Merhaba hanımlar,
Eşimle tanıştığımda ortalama bir maaşla calışıyordum fakat iş yerinden artan stres, iş yuku, mobbing sebepleriyle yaklaşık 14 bin lira kredi kartı borcum olmasına rağmen ayrıldım. Eşim biz evlenirken kredi kartı borcumu faiziyle birlikte yaklaşık 20 bin lira olarak odedi. Esimin o zamanki maddî durumu gunu kurtarir haldeydi. Borcu yoktu ama birikimi de yoktu. Ailemden para istemek de yapımda yoktur. Ben cok mahcup oldum, rahatsız oldum bu durumdan. O yuzden duğunden gelen takıları bozdurmayi, bir ev alana kadar da ailesinin evinde yaşayıp para biriktirmeyi teklif ettim. Calışmıyorsam da en azından bu şekilde katkı sağlayabilirdim ona. Takılar yaklaşık 15 bin lira civarı tuttu. Ailesiyle de 1 sene beraber yaşadık.
Eşimin ailesinden bahsedeyim: annesi temizlik işciliğinden, babası inşaat işciliğinden emekli. Biz nişanlıyken kredi cekip ev aldılar. Babasının maaşının buyuk kısmı krediye gidiyor. Ellerinde krediden artan 200-300 lirayla annesinin emeklisi var. Kayinpederim gunubirlik inşaat işlerine de gidiyor fakat yıllarca kazandığını evine değil kardeşine ve kardeşinin cocuklarına yedirmiş. Yine de eve para bırakmıyor. Dolayısıyla eşimin ablaları ve annesi, babaya epey kinli, ofkeli. Buyuk gorumcem, hali vakti yerinde bir aileye gelin gitmiş. Durumu gayet iyi. Kucuk gorumcem, neredeyse asgari ucretle bankanın fason firmasında calışıyor. Diger akrabalara gelince, babasının akrabalarını evin kadınları eve sokmuyor fakat anne tarafıyla sıkı fikilar. Hicbirinin maddi durumu ic acıcı değil diyebilirim.
Tekrar kendi evliliğime donecek olursam, ben ailesiyle beraber oturmayı kabul ettim fakat oğrendim ki kucuk gorumcem tek başına kiraya cıkmış eski oturdukları semtte. Hem de maaşının tumunu kiraya vermek suretiyle. Tabii fatura, yemek, bakım masrafları icin annesinin emeklisinin coğuna el koymuş, kadına aylık 150-200 lira para bırakıyor. Gorumcem susune pusune, luksune duşkun. Yediği ictiği, gezdiği tozdugu, giydiği attığına bakınca Sabancilarin torunu zannedersiniz. Normalde beni hic ilgilendirmeyen bir durum bu ama benim ve bebeğimin hakkının yendiğini ogrendigim anda işler tersine doner.
Velhasıl yeni evli cift yerine bekar kızı ayrı eve cıkardılar. Ben hamile kaldım. Kocası eve para vermeyen, kızı emeklisine el koymuş, kelimenin tam manasıyla "suursuz" bir kayinvalideyle başbaşa kaldım. Sukunete ve huzura tepki olarak doğmuş bir insan. Sabahın besinde kalkar, takunyalarini vura vura yurur, mutfak dolap kapaklarını tak tak vurur kalkayim diye. Saat 7-8de elektrik supurgesini acar, kapılara vura vura ortalık supurur, bir yandan da "bana boyle mi gelin oliyirsen" diye soylenir. Ben hamilelikten elim yuzum şişmiş, uykusuzluktan pestili cıkmış bir vaziyette kendimi o tek odaya kilitler ya sabır cekerim. Zor zamanlardı velhasıl. Eşimi cocuktan sonra ayrı eve cıkmaya ikna edebildim.
Yeni evimiz, patronun annesinin evi, gayet ferah, kullanışlı, bakımlı bir ev. Fakat biz yerlestigimizde elimizde sadece yatak odası takimi vardı. Patronun annesi sag olsun bize kullanmadiklari yeoyeni koltuk takımını gonderdi hemen. Bir-kac ay sonra da konusmadigim yengem benim bekarken kullandigim esyalari (calisma masasi, kitaplık, koşu bandı vs) gondermiş. Evde bir duzen yok. Mobilya, dolap yetersiz. Bir yandan bebekle ilgileniyorum. Duzen olmayınca yaptığın iş de gozukmuyor. Ev dağınık gorunuyor.
Para biriktirelim, kendi evimizi alalım, gomme dolabına kadar istediğim gibi yaptırırım diye duşunuyorum. Kocamın da isine geliyor tabii. Bu arada eşimin aylık kazancı en az 4500 lira. Kira+faturalara en fazla 1500 lira oduyoruz. En az 4500 dedim cunku doviz alim satımi-borsa işinde calışıyor. Patronları milyoner ve cok yardımsever. Bunu da biraz kayirıyorlar bebekli bir ailesi olduğu icin. Devamlı primler, hediyeler havada ucuyor. En son patronu 100 bin liralık araba hediye etti bebekle rahat edersiniz diye. Allah onlardan razı olsun fakat bilmiyorlar ki kocam onlardan geleni bize harcayacağına annesine, kız kardeşine, teyzelerine, teyze kızlarına, teyze kızlarının kocalarına peşkeş cekiyor. Bana evin, kendimin ve bebegin ihtiyacları icin 200 lira veriyor. O paranın 100 lirası ete gidiyor-kendisi etsiz sofraya oturmaz, her şeye kulp bulur. Geri kalanıyla manav, bakkal, bebek bezi vs masraflarını hallediyorum. Yetmeyince bebeğe gelen altınları bozduruyorum. Laf işitmek cok ağrıma gidiyor. Uc beş kurusun hesabını yapar gibi hisseyorum, boyle bir insan değildim ben. Şimdi ictigi sigara bile gozume batıyor. Sigaraya benden cok para veriyor diyorum.
Eve donuyorum tekrar: evde dolap eksiği olduğu icin duzen olmadığını soylemiştim. Bebegim de şu anda yuruyor ve her yeri dağıtıyor. Zaten eşyaların yeri yok, bir de bebek dağıtınca ortalık harman yerine donuyor. Beyefendi evin daginikligindan şikayetci. Halinin uzerinde cocugun oynadigi esyalari gosterip kapıyi carpıp carpıp annesine gidiyor. Elini hicbir işe surmediği gibi devamlı kusur bulup annesi ablalarıyla ne kadar beceriksiz bir ev hanımı olduğumu cekistiriyor.
Bu arada annesine 5000 lira verdi, umreye gonderdi. Teyzesine yeni eve taşındılar, mobilya alsınlar diye 5000 lira gonderdi. Bunları bana soylemiyor bu arada, annesi akrabaları ağzından kacırıyor diyeyim. Annesinin maasina da el koyan ablası avm'lerde fink atsın diye ona para gonderiyor, annesi parasız kaldı diye ona para gonderiyor. Babası ıssız kalmış, ona para gonderiyor. Teyzesinin damadı, (evleri kendilerinin, iki kattan da kira aliyorlar) arabayı yenileyecekmiş, hadi 15000 lira ona. Teyzelerini hep birlikte umreye yollamaya adak adamış, 25000 lira onlara.... Patronlarının aldığı arabadan sonra bir de etrafında zırt pırt arabayı isteyen it kopuk peyda oldu. Ve daha sayamadığım neler neler... Cocuğun ustune başına kislik alınacak dediğimde kufur edip telefonu kapatması kırmızı cizgimdi. Bizimle aynı zamanda evlenip cocuk sahibi olan arkadaşının hanımının ev duzeninden bahsedip beni kotuleyince bende şafak attı. Kadın evlenirken yeğeninin sacını bile kocası tarafına odetmis, istediği altınlarla kuyumcu dukkanı acılır. Her şeyi sıfır alındı. Benim eşyalarım ikinci el, ustelik evime harcayacak kadar para da gecmiyor elime. En son evin ihtiyacları icin liste yaptım. Bunlar bunlar alınacak dedim. Surat beş karış, telefona bakıyor. Hic ses etmiyor. Ne kadar istiyorsun dedi. 8 bin lira dedim. Bu zamana kadar eve cop almadın. Param yok diyorsan da o lanetli arabayı sat, ihtiyaclarımızı karşılayalım. 20-30 bine bir araba al. Artanini kÂr payı veren bir bankaya benim adima hesaba yatir, her ay kÂr payı bana maaş olsun, ustume başıma, cocuğuma evime alacaklarımı hallederim dedim. Arabanin bana faydasindan cok zarari oldu, yiyiciler birken bin oldu dedim. "Baban da oyle diyordu" dedi. Ne yapıyorsun paranı deyince yiyorum dedi. Banyoya sigara icmeye giderken yarı yolda durdurdum. Evin duzeni olsun istiyorsan sağa sola değil evine yatıracaksın, oyle hem ayranım dokulmesin hem ... diye bana dunyayi zindan edemezsin dedim. Sen ne bicim konusuyosun benimle deyip yuzume yumruk atti. Bu arada kendimi Melek Subaşı gibi hissediyorum feci şekilde.
Biz devamlı kavgaliyiz. Fakat artık canıma tak etti. Patronlarıyla konuşup durumunu anlatmak, işten artırmayla gozunu korkutmak istiyorum. Adamlar bunu adam sanıyor, yağdırıyor. Bu da onlara guveniyor, akrabalarına sacıyor. Eve karnımızı doyuracak kadar bırakıp ustumuze başımıza, evin duzenine yarayacak bir şey almıyor. Bin tane kusur buluyor, benim bulduğum cozumlere kesinlikle yanaşmıyor. Ne yapayım ben şimdi?
Bu arada benim anne babam vefat etti. Abim neredeyse 7/24 calışıyor, sinsi karısıyla uğraşmaktan bana sıra gelmez. Ablam garibim de dişli bir insan değildir. Cocuğum daha 1,5 yaşında. Onu bırakıp calışmaya gidersem vicdan azabından olurum gibi geliyor. En az 3 yaşına kadar kendim bakmayı duşunuyorum iş yerinde kreş olmadığı muddetce. Turkiye şartlarında da oyle bir iş ara ki bulasın. Ne yapacagimi şaşırdım. Dua edin benim icin.