
Dermatoloji Anabilim Dalı Oğretim Uyesi
Erkek tipi sac dokulmesi sacta androjenlerin etkilerine karşı kalıtsal bir duyarlılık nedeniyle oluşur. İnsanlardaki, ozellikle erkeklerdeki sac dokulmelerinin %95 gibi buyuk bir bolumunu oluşturur. Beyaz ırkta diğer ırklara gore daha fazla gorulmektedir. Tum erkeklerin ucte ikisinde klinik olarak gozlenen bir erkek tipi sac dokulmesi olduğu varsayılmaktadır.
Erkek tipi sac dokulmesi klinik olarak ilerleyen yaşla birlikte giderek artan bir seyir gosterir. 20 yaştan sonra başlayan alın-sac cizgisinin giderek onden arkaya doğru ilerlediği ve acılma alanlarında dağınık, seyrek saclar bulunduğu gorulur. Sac folikullerinin ilerleyen bicimde minyaturleşmesi sonucunda kafa derisinde gozle gorulur sac dokulmesi ortaya cıkar.
Saclı deride testosteronun dihidrotestosterona donuşumundeki hızlanma ve dihidrotestosteron miktarının artışı normal sac kıllarının, buyumeyen cılız vellus tipi kıllara donuşumunu sağlar.
Testosteronun dihidrotestosterona donuşumunu sağlayan enzim reduktaz enzimi olup, muhtemelen erkek tipi sac dokulmesinden birincil olarak sorumludur. Gunumuzde erkeklerin en onemli kozmetik problemi olan erkek tipi sac dokulmesi nin onlenmesi veya giderilmesi ile ilgili araştırmalar insanlık tarihi kadar eskidir. Piyasada yuzlerce bitki ve yosun ekstrelerinden hazırlanan ceşitli losyon, şampuan ve haricen kullanılan karışımların yaygın olarak kullanıldığı erkek tipi sac dokulmelerinde etkinliği bilimsel olarak gosterilebilmiş sadece iki preparat mevcuttur. Bunlardan ilki antihipertansif bir ilac olan minoxidilin %2 ve %5′lik solusyon şeklindeki formları erkek tipi sac dokulmelerinde kullanılabilir. Etki mekanizması kesin olarak bilinmemekle birlikte saclı derideki kan akımını arttırarak sac gelişimini sağladığı ileri surulmektedir. Erkek ve kadın hastalarda da kullanılabilen minoxidil, topikal formlarda oldukca guvenli bir ilactır. Nadiren gorulen kan basıncı duşmesi, saclı deride irritasyon, kızarıklık, yanma, kaşıntı ve kuruluk istenmeyen yan etkileri arasındadır.
Son yıllarda geliştirilen ve erkek tipi sac dokulmelerinde oldukca etkili olduğu bildirilen bir diğer ajan ise finasterid etken maddeli ağız yoluyla alınan bir ilactır.Tip II -reduktaz enzimini inhibe ederek, testosteronun dihidrotestosterona donuşmesini engelleyerek serum ve saclı derideki dihidrotestosteron duzeyini azaltır. Gunluk 1 mg. dozda finasterid’in 2 yıldan uzun suren klinik calışmalarda sac dokulmesini durdurduğu veya yavaşlattığı ve sac buyumesini arttırdığı gozlenmiştir. Tedaviye başlandıktan itibaren 3. ayda iyileşmenin gozlendiği ilac tedavisi sırasında yapılan calışmalarda ciddi bir yan etki oluşmadığı bildirilmektedir. Tedavi sırasında %1-2 oranında ortaya cıkabilecek cinsel isteksizlik, erektil disfonksiyon ve ejekulat volumunun azalması dışında yan etki gozlenmemekte ve istenmeyen tum etkilerin geri donuşumlu olduğu vurgulanmaktadır. Finasterid gebe ve gebe olma olasılığı olan kadınlarda kontrendikedir. Ayrıca yapılan calışmalar finasteridin erkek tipi sac dokulmesi olan postmenapozal kadınlarda etkisiz olduğunu gostermiştir.
SAC DOKULMESİNİN SEBEPLERİ
Olağan Sac Dokulmesi:
Genellikle geri donuşumlu olan bu sac dokulmesi yeni doğan ‘ bebeklerde gorulen ani sac dokulmesi yada kadınlarda doğum sonrası gorulen yaygın sac dokulmesini tanımlar. Omrunu tamamlamış sac kendiliğinden veya dış etkilerle (tarama, şampuanla yıkama, fırcalama, saca şekil verme calışmaları) dokulur. Bunun yerine yeni sac cıkar. Gunde ortalama 100 adet sac dokulur.
Anagen Effluvium :
Radyasyona veya bazı kimyasal maddelere maruz kalındıktan sonra gorulen ani sac kaybıdır. Bu tip sac dokulmesi en cok kanser nedeniyle kemoterapi ve radyoterapi uygulanan hastalarda gorulur. lşleme maruz kalınmasını takiben 1-3 hafta icinde ani sac kaybı meydana gelir. Kemoterapiye bağlı sac dokulmeleri genellikle geri donuşumlu iken radyoterapinin neden olduğu dokulmelerde geri donuş imkansız gibidir.
Telogen Effluvium :
Sağlıklı bir kişide sacların %85-90’ı anagen fazda iken %10-15’i dinlenme fazındadır (telogen faz). Yani saclarımızın bir kısmı dokulurken bir kısmı yenilenir. Bu olağan sac siklusu esnasında gunde ortalama 50-1 00 sac teli normal olarak dokulur. Bazen dış etkenlere bağlı olarak dinlenme fazına giren sac oranı artar. Boylece telogen effluvium olarak adlandırılan ve uzun bir sure boyunca sacın yaygın bir şekilde incelip dokulduğu donem başlar. Telogen effluviumun nedenleri kısaca şu şekilde sınıflandırılabilir:
a) Tiroid anormallikleri: Hipo veya hipertroidizm
b) Proteinden yoksun ağır diyetler
c) Fiziksel veya duygusal stres
d) Gecirilen buyuk ameliyatlar
e) Demir eksikliği anemisi
f) Menapoz
g) Bazı ilaclar: Heparin, beta blokerlar, vitamin A, warfarin, doğum kontrol hapları….
Bazı araştırmalar ise sac siklusunun farklı fazlarında gelişen değişiklikler temelinde tanımlama yapmıştır.
1. Erken anajen terk. Normal anajen faz 2.7 yıl surer. Bu tip sac dokulmelerinde ise sac folikulleri bu sureyi doldurmadan telojen faza girer. İlac alımında, yuksek ateş esnasında oluşan sac dokulmeleri bu tiptir.
2. Gecikmiş anajen terk. Burada anajen faz uzun surer. Normalde belli bir sayıda sac folikulu anajen fazdan telojen faza gecmesi gerekiyorken, bu işlem gercekleşmez ve neden ortadan kalkınca normalden cok fazla sac koku telojene gecer (Birikmiş anajen fazdaki sac folikulu nedeniyle) ve bir anda cok miktarda sac dokulur. Gebelik sonrası sac dokulmesi bu tiptir.
3. Kısa anajen. Bazı vakalarda anajen faz kısa surer bu da anajen/telojen oranını yukseltir. Bir anda dokulen sac sayısı artar.
4. Erken telojen terk.
5. Gecikmiş telojen terk. Mevsimsel sac dokulmesi bu yolla olmaktadır.
Telojen effluvium daha sıklıkla kadınlarda gorulur. Akut telojen effluvium 2-6 ay surer ve tam iyileşir.
Trikotillomani (Sac yolma takıntısı):
Psikolojik kokenli olan bu rahatsızlıkta kişi kendi sacını yolma eğilimindedir. Tipik olarak sac yamalar halinde gorunmektedir. Kalıcı sacsız alanlara neden olan bu durumda mutlaka psikoterapiye ihtiyac vardır. Aksi taktirde sac ekimi sonuc vermez.
Traksiyon Alopesisi:
Sacın sıkı şekilde geriye doğru bağlanması sonucunda kıl folikullerinde oluşan hasara bağlı olarak ortaya cıkan kalıcı sac dokulmesidir.
Alopesi Areata:
Nedeni tam bilinmemekle birlikte otoimmun kokenli (vucudun savunma sistemi hastalığı) olduğu duşunulen bir rahatsızlıktır. Saclı derınin herhangi bir bolumunde dairesel alanlar halinde sac dokulmeleri meydana gelir.Halk dilinde sac kıran olarak adlandırılır. Bazen de butun kafa derisindeki sacın, hatta butun vucuttaki kılların kaybıyla seyreder. Bunların dışında yara dokusu oluşturmayan, geri donuşumlu, ve yaş, cinsiyet ve ırk tercihi olmayan bir hastalık olarak tanımlanır. Cocuk ve erişkin her yaşta gorulebilir.
Diffuz alopesi :
Diffuz alopesi, butun kafa derisi uzerinde yayılan jeneralize veya global sac dokulmesidir. Ciddi boyutlarda sac kaybı olana kadar genellikle farkedilmez. Diffuz alopesinin gidişatı değişkendir ve nedene bağlı olarak devamlı veya donem donem artan şekilde olmaktadır.
Sikatrisiyel alopesi :
Sikatsiriyel alopesi sac folikullerinin kalıcı yıkımından ve fibrozisinden (yara dokusu oluşumu) kaynaklanmaktadır. Genellikle dairesel şekilde oluşurken, yaygın bir şekilde de olabilir.
Herediter ve konjenital alopesi :
Bu tip sac dokulmeleri ceşitli kalıtımsal hastalıklardan veya gebelik ve doğuma bağlı hastalık veya komplikasyonlardan kaynaklanmaktadır. sac dokulmesinin genetik nedenlerini, genetik yatkınlık zemininde başka nedenlerin eklenmesiyle oluşan bir durum mu yoksa tamamen genetik dışı başka nedenlerle mi geliştiği konusu son derece onemlidir. Zira tamamen genetik nedenli bir sac dokulmesinin tedavisi farklı olacak, salgı sistemine bağlı bir nedenle oluşan sac dokulmesi tedavisi farklı olacaktır. Anemiye veya salgı sistemine bağlı bir hastalığa veya ağır gecirilmiş ateşli hastalığa bağlı sac dokulmesinin tedavi yaklaşımı ayrı ayrı olacaktır. Androgenetik Alopesi (erkeksi sac dokulmesi) cinsiyetten etkilenen Otosomal dominant bir durumdur. Erkekler hastalık genini sadece tek ebeveynlerinden de alsalar hastalığı gosterirler, ancak kadınlar androjen hormonları erkeklerden daha az olduğundan heterozigot durumunda hastalığı gostermezler. Kadınlar ancak homozigot olurlarsa (her iki ebeveynden de geni alırlarsa) hastalığı gosterirler.
Androjenik Sac Dokulmesi:
Androgenetik alopesi erkeklik hormonuna bağlı genetik sac dokulmesi olarak ta adlandırılmaktadır. Bu sex hormonuna bağlı genetik durum sadece erkeklerin değil kadınlarında en sık sac dokulmesi nedenleri arasındadır.Onlu yaşların ortalarından itibaren, testesteronun DHT’a donuşumu ile başlar. Miniaturizasyon ile başlayan surec sac folikullerinin dokulmesi ve kellikle sonuclanır. Androgenetik sac dokulmesi genetik olarak meyilli sac folikulleri uzerinde sex hormon etkileri sonucu meydana gelir.
Sac dokulmesi birbirinden bağımsız 3 ayrı etki ile oluşur. Aşağıda bu etkileri ayrı ayrı inceleyeceğiz.
Genler:
Spesifik genlerin varlığı olmadan yaygın kellik gercekleşmez.Bu genler anne ya da babadan gecebilir.
Hormonlar:
Tum normal erkek ve kadınlar erkeklik hormonu uretirler.Bunlar daha sık olarak Testesteron, androstenodione ve Dihidrostestesterondur. Erkeklerde testis ve adrenaller, kadınlar da over ve adrenal gland tarafından uretilir. Bu hormonlar her iki seks icinde onemli olup, farklı konsantrasyonda bulunur. Erkeklerde daha dominant bir role sahip olup cinsiyet farklılaşmasından sorumludur.Testesteron 5-alfa-reduktaz isimli enzim aracılığı ile Dihidrotestesterona(DHT) donuşturulur. DHT, genetik olarak yatkın kişilerde belli bir zaman sonra androgenetik sac dokulmesinin kadın veya erkek paterninin oluşumundan sorumludur.İşte kafamızın arka ve yan bolumlerinde yerleşmiş olan sac koklerimizin bu hormondan etkilenen reseptorleri (algılayıcıları) icermemesi estetik cerrahi sac ekiminin gelişmesinin temelini oluşturmaktadır. Genetik olarak sac azalmasına meyilli insanlar icin sac ekimi sevindirici bir durum oluşturur.
Yaş:
Sac dokulmesinin kesin bir başlama yaşı yoktur. Bu basit, fakat goz ardı edilmemesi gereken bir surectir. Yavaş yada hızlı olabilir. Onlu yaşlarda başlayabildiği gibi hayatın sonunda da başlayabilir. Belli bir hızla ilerleyebilen ya da bir miktar stabilize olup tekrar hızlanabilen dinamik bir surectir. Gorulduğu gibi genler ve hormonlar tek başına yeterli değildir.
Yaşlanan organizmanın dayanıklılığı azalır. Sac da bir organizma parcası olduğundan, gecen yıllar sacların da dayanıklılıgını azaltır. Genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde gecen zaman icerisinde sac dokulmesi oranı artar.
Kelleşme ile erkeklik hormonu arasında bir ilişki vardır. Androgen hormonu erkeklik hormonudur. Bir androgen hormonu olan testeron Alfa-5 reduktaz isimli enzim tarafından dihidrotestosterona (DHT) donuşturulur. DHT de sac kokleri uzerindeki reseptorlere baglanarak etkisini gosterir. Alfa-5 reduktaz enzim eksikliği olan erkeklerde sac dokulmesi oluşmaz. DHT genetik olarak yatkınlığı olan kişilerde anagen faz suresini kısaltır. Bu durum her sac yaşam dongusunde anajen fazın daha da kısalmasına yol acar. Bu sacın maulaşabileceği maksimum sac uzunluğunun azalması ve sacların genel gorunumunde anagen fazında olan sacların goreceli olarak azalması demektir.
Katajen ve telojen faz (ara faz ve dinlenme fazı) sacın dokulmesi ile sonlanır. Bu fazlarda sure olarak değişiklik olmaz. Ancak anajen faz kısaldığında herhangi bir anda tum sac kutlelerindeki oranlar goreceli olarak artmış olur. Bu da orantısal olarak daha fazla sacın dokulmesi demektir.
Anajen fazda normalde iki tip sac uretilir: 1. Terminal(kalın ve renkli)saclar 2. Vellus (ince ve renksiz) saclar. Bilindiği gibi vellus saclar daha cabuk dokulen saclardır. Yine Androgenetik Alopesi kişilerde hormonların ve genlerin etkisiyle terminal sac koklerinde gittikce hızlanan bir bicimde kuculme (minyaturizasyon) oluşur. Bunun sonucu terminal saclar vellus saclara benzemeye başlar. Minyaturize olmuş koklerde zayıf, ince ve renksiz (vellus) saclar uremeye başlar. Kuculmeye devam eden kokler bir sure sonra mikroskopla incelendiğinde hucre kılıfının bir kalıntısı haline donduğu gorulur ve sac koku boylelikle yok olur.
Hem erkekler hem de kadınlar androjen hormonu taşırlar. Herkeste bu hormonlar olduğuna gore nicin herkesin sacının dokulmediği sorulabilir. Burada genetik taşıyıcılık olması yanında aşağıda belirtilen hususlar da onemlidir:
1. Androgenetik Alopesi olanların sacındaki androjen reseptorlerinin sayısı fazladır. Hormon normal duzeyde olsa onu bağlayan reseptor cok olduğundan hormonun sac uzerine etkisi cok olmaktadır.
2. Androgenetik Alopesili kişilerin reseptorleri daha hasastır.
3. Androgenetik Alopesili vakalarının Alfa-5 reduktaz enzimi aktivitesi daha fazladır.
Stres ve Sac Dokulmesi :
Deri hastalıkları ile stres ve ruhsal olaylar arsındaki ilişki oteden beri bilinir. Kişi psikolojik sıkıntılarını kişisel yada ailsel sorunlarını bir dermatolojik problem halinde yansıtabilmektedir. Ayrıca kendiliğinden oluşmuş bir deri problemi (sac dokulmesi) kişide vucut imajını zedeleyecek bireysel, psikolojik bozukluklara ve hatta psikososyal olumsuzluklara yol acabilmektedir. Kısaca anlatılmak istenirse, sac dokulmesi ve stres arasında iki ceşit ilişki soz konusudur:
1. Birinci ilişki norotik bir ruhsal yapının desteklediği gorunurde organik bir neden olmaksızın, stresin koruklediği sac dokulmeleri oluşabilir.
2. İkinci ilişki ise sac dokulmesi sonucu oluşan gorunume karşı kişinin geliştirdiği psikolojik reaksiyonlardır.
Stres zemininde gelişen sac dokulmelerine ilişkin ceşitli onlemler cok eski tarihe dayanır. Tıp literaturu ani, ciddi stres sonucu ortaya cıkan dramatik sac kayıpları ornekleri ile doludur. Sevilen birinin olumu, sevgiliden ayrılık, iş kaybı,? gibi akut, ciddi stres halleri carpıcı, hızlı, şiddetli sac dokulmelerine yol acabilir ve bu duruma stresle tetiklenen telojen effluvium denir.
Kronik, sinsi, yavaş gidişli sac dokulmelerinde, dış etkilerin yanında psikonevrozlar ve kronik anksiyete de etkilidir. Burada sac koklerinin anajen evreden telojen evreye prematur presipitasyonu yoluyla strese yanıt oluştuğu duşunulmektedir.
Alopesi areata (Sac Kıran): Madeni para buyukluğunde, yani 2-2,5 cm capında dairesel ? oluşan sac dokulmesidir. Her iki cinste oluşabilir. Coğu vaka kendiliğinden gecer. Bu hastalığın ortaya cıkışında psikososyal streslerin etkili olduğu gosterilmiştir. Ozellikle cocuk hastalarda yapılan incelemeler sac dokulmesi oncesi donemde cocukların negatif yaşam olaylarıyla karşı karşıya kaldıkları tespit edilmiştir.
Psikolojik stres sonrası olan sac dokulmelerinin altında yatan esas olay psiko-noroendokrin sistem ile immun sistem arasındaki karmaşık etkileşmedir. Yani immun sistem psikolojik olayların etkisiyle harekete gecer ve sonucta sac dokulmesi meydana gelir.
Stres ile sac dokulmesi arasındaki ikinci ilişki sac dokulmesinin yarattığı psikolojik sorunlar (stres)dır.
Sacı dokulen insanlarda yapılan ceşitli psikolojik olcumler benlik duygusu, vucut imajı, oz saygı, kendine guven gibi duyguları etkilediği ortaya cıkmıştır.
Sac dokulmesi yaşayan kadın ve erkeklerde yapılan calışmalarda erkeklerde sac kaybının artmasıyla depresyon, ice donukluk, aşırı sinirlilik, ozbenlik duygusunda azalma gibi olumsuz sonuclar cıkarken, kadınların da gunluk yaşamlarını negatif etkilediği ve sosyal problemler yaşadıkları gorulmuştur. Erkeklerin aktif olarak bu durumla başa cıkabildikleri ancak kadınlarda saca cinsel kimlik, seksualite, cekicilik gibi kulturel ve kişisel ozel anlamlar verildiğinden başa cıkmaları daha zor olmaktadır. Bu tip kişiler toplum icersinde daha gergin, utangac davranmakta, boyunlarını daha dik tutmakta (boyun ağrısına yol acan), sık sık sacını yıkamak, kurutmak gibi yontemlere başvurmaktadırlar. Sonuc olarak stresli, gergin, psikolojik problemleri olan bireyler olmaktadırlar. Tedavi konseptinde bu durum dikkate alınmalıdır. Tedavide bilgilendirme, empatik dinleme ve davranışları iyileştirme gibi psikosoyal destek gerekirse ilac tedavisi uygulanabilir.
Kozmetik Uygulamaların Ortaya Cıkardığı Sac Problemleri :
Uzun yıllardır temel amac olarak sacı duzenli tutmak ve gorunumunu guzelleştirmek icin değişik yontemler uygulanagelmektedir. Bunlar kimyasal maddeler, kozmetik urunler vs. dir. Ancak bu maddeler ve yontemler sac ve saclı deri icin fiziksel bir travma nedeni olur ve bazen istenilmeyen yada kalıcı olabilen değişikliğe yol acar. Uygulamaların yalnış yapılması, kimyasal maddelerin icindeki etken maddeler ve uygulama yapılan sacın kalitesi bu olumsuz değişmelere katkıda bulunur.
Yapılan kozmetik uygulamalar:
1. Sacı temizlemek icin kullanılan şampuanlar: Piyasada var olan bir cok şampuan turu farklı şekillerde formule edilir ve ticari olarak normal, kuru, yağlı, harap olmuş saclar ve boyalı saclar icin formule edilmiş olarak satılırlar. Yağlı saclar icin kullanılan şampuanlar eğer gunluk olarak kullanılırsa sacta kurumaya yol acarlar. Yine şampuanlar icindeki maddelere karşı irriten veya allerjik dermatitlerin gelişmesi mumkundur.
2. Sac Boyaları: Tedrici renklendirme yapan sac boyalarının kontak dermatit yapma ozelliği azdır ancak sert, kırılgan, cansız saca neden olduklarından zararlı olabilirler. Ayrıca sacta kalan metal artıkları kalıcı boya ve perma solusyonunun uygulamasını zorlaştırır. Boyle bir uygulamada yapılırsa sacın kırılmasına neden olur.
Yarı kalıcı boyaların sac şaftında oluşturdukları hasar azdır ancak icerdikleri boya nedeniyle kontak allerjik dermatit yapabilirler.
Kalıcı boya uygulamalrı iki turlu olabilir. Daha koyu bir renk isteniyorsa tek bir işlem yapılır. Ancak daha acık renge boyama isteniyorsa iki aşamalı bir surec yaşanır. Once mevcut sacın soldurulması gereklidir. Soldurma işlemi icin hidrojen peroksit yada amonyak kullanılır. Bu esnada sac kırılgan, kırışmaya musait ve cansız bir gorunum alır. Sac şaftına oldukca zarar veren bu işlem sonucunda sac govdesinden %?.3 oranında ağırlık kaybı olur ve boylece sac zayıflar ve kırılabilir hale gelir.
Sacı şekillendirmek icin, sacın taranması, fırcalanması, jel, sprey, kopuk surulmesi gibi işlemler yapılmaktadır. Sacın arka bolgeye sıkı bir şekilde toplanması yada kıvırarak sacın duzleştirme cabası ile sıkca taranması travmatik alopesi denen bir durumu ortaya cıkarabilir.
Yuvarlak fırca alopesisi bu tur fırcaların sık ver sert bicimde uygulanması ile ortaya cıkar. Burada mevcut bir anomali sonucu zaten kırılgan olan bir sacta kuvvetlı fırcalamalar saca zarar vererek fırca alopesisini oluştururlar.
Masaj alopesisi: Saclı deriye ilacların masaj yoluyla uygulanması sonucu oluşur.
Sacı şekillendiren sprey, jel, parlatıcı gibi maddelerin aşırı kullanımı sac şaftında şişliklere yol acan ve boncuk sac diye tanımlanan bır durum yaratabilir.
Travmayla birleşince kuru, cansız ve kırılmaya musait saclar oluşabilmektedir. Burada ozellikle polyvinylpyrrolidone, vinil asetat ve sertleştirici polymerler suclanmaktadırlar.
Tedavisi:
1. Uygun bir şampuan onerilir. Kimyasal işleme tabi olmuş sac kuru, statik elektriklenmeye daha musaittir. Sağlıklı, duzgun gorunen bir sacta nem, nemi tutan ve sacın temel yapısını oluşturan protein en ust duzeydedir be bu ozellik sacın mekanik travmaya karşı koymasını sağlar. Bu tarz kimyasal travmaya uğramış saclarda dimethicone iceren şampuanlar kullanılmalıdır.
2. Fizik yada kimyasal zarar gormuş sac suratle bu etkilerden uzaklaştırılmalı, kalıcı perma, fırcalama, tarama gibi işlemler en aza indirilmelidir. Sıkı sac tokaları ve bantları kullanılmamalı. Bigudi ve benzer şeylerle yatmamalı, saclar taranırken kunt uclu ve cok sert olmayan fırcalar kullanılmamalıdır. Saclar mumkun olduğunca kısa ve duz tutulmalıdır.
İlaclara Bağlı Sac Dokulmeleri :
Pek cok ilac sac buyumesi uzerine baskılayıcı tarzda etki yapabilir. Sac folikulleri yuksek oranda kan alan bolgelerdir. Vucuda giren herhangi bir ilac kan yoluyla sac kokune gelir. Eğer ilac uzun sure alınır ve yoğun bir bicimde sac kokune gelirse tum saclar dokulebilir(diffuz alopesi).
1. Kanser ilacları,
2. Yanlışlıkla yada intihar amacıyla alınan talyum,
3. A vitamini fazla alınımı,
4. Sentetik ağızdan alınan retinoidler,
5. Heparin,
6. Flucunazole,
7. Doğum kontrol hapları
en sık sac dokulmesi yapan ilaclardır.
A. Androjenler
1. Danozol
B. Antifungaller
1. Flukonazol
2. Itrakonazol
C. Antihipertansifler
1. ACE inhibitorleri
2. potasyum tiosiyanad
D. Antiinflamatuarlar
1. Proksikam
2. tenoksikam
3. ibuprofen
4. naproksen
E. Antikoagulanlar
1. Kumarin
2. heparin
3. heparinoidler
F. Antikolesterolemikler
1. Klobifrat
2. gemfibrozil
G. Antikonvulzanlar
1. Dilantin
2. karbamezapin
3. valporik asit
4. trimetadion
H. Antineoplazikler
1. Altretamin
2. amsakrin
3. bleomisin
4. karboplatin
5. siklofosfamid
6. sisplatin
7. sitoksan
8. sitarabin
9. daktinomisin
10. daunorubisin
11. dakarbazin
12. doksetaksel
13. etoposid
14. gemsitabin
15. gahapentin
I. Antitrioid ajanlar
1. Tiourasil
2. karbimazol
3. tiosiyanat
4. iodin
J. Antulserler
1. Simetidin
2. ranitidin
3. famodin
4. omeprazol
K. Antiviraller
1. Lamivudin
2. zidovudin
L. ß-blokerler
1. Propranolol
2. atenolol
3. metapronol
4. limolol
M. Psikotroplar
1. Amfetamin
2. antidepresanlar
3. diksirazin
4. lityum
5. tranilsiprimin
6. flurobutirofenon
N. Retinoidler
1. İzotretionin
2. etretinat
3. asitretin
O. Diğer
1. Talyum
2. bizmut
3. boratlar
4. bromokriptin
5. gentamisin
6. kolşisin
7. levo dopa
8. minoksidil
9. iv immunglobulin
10. oral kontraseptifler
.Diffuz alopesi yapan ilaclar
İlaclara bağlı sac dokulmeleri genellikle geri donuşumludur
ERKEK TİPİ SAC DOKULMESİ
Erkek Tipi Sac Dokulmesi erkeklerdeki en yaygın sac dokulmesi tipidir. Erkek tipi sac dokulmesinde başınızın tepe kısmındaki ve şakaklardaki saclarınız cılızlaşmaya başlar. Zaman gectikce şakaklardaki saclar daha da geriler, sadece başın on kısmın ortasında sac kalır ve tepe kısmında giderek daha da kelleşen bir bolge ortaya cıkar.
Daha sonra başın on ve tepe kısımlarında sacların dokulduğu bolgeler yan yana gelir ve başın tepe kısmı iyice kelleşir. En sonunda tek geriye kalan başın yan taraflarında ve arkasında kalan sac sınırıdır.
Bu durum, bazı erkeklerde yirmili yaşların başında ortaya cıkar.
Erkek tipi sac dokulmesi (androgenetik alopesi) 25 yaşına kadar erkeklerin %25 ‘ini, 40 yaşına kadar %40′ını, 50 yaşına kadar %50’sini etkileyen ve erkeklerde en sık rastlanan sac dokulmesi tipidir.
GENETİK FAKTOR : Erkek tipi sac dokulmesi genellikle kalıtımsaldır ve bircok erkek icin gercek bir endişe kaynağıdır. Erkek bu ozelliği annesinin ve babasının soy ağacındaki bireylerden alır. Eğer genetik olarak sacınızı kaybetmeye programlandıysanız ve sac kaybınız icin hicbir şey yapamıyorsanız uzun donemde sacınızı koruma şansınız cok azdır.
Erkek tipi sac dokulmesi normal sac dongusunun dışında bir durumdur. Androgenetik alopesi, adından da anlaşılacağı uzere genetik nedene bağlıdır.
DHT: “Kotu” Testosteron


DHT vucuttaki pek cok erkeklik hormonundan biridir. DHT bir erkeğin yaşamının erken donemindeki gelişim aşamalarında onemlidir; ancak, erkekler yaşlandıkca sac dokulmesinin nedeni haline gelmeye başlar. DHT sac folikulunu gozle gorulebilir sac uretemeyecek şekilde kucultur.
DHT erkek tipi sac dokulmesinde onemli bir rol oynar.




Erkek tipi sac dokulmesi DHT (dihidrotestosteron)’un kıl folikullerine olan aktivitesinden kaynaklanmaktadır. İnsan sacı normalde buyume, dokulme ve yeniden buyumeyi iceren bir donguyu izler. Ancak artmış DHT duzeylerinin buyume evresinin kısalmasına ve sacın dokulmesi icin gereken surenin kısalmasına katkıda bulunduğu duşunulmektedir, . Bu durum sacların cılızlaşmalarına yol acar.
DHT’nin katkısının olduğu durumlar;
Sacın buyume evresinin kısalması Sac folikullerinin ilerleyen minyaturizasyanu Terminal sac sayısında azalma DHT’yi Baskılamak Artık Mumkun
DHT miktarı azaltılarak erkek tipi sac dokulmesinin onlenebildiği ve bazı erkeklerde sacın tekrar buyuyebileceği yapılan araştırmalarla gosterilmiştir. Bu bulguların sonucunda, bilim adamları yeni bir tedavi geliştirmişlerdir. Bugun erkek tipi sac dokulmesinin tedavisi icin daha once hic olmadığı kadar cok secenek vardır.