Bir doğal silikat minerali olan asbestin ısıyı iletmemesi yuzunden insanlar ile birlikteliği eski cağlarda başlamıştır. On dokuzuncu yuz yılın ikinci yarısından sonraki endustri devriminde, ısı, elektrik, surtunme ve asitlere dayanıklı olması yuzunden bir cok işyerlerinde kullanıldığı icin “sihirli mineral” olarak anılırken, yirminci yuz yılın ikinci yarısından sonra karsinojenik olması ortaya cıkınca, ismi “oldurucu toz” olmuştur.
Asbest fizik yapı olarak duz (amphibol) ve eğri lifli (chrysotile) iki turu vardır. Amphibol asbestin, kimyasal yapısına gore, crocidolite (mavi asbest), amosite (kahverengi asbest), tremolite, anthophollite ve actinolite ceşitleri vardır. Endustride en cok kullanılan chrysotile , crocidolite ve amosite cinsleriydi. Bunlardan sağlık icin en tehlikelileri olan crocidolite ve amosite’nin kullanılışı bir cok ulkelerde yasaklanmıştır. Endustride kullanılan asbestin % 90′inı kapsayan chrysotile de bir cok ulkelerde yasaklanmış olmasına karşın daha az karsinojenisitesi tartışmalı olduğu icin bazı ulkelerde sıkı kontrol altında kullanılmaktadır.
Asbest sadece solunum yoluyla vucuda girdiğinde hastalık yapabilmektedir. Sebep olduğu hastalıklar, beniğn veya maliğn olabilmektedir. Birinci grubun icinde, plevrada fibrosis, kalsifikasyon, effuzyon; akciğer parankimasında fibrosis (asbestosis) yer alır. İkinci grupta ise, plevra ve peritonun maliğn mezotelyomaları, akciğer kanserleri ve az da olsa larenks ve sindirim organı kanserleri bulunur. Hic sigara icmeyen ve endustriyel ilişkisi olmayan kişilerde akciğer kanser riski 1 kabul edilirse, bu oran gunde 20 sigara icenlerde 45′e, hem sigara icen ve hem de asbest tozu soluyanlarda ise 92 katına cıkmaktadır. Kanserojen olan sigara ve asbest birlikte olduğu zaman insan sağlığı icin cok tehlikeli bir mineral olabilmektedir. Turkiye’de kırsal bolge erkeklerinin sigara icme oranı %70′leri bulduğunu ve bununla birlikte asbest lifi soluduğunu var sayarsak halkımızın ne kadar yuksek kansere yakalanma şansı olduğunu anlarız.
Asbestin beniğn veya maliğn hastalık yapabilmesi icin, solunduktan 20-40 yıl bir surenin gecmesi gerekmektedir. İnsanlar asbesti, iş ortamında (mesleksel veya occupational) veya cevresel (environmental veya domestik) yolla soluyabilir. Az da olsa, asbest işcisinin giysisine takılmış olan tozu evdeki yakınları indirek olarak soluyabilmektedir ki buna in direk ya da paraoccupational yolla asbest solunması denilmektedir.
Turkiye’de Orta Anadolu’da yaklaşık olarak 16 milyon kişinin kırsal bolgede yaşadığı kabul edilmektedir. Bunların yirmi yaşın ustundekilerin yaklaşık % 25′inde asbeste bağlı beniğn plevral hastalıklar bulunmaktadır. Bu oran yaş ilerledikce lineer olarak artmakta ve % 80′lere ulaşabilmektedir. Asbest denilince aklamMaliğn mezotelyoma gelmektedir. Batı dunyasında maliğn mezotelyoma insidansı 1-2.2 / 1.000.000 / yıl iken Turkiye’de yılda en az 500 kişide bu hastalık gorulmektedir. Batı ulkelerinde emekli asbest işcisi hastalığı olan maliğn mezotelyoma, ulkemizde orta yaş hastalığı durumundadır. Bizim kırsal bolgemizin insanları asbesti cevresel- domestik yolla solumaktadır. Yukarıda bildirilen yıllık sayının en fazla onu mesleksel asbest solunmasıyla meydana gelebilmiştir. Yani, batı dunyasının mesleksel hastalığı, bizim cevresel hastalığımızdır. Aslen Orta Anadolu kokenli olup ta Avrupada calışırken mezotelyomaya yakalanmış işcilerimiz tazminat almak icin baş vurduğunda bu kabul edilmemekte ve akciğerindeki asbestin Anadolu toprağında bulunan tremolit olduğu gosterilerek istekleri kabul edilmemektedir. Avrupa’daki işcilerimizdeki asbestle ilgili hastalıklar, “Imported asbestos” diye yayınlanması komik olduğu kadar yuz kızartıcı bir durumdur.
Turkiye’de calışan iscilerde de aynı karışıklık soz konusudur. Asbest işlenen bir fabrikada calışanda bununla ilgili bir hastalık ortaya cıktığında işveren- işci arasında sorun ortaya cıkmaktadır. İşciyi hasta eden asbest onun koyunden mi gelmiştir, yoksa iş yerinden mi ?
Turkiye’de asbest liflerinin solunması, icinde asbest bulunan beyaz toprağın, “Ak toprak”, “Gok toprak”, “Ceren toprağı” “Celpek” gibi ceşitli isimlerle, kirec, sıva, catı ve zemin toprağı olarak kullanılmasından gelmektedir. İc Anadolu koylerinde bu amacla kullanılan toprağın coğunun icinde hicbir endustriyel değeri olmayan tremolite asbest bulunmaktadır. Bu tur asbestin lifleri tıpkı mavi ve kahverengi asbest gibi ince uzun veya kalın olabilmektedir.
Ulkemizde cevresel yolla asbest solunmasına bağlı hastalıkların en yoğun olduğu bolgeler: Eskişehir’in Mihallıccik ilce ve koyleri, Konya Ereğli’sinin Halkapınar ve Ayrancı koyleri, Cankırı’nın Ilgaz ve Şabanozu koyleri ve Yozgat’ın Sorgun ilcesi ve koyleri, Sivas’ın Yıldızeli ve Şarkışla koyleri, Guney Doğu Anadolu bolgesinde Diyarbakır’ın batısındaki Ergani ve koyleri, Elazığ’ın Maden ve Polu koyleri, Malatya, Adıyaman ve Urfa’nın Siverek ilcesi yer almaktadır. Karadeniz’in sahil bolgeleri ve Doğu Anadolu yerleşim yerlerinde asbestle ilgili hastalık bulunmamaktadır. Trakya’nın birkac koyunde asbest solunmasına bağlı beniğn plevral değişikliklere rastlanmıştır. Ege bolgesinde sadece Denizli’in Tavas ilcesi koylerinde, Burdur’un Yeşilova bolgesi, Kutahya’nın Aslanapa ve Gediz ilcesi, Afyon’un Elmadağ ilcesi koylerinde sporadik asbestle ilgi hastalıklar bulunmuştur. Akdeniz bolgesinde, Toros dağları yamaclarındaki koyler ve Hatay’ın Kırıkhan ve Reyhanlı koylerinin bazılarında tremolit asbest iciren toprağın yukarıda bahsedilen yolla kullanılması sonunda ic ortam havanının solunmasıyla asbesle ilgili hastalıklar gelişmektedir.
Bir kristalize aluminosilikat olan zeolit’lerin doğal 30 turunun icinde sadece erionite ve mordenite lifsel yapıdadır. Bunlardan yalnız kristal yapısi lifsel olan erionite’in epidemiyolojik, in vivo ve in vitro olarak karsinojenik ve fibrojenik olduğu gosterilmiştir. Erionite’nin şimdiye kadar bilinen en potent kanser yapıcı bir mineral olduğu Dunya Sağlık Teşkilatına bağlı, Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu (International Agency Research on Cancer) tarafından kabul edilmiştir.
Binlerce yıl once Erciyes, Hasandağ ve hemen yakınındaki Melendiz dağlarının volkanik lavlarının orttuğu, yabancıların Cappadocia, bizlerin Goreme dediği bolgede eşsiz doğa harikası olan jeolojik bir yapı ortaya cıkmıştır. Bu yorenin sadece uc yerinde, su ve tuz ile reaksiyona giren volkanik lavlar chabazite, clinopitololite ve kristalize olarak lifsel yapıda erionite’nin oluştuğu yerlerde Karain, Tuzkoy ve Sarıhıdır koyleri yerleşmiştir. Erionite’nin asbestin yaptığı hastalıkların tumune sebep olduğu Goreme bolgesindeki calışmalarla gun yuzune cıkmıştır. Bu bolgedeki uc koyden ayrı olarak diğer koylerde seyrek de olsa maliğn plevral ve peritoneal mezotelyoma endemisi olduğu tarafımızdan gosterilmiştir. Bolgeden gelen mezotelyomalı hastaların ortalama yaşı 50 olup en genci 26, en yaşlısı ise 75 bulunmuştur. Hastalık hem kadınlarda ve hem de erkeklerde goruluyordu. İşin ilginc yanı, hastalığın bazı ailelerde daha yoğun bir şekilde gorulmesiydi. Bir aile icinde plevral ve peritoneal mezotelyoma ile birlikte lenfoma, karaciğer kanseri, kemik sarkomu gibi mezotelyoma dışı tumorler de gorulmekteydi. Bu gozlemler kanserin oluşmasında esas etken erionite olmakla beraber genetik yatkınlığın da ek faktor olarak etkili olabileceğini işaret etmektedir.
Goremenin Karain, Tuzkoy ve Sarıhıdır koylerinde yapılan proportional mortalite calışmalarında, ilk iki koyde olenlerin % 70′inin maliğn hastalıktan olduğu gerceğini ortaya cıkarmıştır. Buna karşın Kızırmağın guneyindeki eski yerleşim yerini nehrin taşkınları ve arkadaki kayaların duşerek insan ve hayvan zayiatına sebep olması nedeniyle zamanın hukumeti 1958 yılında koyun nehrin kuzey yakasındaki tuğla, briket gibi malzeme ile yapılmış yeni evlere taşınmasını sağlamıştır. Sarıhıdır’daki mortalite oranının % 50′nin altında olması buna bağlı olsa gerek. Bu koydeki hastaların birisi haric tumu eski koyde doğmuş bireylerdi. Bu olay Goreme’deki kanser sorununun ancak, koy yerlerinin değiştirilmesiyle cozulebileceğini gostermektedir.
Goreme’deki kanserli koylerdeki insanlar, ev ve bahce duvarlarının yapı taşları olan su kayasının icindeki erionit’ten solumaktadır. Hasta ve sağlamların bronş sekresyonunda, soludukları evin havasında ve akciğerlerinde hem erionite lifleri ve asbest cisimciğine benzeyen zeolite cisimcikleri gosterilmiştir. Bugun sadece 35 haneli bir koy haline gelen Karainliler’ın buyuk bir kısmı, ceşitli nedenlerle, yurt ici ve yurt dışı yerlerde yaşamlarını surdurmektedirler. Koyden ilkokulu bitirdikten sonra ayrılanların bile dunyanın neresine giderse gitsin mezotelyoma riskini taşımaktadır.
Prof. Dr. İzzettin Barış