İshaller
--------------------------------------------------------------------------------
Tum dunyadaki olum nedenlerine bakıldığında ishaller ikinci sırada yer almaktadır. Gelişmemiş ulkelerde ise en sık olum nedenleri arasındadır. Asya, Afrika ve Latin Amerika’da her yıl 4,600,000-6,000,000 cocuğun olumune yol acmaktadır. İshal en ağır bicimde cocuk ve yaşlıları etkilemekte. Ulkemizdeki 1-5 yaş arasındaki cocuk olum nedenleri arasında ikinci sırada yer almaktadır. Kişide ishalin ortaya cıkmasına neden olan ceşitli etmenler bulunmaktadır. En onemlisi cevreye ait olan etmenlerdir. Yoksulluk, kalabalık ve sağlıksız evlerde yaşama, kanalizasyon sorununun cozulememiş olması, temiz su eldesindeki guclukler, gıda yetersizliği ve gıdaların sağlıksız olması v.b. olumsuzluklar ishalin nedenlerinden sayılabilir. Kişinin yaşına bağlı olarak ishale neden olan parazit yada bakterinin etkinliği değişir. Bazı etmenler cocuklarda bazıları da yetişkinlerde etkili olmaktadır. Kişisel hijyenin yeterli olmaması da ishal oluşumunu etkiler.
Bağırsak enfeksiyonu olup olamayacağı oncelikle alınan etkenlerin sayısı belirler. Etkenlerin hemen hemen tamamı ağız yolu ile alınır. Bulaşmada coğunlukla dışkı ağız yolu iledir. Suların temiz olması ve dağıtım sisteminin yeterli olması yayılımı buyuk oranda azaltır. İshale neden olan etkenler genellikle midenin asitli ortamında yok olurlar ve bağırsaklara ulaşamadıkları icin ishale neden olamazlar. Ancak mide asit ortamını azaltan anti-asitlerin kullanımı bu etmenlere duyarlılığı arttırır. Bağırsak hareketliliğinin normal olması da ishal oluşumunu etkileyen bir faktordur. Normal hareketlilik bağırsakta bakterilerin birikmesini engelleyerek ishal oluşumunu engeller. Bağırsaklarda normal şartlarda bakteriler bulunmakta ve bu bakteriler insan vucudunda herhangi bir hastalığa neden olmamaktadır bu bakteriler bağırsak florası diye adlandırılır. Ancak antibiyotik kullanımı sonucu bağırsak florasında azalma olursa diğer patojen yani ishal yapıcı bakterilerin coğalmasına neden olur ve boylelikle hastalık ortaya cıkar. Bağırsağın kendine ait savunma sistemleri mevcuttur. Bazı hastalılarda bu savunma sistemleri ortadan kalktığından ishal oluşumu kacınılmaz olur.
Bulaşma yolları
Deri yolu ile bulaşan parazitleri bir tarafa bırakacak olursak, coğu enfeksiyoz ishaller etkenlerin ağız yoluyla alınması sonucu edinilir. Dışkı-ağız yoluyla bulaşma su, gıda veya kişiden kişiye dokunma yoluyla olmaktadır. Yayılım şekli her etmende farklılıklar gostermektedir.
Etkenler
Akut ishale yol acan bir cok enfeksiyoz ve enfeksiyoz olmayan etmenler vardır. Bununla birlikte akut ishal olgularının coğundan enfeksiyoz etkenler sorumludurlar. Bakteriler, virusler, mantar ve parazitler ishale neden olabilmektedir.
Klinik
İshali tanımı halen tartışmalı bir konudur. İshal klinik olarak 24 saat icinde normal şeklini kaybetmiş, 3 veya daha fazla sayıda dışkılama olarak tanımlanabilir. Bu tanımlamanın dışında dışkı miktarı ?200 gr/gun ve dışkı suyunun ?%80 olcumlerine gore daha objektif tanımlamalarda soz konusudur. Fakat pratikte bu olcumlere cık nadir başvurulmaktadır. İki haftayı aşmayan ishaller akut, aşanlar ise kronik ishal olarak tanımlanabilir. Akut ishallerin nedeni genellikle enfeksiyoz ajanlardır. İshalle ishalle ilgili başkaca tanımlamalar da yapılmaktadır.
Gastroenterit; bulantı, kusma, ishal ve karın ağrısı gibi yakınmalarla seyreden mide ve ince bağırsağın birlikte tutulduğu klinik tablodur.
Enterekolit; genellikle bulantı ve kusmanın etki etmediği, ateş, karın ağrısı ve ishal gibi yakınmalarla seyreden ince ve kalın bağırsakların birlikte tutulduğu klinik tablodur.
Dizanteri sendromu; kramp biciminde karın ağrısı, kanlı-mukuslu-tenezimli sık ve az miktarda dışkalamayla seyreden klinik tablodur.
İnce bağırsak tipi ishal; bol ve sulu dışkılamadır.
Kalın bağırsak tipi ishal; az miktarda sık sık dışkılamadır.
Tenezim; sık sık ağrılı dışkılama ve yetersiz dışkılama hissidir.
Besinlerde bulunan bakteri toksinlerinin alınmasıyla oluşan gastroenteritlerde kulucka suresi kısa (1-6 saat, 6-24 saat), dışkı ile bulaşık suların icilmesi veya bu sular ile yıkanmış gıdaların iyi pişirilmeden yenilmesi ile dışkı-ağız yoluyla bulaşan gastroenteritlerin etkenlerinde kulucka suresi ortalama 3 gundur. Dışkı sayısının cok sayıda (?10/gun) olması akla kalın bağırsak tutulumunu getirmelidir. Sekretuvar ishallerde dışkı sulu, fazla miktarda, renksiz veya beyaz renklidir. Dizanterik olanlarda ise dışkının miktarı azdır ve kan, mukus, ve puy icermektedir. İshale eşlik eden karın ağrısının ozellikleri klinik olarak onemli ipucları verebilir. Karın ağrısı tutulumu mideden aşağı inildikce ve bağırsak yayılımı varlığında artmaktadır. Bazı ishal tiplerinde bu ağrı gobek cevresinde veya sağ alt tarafta ve aralıklı olarak gelip kramp tarzında olurken, bazı tiplerde yine karın alt tarafında devamlı tenezimle birlikte olabilir. Bol sulu ishallerde ateş sık gorulmezken bakterilerin oluşturduğu coğu ishallerde ateş gorulebilir.
Tedavi
İshallerde en onemli konu ve kısa zamanda onlem alınması gereken konu su kaybıdır. İshalle birlikte vucut su kaybına uğramaktadır. Ozellikle bu durum cocuklarda cok tehlikeli duruma varabilmektedir. Tedavide de ilk yapılması gereken kişideki su kaybını değerlendirerek, su kaybının yerine konmasıdır. Ozellikle gecmişten kalan bir inancla ishalli kişiler su alınımı azaltarak ishalin azalacağı kanısıdır. Bu yanlış davranışın onlenmesi ve aksine kişiye bol sıvı verilmesinin sağlanması lazım. Bu kaybedilen sıvı ile birlikte vucut ceşitli mineraller de kaybetmekte bunların yerine konulması icinde tedavi oluşturulmalırdır. Bu amacla ORS (Oral Rehidratasyon Sıvıları) kullanılabilir. ORS evde de kolaylıkla hazırlanabilir. Evde 1 litre suya, 1 cay kaşığı tuz, 8 cay kaşığı şeker, bir fincan portakal suyu veya 2 muz ilave edilebilir. Eğer su kaybı ciddi boyutlarda ise hastane şartlarında damar ici sıvı verilmesi uygulanabilir. Hastalar sut urunleri, alkol, kafein ve karbonatlı iceceklerden uzak durmalıdır. Antibiyotik kullanımı hastaların %10’unda işe yarabilir. Ama bazı ishal vakalarında antibiyotik kullanımı gerekmemektedir. Ancak en iyi tedavi şeklinin belirlenmesi icin doktora başvurmak gerekmektedir.