Kızgınlıkların ifadesinin yıkıcı yada yapıcı olması bizim elimizde.

50 Yaşlarında bir baba arkadaşıyla dertleşiyordu. Cocukluğunda kendi babasının “senin okuyabileceğini hic sanmıyordum” deyişini kendisine guvensizlik olarak alarak, yıllarca dert edinişini ve bu inatla okuyuşunu anlatıyordu. Arkadaşı “baban belki kendi imkanlarının seni okutmaya yetmeyeceğinden duyduğu endişeyi belirtiyordu!..” deyince kendine geldi... Hic bu acıdan bakmamıştı babasının sozlerine !... Babası yoksul bir ciftci ailenin 9. cocuğuydu. Maddi olanaksızlıktan dolayı ilkokuldan ayrılmak zorunda kalmıştı... Okur-yazarlığı ancak kendini idare edecek kadardı. Oysa en kucuklerinin kendisi olduğu uc cocuğunun ucunu de mali yonden desteklemiş ve yuksek eğitim yapmalarını sağlamıştı.
Bunca yılın kırgınlığını boşa taşımış oluşuna yandı bir anda... Babası sadece sozlu ifadeye yatkın olmadığından duşuncesini doğru ifade edememiş, kendi de sormadığı icin bunca zamandır gerceği oğrenemişti. Artık cok gecti... Babasını toprağa vermişlerdi...

Ofkeyle kalkan zararla oturur” demiş atalarımız. Zararlı cıkmamak ancak kendimizi kontrole almamızla mumkun.

Nasıl mı! Tutum değişimiyle...

“Beni cok sinirlendirdi !...” demek yerine “Cok kızdım...”
“Onların kabahati !...” demek yerine “Belli ki ortada halledilmesi gereken bir sorun var...”
“Yapacağım hic bir şey yok !” demek yerine “Bir şeyler yapabilirim... Ne yapabileceğimi duşunmeliyim” diyebiliyorsak yanardağ gibi patlayıp ortalığı ateşimize bulamadan duygularımızı tanımlayıp cozum aramaya gecebilmişiz demektir.

Diyelim ki butun gun sinirinizi bozacak şeyler zincirleme devam etti. Eve geldiniz... Yorgunsunuz... Cocuğunuz oyuncaklarını yerlere sacmış, toplamasını istiyorsunuz. Biraz sonra baktığınızda halen oyununa devam ettiğini ve toplamaya başlamadığını goruyorsunuz. Bu bardağınızı taşıran son damla oluyor ve kapıyı carparak cıkıyorsunuz.

Cocuğunuz şaşkın!... Daha once de oyuncağını toplamadığı zamanlar olmuş ama hic bu kadar sert tepki gormemiş olduğundan iyice bocalıyor... “Annem/babam bana cok kızgın!” diye duşunuyor. Ustelik kendi de bir şeylere kızdığında kapıyı carparak cıkmanın normal bir tepki olduğunu orneklediniz.

Senaryoyu değiştirdiğimizi duşunelim. Eve geldiniz... Yorgunsunuz... Normalde sizi kızdırmayacak şeylere daha dayanıksız olduğunuzu biliyorsunuz. Cocuğunuz oyuncaklarını yere sacmış oynuyor, toplamasını istiyorsunuz. Bir sure sonra toplamadığını gorup sinirleniyorsunuz. Kapıyı carpmak ilk icinizden gecen olsa da “Cok sinirlendim” demekle yetinip cıkıyorsunuz odadan. Bunu yapmakla bir sorun olduğunu ilan etmekle kalmayıp bu sorunun tanımını da yapıyorsunuz. Sizin sinirlenmiş oluşunuz cocuğunuza bilgi olarak veriliyor. Onun cozmesi gereken bir muamma halinde kalmıyor. Ayrıca sinirli olmanın da normal bir duygu olduğunu ve kontrolun kişide olması gerektiğini de modellemiş oluyorsunuz.


Olumsuz Yonelimler;

Surat asmak,
Kusmek, konuşmamak,
Kavga etmek,
Kufur etmek,
Tekme ve/veya yumruk atmak,
Cisimleri fırlatmak

Olumlu Yonelimler;

Yuruyuş gibi enerji boşaltacak fiziki eylemler,
Sayı saymak,
Olayı başka acılardan da gormeye calışmak,

Kendimizi kontrol etmeyip olumsuz şekillerde tepki gosterirsek hic bir cozum elde edemeyiz. Kendimize guveninimizi sarsmış ve sağlığımızı da bozmuş oluruz.

Oysa kontrolumuzu kaybetmeyip olumlu yonelimde bulunursak cozumler kolay bulunur. Kendimize guvenimiz artar ve ilişkilerimiz kuvvetlenir. Ustelik de sozlerimizden cok davranışlarımızı kopye etme hazır bekleyen kucuklere de olumlu ornek oluruz.

Bir şeyle başedebilmenin en sağlam yolu onu yakından tanımaktır. Sinirlenmenin patlama dışında ne olduğunu incelersek;


01 - Sinirlenmek doğal ve normaldir.

02 - Sinirlenmek de sevgi gibi bir ceşit duygudur. Sactığınız surece sizde de kaynağı artar!

03 - Sinirliliğinizi sık sık belli ederseniz, kişiliğinizin tipik bir parcası haline getirirsiniz.

04 - Sinirlilik, sevgi gibi, insanın en cok yakınlarına yansıttığı bir duygudur. Bu negatif duygudan en cok sevdiklerimiz etkilenir.

05 - Bizi başkaları sinirlendiremez. Kaynakları bizim kendimizdedir. Neye dayanıp nelere dayanamayacağımızdadır. Bunu bildiğimiz surece onlemler almamız mumkun olacaktır.

06 – Sinirliliğimiz belli etmenin de uygun ve uygunsuz yolları var. Uygunlarını şecmek tamamen bizim kontrolumuzda.

07 – Kızgınlık genellikle ikinci sırada olan bir duygudur. Oncesinde tanımlanmamış başka bir duygu yatar. Bu ilk duygunun ne olduğunu acıklayabilirsek, sinirlenme durumuna gelmeyebiliriz.

08 – Kızgınlık olumlu değişime yol gosterdiği surece yapıcı olabilir.

09 – Kızgınlığın gercek hedefi sorunu cozmektir, buyutmek değil. Bu hale gelmesi duygunun olumsuz kullanımı olur ve artmasına yol acar.

10 – Yapılan araştırmalar genel bir aile ortamında sinirsel davranışların sergilenmesinin sevgi icinde davranışların sergilenmesinde 2 hatta 3 misli fazla olduğunu gostermekte.

Sinirsel davranışlara varmak cok kolayken, sevgi cinsli olanlara varmak emek, iyi niyet ve ozen gosteriyor. Zoru secenlerden olmamız tum dunyada sevgi artışına katkıda bulunacaktır.