Merhaba guzel hanımlar. Biraz uzun olacak, şimdiden okuyanlara teşekkur ediyorum

Ben Defne. 22 yaşındayım, universite son sınıf oğrencisiyim. Erkek arkadaşım Ulgen. O da 23 yaşında ve sınıf arkadaşıyız. 3 senelik arkadaşlık ve 1.5 senelik birlikteliğimizi evlilikle taclandırmak istiyoruz. Şimdi, bu isteğimiz ve ilişkimiz karşısında erkek arkadaşımın ailesinin tavırlarını ve yaşadıklarımı size tane tane anlatayım.
Ulgen ’in ailesi 5 kişilik. Aile evi Balıkesir ’de. Anne-babası, kendisi ve iki ablası. Ulgen evin en en kucuğu. Ortanca ablasıyla 8, buyuk ablasıyla 13 yaş farkları var. Ablaları evli. İkisinin de cocukları var. Ortanca abla Pınar, anne ve babayla aynı şehirde yaşıyor ve problem aslında onunla ilgili; buyuk abla ise uzak bir şehirde yaşıyor ve olanlarda onun pek payı yok.
Benimse annem ve babam sizlere omur. Annemi 17 yaşımda iken, babamı ise henuz 2 ay once kaybettim. Zaten babam ile 10 yaşımdan beri goruşmuyorduk. Bir de abim var fakat aramız cok iyi değil. Sadece bazı uzak akrabalarla iletişimdeyim.
Kulli irade olan ve benim elimde olmayan dağılmış ailemin, Ulgen ’in ailesi icin bir problem olup olmayacağını sordum. Bunu soruşum kendimi korumak icindi. Biliyorsunuz bizim ulkede anne babanı ya da vefat tarihlerini sen secmişsin gibi yadırganıyor insanlar. Ulgen bunu anne babasıyla paylaştığında, biz boyle şeyler duşunmuyoruz o da duşunmesin, olur mu oyle şey, demişler.
Ulgen ile ilişkimizin başında Pınar abla bir sosyal medya hesabından beni takip etti. Fotoğraf beğenme, arada minik emojileşmeler gibi ufak bir iletişimimiz oluştu. Bu surecte Pınar abla, babasına gidip “Defne bizim ailemize yakışacak bir kız, senin de onu koruyup kollayacağına, kızın gibi goreceğine inanıyorum baba” deMİŞ. Bunu Ulgen ’e annesi soylemiş. Duyunca cok sevindim. Demek ki ciddiyetimizi de farkındalardı, beni de sevmişlerdi. Doğrusu ben de onları uzaktan da olsa seviyor, yaşayamadığım aile sıcaklığını bulmayı, iyi gecinmeyi cok istiyordum.
Birkac ay sonra Pınar abla ile oluşan samimiyetimize guvenerek minik kızının doğum gunu vesilesiyle anne-kız şapkası hediye alıp Pınar ablaya yolladım, Pınar abla hediyeyi acarken kızına “bak kızım yenge bize ne almış” demiş. Şapkayı kızına hÂl giydiriyor, ben de sosyal medyadan goruyorum. Fakat Pınar abla bana hÂl teşekkur etmedi. Hediyeleşmek benim icin her zaman muhabbet artırıcı, onemli bir husus oldu. Karşılık olarak hediye beklemedim elbette. Mevzuu bu değildi. Hediye icin minik bir teşekkur, mutluluğunu benimle paylaşması yeterdi. Ayıp ettiğini farkındaydım fakat unutmuştur diyerek takılmamaya calıştım, canımı sıkmak istemedim.
İlişkimizin 3.ayında anne ve babasının 40.evlilik yıldonumu olduğu icin Ulgen ’le birlikte eve cicek yolladık. Annesi ciceği bir sosyal medya hesabında paylaşmış. Pınar abla “Kim aldı” diye sorunca da sadece Ulgen ’in aldığını soylemiş. Bunu duyunca tepki gosterdim ve sebebini sordum. “Sonucta Pınar artık evli, başka ailenin insanı, aile evindeki her şeyi bilmesi gerekmez” demiş annesi. Ben bu cevaptan asla tatmin olmadım. Pınar ablanın aile evinde olan her şeye mudahil olduğu cok aşikardı, hatta evde olanlar hakkında Ulgen ’den daha cok bilgisi ve fikri vardı.
Bizim ilişkimiz pandemi surecinde başladı. Yani bu sureci uzaktan yaşayan tum ciftler bilir ki cok hasret cektik, uc dort haftada bir goruşebildik, yasaklar oldu hic goruşemedik. Yılbaşı bayram hak getire, hep ayrıydık. Ustelik ikimiz de aile evinde ders calışamıyor, okuma yapamıyorduk. Ustelik tez yazma senesi gelmişti ve Ulgen yuksek lisansa ben ise kpss ’ye hazırlanacağım.
Evlenmeyi zaten okul bitmeden istiyorduk fakat bu zor surec ile evliliği daha da erkene cekmeye karar verdik. Fakat Ulgen ’in ailesi karşı cıkmaya başladı. Ulgen ’e surekli “sen daha kucuksun” diyorlardı. Ozellikle Pınar ablası “daha sorumluluk sahibi bile değilsin, okulun var, ideallerin var, elin ekmek tutmuyor, askerliğini yapmadın” ve benzeri kalıp yargılar ve sivri bir dil kullanıyordu.
Velhasıl Ulgen ile bir karar aldık. İkimiz de aile evlerimizden ayrılıp artık hayata atılmak, birbirimize yakın olmak istiyorduk ve derslerimizi toplamak icin tek caremiz bu gibiydi. Gelme amaclarımızdan biri de ailesinin Ulgen ’in buyuduğunu kabul etmesiydi. Oğullarının tek başına bir ev gecindirebildiğini gormeleri onlara herhalde yardımcı olur diye duşunduk. Ailelerin de onayını alarak okulumuzun bulunduğu şehre taşındık. Yan yana daireler tuttuk.
Taşınır taşınmaz iş aramaya başladık ve 2 aylık surede odevlerimiz, sınavlarımız oldu, araya ramazan girdi, tam kapanma oldu, evlerimize ve birlikte yaşamaya alışmaya calıştık ve en muhimi babam vefat etti. Yani iş bulamamış ve evde gibi gozukuyorduk ama cok yoğunduk. Ancak 2 ay sonra Ulgen ile ailesini ziyarete gidebildik. Eve girdik, annesi Ulgen ’i gorunce ağıtvarî ve şiddetli bir şekilde ağladı. İnanın dışarıdan duyan evde vefat oldu sanabilirdi. Sonucta evladı, elbette ozleyecek fakat bu tepkiler bana fazla romantik ve sağlıksız geliyordu. Bu, evladını sevmekten ote, bağımlılık gibiydi sanki.
Aynı gun annesi ile mutfakta baş başa kaldığımda bana cocuklarından bahsetti. İşte buyuk kızım şoyledir, Ulgen ’in huyu boyledir diye. Pınar abladan bahsederken vurgulayarak “Pınar epilepsi hastası, bu yuzden uzulmesin diye tum aile uzerine titriyoruz. Eğer sana bir şey derse, sakın ustune alınma takılma. Yani demez de hani olursa diye diyorum. Yoksa kızım dort dortluk bir insandır” dedi. Anladım ki ortada bir soğuk savaş vardı. Hicbir anne bunları durup dururken demezdi.
Gercekten de o gun Pınar ablanın bize karşı soğukluğu cok belliydi. Sohbet ederken bize dahi bakmıyordu. Bir piknik alanına gittik o gun. Ulgen ’le el ele kol kola dolaştık yuruduk, bir ara Pınar abla Ulgen ’e “biraz da benim koluma gir” dedi nazlı nazlı. Peşine ufak ufak laf gondermeleri yaptı kendince. Babası da “3 saatlik yolu 2 aydır gelmediniz” diye sitemde bulundu bize. Biz ise herkese normal davrandık, “yarın evimize doneceğiz zaten, tatsızlık olmasın” dedik. Hatta ben, oturduğumuz şehre tum aileyi davet ettim ve “hep birlikte yemek yeriz, kaynaşırız” dedim, kimse cevap vermediğinde bir şeyleri anlamalıydım. Ertesi gun Ulgen ’le evlerimize donduk.
Dondukten birkac gun sonra Pınar abla Ulgen ’i aradı. Konuşmaya “sen ne yapıyorsun Ulgen?” diye hesap sorarak başladı. Ailelerine benim bu kadar hızlı girmemden, her aradığında benim Ulgen ’in yanında olmamdan, benim onu yemeğe davet etmemden cok rahatsız olmuş. Ne vasıfla onu yemeğe davet ediyormuşum? 40 dakika boyunca durmadan konuşmaya devam etti. Ulgen buraya gelirken onlara “işe gireceğim, derslerime yoğunlaşacağım” demiş fakat buraya benimle bekar hayatı yaşamaya gelmiş, tum aileyi kandırmış, hatta anne ve babası Ulgen yuzunden tansiyon hastası olmuş, annesi kilolar vermiş, psikoloğa gitmiş. Ulgen ’in varı yoğu ben olmuşum. Konu komşu Ulgen ne yapıyor diye sorduklarında cevap veremiyor, kız arkadaşıyla yan yana yaşıyor diyemiyor, Ulgen ’den utanıyorlarmış. Ulgen “abla biz burada kotu bir şey yapmıyoruz, nasıl boyle konuşabiliyorsun, benim de Defne ’nin de hakkına giriyorsun” dediğinde:
“Kusura bakma ama bana biz deme, o kız beni hic ilgilendirmiyor, beni sadece sen ilgilendiriyorsun. Madem taşınacaktınız o kız Balıkesir ’e gelseydi, onun kimsesi yok. Ama senin ailen var ve eğer okul bitmeden evlenirseniz ben yokum” dedi. Ulgen ’in tek cevabı ise “buyuk konuşma abla” oldu.
Yahu en komiği: Kuzenimin 3 yaşındaki kız cocuğu Ulgen ’e neredeyse aşık. Her gidişimizde yapışır boynuna. Ben de fotoğraflarını cekip sosyal medyaya atmıştım. Ablası bu fotoğrafı ima ederek: sen benim kızımı (3yaşında) bile sevmiyorsun artık, gittin kendine yeni yeğenler buldun dedi.
Bu arada Ulgen, anne babası ile haftada 2-3 kez konuşuyor ve buraya taşındığımızdan beri her konuşmada “ablanları ara, aranı acma oğlum, bağınızı sakın koparmayın, ablanlar uzuluyor” diye tembihliyorlar. Fakat arayan zaten hep Ulgen oluyor. Annesi neredeyse her konuşmada “Pınar ablan seni cok ozledi, gecen gun senin icin hungur hungur ağladı” diyor. Yani mustakbel gorumcem epey ikili oynuyor. Sivri dilini bize, tatlı dilini ve goz yaşlarını ona kıyamayan anne babasına gosteriyor.
Bu surecte Ulgen iş buldu ve işe başladı. Ben ise babamdan bağlanan aylık ile evde durma, yaz okuluna başvurma kararı aldım.
2 hafta sonra tekrar Balıkesir ’e gittik. Pınar ablanın evi, anne ve babasının evine 30 dakika kadar bir mesafede. Eve adım atar atmaz Pınar abla annesinden bizim geldiğimizi oğrenip Ulgen ’i aradı ve “bana gel” dedi, “Defne ’yi annemlerle bırakıp tek başına bana gel konuşalım” Ulgen kabul etmedi, “Defne ’ye ayıp olur gelemem” dedi. Haliyle tartışmalar, laf sokmalar ile Pınar abla kustu. O gece Ulgen, anne babası ve ben hoş sohbetli bir gun geciriyorduk ta ki konu evliliğe gelene kadar.
Ulgen ’in babası actı konuyu. “Bakın: ben iki kızımın da bir dediğini iki etmedim, ne istedilerse yaptım. Sevdiler, sorgulamadan bir kerede verdim ikisini de. Size de oyle yapacağım ama once okulunuz bitsin, meslek sahibi olun, Ulgen askere gidip gelsin”dedi. Ulgen ve ben inancımız ve yaşam şeklimiz gereği en sade bicimde evlenmek istiyoruz. Kimsenin bizim icin sorumluluk yuklenmesini beklemiyoruz. Maddi destek istemiyoruz. Beyaz bir elbise, beyaz bir gomlek, sevdiklerimizin evet ’lerimizi duyacağı, bizimle mutlu olacağı ufak bir nikah toreni. Az eşyalı, bol kitaplı ufak bir ev, borcsuz ve huzurlu bir başlangıc istiyoruz. Yine de Ulgen ’in anne babasını anlamaya ve onları kırmamaya da calışıyoruz. Babasına cok teşekkur ederek, bizim isteklerimizin cok daha sade olduğunu guzelce anlattık. Evlenmek icin butun eşyalarımızın noksansız olmasını ya da akademisyen olmak isteyen Ulgen ’in okulunun bitmesini beklersek zaten asla evlenemeyeceğimizi anlattık cunku bunlar hicbir zaman olmayacak. Ne evin eksiği gediği biter ne de bir akademisyenin okulu. Gecim derdi dediklerinde de şu anda zaten gecinebildiğimizi ornek veriyoruz. Karşılığında makul bir cevap alamıyoruz. Her zamanki tezler sunuluyor “durun bakalım erken daha, aceleniz ne, neden acele ediyorsunuz, daha cocuksunuz, kızlarımız hep okulları bitti meslek sahibi oldular oyle evlendiler siz de oyle yapın” vs. Askerlik muhabbetine gelince de askerlik eski zamanlardaki gibi 2-3 yıl değil, ustelik Ulgen bedelli yapmak istiyor ve zaten ben de calışan bir kadın olacağım. Ulgen 1 yıl dahi askerlik yapsa o olmayınca darda kalacak bir konumda olmayacağım diyorum. Diyorum diyoruz ama dinlenmiyoruz, dinlensek de anlaşılmıyoruz.
Konuşmamız hicbir sonuca ulaşmadan son buldu gece. Biraz sonra Ulgen ile annesi baş başa Pınar abla mevzusunu da konuştular. O gece annesi Ulgen ’e “oğlum ablan kabullenemedi, Defne ’yi kıskanıyor” demiş…
Ertesi sabah Pınar abla eşiyle kahvaltıya geldi. Pınar abla tam bir buz kupu, sarılmak, hoşgeldiniz demek, sohbet etmek yok. Biz gidene kadar sadece oturdu. Ve biz evlerimize donduk.
Pınar abla yine Ulgen ’i aramalara, yazmaya devam etti. Ulgen gercekten cok sabırlı ve saygılı biridir. Ablasına tane tane guzelce şunu acıklamaya calıştı: abla bu benim hayatım, sen, bana ve ilişkime saygı duymuyorsun, ben artık kucuk Ulgen değilim hayatıma mudahale edemezsin. Eğer beni gercekten ve sağlıklı bir şekilde seviyorsan beni olduğum gibi kabul et, zihnindeki gibi değil ve sevdiğim insanla kararlarıma saygı duy. Ben zaten size senelerdir, bekar da olsam evlensem de Balıkesir ’de yaşamayacağımı soyluyordum, bu bir gun muhakkak olacaktı.
Pınar abla bunlara karşılık Ulgen ’e diyor ki: ben seni cok seviyorum Ulgen, delireceğim bilemezsin cok seviyorum, sen Balıkesir ’den gidince aşk acısı ceker gibi oldum. Seni bu yaşına kadar kimseyle paylaşmadım. Sen benim her şeyimsin elim kolum gozum en yakın arkadaşım sırdaşımsın. Belki de bu yuzden ters davranıyorum sana, seni cok sevdiğim icin. Aklım hep sende. Senin buyuduğunu kabul edemiyorum. Ben seni evladım gibi buyuttum saydım sevdim. Kız arkadaşın olunca ben senden bin kat daha cok sevindim. Sen bana gelip sana saygı duymadığımı soyleyemezsin. Esas siz bana saygı duymuyorsunuz daha bana bile gelmediniz… (onu davet ettim diye o kız ne vasıfla bizi davet ediyor diyen kendisi, kıskanan, kabullenmeyen, gıyabımda kimsesiz diyen kendisi ama biz davet edilmediğimiz evine gitmedik diye saygısız oluyoruz)
Ulgen bunları anne ve babasıyla paylaşıp ablamla konuşun uyarın dediğinde anne ve babası sadece Pınar ablayı savunuyorlar. “Olacak o kadar, abla o, paylaşamıyor seni. Sen alttan al ablanı, Defne ’ye de soyle o da alttan alsın. Ablan hasta, cahil. Biz onu boyle kabul ettik Defne de boyle kabul edecek. Boyle gidecek. Sakın ablana cevap verme bizi uzme, sonra bize bir şey olursa vicdan azabı cekersin” diyorlar. Evlilik konusu acılıyor, zor bela kurbandan sonra nişan olmasına ikna eder gibi olduk. Babası net konuşmayıp hÂl “ablanlarla da bir konuşalım da bakarız” diyor. Ulgen bunu duyunca cok kızdı. Evlenecek olan biziz ablama ne soracaksın baba, dedi. Babası da olur mu oyle, diyor. Sonucta 10 kişilik bir ailelermiş (enişteler torun torba vs) herkese danışmak gerekirmiş. Ulgen ablaları evlenirken kendisine mi sorulduğunu soylediğinde, sen o zaman kucuktun diyorlar.
Tum bu surece ben mudahil olmamama karşılık bana karşı samimi tavırları da değişti. Babası benim bulunduğum bir ortamda satmak istediği bir malı ederinden duşuk fiyatta almak isteyen biri olunca “benim malım yetim malı mı” dedi. Bir yetim ve oksuz olarak, ustelik babasını kaybedeli 2 ay olmuş biri olarak gonul koymadım değil. Annesiyle sohbet ederken bekarken cok fazla dua ettiğimi, Ulgen ’in de o duaların kabulu olduğunu hissettiğimi soyledim. Annesi de şanslısın oğlum cıktı karşına, dedi. Ulgen bozulup “o da benim karşıma cıktı, birbirimizi bulduk hamd olsun” dedi. O gece hungur hungur ağladım anne babası uyuyunca. Şimdi şimdi anlıyorum ki kimsesizliğim yuzume vurulduğu icinmiş ağlamam.
Babası Ulgen ’le yazışırken sık sık beni sorup, sizi seviyoruz, canlar vs. yazıp bir suru minnoş emoji koyuyor. Ben hikayesine vs. cevap verdiğimde teşekkurler sevgiler yazıp bırakıyor. Erkek bir sınıf arkadaşımız var: Akif. Ulgen ’in ailesi de tanıyor onu ve takipleşiyorlar. O kız arkadaşıyla fotoğraf atınca Ulgen ’in babası beğenip “Allah daim etsin mutluluğunuzu inşallah



Kıskanılan ben miyim yoksa aslında Ulgen mi? Bu bir kardeş savaşı mı yoksa gelin gorumce savaşı mı? Kendi hayatı, yolu, eşi cocuğu olan birinin her şeyi, eli kolu ve tum derdi kardeşi olabilir mi? Sizce bu sağlıklı bir kardeşlik ve aile bağı mı?
En son Pınar ablası ağız ucundan ozur dileyerek evlilik kararımızı desteklediğini, yakında soz nişan olursa insanların icinde Ulgen ile kus olmak istemediğini soyledi ve bu konuyu kapatalım uzamasın dedi. Fakat ben bu tavrının anne baba baskısı olduğunu duşunuyorum. Anne ve babasının tavrı hakkında yorum dahi yapamıyorum cunku anlamlandıramıyorum. Sizlerin fikrini cok merak ediyorum. Bu surecte en istediğim şey ailem sağ olsa bir olsak da, derdimi onlara acıp onların fikrini alsaydım oldu. Bu artık mumkun değil benim icin. Buraya yazma nedenim de buydu. Burada bana bir cok abla, kız kardeş cıkacak eminim. Ve eminim yazmayı unuttuğum neler vardır.
Erkek arkadaşımın ailesine ve ablasına gostermem gereken tavır, cizmem gereken sınır nedir nasıl olmalıdır? Bunca şeyden sonra Pınar ablanın samimiyetine ne kadar guvenebilirim? Anne ve baba Pınar ablaya karşı bu kadar korken nasıl sağlıklı iletişim kurabilirim/iz? Ve en onemlisi evlilik konusunda ne yapmalıyız? Anne baba rızası onemli evet ama ortada bir engel yokken ve biz neredeyse birlikte yaşıyorken evliliğe neden diretiyorlar sizce? Evliliği bırakın, abim eşiyle birlikte tanışma daveti yolladı, 3 ay oldu, ona cevap dahi vermediler. Tanışmaktan, sozden nişandan bile neden cekiniyorlar?
Şimdiden hepinize cok teşekkur ederim.