

Yenidoğan bebeklerde solunum sıkıntısı ortaya cıkabilir. Bunun ceşitli nedenleri vardır. Yenidoğanda solunum sıkıntısı ve siyanoz (morarma) olduğunda once sorunun ne olduğuna karar vermek gerekir. Siyanoz ve solunum sıkıntısı kalp hastalıklan nedeniyle, akciğeri ilgilendiren sorunlar nedeniyle veya santral sinir sistemini etkileyen nedenlerle olabilir.
1- Apne (Solunum Durması):
Premature (zamanından once doğan) bebeklerde solunumun 20 saniyeden daha uzun sure durması veya sure olmaksızın solunum durmasına kalp hızının azalması, siyanoz (morarma) gibi bulguların eşlik etmesine premature apnesi denir. Apne premature bebeklerin %25′inde, doğum ağırlığı 1000 gram altındaki bebeklerin ise neredeyse %80′inde gorulur. Apnenin ortaya cıkış nedeni bebeğin beyin ve solunum yollarının tam gelişmemiş olmasıdır. Bunların dışında enfeksiyon, kansızlık veya kan şekeri ve elektrolit bozuklukları apne gorulme sıklığını artırırlar.
Tanı:
Bebeğin solunumunun 20 saniye sureyle durması veya daha kısa sureli solunum durması ile beraber siyanoz ve kalp hızında azalma olması ile tanı konur. Diğer apne yapan hastalıkların var olup olmadığını anlamak icin tetkik yapılmalıdır.
Tedavi:
Solunumun durma ataklan hayatı tehdit edebileceğinden bebeğin uygun şekilde izlenmesi gerekir. Kan oksijen değerlerinin duzenli izlenmesi gerekir. Bebeğe atak sırasında uyan vermek onun solunumunun yeniden başlamasını sağlayabilir. Tedavi icin surekli pozitif basınc verilerek solunum yollarının acık tutulması ve teofilin ve kafein gibi bazı ilac tedavileri uygulanır.
2- Yaş Akciğer Hastalığı:
Yaş akciğer hastalığı veya ingilizce karşılığı wet lung olarak bilinir.
Yaş:
Genellikle zamanında doğan bebeklerin hastalığıdır. Daha cok sezaryenle doğan bebeklerde gorulur.
Cinsiyet:
Erkek bebeklerde daha sık gorulduğu bildirilmiştir.
Anne karnında bebeğin akciğerleri sıvı ile doludur. Bebeğin doğumu yaklaştığında bu sıvı azalmaya başlar. Doğumda sıvının bir kısmı ağızdan atılır bir kısmı ise bebeğin dolaşım sistemi tarafından birkac saat icinde emilir. Bu sıvının emilmesinde gecikme bebeğin solunum gucluğunun artmasına neden olur.
Belirti ve bulgular:
Hızlı solunum, solunum sırasında burun kanatlarının solunuma katılması, goğuste cekilmeler, morarma ve inleme gorulebilir. Bebek yeterince oksijen alamaz, karbondioksiti atamaz ve giderek yorulur.
Tanı:
Akciğer grafisi cekilirse akciğerde artmış sıvı goruntusu gorulur. Ancak bu goruntuyu akciğerin diğer hastalıklarından ayırt etmek guctur. Ozellikle enfeksiyonlardan ayırt etmek guc olduğundan tedavide dikkatli olunması gerekir.
Tedavi:
Bebeğe oksijen ve sıvı verilmesi gerekir. Bazı bebeklerde solunuma yardımcı olmak icin pozitif basınclı ventilator (solunum cihazı) tedavisi gerekir. Bebeği uygun sıcaklıkta tutmak gereklidir.
Seyir:
Genellikle 24-72 saat arasında bulgular giderek duzelir. Ventilator (solunum cihazı) ihtiyacı azalır.
3- Respiratuvar Distres Sendromu (RDS, Hyalen Membran Hastalığı):
Premature bebeklerde en sık gorulen akciğer hastalığıdır. Hyalen membran hastalığı adı ile de bilinir. Hastalığa akciğerlerin immaturitesi (olgunlaşmamış olması)ve surfaktan adı ile bilinen maddenin az olması neden olur. Premature bebeklerin akciğerleri farklı gebelik yaşlarında farklı maturite (olgunluk) gosterirler. Annesinde şeker hastalığı olan bebekler, guc bir doğum sonrası doğan bebekler, anne karnında kan gecişi bozulan bebekler ve erkek bebeklerde hastalığın gorulmesi daha sıktır.
Surfaktan akciğerde bazı hucreler tarafından uretilen, alveol denilen solunum işini yapan akciğer keseciklerine yayılarak solunumu kolaylaştıran bir maddedir. Akciğer surfaktan uretimine gebeliğin 24 haftasından itibaren başlar. Ancak surfaktan sisteminin tam olarak olgunlaşması 34-36′ıncı gebelik haftasından sonra olur. Premature bebeklerin gebelik yaşı kuculdukce hastalığın gorulme olasılığı artar.
Belirti ve Bulgular:
Premature bebeklerde solunum sıkıntısı bulguları doğumdan hemen sonra ortaya cıkabileceği gibi bulguların ortaya cıkışı 3-4 saat sonra olabilir. Sık soluma, siyanoz, goğuste cekilmeler, inleme gibi solunum sıkıntısı bulguları olabileceği gibi, bebekte solunum duzensizliği ve zaman zaman solunum durması (apne) donemleri olabilir. Deri soluk ve siyanotiktir. Hipoksi nedeniyle dolaşım bozulur. Eğer tedavi edilmezse klinik bulgular giderek ağırlaşır ve akciğer zedelenmesi oluşur.
Tanı:
Akciğer grafisinde tipik radyolojik goruntu olması ve klinik bulguların birlikteliği tanı koydurucudur. Ancak ayırıcı tanıda enfeksiyon akılda tutulmalıdır.
Tedavi:
Tedavide 1990′lı yıllardan beri surfaktan kullanılmaktadır. Surfaktan bebeğin akciğerlerine trakeaya (soluk borusuna) konan bir tup aracılığı ile solunum yollarından verilir ve beraberinde ventilator tedavisi uygulanır. Boylece surfaktanın akciğer yuzeyine yayılması sağlanır ve bebeğin solunum işini rahat yapması sağlanır. Ventilator tedavisi en az surfaktan tedavisi kadar onemlidir. Surfaktan tedavisi akciğer grafisine gore gereken vakalarda tekrarlanabilir. Surfaktan tedavisi hastalığın ortaya cıkışını engellemez ancak hastalığın şiddetini azaltır.
Seyir:
Karşılaşılan sorunlar hastalığın şiddetine bağlıdır. En onemli sorunlar pnomotoraks denilen hava kacakları, bronkopulmoner displazi denilen sureğen akciğer hastalığı ve enfeksiyondur. Hipoksi nedeniyle ortaya cıkan diğer organ zedelenmeleri, beyin kanaması ve buna bağlı kalıcı beyin zedelenmesi gorulebilir.
4- Mekonyum Aspirasyon Sendromu:
Bebeğin doğum zamanı geldiğine veya doğum zamanı geciken bebeklerde bebeğe anne karnında giden oksijen miktarı azalmışsa mekonyum bebeğin icinde bulunduğu amniyotik sıvıya salınabilir ve bebek solunum hareketleri yaparken mekonyum bebeğin solunum yollarına girebilir. Bu nedenle bebekte doğumdan sonra solunum sıkıntısı ortaya cıkabilir. Bu duruma mekonyum aspirasyon sendromu denir. Mekonyum salınımı gebeliklerin yaklaşık olarak %10′unda gorulmesine karşın bu bebeklerin cok az bir kısmında mekonyum aspirasyon sendromu gorulur.
Belirti ve Bulgular:
Mekonyumun amniyotik sıvıda olması bebeğin mekonyum aspirasyon sendromu olabileceğinin ilk işaretidir. Mekonyum bebeğin derisini, tırnaklarını ve gobeğini boyayabilir. Bebekte solunum sıkıntısının tum bulguları (siyanoz, hızlı soluma, goğuste cekilmeler, inleme, burun kanatlarının solunuma katılması) gorulebilir.
Tanı:
Akciğer grafisinde mekonyumun yaptığı akciğer zedelenmesine ilişkin bulgular gorulur. Bu goruntu hafif bir infıltrasyondan yaygın tum akciğerde havalanmayı bozan infiltrasyon ve hava kacaklan goruntusu olabilir. Mekonyum sterildir (mikrop icermez) ancak kimyasal tahriş edici olduğundan akciğerleri zedeler ve akciğer enfeksiyonu ortaya cıkışını kolaylaştırır.
Tedavi:
Bu bebeklere doğum anından itibaren uygun girişimlerin yapılması gerekir. Bebeğin ağız ve burunu iyice temizlenmeli ve burada birikmiş mekonumlu sıvının akciğerlere kacışı engellenmelidir. Gerekirse doğumda canlı ağlamayan solunum problemi olan bebeklerde hemen solunum yolları iyice aspire edilmelidir. Butun bunların yapılmasına karşın bebeğin ventilator tedavisi gormesi gerekebilir. Cok ağır vakalarda mekonyum akciğerdeki surfaktanın yapısını bozabileceğinden surfaktan tedavisi gerekir. Akciğer zedelenmesi olan hastalarda aynı zamanda antibiyotik tedavisi yapılması gerekir.
Hastalığın tedavisi sırasında ortaya cıkabilecek problemlerden biri hava kacağıdır. Hava kacağı ventilator tedavisi yapılan tum hastalarda gorulebilirse de akciğere mekonyumun aspirasyonu ile yer yer tıkaclarda oluşabildiğinden ventilator tedavisi yapılmayan hastalarda bile hava kacakları oluşabilir. Hava kacağı akciğerdeki hava keseciklerinin yırtılarak havanın plevra denilen akciğer zarı ile akciğer arasına kacışıdır. Eğer buradaki hava fazla miktarda ise o taraftaki akciğerin sonmesine neden olabilir. Hava miktarı fazla ise acil olarak goğus tupu konarak havanın boşaltılması gerekir aksi takdirde hasta olebilir. Hava kacağı nadiren mekonyumlu olmayan zamanında doğmuş bebeklerde de gorulebilir.
Seyir:
Akciğerin zedelenme derecesine ve mekonyum salınımına neden olan anne karnındaki hipoksinin yarattığı diğer organ zedelenmelerine bağlı olarak değişir. Ağır hipoksik kalan bebeklerde akciğerin yanı sıra beyin, kalp, bobrekler, karaciğer ve bağırsaklar gibi tum organlarda zedelenme gorulebilir. Sadece akciğerde zedelenme olan bebeklerin buyuk bir kısmı bir hafta icinde iyileşir.
5- Pulmoner Hipertansiyon:
Pulmoner hipertansiyon akciğere kan sağlayan damarların daralması ile ortaya cıkan ve bebeğin hayatını tehdit eden bir durumdur. Bebek anne karnında iken bebeğin akciğerlerinin yerini tutan organ plasentadır. Akciğerlere cok az kan gider ve akciğer damarları kapalıdır.
Doğumdan sonra ise durum değişir. Kanın akciğerlerde oksijenlenmesi gerekir bu nedenle akciğere kan gitmeye başlar. Kalbin basıncları değişir ve oksijenlenme artınca akciğer damarları genişler. Zamanında veya zamanına yakın doğmuş bebeklerde asfiksi, mekonyum aspirasyonu, enfeksiyon veya hipotermi (vucut sıcaklığının duşukluğu) nedeniyle fetal dolaşımdan normal dolaşıma gecişte bozulma olabilir. Kalbin basıncları değişmez ve akciğer damarları genişlemez. Bu durumda ortaya cıkan hipoksi en onemli solunum hastalıklarından biridir.
Belirti ve Bulgular:
Ağır solunum sıkıntısı ve siyanoz vardır.
Tanı:
Uygun mekanik ventilasyon yapılmasına rağmen hipoksik olan bebeklerde pulmoner hipertansiyondan şuphelenilmelidir.
Tedavi:
Bu hastalara uygun ventilator tedavisinin yapılması gerekir. Bu bebeklerde oksijen duzeyleri arttıkca pulmoner damarların genişlemesi daha kolaylaşır. Bebeğin kan şekeri ve kan basıncı yakın takip edilmelidir. Pulmoner hipertansiyon olan bebekler gurultu ve dokunmaya karşı son derece hassas olduğundan bu bebekler her turlu stresden korunmaya calışılmalıdır. Hipoksi atakları bebeğin durumunu daha da kotuleştireceğinden mumkun olduğunca az girişim yapılmalıdır. Ventilator tedavisi yanı sıra bazı damar genişletici ilaclar ve nitrik oksit kullanılır. Uygun tedaviye rağmen kaybedilen hastalar olabilir.
Seyir:
Hastalığın şiddetine ve ortaya cıkan sorunlara bağlı olarak değişir. Ağır hipoksik kalan bebeklerde uzun donemde sekeller gorulebilir.