Kızlar, doğma buyume İstanbul ’un Anadolu yakasında bir ilceliyim, yaşayanlar kırılmasın diye isim vermiyorum, ailem eski İstanbullu, muhitin de yerlisi doğal olarak. Ancak, son 20 yılda ozellikle carşı pazar anlamında rağbet goren bir yer olup aşırı kalabalıklaştı. Bense lise bittikten sonra muhitimde neredeyse hic sosyalleşmedim, arkadaş cevrem, alışkanlıklarım, yaşam kulturum gittikce farklılaştı. Bir sure once de evlendim ve eşimin komşu ilcedeki evine yerleştim, burası da yaşamayan bir ilce şansıma hic gelişmemiş, 40 senedir her şey aynı. Evi kayınvalidem nikah hediyesi olarak eşime verdi sağ olsun. Bizim arzumuz ise bu evi satıp Suadiye ya da Fenerbahce taraflarına taşınmak, eşimin işine daha yakın ve sevdiğimiz muhitler. Gecenlerde bunu ailemle paylaştım, ama şimdi yakın sayılırız, ben tek cocuklarıyım ve her gun goruşuyoruz, ikisinin de kronik hastalıkları var, bir elim hep uzerlerinde, carşı pazar işlerini birlikte goruyoruz, anne babamda arac yok, ikisi de 70 yaş uzeri, ben de ilk cocuğuma hamileyim. Annem bana yakın olmak istiyor, ben de onlara yakın olmak istiyorum ama soz konusu ilcede ne zaman sokağa hatta evin balkonuna cıksam rahatsız oluyorum, Teksas sanki, carşıya cıkıyorum insanlarla tartışıp eve oyle donuyorum, insanları yontmaya calışmak da ayrıca sinirimi bozuyor. Ev fiyatlarına gelecek olursak, annemlere yakın olan bolgede yeni binada 1,2 trilyon aralığında. Oldukca pahalı yani, bu arada babam da ilceyi kendi kurmuş gibi sahipleniyor ve yatırım yapacaksak bu bolgeye yapmamızı bekliyor. Ben de 40 yaşına geldim daha iyi yaşamak istiyorum, cocuğum daha nezih bir semtte buyusun istiyorum, mahalle okuluna bile versem daha farklı bir cevre olur diye umuyorum. Yine de ailem şehir değiştiriyormuşuz gibi davranıyor, yaşlılıktan belki de, benim de kafam hayli karıştı. Tek istediğim imkan varken bu şehirde daha iyi şartlarda yaşamak. Haklı mıyım, yoksa babamın dediği gibi, cıktığı deliği beğenmeyen kompleksli biri mi oldum…