sjogren sendromu sjogren sendromu lenfoma ve gebelik bitkisel tedavi
Sjogren sendromu nedir?

Sjogren sendromu kuru goz ve kuru ağız bulguları ile karakterize kronik yani uzun sureli bir hastalıktır. Adını, ilk tanımlayan İsvec’li goz doktoru Henrik Sjogren’den almıştır. Sıklıkla romatoid artrit, lupus eritematozus, skleroderma ve polimiyozit gibi romatizmal hastalıklarla birlikte bulunur. Ancak hastaların yaklaşık yarısında tek başına gorulur.

Sjogren sendromu nasıl gelişir?

Nedeni tam bilinmemektedir. Genetik ya da viral enfeksiyonların bilinmeyen mekanizmalarla Sjogren sendromuna neden olabildiğine dair bulgular vardır. Bu hastalığın esas olarak bağışıklık (immun) sistemindeki bozukluktan kaynaklandığı duşunulmektedir. Bağışıklık sistemi, hastalıklara karşı vucudun korunma mekanizmasıdır. Sjogren sendromunda bağışıklık siteminin normal kontrol mekanizmasında bir bozukluk vardır, bunun sonucu olarak aşırı miktarda beyaz kan hucreleri yapılır. Lenfosit adı verilen bu hucreler gozyaşı ve tukruk bezlerine giderek bu dokularda harabiyet yapar. Bu nedenle de hem tukruk bezlerinde hem de goz yaşı bezlerinde salgıda azalma yani kuruluk meydana gelir. Aynı zamanda bu hucreler “otoantikor” adı verilen protein yapısında maddeler salgılar ve bunlar kanda tespit edilebilir. Bu otoantikorlar bağışıklık sisteminin duzgun calışmadığının bir gostergesidir ve tukruk ile gozyaşı bezlerinde harabiyet yapma potansiyeline sahiptir. Sjogren sendromunda eklem, akciğer, bobrek, sinir, tiroid, karaciğer ve beyin gibi diğer organlarda da tutulum gorulebilir.

Sjogren sendromu kimlerde gorulur?

Sjogren sendromu herhangi bir yaşta gorulebilirse de en fazla 45 yaşının uzerindeki kadınlarda ortaya cıkmaktadır. 20 yaş altında cok nadirdir.

Sjogren sendromunda bulgular nelerdir?

Genellikle yavaş başlar. Hasta gozlerinde ve ağzında şiddetli kuruluk hisseder. Coğunda kuru bir oksuruk ve boğazda gıcık hissi de vardır. Tukruk bezlerinde şişlik, tat alma ve koklama duyusunda bozulma izlenebilir. Gozlerde kuruluğa bağlı kızarıklık, yanma, kaşıntı ve ışığa aşırı hassasiyet gelişir. Uygun tedavi edilmezse “kornea” adı verilen gozun en dışındaki saydam zarda ulserler, nadiren de korluk gelişebilir. Sjogren sendromu bulunan hastalarda burun, cilt ve kadın genital organlarında da kuruluk izlenebilir.

Ağız kuruluğu nedeniyle ciğneme, yutma ve konuşmada gucluk hissedilebilir. Bu nedenle hastalar bol miktarda sıvı almalıdırlar.

Hastalarda diş curukleri de sık gorulur. Cunku tukruk, bakterilere karşı savaşan ve curuklerin oluşmasını engelleyen bir sıvıdır. Sjogren sendromunda tukruk salınımı bozulduğu icin curuklerin oluşumu kolaylaşmıştır.

Bazen hastalarda “lenfoma” adı verilen bir ceşit lenf bezi kanseri gelişebilir. Nadir olsa da hastaların muayenesinde ve takibinde akılda tutulmalıdır.

Sjogren sendromu tanısı nasıl konur?

Ağızda ve gozlerde kuruluk hisseden hastalarda bu tanıdan şuphelenilmelidir. Muayene sırasında kızarmış-kaşıntılı gozler, tukruk bezlerinde şişlik, kuru bir dil, boyundaki lenf bezlerinde genişleme gibi bulgular tespit edilebilir. Kan tetkiklerinde de otoantikorların varlığı tanıyı destekler.

Gozde kuruluk “Schirmer testi” ile tespit edilir. Korneanın bir goz doktoru tarafından incelenmesi de kuruluk hakkında bilgi verecektir.

Tukruk bezlerin duzgun calışıp calışmadığını kontrol etmek icin “sialogram” yapılabilir. Bu test tukruk bezi icine boya enjekte edildikten sonra ozel filmlerin cekilmesi ile yapılır. Sjogrensendromunun kesin tanısı icin dudak biopsisi, yani dudak icindeki kucuk tukruk bezlerinden ufak bir parca alınıp mikroskop altında lenfositlerin varlığı acısından değerlendirilmesi gereklidir.

Akciğer ve bobrek fonksiyonlarının gerek direkt grafilerle gerekse de laboratuvar testleri ile takibi yardımcı olabilir.

Sjogren sendromu nasıl tedavi edilir?

Bu hastalığın kesin tanısı olmasa da bulgulara yonelik ozel tedavilerle hastaların yakınmaları giderilebilir ve yaşam kaliteleri duzeltilebilir. Her hastada aynı bulgular olmadığından tedavi programı hekim tarafından hastanın ihtiyaclarına gore bireysel olarak planlanmalıdır. Duzenli hekim ve diş kontrolu şarttır.

Gozlerdeki kuruluk icin yapay goz yaşı ve goz damlaları kullanılabilir. Ağızdaki kuruluk icin en etkili rahatlama yollarından biri bol sıvı alımıdır. Yine ozel sakızlar (curumeye engel olmak icin şekersiz olmaları koşulu ile), diş macunları, duzenli diş fırcalama hastalara yardımcı olacaktır.

Ciltte kuruluk varsa hassas ciltler icin onerilen nemlendiriciler kullanılabilir. Evde ve işyerinde buhar havayı nemlendiren buhar makinalarının kullanılması onerilebilir.

Hastalarda şişlik, katılık, kas ağrıları ve eklem inflamasyonunun engellenmesi amacıyla steroid-olmayan antiromatizmal ilaclar kullanılabilir. Ağır hastalarda kortizon da onerilebilir ancak yan etkilerinin ciddiyeti acısından mutlaka hekim kontrolunde alınması onerilir. Hastalarda eşlik eden başka bir romatizmal hastalık varsa (romatoid artrit, lupus vb. gibi) bunun tedavisi de esasdır.

Yurume, yuzme gibi hafif egzersizler kasların ve eklemlerin elastikiyetinin korunması icin faydalıdır. Egzersizlerin eklem hasarını engelleyici etkisi de bulunduğundan mutlaka tedavi programında yer almalıdır. Ayrıca hastalara hastalığı ile bilgiler ve stresini azaltmaya yonelik tavsiyeler de verilmelidir.

Sjogren sendromu bulunan kadın hastalarda kanda bulunan belirli bir “antikor” nadiren yenidoğan cocuklarda kalp problemleri ile ilgili olabilir. Bu nedenle hamile olan ya da cocuk sahibi olmak isteyen kadın hastaların mutlaka doktorlarına bunu danışmaları gerekir.

Sjogren sendromu genel olarak hayatı tehdit eden bir hastalık değildir. Ancak ağız ve gozdeki kuruluk uzun surelidir ve hayatın geri kalan kısmı boyunca devam edebilir. Yapay nemlendiricilerin kullanılması ve diş hijyenine dikkat edilmesi ile genellikle ciddi problemlerin engellenmesi mumkun olacaktır.