Sevgili Melek'ler; biz kadınların cok sık yaşadığı sağlık sorunlarını ve cozumlerini bu yazımızda paylaşıyoruz.


8 Mart Dunya Kadınlar Gunu oncesi, "kadına yonelik, şiddet", "Siyasette temsil oranı", Taciz-tecavuz", "Kadın istahdamı" gibi sorunları konuşuyoruz. Peki sağlık? Kadın olmanın en buyuk zorluklarından biri de sağlık alanında. Cunku kadınlar sadece kendi cinslerinde gorulen pek cok hastalıkla da mucadele etmek zorunda. İşte tum dunyada kutlanacak 8 Mart Dunya Kadınlar Gunu oncesi Yeditepe Universitesi Hastanesi’nden kadınlara sağlık rehberi…
MEME KANSERİ:
Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ozcan Gokce, erken tanının meme kanserinde cok onemli olduğunun altını ciziyor: “Erken tanı icin temelde onerilen ve birbirlerini tamamlayan uc yontem var: Bunlardan ilki, kendi kendine yapılan meme muayenesi. 20 yaş sonrasında her kadın Âdetin 7–10 gunleri arasında ayda bir kez memelerini muayene etmeli. Ayrıca 20 – 40 yaş arasında 1–3 yılda bir, 40 yaşından itibaren de yıllık olarak bir genel cerrahi uzmanına meme muayenesi yaptırılmalı. Ucuncu ve en onemli erken tanı icin tarama yontemi olan radyolojik goruntuleme metodu mamografi, 40 yaşından sonra duzenli yapılması halinde meme kanserinin erken yakalanmasında kilit rol oynuyor.”
RAHİMAĞZI KANSERİ:
Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cem Fıcıcıoğlu, “Rahim ağzı kanseri her yıl 500 binden fazla kadında goruluyor. Rahim ağzı kanseri tum dunya kadınları arasında meme kanserinden sonra gorulen en sık ikinci kanser turudur. İstatistiklere gore 250 bin kadın her yıl bu hastalık nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Kansere donuşmeden erken donemde yakalanması pap-smear testi ile mumkundur. Bu yuzden, butun kadınlara yılda bir defa smear testi onerilmektedir. Kanser onculu bu hastalıkların cerrahi tedavileri tum dunyada ve ulkemizde bilinmekte ve uygulanmaktadır. Ayrıca son yıllarda HPV`nin yuksek riskli bazı tiplerinin rahimağzı kanserinin ve onun oncul hastalıklarının hemen hepsinde ana neden olduğu, virusun hucrelerde kansere donuşumu başlattığı gosterilmiştir. Bu virusun bulaşmasını onleyerek kanser ve diğer hastalıklardan korunmanın mumkun olabileceği ise son yıllarda one cıkan bir konudur. HPV`nin kanser oluşturan yuksek riskli tiplerinden olduğu kadar cinsel siğillere yol acan HPV tiplerinden de korunmak onemlidir. Virusun bulaşmasını kızamık, suciceği, grip gibi hastalıklarda olduğu gibi bağışıklık sistemi yoluyla, vucuda virus girse bile onu savunma sistemimizle yok ederek onlemek, aşı ile mumkundur. HPV aşısı son on yılın en onemli toplum sağlığı ve kanserle mucadele cabalarının başında gelmektir. Koruyucu hekimlik acısından cocukluk cağından itibaren başlayarak kız cocuklarının ve hastalıkla karşılaşmamış genc ve yetişkinlerin aşının koruma şemsiyesi altına alınması gerekmektedir.”
OSTEOPOROZ:
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doc. Dr. Ece Aydoğ, osteoporoz konusunda hastaları doğru tedavi konusunda uyarıyor: “Kadınlarda kemik kaybını hızlandıran nedenlerden en onemlisi menopozdur. Menopoz ile birlikte cinsiyet hormonları azalmaya başlayınca kemik kutlesi de azalmaya başlamakta ve ilerleyen yıllarda kırık riski artmaktadır. Bu kırıklar da bircok sıkıntıyı beraberinde getirmektedir. Orneğin omurga kırıkları bel ağrılarına ilaveten zaman icersinde boy kısalmasına ve sırtta kamburlaşmaya yol acmaktadır. Bu durum kadında sindirim ve solunum problemlerine yol acabileceği gibi kas kuvvetinde azalmanın da katkısı ile denge bozukluğuna neden olmakta ve buna bağlı duşme riski artmaktadır. Dolayısı ile yeni kırıklara davetiye cıkarılmış olmaktadır. Tum bunlar kadını gunluk yaşam aktivitelerinde bağımlı hale getirmekte ve sonuc olarak depresyon tablosuna yol acmaktadır. Ayrıca 65 yaş sonrası daha fazla gorduğumuz kalca kırıkları da olum riskine neden olabilmekte ve hayatta kalanlarda ise ağır ozurluluk tablosu ortaya cıkmaktadır.
Osteoporozun en etkili tedavisi kemik kaybının onlenmesidir. Bunun icin daha cocuk yaşlarda onlemler alınmaya başlanmalıdır. Cocukların diyetle yeterli miktarda kalsiyum ve fosfor alması ve yeterli duzeyde guneş ışığına maruz kalmaları sağlanmalıdır. Ozellikle vucuda yuk bindiren egzersizler daha cocukluk yıllarından itibaren yapılmaya başlanmalıdır. Hayat boyu sigara, fazla alkol ve kahve tuketiminden kacınılmalıdır. Eğer osteoporoz tanısı almışsak ilac tedavileri ve duzenli egzersiz ile kemik kaybını durdurabilir hatta bir miktar arttırabiliriz de. Ayrıca yine yaşlılarda duşmelerin onlenmesi icin gerekli tedbirlerin alınması kırık riskini onemli olcude azaltır. Bu onlemlerin başında dengeyi geliştirmek icin yapılan egzersizler gelmelidir. Ayrıca hem kemik kutlesini arttıran hem de dengenin sağlanmasında onemli bir faktor olan kas kuvvetlendirme egzersizleri de mutlaka ilave edilmelidir. Gorme ve işitme kusurları varsa mutlaka duzeltilmeli, sakinleştirici ilaclardan kacınılmalı, duşmeyi onlemeye yonelik ev duzenlemeleri yapılmalı, gunluk yaşam aktivitelerinde yardımcı cihazlar kullanılmalı ve mutlaka D vitamini desteği verilmelidir.”
İDRAR KACIRMA:
Uroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kemal Sarıca, “idrar kacırma” sorununun cozulebilir bir sorun olduğunu belirterek kadınların doktora gitmekten cekinmemesi gerektiğini belirtiyor. “Temelde kadınların hastalığı olan idrar kacırmaya tıpta inkontinans denmektedir. İnkontinans 35 yaşın uzerindeki her 5 kadından birinde goruluyor. Kişinin sosyal yaşantısını etkileyecek olan her idrar kacırma bir hastalıktır ve tedavi edilmelidir. İdrar kacırma; oksurme, hapşırma veya gulme gibi karın ici basıncın arttığı durumlarda ortaya cıkabileceği gibi, daha az eforla da (yurumek, yataktan kalkmak gibi) meydana gelebilir. Bu tip idrar kacırmaya zorlanma(sıkışma) tipi idrar kacırma-inkontinans adı verilmektedir. Bu hastalarda kacırma, kişinin ani olarak idrara cıkma ve sıkışma hissi ile beraberdir. Bazı kişilerde ise idrar kacırmanın iki tipi de birlikte gorulur. Bu tip idrar kacırmaya da karışık tip inkontinans denir. İdrar kacırma şikÂyeti olan hastalarda tedaviden once yapılacak tetkiklerle idrar kacırmanın neden kaynaklandığını ve hangi tipte olduğunu belirlemek gerekir. Gerektiğinde ise urodinami adını verdiğimiz idrar kesesinin fonksiyonlarının değerlendirildiği testi yapmak gerekir. Bu test de mutlaka bu konuda uzmanlaşmış bir urolog tarafından yapılmalıdır. İdrar kacırmanın tedavisinde ise mesane eğitimi, fizik tedavi yontemleri (kasık adalelerinin guclendirilmesi), ilac tedavileri, elektrikle uyarma (stimulasyon), menopozdaki kadınlarda hormon tedavisi ve cerrahi yontemler olmak uzere ceşitli tedavi alternatifleri bulunmaktadır. İdrar kacırma sorunu cok onemli bir sosyal problem olup, gunumuz modern tedavileri ile başarılı olarak ortadan kaldırılmaktadır.”
OBEZİTE:
Beslenme ve Diyet Uzmanı Zehra Akoren, kilo problemi olan kadınların, ceşitli diyet programları uygulamalarının yanlış olduğunu vurguluyor: “Zayıflama diyeti diye bir Diyet yoktur. Diyetler; hastalar ve hastalıklar icin vardır. Diyet negatif bir kelimedir etkisi olumsuzdur. Kilo problemi; hayatımızı duzene sokmakla, stres yonetimi ile duşuncelerimizi yapılandırmakla, SAĞLIKLI BESLENME -Egzersiz ile cozulur. Kişiler ic salgı bezlerinin (Tiroid, bobrek ustu bezleri, kadın doğum hormonları, leptin seviyesi vb...) sağlıklı calıştığından ve gıda alerjilerinin olup olmadığından mutlaka emin olmalıdır”
KALP HASTALIKLARI:
Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Değertekin, kadınlarda kalp krizi gorulme sıklığının sanılanın aksine erkeklerden az olmadığını belirterek kadınlara onerilerde bulunuyor:
“Kalp krizinde ozellikle 60 yaşından sonra kadınlar erkeklerle eşit duruma gelmektedirler. Bunun yanında kadınlarda olumsuzluk hastalığın tanınması ve tedaviye yanıtta da devam etmektedir. Araştırmalar, ilk kalp krizini izleyen 1 ay icinde olum riskinin, 6 ay icinde de olum riski ve yeniden hastaneye yatma gereksiniminin erkeklere gore kadınlarda daha yuksek olduğunu gostermektedir. İlk kalp krizinden sonra kadınlarda olum riskinin erkeklere gore %70 daha fazla olduğu saptanmıştır. Kadın hastalara sigara icmemelerini, yağlı yiyeceklerden ve dolayısıyla obeziteden kacınmalarını, yuksek tansiyonlarını takip ettirip gerekiyorsa duzenli ilac kullanmalarını, duzenli beslenmelerini ve haftada en az 3 kez 45 dakika duzenli spor aktivitelerinde bulunmalarını, stres ve depresyondan kacınmalarını tavsiye ediyoruz.”