

Cocuklar sosyal bir ortama uyum sağlayabilecek psikolojik olgunluğu ortalama 3 yaşını doldurduklarında kazanmaktadırlar.
Bu nedenle de bu yaştan itibaren bir sosyal kuruma devam etmeleri uygun olmaktadır. Daha oncesinde tek bir kişinin surekli ilgisine ihtiyac duyarlar ve bu ilgiyi paylaşabilecek olgunluğa erişmemişlerdir. Bu nedenle 3 yaş oncesi yuvaya gonderilen cocuklarda sıklıkla yuvaya uyum problemleri yaşanmaktadır. Anaokulu ne gibi ozelliklere sahip olmalıdır? Aileler cocukları icin anaokulu secerken nelere dikkat etmelidir? 3 - 6 yaş donemi cocukların zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimleri icin en onemli donemdir. Cocuklar oncelikle gelişimlerinin bir ozelliği olarak sosyalleşmek, başka cocuklarla bir arada olmak ihtiyacındadırlar. Yuvalar cocukların paylaşma, bir arada olma, birlikte hareket edebilme ve oyun oynama ihtiyacını karşılarlar. Becerileri ve zihinsel kapasiteleri birbirine denk olan yaşıtlarıyla bir arada olmak cocukların yaşayarak oğrenmelerini sağlar ve sosyal paylaşımın oğrenilmesinde etkilidir. Bu nedenle de anaokulu ve yuvaların cocukların bedensel, zihinsel, duygusal, sosyal gelişimlerini ve dil gelişimlerini destekleyici bir program uygulamaları ve bu programı uygun koşullarda sunmaları gerekmektedir. Cocukların tum gelişim alanlarını destekleyen bir program hazırlanmalı ve bu program cocukların keyifle ve ilgilerini cekebilecek şekilde takip etmelerini sağlayacak bir icerikte hazırlanmalıdır. Cocukların var olan ilgi ve yeteneklerini geliştirmeye yonelik değişik aktivitelerin sunulması onemlidir. Cocuklar hem eğlenmeli, hem oğrenmeli hem de yeni ilgi alanları bulmalıdırlar. Oğrenirken eğitim hayatlarının temeli olan birlikte hareket edebilme, grupla birlikte karar alabilme, sıra bekleme, kendini grup icinde ifade edebilme, ihtiyaclarını ifade etme, belirlenen kuralları oğrenme ve bu kurallara-sınırlara uyma gibi becerileri kazanmaları da onemlidir. Cocukların yaşlarına uygun olarak gerekli kavramları (renk, şekil, sayı vb), el becerilerini, sosyal becerileri oğrenmeleri evden cok yuva ortamında mumkun olmaktadır. Yuvada tum bu bilgi ve becerilerin belli bir sıra ile oğretilmesi soz konusudur. Programın uygulanması aşamasında yuva personelinin deneyim ve eğitimleri de cok onemli olmaktadır.
Anaokulunda daimi bir pedagog veya cocuk gelişimi konusunda deneyimli bir psikoloğun bulunması yuva seciminde birinci koşul olmalıdır. Cocukların becerilerinin ve gelişimlerinin takibini yapabilmek ve olası bir aksaklıkta aileyi uyarabilmek cok buyuk onem taşımaktadır. Cunku olası bazı problemler erken yaşta keşfedildiklerinde hızlıca cozumlenebilmekte aksi halde uzun yıllar suren, eğitim hayatını ve cocuğun sosyal hayatını etkileyen başka zorluklara donuşebilmektedirler. Ayrıca her cocuk zaman zaman bazı sıkıntılar yaşayabilmekte bu sıkıntılar değişik şekillerde ifade edilmektedirler. Cocuklardaki bu belirtileri ve değişiklikleri dikkatle gozlemlemek ve başka bir problemin işareti olduğunu keşfedebilmek uzmanlık ve deneyim gerektirmektedir. Ayrıca ailelerin cocukların eğitimi ve gelişimi konusunda ve uygun disiplin yontemleri konusunda yonlendirilmeleri ve desteklenmeleri onemlidir. Bu nedenle de yuva personelinin pedagoji eğitimli olması buyuk onem taşımaktadır. Temizlik ve fiziksel ortam zaten anne-babaların dikkat ettikleri ve fark etmekte zorlanmadıkları ozelliklerdir. Burada da dikkat edilmesi gereken şey fizik ortamın nasıl duzenlendiğidir. Orneğin cocuklar hangi aktivite sırasında nerede bulunuyorlar? Bu ortamlar o aktivitenin rahatca gercekleşmesi icin uygun ortamları mı? (orneğin boya yapılan yerde zeminin halı olması hem cocukların rahatı hem de hijyen acısından uygun olmayabilir) Merdivenler ne kadar korunaklı? Bahce ve bahcedeki oyun malzemeleri tum cocukların kullanımına acık mı ve cocuk sayısına oranlandığında yeterli mi? Oyuncak ceşitliliği var mı? Hangi malzemeler kullanılıyor? Boyalar vs cocukların ağzına almaları durumunda zararlı olabilecek nitelikte mi? Oyuncaklar ve diğer eğitim malzemeleri gercekten kullanılıyorlar mı? Serbest oyun zamanlarında ve bahce saatinde cocuklarla ilgilenen personel sayısı da onemlidir. Cunku cocuklar acık alanda daha hareketli olmakta ve zarar gorme olasılıkları artmaktadır. Bu nedenle bahce saatlerinde ve hareketli oyunlar sırasında normalde var olan oğretmen ve eğitimci sayısının takviye edilmesi onemli olmaktadır.
Cok onemli bir konu da sınıf mevcududur. Okul oncesi sınıflar 3 yaşta 10-12 civarı olmalıdır. Daha fazla sayıda cocuk icin tek oğretmen yeterli olmamaktadır. 4 ve 5 yaş grubunda bu sayının biraz daha uzerine cıkılabilir. Ancak ilkokul sınıfları gibi kalabalık ortamlarda cocukların bir arada duzen icinde bulunmalarını sağlamak guc olacağından ister istemez daha sıkı bir disiplin uygulanmaya calışılacak bu da cocukların ihtiyac duydukları rahatlık ve ilgi ihtiyacları ile ters duşecektir. Anaokulu cocuğa neler oğretir? İlerideki akademik ve sosyal yaşamına ne tur katkıları olur? Anaokulu cocuğun yaşamındaki ilk gercek sosyal deneyimdir. Cocuğun merkez olduğu ve tum ilginin uzerinde olduğu bir ortamdan uzaklaşıp ilgiyi, sevgiyi paylaştığı, bir duzen icinde grup halinde hareket ettiği, beklemeyi, sabretmeyi oğrendiği, tum ihtiyaclarını karşılaması icin desteklendiği ilk ortamdır. Cocuk yuvaya giderek oncelikle duzen oğrenir. Her gun aynı saatte kalkıp, aynı duzen icinde okuluna gitmektedir. Bu ev yaşamında da duzen sağlar. Belirli bir saatte yatmayı, duzenli olarak kahvaltı etmeyi oğrenir. Duzenli ve surekli arkadaşlıkları olur. Arkadaşlarını aramaya, onlar tarafından aranmaya başlar. Arkadaşlık ve arkadaşlarıyla paylaştıkları onemli olmaya başlamıştır. Anne-babası dışında oğretmeni ve okuldaki arkadaşları hayatında onemli olmaya başlarlar. Başka insanlarla ilişki kurmayı ve surdurmeyi oğrenir. Evde ortaya cıkan sorunlarda sorun cozmek zorunda kalmayabilir ancak yuvada orneğin oyuncağını paylaşması gerektiğinde uygun yontemle yaklaşamazsa hayal kırıklığı yaşayabilir ve bu yolla zaman icinde problem cozmeyi oğrenir. Kabul gormek, kabul etmek gibi sosyal kavramlar gelişmeye ve onem kazanmaya başlar. Yaşayarak, deneyerek oğrenme fırsatı elde eder. Her tur bilgi grupla etkileşim halinde oğretilmektedir ve mumkun olduğunca cocukların bir cok duyusuna hitap edebilecek bir oğretim planı uygulanır. Bu nedenle cocuğa evde oğretilen sistemsiz ve duz bir bilgiye oranla cok daha kalıcı ve muhakemeye olanak veren zengin bir oğrenme ortamı sağlanmaktadır. Bu tarz oğrenme cocukta surekli bir oğrenme isteği ve ihtiyacı yaratmaktadır. Tum bu bilgi ve deneyimin 6 yaşından once kazanılmasının asıl onemi cocuğun zihinsel ve duygusal gelişimi icin bu yılların cok onemli yıllar oluşudur. Bu donemde edinilen bilgiler hem cok kolay oğrenilmekte hem kalıcı olmakta ve oğrenme alışkanlığı geliştirmek acısından onem taşımaktadır. Anaokuluna giden cocukların gitmeyenlere oranlar ilkokulda cok daha uyumlu ve başarılı oldukları bilinmektedir. Ayrıca sosyal uyum ve arkadaşlık geliştirme becerileri acısından okul oncesi eğitim almış olan cocuklar cok daha şanslı olmaktadırlar. Okul oncesi eğitimin başka bir onemi de cocukların gelişimlerinin takip edilmesidir. Cunku anne-babalar cocuklarının gelişim alanlarını dikkatle takip edebilecek bilgi ve beceriye sahip olmayabilirler. Ayrıca her cocuk gelişiminin bazı alanlarında sorunlar yaşayabilir, ileriki yaşlarda yaşaması olası bazı problemlere ait ipucları verebilir. Bu belirtileri fark etmenin ve en uygun mudahalenin ne olduğuna karar vermenin en iyi yolu cocuğun anaokulu gibi yapılandırılmış bir ortamda duzenli şekilde takip edilmesidir. Anaokuluna başlayan cocuklara aileler nasıl davranmalıdır? Anaokuluna başlama hem aile icin hem de cocuk icin cok onemli bir ilk adımdır. Aileler bir cok kaygı yaşamaktırlar. Ozellikle de anneye fazla bağımlı olan ve evde kural oğretilmemiş, sorumluluk verilmemiş olan cocuklar icin anne-babalar daha fazla kaygı duymaktadırlar. Cunku genellikle bu cocuklar daha fazla uyum problemi yaşamaktadırlar. Cocuklar becerileri gelişmeye başladığı donemden itibaren kendi ihtiyaclarını karşılamaları icin teşvik edilmelidirler. Ayrıca, yemek, uyku, temizlik vb gibi konularda kurallar oğretilmelidir. Cocuk 2 yaşından itibaren yavaş yavaş nerede nasıl davranması gerektiği konusunda bilgilendirilmelidir. İstenen davranışlarla istenmeyen davranışların farkını oğrenmeye başlamalıdır. Burada tutarlılık onemlidir. İstenen davranışı karşısında her zaman olumlu bir ilgi alması cocuğu bu şekilde davranmaya isteklendirecektir. İsteklerinin makul olculerde karşılanması, bazı isteklerinin karşılanamayacağını bilmesi gerekmektedir. Aksi halde anne-babanın her talebi karşılayan tavrını cocuk girdiği her ortamda bekleyecek ve sonunda hayal kırıklığına uğrayarak yuvaya gitmek istemeyecektir. Oncesinde kural ve sınır oğretilen, sabretmeyi ve beklemeyi oğrenen ve anne ile bağımlılık ilişkisi yerine bağımsızlık ozelliğini kazanan bir cocuk yuvaya başlamak konusunda pek bir sorun yaşamayacaktır. Anne-babanın cocuğun gideceği yuvayı cocuk olmadan secmeleri ve karar verdikten sonra cocuğu goturmeleri uygundur. Cunku secme kararı cocuğa verildiğinde bizim icin onemli olmayan kriterler cocuklar icin onemli olabilir ve belki de pek uygun olmayan bir yuvayı cocuğumuz istediği icin secmek zorunluluğu oluşabilir. Biz de bunun etkisinde kalabiliriz. Cocuk icin uygun yuvaya karar verdiğimizde cocuğa bundan sonra oyun oynayabileceği, arkadaş edineceği ve yeni bilgiler edineceği bir okula gideceği soylenmelidir ve bir gun sadece ziyarete gidilmelidir. Ziyaret saatinin cocukların eğlenceli bir aktivite saati olması yararlı olabilir. Tum yuvayı gezdikten ve kendi oğretmenini tanıştırdıktan sonra yuva yetkilisi cocuğa yuva hakkında bilgiler verebilir. İlk gun fazla kalınmadan donulmelidir. Ozellikle 3 yaşındaki cocuklar icin cocuk istekli de ilk hafta gunde 1-2 saatten fazla yuvada kalmaması uygun olmaktadır. İkinci hafta 3-4 saate cıkarılabilir. Mumkun ise donem boyunca, değilse hic değilse 2 ay boyunca cocuğun yarım gun yuvaya devamı daha uygun olmaktadır. Cunku 3 yaş grubu cocuklar icin tum gun program psikolojik olgunlaşmalarının yetersizliği nedeniyle fazla yoğun gelebilmektedir. Yeni başladığı donemde cocuğa fazla soru sormak, yuvayı fazla ovmek, ne yediğiyle fazla ilgilenmek, sık sık yuvaya gidip bakmak cocuğun uyumunu bozabilmektedir. Cocukla ilgili bilgileri cocuğunuz yanınızda değilken yuva yetkilisinden almalısınız. Cocuğu sorularla bunaltmak yerine kendi anlattığı bir şey olursa onu dinleyip, ne kadar takdir ettiğinizi ve okula başladığı icin onunla ne kadar gurur duyduğunuzu belirtebilirsiniz. Her şey yolunda gidiyor gorunurken bile bir gun birden bire cocuğunuz yuvaya artık gitmek istemediğin belirtebilir. Paniğe kapılmadan sıkıntısının ne olduğun anlamaya calışmalısınız. Cunku cocukların yuvaya gitmek istememeleri genellikle yuva ile ilgili bir sorun olmamaktadır. Bazen yeni bir kardeşin geliyor olması, bazen anne ile ilgili sıkıntılar, bazen evde olan bir huzursuzluk gibi bir cok neden cocuğun yuvaya gitmek istemediğin belirtmesine neden olabilmektedir. Bu durumda yuvadaki uzmanlarla goruşup onlardan yardım almalısınız. Anaokuluna gitmekten korkma, ağlama, hatta sabahları mide bulantısı hissetme gibi davranışlar normal mi? Anne-babalar bu gibi davranışlar karşısından nasıl bir tutum icine girmeliler? 3 yaşını doldurmuş bir cocuğun yuvaya gidebilmek icin gerekli psikolojik olgunluğa sahip olması beklenmektedir. Ancak bazı cocuklar annelerinde ayrışmakta guclukler yaşayabilmekte ve bu nedenle de yuvaya gitmeye aşırı direnc gosterebilmektedirler. Hatta bu direc aşırı ağlama, kusma gibi uc sonuclara neden olabilmektedir. Tepkilerin bu derece aşırı olması cocuğun başka ciddi sıkıntılar yaşadığının bir gostergesidir ve ancak profesyonel bir bir yardım alınması koşuluyla bu problemin ustesinden gelinebilir. Bu durumda yuvadaki uzmanlar ile klinik ortamda calışan uzmanın işbirliği ile bu problem cozulebilmektedir. Ailenin bu konuda eğitilmesi ve cocuğun psikolojik olgunlaşmasının desteklenerek aile ile işbirliğinin sağlanması gerekmektedir. Bazen anne-babalar careyi cocuğu okuldan almakta ve yuvaya verme kararını ileri bir zamana ertelemektedirler. Boyle bir erteleme genellikle cozum olmamaktadır ve bu cocuklar ilkokula başladıklarında da benzer belirtiler gostermektedirler. Problem ne kadar erken cozulurse o kadar kolay olmakta ve cocuk bu durumun olumsuz etkilerine daha az maruz kalmaktadır. Okuloncesi eğitimde anaokulundaki eğitmenler ne gibi vasıflara sahip olmalıdır? Anaokulunda calışan oğretmen, yonetici ve cocuklarla teması olan her turlu personelin pedagojik bir eğitimden gecmiş olması onemlidir. Cunku cocuklar icin yuva icinde gorduğu ve temas ettiği herkes ve her şey okulu temsil etmektedir. Benzer bir dilin kullanılması, ses tonunun cocukları rahatsız edecek şekilde kullanılmaması, guler yuzlu olunması, mumkun olduğunca bakımlı ve temiz bir gorunumde olunması cocuklar icin onem taşımaktadır. Ozellikle oğretmenlerin cocukların duygularını anlamak konusunda yetenekli olmaları, empatik olmaları, problem cozme yeteneğine sahip olmaları, oyuna, dramatizasyona yatkın olmaları, kendi duygularını iyi ifade edebilmeleri, duzgun bir diksiyona sahip olmaları onemlidir. Ayrıca surekli cocuklarla bir arada olmak en az cocuklar kadar oyunu ve oyuncağı sevmeyi gerektirir. Sadece psikoloji veya pedagoji eğitimi almış olmak anaokulu oğretmeni olmak icin yeterli olmamaktadır. Anaokulu oğretmeni olacak kişinin, kişiliğinin de cocuklar gibi coşkulu ve eğlenceli olması gerekmektedir. Her cocuk mutlaka anaokuluna gitmeli midir? Eğer gidemiyorsa anne-baba neler yapmalıdır? 3 yaşından itibaren her cocuğun anaokuluna gitmesi onerilmektedir. Ulkemizde bir cok devlet okulunun anasınıfı mevcuttur ve her gecen gun de yaygınlaşmaktadır. Ancak cevresinde anaokulu bulunmayan ailelerin okul oncesi doneme ait cocuk yayınlarını takip etmelerinde yarar vardır. Anaokulları icin uretilen unite dergileri veya kavram oğreten ve bir cok beceriyi geliştiren bir cok yayın mevcuttur. Bunları takip edip gunluk bir program dahilinde cocukların masa başında calışmaya alıştırılmaları, el becerilerinin geliştirilmesi ve mumkun olduğunca yaşıtlarıyla bir arada oyun oynama olanağı sağlanması gerekmektedir. Ayrıca cocuk eğitimi ve gelişimi konusunda anne-babalar icin hazırlanmış yayınların okunması, anne-babalara cocuğun eğitimi sırasında ortaya cıkabilecek olası problemlerle baş etme becerisi kazandıracaktır. Okumak, oğrenmek, calışmak konusunda anne-babanın cocuğa ornek olması ve cocukta oğrenme isteği uyandırması onemlidir. Ulkemizde bir cok cocuk eline kalemi ilkokula başladığı gun almaktadır. Cocukların oğrenebilmeleri ve beceri geliştirebilmeleri icin onlara fırsat verilmesi, teşvik edilmesi ve ornek olunmasının onemi unutulmamalıdır. Cocukların cok kucuk yaşlarından itibaren onların becerilerini geliştirecek oyun malzemelerinin alınması-sağlanması onemlidir. Anne-babaların cocukların gelişim donemlerindeki zihinsel ihtiyacları konusunda bilgilenmeleri ve bu konuda bol bol okumaları gerekmektedir. Ancak bu yolla cocukları icin en uygun oyun malzemesini bulabilirler ve onları kendi ilgileri ve becerileri doğrultusunda eğitebilirler.