Bedenî calışmayi peşinen, tedavi plÂnının icine almalıdır. Bu yapılmazsa hastanın ayarlanması zor olur. Bedenî hareket insulinden tasarruf ettirir. Cunku adalelerde şekerin yanmasını arttırır.. Kış mevsiminde şeker yanmasının bozulması hareketsizliktendir.
Şeker hastasının tedavisine erken başlayabilmek icin teşhis erken konmalıdır, ilk alÂmet olarak şiddetli aclık hissi baş gosterir. Sonra susuzluk başlar. Daha sonra hasta zayıflar ve takatten duşer. Yaralar suratli kapanmaz. Diş etleri hastalanır. Dişler gevşer, sinir iltihapları ve cilt hastalıkları baş gosterirse daima şekeri duşunmelidir Goz adaleleri felci ile gorem teşevvuşleri baş gosteir. Bazan gebelik ve iltihaplı hastalıklar neticesinde şekerin ağır arazları baş gosterir. Bazan o ana kadar teşhis edilmemiş şeker hastalığı Ânî bir koma ile kendini belli eder. Bu başlangıc hastalığın ağır seyredeceğine bir alÂmet olamaz. Tedavinin gec kalmasına delÂlet eder. Vucutta aseton cisimleri coğalırsa endişeli bir durum hÂsıl o-lur. En tehlikeli hal komadır. Bunun sebepleri perhizin ihmali, in-sulinin az gelmesi ve iltihaplı hastalıklardır. Koma; ilerleyen za’af bulantı, kusma, karın ağrısı, teneffusun derinleşmesi ve zorlaşması, şuur bulanıklığı ile başlayarak tam bir baygınlığa goturur. Has tanın nefesi aseton kokar, Goz yuvarlakları derine coker ve yumuşar, hayatı tehlikede olduğu icin derhal tıbbî tedavi lÂzımdır. Hekim gelinceye kadar hastayı yatırmalı, bol miktarda meyve suyu, yulaf peltesi vermeli, kusmaya karşı bir bardak suya bir cay kaşığı tuz ilÂve ederek lavman yapmalı ve bu su icerde kalmalıdır. Hekim gelince hemen insulin zerk eder ve hasta iyice sarılarak kliniğe nakledilir.
Cocukluk yaşındaki şeker hastalıkları kÂhinlerinkinden farklıdır, 4,5 aylık cocukta bile şeker gorulmuştur. Cocukta şeker hastalığı başlamadan az once buyume hızlanır. Sonra ise tedavi başlamazsa buyume durur. Cocuğun protein ihtiyacı buyume dolayısiyle kÂhilinkinden fazladır. Cocuk hastalar peşinen insuline tedavi edilmelidir. Hatt pek hafif vakalar bile. En buyuk ehemmiyet bedenî harekete verilmelidir. Bu bakımdan mekteple ana baba arasında bir anlaşma olmalıdır.
Bugun kimse şuphe etmiyor ki, şeker hastalığının her şekli irsî bir istidada dayanır. Hastaya iyice sorulursa akraba ve ecdadında şeker hastaları bulunur. Hastaların yuzde 26 sında akrabada bir hasta vardır. Bu noktayı aydınlatmak icin yalnız ana babayı değil, yakm uzak akrabaları hesaba katmalıdır. Ailede başka şeker hastası bulunmazsa bu hal bazı fertlerin hastalık yaşma girmeden olmuş olmalarından ileri gelir. Biz bir vakada 84 yaşında bir kadında hastalığın yeni başladığını tesbit ettik. Bu kadının yedi
cocuğu, 21 torunu, 9 torununun cocuğu vardı. Bu kadın, 83 yaşında olmuş olsa idi. torunları ailelerinde şeker hastalığı olmadığını iddia edeceklerdi. Bazı ailelerde şeker hastalığı geckin yaşlarda, bazılarında ise orta yaşlarda, bazan da cocukluk yaşında baş gosterir. Bazıları bunu tabiatın bir istifa vasıtası sayıyorlar. Şeker hastalığı genc yaşlara doğru kaydıkca ya kadın gebe kalamıya-cak veya cocuk ana rahminde olecektir. Yani bu suretle şeker hastalığı ve hastaları tasfiye edilmiş olacaktır.
Şeker hastalığının irsi olduğunu bilmek rapor vermek hususunda onemlidir. Bazı hastalar şekere haric’ sebeplerle veya ruhî sıkıntılarla tutulduklarının iddia ederler. Ve bu yuzden tazminat ve rant talep ederler. Bu hususta Umberin şu sozu rehber olmalıdır. «Şeker hastalığı istidadı ile dunyaya gelmeyen, bu hastalığa tutulmaz.:> Bedenî ve ruhî harici sebepler şeker hastalığını meydana getiremezler. Yalnız mevcut istidat bazen vaktinden evvel hastalık şeklinde belirebilir. Mesel kafatasının yaralanmasında olduğu gibi.
Asidoza karşı savaş :
Asidoza sebep olan aseton cisimleri yağların ve proteinlerin yanmasından meydana gelir. Aseton cisimlerinin tamamiyle yanıp su ve asit karbonik haline gecmeleri icin glikojen bulunması şarttır. Şeker hastalarında ise kÂfi derecede glikojen bulunmadığından vucutta asit beta oksibutirik, asit asetik ve aseton toplanır. İdrarda bu cisimlerden 25 gram bulunursa koma tehlikesi başgosterir.
Asidoza karşı savaş :
1. Karbon hidratlarla,2. Umumî gıdanın azaltılması ile,3. İnsulinle yapılır.
Yağlar ve aseton cisimleri ancak karbon hidratların ateşinde yandıkları icin aseton tehlikesine karşı bol karbon hidrat vermek lÂzımdır. Bu maksatla yulaf kuru tatbik edilir. Bu kur 150 - 200 gram yulaf, 50 gram tereyağı, 2-3 fincan kahve ve caydan terekkup eder. Yulaf corba ve pelte halinde ve 4-5 oğunde verilir. Tuz azaltılır. Ayni suretle araya konan meyve kurleri de asidoza karşı tesirlidirler. Boyle gunlerde 5-6 oğunde 1,5 kilo meyve verilir. U-zum ve portakal şeker ihtiva ettiklerinden bu rejime katılmaz. Meyve gunlerinin kalorisini biraz arttırmak icin bir oğun sebze verilir. Nihayet asidoza karşı da en muhim silÂh insulindr.
Asidoz komasında 50 unite insulin ile beraber % 40 lık glikoz eriyiği verit icine zerk edilir. İki saat sonra 30 unite insulin zerk edilir. însulinle beraber şeker verilir. İcabında cok şekerli kahve veya şekerli meyve suyu icirilir ve yulaf peltesi yedirilir.
Alkole alışık şeker hastalarına koma tehlikesinde konyak veya kanyak verilebilir. Bu had tehlike anı gectikten sonra araya iki uc gun meyve veya yulaf gunu konur.
Şeker hastalarının




Asidoz tehlikesi gorunmeyen vak’alarda tolerans tayinine gecilir. Bu maksatla hastanın aldığı ve cıkardığı şeker miktarları karşılaştırılır. Sabit kıymetli bir gıda vermek icin muayyen kalorili bir tecrube yemeği verilir. Ucuncu gun 24 saatlik idrar miktarı ile ihtiva ettiği şeker olculur. Mesel bir şahsa 50 gram karbon hidrat ihtiva eden bir tecrube yemeği verilse ve yirmi dort saatte % 0,5 şeker ihtiva eder bir idrarla 10 gram şeker cıkarsa, bu şahsın karbon hidratlara karşı toleransı 40 gramdır. Hafif şeker hastalarında, bu tolerans 100 gram ekmek ve daha fazlası ve ağır vak’alarda ise 100 gramın altındadır.
Tecrube yemeği yenmesi caiz olan maddelerden terekkup etmeli ve ihtiyactan fazla kalori ihtiva etmemelidir. Tecrube yemeğine bir ornek olarak şunu verelim :
Sabah: Bir fincan kahve, 100 gram ekmek, 20 gram tereyağ. Kuşluk : Salata, 50 gram ekmek.
Oğle: 100 gram patates, 20 gram yağla pişirilmiş 400 gram sebze.
ikinci : Bir fincan cay, 50 gram ekmek, 100 gram tereyağ. Akşam : 100 gram patates, 20 gram yağla pişirilmiş 400 gram sebze, 50 gram ekmek, biraz peynir.
Bu rejimle hasta şeker cıkarmazsa yavaş yavaş ekmek ve patates arttırılır. Şeker cıkarırsa insulin verilir.
Şekersiz diyabet (diabetes insipidus) :
Asıl şeker hastalığı ile ilgisi yoktur. Yalnız bu hastalıkta da fazla su icildiği ve fazla idrar cıkarıldığı icin diyabet denmiştir. Halbuki bu hastalıkta kanda şeker artmaz ve pankreasta bozukluk yoktur.
Hastalık, hipofiz arka bolumunde İfraz edilen bir hormonun azlığı veya yokluğundan ileri gelir. Bu hormon antidiabetik hormondur. Vazifesi, bobrek kanallarında suyun, kısmen geriye emilmesini yani kana karışmasını sağlamaktır. Bu hormon bulunmazsa su geriye emilmiyeceğinden gayet sulu ve bol idrar (gunde 30 litreye varabilir) cıkarılır ve o nisbette bol su icilir. Eksik olan hormonu ilÂc olarak vermek suretiyle hastalığın’ belirtilerini gidermek kabildir.