İyi geceler herkese. Benim derdim babam. Hayatla mucadelem, savaşım babam. Konum cok uzun rahatlamak icin yazdım.
Okumak zorunda değilsiniz. Herhangi bir fikir yada yardımda istemiyorum.
Eşinden şiddet goren ama bir turlu boşanamayan veya boşanmayan hanımlar belki siz okumak istersiniz. Cunku cocuğum icin boşanmıyorum dediğiniz cocuğunuzun gozunden durumuzunu gormek istersiniz.
Yada cocuğunuzun ne hissettiğini?
Ben boşanması gereken bir ailenin 4 kızından en buyuğuyum.
Neden anne-babamın boşanması gerektiğini duşunuyorum?
Neden bu saatte bunları anlatıyorum?
En basından başlıyorum.
Kucukken cocuk aklıyla sadece oyun oynayarak mutlu olan bir cocuktum. Şanslıydım o zamanlar babam eve hep gec gelir, sadece pazar gunleri gorurdum onu. O zamanlar ozlerdim bile. Şimdi o zamanları duşunuyorum da aslında babam hic bizimle yaşamamış gibi. Cunku evdeki pazar gunu de at yarısı oynayarak/ izleyerek gecirirdi. Hic oyun oynadığımızı, gezdiğimizi, beraber parka gittiğimizi de hatırlamam zaten.
Gel zaman git zaman, bir şekilde buyuduk. Nasıl buyuduk? Babam zevk ve sefa icinde kendisine herşeyi alıp, arkadaşlarıyla, sevgilileriyle rızkımızı yerken o zamanlar babamın tabir ettiği at yemi dediği mercimek corbası,makarna ve patatesle karnımızı doyurduk. Şukur ederim hala ac kalmadık diye ama arada ac kaldığımızda oldu.( Napalım kaderimiz buymuş annemin bizim icin sectiğini soylediği kader.) Yırtık ayakkabılarla okula gittik. Hergun aynı yırtık eski kıyafeti giyip sokağa cıktık. O zamanlar kucuktum anlamıyordum. Arkadaşlarımla ip atlarken mutlu olabiliyordum.
Sonra lise cağlarına geldim. Ergenlik donemi cok ağır gecti. En derin yaralarımı bu zaman aldım. Gece gece yazmama yine o zamanlar vesile olan travmalarımı kabuslarımın kaynağı olan zamanları anlatmak istiyorum.
Artık babam orta yaşlarında maddi olarak eskisi kadar şatafatlı yaşayamadığı doneme girdi.İşte o zaman evde vakit gecirmeye başladı.
Ben babamı tanımaya başladım, babamdan nefret etmeye başladım.
Okul hayatım lise basına kadar guzeldi. Başarılıydım, hırslıydım , daha iyisini yapmak icin cabalıyordum.
Anadolu kız meslek lisesinde bilgisayar programcılığı okumaya başladıktan sonra okulum gereği eve bilgisayar aldı babam ama aslında kendine aldı
Zaten eve bilgisayar girdikten sonra babamın icinden canavar cıktı. Surekli ismi lazım değil chat sitesinde takılmaya başladı. Kadın - erkek bir suru insanla sohbete başladı.
Bunu genellikle yazışarak değil, sesli sohbet şeklinde yaptı. Bu nedenle evde ses olmasını istemiyordu. İşte ilk o zamanlar sesimizin kesildiği konuşmanın yasak oldugu donemler başladı.
O chat sitelerinde arka plandan sesimiz gitmesin diye kucucuk evimizde salondan kovulduk. Akşam saat 6-7 oldugunda yatıp uyumamızı emrediyordu babam. Ses cıkmayacak, tuvalete gidilmeyecek, mutfağa gidip su icilmeyecek, dusa girilmeyecek, evin holundeki kapının diğer tarafına gecilmeyecekti. Konuşmak bile yasaktı.
Ben sokaklarda oyunlar oynayan mutlu ozgur kız artık evde yatağına bağlı konuşması dahi yasak nefes alması serbest bir insan olmuştum.
Babam ise o chat odalarında şarkı soylemeye başlamıştı. Sadece canı sıkılıyor diye gecenin yarısında onun kufurleriyle uyanıyordum. Onun anırarak şarkı soylemesini duyuyordum. Kız kardeşim demiri cıkmış kanepede yatmak zorunda olup her gece kendini yaralıyorken babam sesi daha iyi gitsin diye profesyonel ses donanımı satın almaya başladı. Kendisini ora sitede oyle modern oyle beyfendi tanıtıyordu ki gecenin kalanında farklı rumuzlarla insalara kufrederek mutlu oluyordu.
İlerleyen zamanlarda artık insani olarak temel ihtiyaclarımızı zor edindiğimiz bu donemlerde babam bu arkadaşlarıyla gezip tozup, icip yerken ben okulumdaki sorunlarla başbaşa kalmıştım. Cunku ozgur ruhum bir kafese tıkılmıştı. Cozum bulamadığım, sesimi cıkaramadığım caresiz kaldığım psikolojik bir kafesteydim.
Kız meslek lisesi olmasından kaynaklı surekli kızlarla aynı ortamdaydım. Kızların tek derdi erkekti. Bazılarıda lezbiyendi. Kimsenin hayatı tercihleri beni bağlamaz, saygı duyarım. Fakat onlardan birisi surekli okulda taciz eder olmuştu. Sınıftan cıkamıyordum, tuvalate dahi gidemiyordum. Cunku bu kız nereye gitsem orada oluyordu. Surekli gozlerin ne kadar guzel diyip, sen ne kadar guzelsin, diye diye kişisel alanıma girerek beni rahatsız ediyordu. En kotusu bu kızla tuvalette karşılaşmam o zaman dokunma ve daha yakın olma cabasındaydı.
Okulun kız lisesi olmasından ve okulun namından dolayı o okul formasıylayken afedersiniz ama erkekten başka bir şey duşunmeyen erkek isteyen kız olarak goruluyordunuz. Okulumun yan tarafında bir başka okul, halk eğitim merkezi kaymakamlık binası ve polis merkezi vardı.
Buna rağmen kaymakamlık binasının arkasındaki bahceye girip cinsel organını cıkarıp siz sınıfta otururken sadece kız oldugunuz icin sizi hayal eden sapıkların kendilerini tatmin edişini gormek zorunda kalıyorsunuz.
Ne mi yaptım peki? Defalarca taciz edildim ama hic kimseye bir şey soyleyemedim.
Neden mi ? cunku anneme soylemeye dahi utanıyordum.
Hem soylesem ne olacaktı ki? Hic birşey yapmayacaktı. Cunku sorunlar karşısında susmayı tercih etmişti. Sabretmeyi tercih etmişti. Etrafınızda en yakın model anneniz size sabırlı olmayı susmayı oğretmişti. Zaten o kadar baskıdan sonra cok utangac,icine kapanık bir insan oldum ve sustum.
En yakın arkadaşlarıma dahi anlatamadım. Sessiz sıkıcı hic birşey yapmayan, hic bir sosyal aktiviteye katılmayan uyumsuz bir kız oldum ve dışlandım. Hayatımdaki kayıplardan biri olmuştu. Dışlaranak ve aşağılanarak arkadaş dediğim o insanlar arasından kovuldum. Yine başka arkadaşlarım oldu ama hic bir zaman uzun sureli olmadı.
Daha sonra hic bir sebep yokmuş gibi gorulduğu halde okulu bırakmak istedim ve bıraktım. Başarılı hırslı bir oğrenciyken hayallerinden vazgecip okulu bırakmış biri oldum. Annem surekli sıkıştırdı neden diye uzunca sure anlatmadım. Sonra anlatınca "neden anlatmadın?" dedi. Diyemedim ki " anne sen bize susmayı oğrettin."
Bir yıl kayıp edip bu sefer mahallemdeki liseye kaydoldum. İlk ve ortaokuldaki tum cevrem ust sınıftaydı. Kız kardeşlerimle aynı sınıftaydım. Onların arkadaşlarıyla arkadaş oldum. Zaten sorunluydum ve daha sorunlu oldum.
Uzunca bir sure asla ders calışmadım. Zaten neden calışmam gerektiğini bilmiyordum. Anneme beni psikoloğa gotur dedim goturmedi. Cunku psikolog iyi bir şey değildi. Sorunlarımızı kimseye anlatmamamız gerektiğini soyluyordu annem. Aslında sulaleden dolayı.
Gelelim tekrar babama. Babam artık iyice zıvanadan cıkmış surekli bizi dovmek,oldurmek suretiyle tehtid edip canımızı yakmaya devam etti ve ilk defa babamın annemi aldatışını oğrendim. Annemden once oğrendim. Babamın telefonunu şarza takarken bir mesaj geldi ve okudum. "Gunaydın canım gecerken uğra sana borek yaptım

Kendi kendime kim babama niye borek yapsın derken eski mesajları okudum. Bizi o kadar sindirmişki telefonunu asla karıştıramayacağımızı duşunup mesajları silme gereği bile duymamış.
Tum mesajları okudum. Aşk mesajlarını peki ne oldu? Oğretilmiş caresizliği annem - babam.oğretti. Tabikii yine sustum. Ama cok fazla değil. Gozlemledim baktım. Sonra başka bir zaman diliminde tekrar baktım ilişki devam ediyordu ve numarasını alıp, bıraktım telefonu. Anneme anlattım. Cunku sabrım kalmamıştı. Babamın bize her vuruşu her kufredişi her hakaretini duymaktan oyle bezmiştimki soyledim. Arkadaşımın ailesi boşanmıştı, demekki bizimkilerde boşanabilir bunu yaşamak zorunda değiliz duşuncesiyle soyledim. Sanırım ilk kez sesim cıktı. İlk isyanımdı anne lutfen boşan bak sana sebebini veriyorum der gibi anneme anlattım.
Buna gelene kadar cok sebep var biliyorum ama o zaman bilmiyordum. Evde cok buyuk kavga cıktı. Babam hepimizi dovdu. Ve babam birine vururken olsun diye vurur eli cok ağırdır. Hepimiz dayak yiyip oturduk. Surekli kavga gurultu devam etti.
Artık tek hissettiğim şey caresizlikti. Kapkaranlık bir boşluk. Neden yaşadığımı bilmiyordum. Neden nefes aldığımı bilmiyordum.
Genc bir kızdım depresif, karamsar, nefret dolu, ofkeli, sinir krizi geciren bir insan oldum.
Gel zaman git zaman yıllar boyle gecti. Lise bitmek uzereydi artık. Liseyi hep kopya hazırlarken ders calırak gectim. Ciddi anlamda korkak oldugumdan kopya cekmeye bile korkuyordum. Cunku okuldan gidecek bir şikayet, disiplin sucu,sınıfta kalmak babamın canıma okuması yeterli bir sebepti.
Cok net hatırlıyorum son donem okula dahi gitmek istemiyordum. Okul bitsin diye dua ediyordum. Fakat son bir kac hafta kala anladım ki okul bitince evdeki o kafese komple gireceğim bir daha asla cıkamayacağım.
Beni daha buyuk bir korku sardı. Ben ne yapacaktım, bana ne olacaktı?
Fiziksel şiddetin yanında psikolojik şiddetin daha ağır oldugunu biliyordum ve kısır bir dongu icine girmek uzereydim.
Fark ettim ki okul benim kurtarıcımdı devam etmeliydi. Ossye girdim o yaz. Cok iyi bir puan almadım istanbulda kazanamıyordum ama şehir dısında guzel bir yerler kazanabilicek kadar puanım vardı. Gitmeyi nasıl istedim bir bilseniz! Korktum gidemedim. O kadar ozguvenim kırılmıştı ki korkudan gidemedim.
Sonrasında babam kendi işyerinde bizi calıştırma niyetiyle sozde yardım edelim diye goturmeye başladı.
Fakat bir kac kere gitmek yetmişti bana. Konfeksiyon atolyesinde insan değil diye bahsetttiği insanların yanında kufur, hakaret, oldurme tehtidi vs başladı. Ve şiddet uygulayarak bunu herkesin icinde yaptı.
Hangi baba cocuğuna sana tornavidayı saplarım, seni gelen trenin altına atarım, seni burada doğrarım, seni sakat bırakırım derki ? Sorun artık olmek değildi keşke olmek olsaydı. Zaten olmek istiyordum ama oldurmuyordu işte. Sadece olumu isteyecek kadar şiddet uyguluyordu. Bundan annemden en kucuk kardeşime kadar herkes payını alıyordu.
Surekli nasıl kurtulurum sorusu beynimde donup duruyordu. Tek duşunduğum buydu. En doğru yol olmek. Gecelerce ağlayıp dua etttim. Allah'ım ya benim canımı al ya onun" dedim.
İkimizinkini de almadı. Ama kac kere intiharın eşiğinden dondum hatırlamıyorum.
Evet hala ne yapabilirim diye duşunuyordum. Evlenmek asla bir cozum değil biliyordum. Cunku babam nasılsa butun erkeklerin aynı oldugunu duşundum ve bu duşunce beni kurtardı sanırım. Evlenmek yerine calıp okumak istedim. Anneme "babama soyle ben atolyeye gitmek istemiyorum " diye yalvardım. Ağladım. Soylemedi ama beni sızlanmalarımı babam duydu ne zırlıyorsun? dedi. Bende biraz cesaretlenmiştim cunku hayat gidiyordu ve ben hayatı yaşamak istiyordum olemiyordum o zaman yaşamalıyım dedim. "Ben atolye de calışmayacağım. Madem universiteye gidemiyorum acıkoğretim okuyacağım ve bolumume uygun meslek edinip calışacağım "dedim.
Ooo sen misin bunu diyen. Babam resmen kukredi. Tum mahalle bizi seyrediyordu. Bana oyle bir tokat attı ki duştum suratım.kanlar icinde kaldı. Tekmeler arka arkaya geldi. Gercekten sakat bırakmak icin vuruyordu yada oleyim diye. Daha cok vurdu. Kafamda yıldızlar uctu. Oyle bir ofke dolduki icime acımı unuttum. Yaşamak istediğime karar vermiştim ama olecektim. Acımı unuttum mutfağa kactım ve elime bıcağı alıp ne diyorsun sen diye boğurdum resmen babamın suratına. İlk once donup kaldı. Şok oldu. Sonra ilk yaptığı tekrar bana vurmak oldu. Sonra bir an kendime geldim ben ne yapıyorum diye. Bu iğrenc adam icin bir kafesten başka kafese giremem diye duşundum. Babamın ulaşamayacağı bir yere bıcağı attım. Tekme tokatlara rağmen hic duşunmeden yalın ayak evden kactım. Cıplak ayakla suratımdan kanlar suzulerek yırtık elbiselerimle hıckıra hıckıra ağlayarak durmadan koştum.kactım saklandım. Herkes izledi. Yıllardır oturduğumuz o mahalledeki sozde komşularımız izledi. Kimse ne polisi aradı ne yardım etti. Bir kac saat mahalledeki bir arabanın arkasında saklanıp bekledim. Ben gittikten sonra babam minik kardeşimde dahil olmak uzere kendi annesinin onunre hepisini dovmuş. Sonrada anneme git edayı bul demiş. Bulamayınca kendi aramaya başlamış. Beni buldu karşımda onu gorunce tekrar kactım. Sonrasında eve gelip anneme ağlamış, yalvarmış. Eda'yı bul ne olur diye ağlamış. Sanki yaşanan herşeyi kendi yaşatmamış gibi. Hepsi kendi sucu değilmiş gibi.
Annem beni buldu. Baban yemin etti dokunmayacak sana dedi. onun ettiği yemine inanmadım. Cunku kufur ederken oyle kufur ediyorki iman inanc korku namına bir damla icinde his yok. Yineee anneme guvenip gittim.
Beni karşısına aldı sen ne istiyorsun dedi.
Ben okumak başka bir meslek edinmek istiyorum dedim.
Hırsla hayır dedi. Neden atolyede calımayacaksın makineci olmayacaksın ?diye sordu.
Atolyede calışmak istemiyorum dedim.
Neden ? Dedi.
İstemiyorum.diyebildim sadece. Cunku hırsından yerine duramıyordu ve ben korkuyordum, canım acıyordu.
Ben size ne yaptım ki ? Dedi. Ben ne yaptım da size boyle nankor oldunuz dedi. Bu ev benim . Benim kurallarım gecerli. Bana itaat edeceksiniz, yada ot gibi yaşayacaksınız dedi.
Diyemedim ki "biliyorum sonuna kadar. Senin bahşettiğin hayat bu kadar ama ben daha fazlasını istiyorum insan olmak istiyorum." diyemedim.
Kız oldugumuz icin insan olmadığımızı hic birşey hak etmediğimizi duşunduğunu, bize yapacağı en ufak iyiliği evleneceğimiz adama karşı yaptığı iyilik olarak goruyordu. Biz sadece maldık. Asla bir birey olmadık onun icin. Bir erkeğin kolesi olmaktan başka hic bir işe yaramayacaktık onun gozunde. Cunku babam icin 2 kadın var. Biri narin bakılıp buyutulmesi gereken bir cicek ama o cicek hep dışarıdaki kadınlar oldu. Onun zevkine hitap edecek kadınlar.
Birde bizler( kardeşlerim) varız işte. İtilip kakılacak, insan yerine konulmayacak evde pis donundan corabına utusune arkasını toplayan hizmetci, bir erkeğin yatağındaki kolesi. İnsan olmayan duygusu olmayan sadece işini goren varlıklar. Babam icin ailesi bu. Annemi boyle goruyor, cocukları olarak bizimde birer adamın olacağız. Sahip olunacak eşya gibi. Bu nedenle bizim ne istediğimiz hic kimsenin umrunda değil.
Herneyse ben isteğimden herşeye rağmen vazgecmedim ama benden sadece 1 yaş kucuk kardeşlerim susmayı tercih ettiler. Bende diyemediler. Onlar icin yapabilecek birşeyim yoktu.
Lise sonda konuştuğum bir cocuk vardı. İlk aşkımdı.( evlilikle alakalı problemlerimden dolayı ayrıldım ondan cunku evlenmek istiyordu) Muhasebe ofisinde calışıyordu. 1 aylık satış pazarlama seruvenimden sonra bu mesleğe yoneldim. Cunku altın bileziğim diyebileceğim bir işti.
Yıl 2008 ocak ayı bir ofiste calışmaya başladım. Asgari ucretin altında 350 tl ye. Zaten coğu yol parasına gidiyordu.
Hem ofiste hem resmi dairelerde iş koşturdum. Babamdan oyle cok nefret ediyordum ki bu nefretimi iş konusunda hırsa donuşturdum.
Kısa bir surede cok şey oğrendim. Araştırdım okudum. Baktım ettim. Kısa bir surede ne oğrebilirsin diyebilirsiniz ama kapkaranlık dunyamdaki tek aydınlık yol bu mesleği oğrenmekti. Başka bir şeyim yoktu.
Sonra ne mi oldu kıskanc bir calışanın işinden olma korkusu yuzunden işten cıkarıldım. Aynı patronun yiğenin iş yerinde calışmaya başladım. O da cok farklı değildi o da beni caresizliğimi somurdu. Nerdeyse maaşsız calıştım cunku oğrenebilmek icin herşeyi kabul etmiştim. Cok acınasıydı ama oyleydi. Babam dışında herkesin ağız kokusunu cekmeye razıydım.
Sonra o adam beni bir mukellefinin işyerine soktu beni. Asgari ucretr başladım. Bu arada yoğunluktan alttan iki dersle acıkoğretimi zorla devam ettirdim . Bu yeni iş oyle buyuk yer ve kalabalıktı ki korktum. Nasıl yapacağım diye duşundum..bir şekilde oldu.
Ama bu kadar stresle başa cıkamayınca surrekli yemek yemeye başladım. Surekli hırslandıkca birşeyler yedim.kilo almaya başladım. Fakat ben ic halimle o kadar ilgiliydim ki aynaya bakmak aklıma bile gelmiyordu. En onemlisi doğru duşunemiyordum. Ve aynadaki insan ben değilmişim gibiydi. Kendi yansımam olarak gormuyordum. Yansımadaki kız ben değildim. Yani oyle goruyordum. Asla dur diyemedim yemeye. Ve 5 senede 110 kiloya cıktım.
Neyse evde babamla işler aynı gidiyordu ama ben en azından başka bir kapı araladım kendim icin ama cokta değişmedi.
Bu sefer eve her akşam gelişimde kardeşlerimin ağlamalarıyla ağladım. Babamın yanında calışmak zorunda olmalarını onlara yaptıklarını.
Herkesin icinde dovmesi mi, selam vermeyeceğiniz insanların babamın onlara nazaran kardeşlerime daha kotu davranmasından guc bulup aynısını kardeşlerime yapan insanlarla olan dertleri mi? Yoksa insan sayılmadığınız sozunuze inanılmadığına mı? Bir işyerinde elalem dinlenirken kendi kızlarının tuvalete dahi gitmesine izin vermeyen hayvan muamelesi yapan bir baba duşunebiliyor musunuz? Ben duşunemiyorum. Hangi insan bunu hak eder?
Kole gibi calışıp paralarını alıyordu. Kendi arabası olmasına rağmen personellerini arabayla alan ama kendi kızını toplu taşımayla işe getirten bir baba. Aynı işyerine aynı saatte gitmesi gerekirken kardeşlerim daha erken kalkıp toplu taşımayla gidiyordu onlar işe varana kadar babam arabasıyla daha erken geliyordu duşunun.
Para olarak sadece işyerine yol parası veriyordu. Paralarına el.koyuyordu zaten hic alamazlardı ki babam.patron para hep onda!
Zamanla anladıkki babam icin para cok kadar kıymetli. Paraya tapıyor. Gosteriş meraklısı. Bizim ustumuze giydiğimiz tek tip kıyafetimiz varken kendisi luks markalar luks arabalar luks geziler yapıyor. Dukkandaki bir eleman demişki kardeşime siz villarda falan yaşıyorsunuz değil mi? Kardeşlerimin acıkoğretim harc parasını bile vermeyen adam bizi villada yaşatır mı ?
Halbuki evi bir gorseniz hayvan bağlasan durmazdı. Mutfak mobilyaları eski dokuluyor iğrenc. Geceleri heryer hamamboceği oluyor kimi zaman ustumuzde geziyorlardı uyurken. Bir keresinde okulda cantamdan cıkmıştı. Bir kerede ayakkabımın icinden. Hepsi cok iğrenc anılar.
Demek istediğim varlık icinde yokluk cektik biz. Babamın tum parası kendine ve dışarıya. Luks arabalara. Kumar icki karı-kız sevdasına. Ama sulalede gor. Babam nazik cok eğlenceli iyi aile babası. Biz onun hayatının susuyuz sadece.
Oyle iğrenc bir insan benim babam.
Artık babamın sevgilisi olduğu babamın evli olduğunu biliyorduk. Bazı akrabalar babaannem.vs biliyordu. babamla aşk yaşayan iğrenc kadında babamın evli oldugunu biliyordu. Yıllarca devam etti ilişkileri.
Surekli bizi aşağılamaya devam etti babam. Annem kapalıydı aile zoruyla. Bir bayram babanneme gidecektik. Dışarı cıktık. Anneme kapalı oldugu icin ondan utandığını yanına yakıştırmadığını, bizimde yanına yakışmadığımızı soyledi.
Halbuki bize baktığında kendi icinin kirliliğini karanlığını yaptığı pisliği gorduğunu idrak edemiyordu.
Size hayrım olunca kendimi yolunmuş tavuk sağılmış inek gibi hissediyorum diyordu. Cok cabuk unuttu.
Babam.o kadından ayrıldığını soyledi. Af diledi. Annem zaten herşeyi kabullenmişti. Sonra oğrendikki yine devam ediyor.
Asgari ucretle calışırken anneme lutfen ayrıl dedim. Hepimiz calışırız.bir yolunu buluruz dedim. Avukat buldum. Evin yarısını alırız gecinir gideriz dedim anneme. Annnem o zamanlar 40 yaşındaydı ama 40 yaş hala genc bir yaş yine cesaret edemedi. Herşeye rağmen yine sustu.
Benim kayışım o zaman koptu. O andan sonra benim icin herkes duşman oldu. Cok acımasız oldum. Herkesin hak ettiğini yaşadığını duşunur oldum. Hatta arada dinden bile cıkmış olabilirim. Cunku cok isyan ettim.
Annem boyle yaşamayı secmişti ve bizede yaşattı.
Babannemde boyle yaşamayı secmişti
Cunku dedemde bunların hepsini babama yapmış.
Artık acı cekmemek icin kimin kalbini kırdığımı onemsemedim.
Cunku insanın anne ve babası cocuğunu duşunmezken sevmezken başka insanların bana sevgi, şefkat iyi niyetle yaklaşabileceğine inancımı yitirdim
Bana yaklaşan herkesin benden bir cıkarı olmalı diye duşunuyordum.
Hani dedim ya kilo aldım aynadaki goruntumu.bile fark edemiyordum diye. Kendimi sevilmeye değer layık gormuyordum artık. Kendimi sevmiyordum cunku. Benim hisselerim kimsenin umurunda değilken dış gorunuşum cok mu onemliydi?
Hayır değildi benim icin sadece bir kabuktu.
Kimse zaten beni sevmeyecek dedim kendime. Kimse icin fedakarlık yapmama gerek yok dedim. Yapmadım da. Hep bencil oldum bencil oldum devam ettim. Benden başka hic birşeyin onemi yoktu.
Bundan sonra hep kendi zevkim icin ugraştım. Kimsenin derdini dinlemedim ve umursamadım. Kimseye nasılsın diye sormadım. Cunku umrumda değildi. Ben artık kayıp bir vaka oldum. Annemle ailemle kardeşlerimle konuşmadım. Onların dertleri zerre umrumda olmadı.
Empati yapamıyordum artık. Herkes guvenilmez. Herkesten kendini koru dedi beynim ve boylece bana zararı dokunmayan herşeye karşı kor sağır dilsiz oldum.
Kendimi kitaplara, filmlere dizilere ve yemek yemeye verdim yani duşunmemeye, rahatlamaya pembe hayal dunyasına verdim.
Bazen kendimi okuduğum kitap karakteri gibi hissediyordum.
Bundan 5 sene kadar once kız kardeşim hic olmayacak biriyle kacıp evlendi. Ben yapmadım ama birimiz evlenmeyi cozum gordu ve hayatı berbat bir hale dondu. Hic beklemediğimiz şekilde babam hemen kabul etti affetti geldiler ama kardeşim artık yitikti. Cunku eşinin 87 li olmasına rağmen 2. Evliliğiydi. Doğru duzgun calışmaz. Surekli borc icinde free bir aileye gelin gitti.
Kardeşim şu sıralar boşanıyor. Oğrendik ki cocukta şiddet, sahte evrak duzenleme, hırsızlık vs. ne ararsan varmış. Kardeşime evliliği suresince hic destek olmadım. Olmak istemedim. Kacmadan once hergun evde onun yuzundende kavga cıkar olmuştu surekli evden kacmakla tehtid ediyordu.
Ve benim.sorunlara bakış acım artık değişmişti umrumda olmadı. Madem aile et tırnaktan ayrılmayacağı gibi bir butundu, bende sorunu cozemiyorsam artık sorunun kaynağından kurtuldum. Goruşmuyordum. Sadece işi duşen adamın aradığı kişiydim ben ve bencildim.
Hala annemi babamı sucluyorum. Babamı iğrenc tiksinc baba olmayı hak etmeyen bir insan zaiyatı olarak goruyorum. Buyuk konuşmamak icin dile getirmediğim.şeyler var. Onlar bende kalsın.
Peki yıllar gecti bana/ bize ne oldu?
Kardeşim kactıktan sonra ev değiştirdik. Babam kendi kabuğuna cekildi. Onu daha iyi tanıdım. Nişanlanacağım kişiyle tanıştım 4,5 yıl once. Oyunda tanıştık..chat yapıp tanışma gibi bir olay değildi bildiğiniz metin2 cocuk oyununda. Kız olduğuma inanmamıştı ve cocuk olmadığıma faceten eklemişti. Ara ara konuşur olduk. Arkadaş olduk. Ben istanbul o izmitteydi.
Uzun yıllar sonra ilk defa heyacanlı hissettim. Buz gibi kalbimde bir sıcaklık hissettim. Sabahlara kadar sohbetler başladı laf lafı actı, gunler birbirini kovaladı. Bir gun buluştuk. Hic cıkma teklifi etmedi. Sadece konuştuk. Buluştuk bir baktım sevgili olmuşuz. Ama ben duramadım. Beni nasıl sever? Benim ailem bu beni sevmezken nasıl sever? Ben kendimi sevmezken nasıl benden hoşlanır. Ne ruhum ne fiziğim bana gore guzel değildi. Kilo ne kadar guzel olursak olalım guzel değil.
Bir erkek duşunuyorum ve beni nasıl seviyor diyorum. Uzun zaman beni sevdiğine inanmadım. Cunku onumdeki erkek modelleri babam gibi modeller. Kadınlar sadece sevişmek icin hizmet etmek icin var. Sevgi bu denklemin icerisinde neredeydi bilmiyordum. Onu biraz yordum. Ama icimde bir his vardı ve devam etmem gerektiğini soyluyordu. Pes etme ondan vazgecme.
Ben ondan vazgecmedim. Sonra tum onyargılarıma rağmen beni iyileştirmeye başladığını fark ettim. Yıkık dokuk hayatımda bana başka bir pencereden bakabilmeyi oğretti.
Şimdilerde eskiden olduğu gibi sorunlardan kacmak yerine onları cozmeye calışıyorum. Cunku sorunlardan kacmak kestirip atmak babamın tarzıydı ve ben babam değilim.
Beni sevdiğine inandım. Bende kendimi sevmeyi oğreniyorum.
Tekrar universite kazandım ama maddi olarak kimseye guvenemeyeceğimden gitmedim. Calışıp para kazanırken okumak daha cazip geldi.
Okulu dereceyle bitirdim. Yuksek lisans hayallerim vardı. Fakat bilgime guvensemde yıllardır yaşadıklarımın etkisiyle sosyal fobik olmuştum. Vazgectim.
Zorla iş değiştirdim ve maaşım fena değildi. Ama icimde okuyamamış olmanın uktesi kaldı. Artık işyerinde kucuk değil stajyerlerim olmaya başladı. Bilen vardır muhasebede kimse kimseye pek iş oğretmez. Ben herkese oğrettim. Oğretmekten keyif aldım. Mutlu oldum. Bazıları zaten iyi okullardandı bazısı değildi ama hepsi oğrendi. Bir tanesi yeni bir işe girdiğinde beni aradı ve teşekkur etti.
O gun keşke oğretmen olabilseydim dedim. Ve formasyon cıktı. Erkek arkadasım beni destekledi ve işten istifa edip formasyon almak icin eskişehire gittim. Babama sormadım. Oda nereye demedi. Formasyonumu aldım. Atamam yok ama stajyer oğretmenlik yaparken cok mutlu oldum. Bir gun oğretmenlik yapacaksam artık sosyal fobiden kurtulmam gerektiğini duşundum.
Zaten eve geldim annem hasta oldu amelyat oldu derken zaman gecti. ( bu arada babam yabancı gibi hastaneyr geldi gitti. Neymiş efendim hastane tutuyormuş. Annem amelyattan 1 hafta sonra kontrole gidecekti ama babam arabasıyla goturmek yerine nereden taksiye bineceğini tarif etmeyi tercih etti.
Ağustosta babannem vefat etti.
Babam, amcam ve dedem o kadar duyarsızdı ki nefret ettim. Babannnem bakımsızlıktan hasta oldu ilaclarını icmediği/icmediği/ icirilmediği icin oldu. İki tane halam hastanelerle ambulanslarla hastane hastane gezdi. Doktorlar bu saaate kadar neden getirmediniz dedi. Yani cok gecti.
Benim icim acıdı ve pişman oldum. Sırf dedem bizi siyasi goruş farklılıklarından evinden kovduktan sonra hic birimiz gitmedik. Halam kendi babasından korkutuğu icin gidemedi. Korkudan hastaneye.goturemediler. Boyle bir acı yok. Pisi pisine olum nedir gordum. Zaten bir şeyler hisseden kalbim iyice parcalandı.
Annem hastanedeyken babamın tavrını duşununce babannemin kaderinin annemin kaderi olmasından korktum
Kardeşimin de boşanma.arifesindeyken geldi ve onla surekli kavga halindeydik. Artık yıkıldım ve ne pahasına olursa olsun psikiyatriste gittim.
Bana yıllardır depresyonda oldugumu ve bundan dolayı sosyal fobik olduğumu soyledi.
Şimdi ilaclarımı alıyorum ve psikoterapiye de gidiyorum. Surekli icimi yakan hiss sıkıntı yok. Resmen lise yıllarımın oncesinde nasıl hissediyorsam oyleyim. İyileşiyorum ve cok iyi gidiyorum.
Annemle konuştum. Babamdan boşanmayı duşunmesini istedim. Boyle.hayvanca devam ederse itirazsız şekilde ayrılacaksın bu adamdan dedim ne olur bilmiyorum tabi.
Artık kendime guveniyorum.
Kendimi yeniden seviyorum sevilmeye herkes layıktır. Sadece herkes sevmeyi bilmez.
Sevilmeyi ve şefkate nasıl muhtac olduğumu anladım. İşte beni kapkaranlık dunyamdan cıkaran mustakbel hayat arkadasıma olmasaydı belki bencil bir insan olarak hayatıma devam edecektim.
Empati başkasının acısını anlamak, sohbet etmek gulmek, eğlenmek, fedakarlık, guvenmek ne demek yeniden hatırlıyorum.
Beni hayatından cıkaran hic kimseye kızmıyorum. Cunku isteselerdi bana ulaaşabilirlerdi ama denemediler.
Ben bana uzanacak bir ele bakıyormuşum. Guzel goren gozlere ihtiyacım varmış.
Şimdi kardeşlerim dahil herkesle iyiyim. Onlarla sohbet edip geziyoruz eğleniyoruz. Evlenip gitmeden once hic yapamadığımız şeyleri yapıyoruz. Mutluyum.
Peki babam ? Ondan artık nefret etmiyorum. Bazen ufak hatası herşeyi tekrar hatırlatsada ben artık babamı iskele babası olarak kabul ediyorum.
Şimdi emekli evde oturuyor. O gezme tozmalar arkadaşlar bitti. Neredeyse hic arkadaşı kalmadı. Ona gore parası varsa herkes onunla arkadaş olur.
Herşeyi elde eder.
Araba telefon kıyafet ne kadar saygın oldugunu gosterirmiş.
Benimse aklıma Mevlananın bir sozu geliyor.
Nice insanlar gordum, uzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gordum, icinde insan yok.
Evet artık babamla aynı sofrada oturmuyorum bacağımıza catal saplar diye korkmuyorum. Artık bir odada tek basına oturuyor, ruh hastası tavırları devam ama artık ustumde hak iddia edemiyor.
Yinede bazen sinir olmuyor değilim. Millete ben 4 tane kız cocuğu okuttum diyor. Elalemin icinde yalnızsınız herkes basının caresine baksın falan diyor utandırıyor. Kendisi bize saygı duymadığı gibi akrabalarında oyle gormesini istiyor.
Beni okutup buyuttuğu kısma katılmıyorum. Babama asla minnet duymuyorum. Bana yaptığı herşeyin parasını saysak birşey cıkmaz geri veririm parasıyla mutlu olup ovunsun.
Butun arkadaşlarım okulda eğlenirken ben calışıp hayatımı kazandım. Biraz kıskanıyor muyum ? Bazen ama suan hic bir eksiğim yok şukrediyorum.
Biliyorum belki kimse okumayacak ama olsun psikologum anlatınca rahatlayacağımı soyluyor. Durduk yere nereden cıktı demeyin bu yazıyı gece 2 de yazmaya başladım. Kabus gordum ruyamda babama karşı cıktığım icin babamın catalla beni oldurmek maksadıysa saldırdığını ve daha cok acı cekmem icin gozlerimin icine bakarak catalı kaburgalarıma sokusunu gordum. Canım acıdı ve uyandım, ağladım ve yazdım.
Eğitim once kadında başlar. Anneler bilinclenmezse boyle yıkık aileiler cıkıyor.
Bazen darbenin en yakınınızdan gelebileceğini unutmayın.
Guvenin ama asla % 100 değil. Acaba demeyi bilin.
Guclu olun, Allah yardım eder.
İhtiyacınız olmasada calışın.( En azından cocuk kreş cağına geldikten sonra. )
Kimseye muhtac olmayın.
Cocuklarınızla saygı cercevesinde herşeyi konuşun.
Kimseye boşan boşanma demek haddime olamaz. Fakat aman cocuğum babasIz annesiz ailesiz buyumesin demeyin. Bazen ailemiz en zararlısı oluyor.
Korkmayın kendiniz icin korksanızda cocuğunuz icin korkmayın. Ne insanlar ne hayatları var başarmak isteyen başarıyor. Psikolojisi bozuk, bozuk davranışlı bir nesil yetişmememsi icin lutfen iyi duşunun.
Annem keşke ayrılsaydı hala ayrılsa diyorum. Keşke boyle hasta olmasaydım. Keşke kardeşim panikatak olmasaydı, keşke kardeşim kotu bir evlilik yaşamasaydı.
Acta kaldık acıktada ama keşke ruhum yaralanmasaydı bu kadar. Bazı kişiler diyecektir ki babam yaşasada / babam olsada bana boyle yapsa. Golgesi yeter vs. Maalesef keşke babam olmasaydı. Ac acıkta cıplak kalsaydım, belki soğuktan aclıktan olseydimde babam boyle olmasaydı. En azında. Baba hasreti cektiğim hayallerim olurdu. Beni ona bağlayan bir parca sevgi bile yok. Allah ıslah etsin. Ben affetmedim ama nefrettte etmiyorum artık.
Bu arada erkek arkadaşımın beni sevme nedenini zamanla anladım. Guclu oldugum icin, herşeye rağmen başardığım icin ve dediğine gore kalbim guzelmiş, safmış. Beni hayata bağlayan, evlilikten korkan beni evlenmeye ikna eden adam bu yazıyı okumayacaksın ama seni cooook seviyorum. İyi ki hayatıma girdin. İyi ki varsın! Hayatıma guneş gibi doğdun.
Not: butun erkekler aynı değil. Tıpkı butun insanların aynı olmadığı gibi.
Galiba şiş gozlerimle uyuyacağım

Gunaydın herkese
