ’e gore ise bu oran 1/110’ dur. Bu oranlarda gorulen farklılığın nedeni, araştırma yapan kurumların tanı olcutleri icine yaygın gelişimsel bozukluklarının tumunu ya da sadece otizmi ele alması ile ilgilidir. Otizm kız cocuklarına oranla erkek cocuklarında dort kat daha fazla gorulebilmektedir. Otistik bireylerin genel olarak yuzde yetmişinde zeka geriliği vardır. Eskiden otizmin daha cok ekonomik duzeyi yuksek ailelerin cocuklarında gorulduğu soylenmekteydi. Aslında bunun yanıltıcı olduğu, mevcut durumun ekonomik durumu duşuk ailelerin cocuklarını daha az doktora goturmelerine bağlı olduğu gosterilmiştir.
Otizm tanısı konan cocukların bebeklik donemlerinin aileleri tarafından tanımlanması istendiğinde buyuk oranda iki grup davranış oruntusu oluştuğu gorulmuştur. Birincisi surekli ağlayan, huysuz olarak adlandırılan bebeklerdir. İkincisi ise surekli olarak ağlayan, huysuz olarak adlandırılan bebeklerdir. İkincisi ise, sakin, uslu, butun gununu yatakta geciren bebeklerdir.
Lisan gelişiminde gecikmeler bu cocukların doktora başvuruşlarındaki temel gerekcesi olmaktadır. Otistik cocukların buyuk bir kesiminde konuşma hic gelişmezken, bir kesiminde gelişmekte ancak soyleneni tekrarlama, anlamsız tekrarlar, zamirleri ters kullanma ve ses tonunun tek duzeliği şeklindedir. En sık karşılaşılan tekrarlayıcı davranışlar ise kendi cevrelerinde donme, sallanma, parmak uclarında yurume, el-kol cırpma, donen eşyaya ilgi, kafa vurma, garip el hareketleridir. Kısıtlı ve diğer anlamsız gelen ilgi alanları soz konusudur. Bu temel belirtiler ayrıca onların hayatını kotu etkileyen aşırı hareketlilik, hırcınlık, uyku sorunu da eşlik etmektedir.
Fiziksel ozellikleri bakımından otistik cocukların, fiziksel gelişimleri yaşıtlarından farklı değildir. Yaygın uyku problemlerine rağmen hemen hepsi sağlıklı bebeklerdir. Fiziksel olarak bircok beceriyi yaşıtlarına uygun şekilde kazanmaya başlarlar. Otistik cocuklarda beslenme problemleri oldukca yaygındır. Bircoğu sut dışında tum katı gıdaları rededer. Yeni bir nesneyi tanımada dokunma,tat alma ve koklama duyularını kullanırlar.
Otistik bireylerde duygusal ve sosyal gelişmedeki kısıtlılık ve problemler, goz temasından kacınma, seslenince bakmama, yuz ifadelerinde beklenilen duyguyu yakalayamama, taklite dayalı oğrenmenin azlığı (bay-bay, ce oyununu oğrenememe), arkadaş ilgisini geliştirememe, duygularını başkaları ile paylaşamama, başkasının gosterdiği duygulara karşılık verememe şeklinde gorulmektedir. Otistik cocuklar coğu zaman duymaz gibi davranırlar, sozcuklere ve seslere duyarsız davranırlar. Bazı durumlarda ise, aynı cocuk elektrik supurgesi ve kopek havlaması gibi sıradan seslere aşırı tepki verir. Cocuk acıyı,soğuk veya sıcağa hicbir tepki gostermez veya tam tersine aşırı tepki gosterir. Duruma uygun olmayan sebepsiz gulme ve ağlama gibi duygusal tepki gosterirler. Eve bir misafirin gelmesi, odasındaki bir eşyanın değiştirilmesi, otistik ozellikteki cocuğun huzursuz olmasına, saatlerce ağlamasına ofke nobetleri gecirmesine neden olabilir.
Duygusal ozellikleri bakımından, kucağa alınmaktan hoşlanmayan, cevreleriyle ilgisiz, goz teması kurmayan yapıdadırlar. Bu nedenle coğu zaman işitme kaybı olduğu yanılgısına duşulebilir. Otistik cocuklarda, ofke nobetleri olarak adlandırılan kendini yere atma, tekmeleme, tepinme, ısınma ve şiddetli ağlama gibi davranışlar sıklıkla gorulmektedir. Evdeki duvar kağıtlarının yırtılması, eşyaları fırlatma, kırma gibi cevreye yonelen davranışlar olduğu gibi kendilerine zarar verici davranışlarda gosterebilmektedirler. Ayrıca kendisine ve cevreye zarar vermeyen ancak takıntılı bir bicimde surdurdukleri kendi etrafında donme, one-arkaya sallanma, parmaklarıyla havada birtakım şekiller cizme gibi hareket oruntuleri sergileyebilmektedirler. Cevrelerindeki nesnelerin, kişilerin tamamı yerine, ayrıntılarına, kucuk parcalarına dikkat ederler ve bunlarla cok ilgilenmektedirler. TV’ye ve muziğe karşı aşırı bir ilgi gorulebilmektedir. Otistik cocukların cevrelerindeki tehlikelerin farkında olmamaları, anne-babalarını en cok endişelendiren ozelliklerindendir
Otizmle Yaşamak
Çocuk Büyütme0 Mesaj
●36 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kadınlar Kulübü
- Aile, Evlilik, Evlilik Hazırlığı
- Çocuk Büyütme
- Otizmle Yaşamak