uzun zaman bekledim bu yazıyı yazabilmek icin ama insan bir turlu hazır olamıyor işte..
başıma o kadar buyuk bir şey geldi ki..
ben daha "bunun" bana olduğunu kendime itiraf edemedim..
hala kendimi hepsinin bir ruya olmasını umarken buluyorum..

yatacağım,
yeterince bekleyeceğim,
tertemiz bir uykuya dalacağım ve uyanınca..
yanımda uzanan eşime bakıp "aşkım cok kotu bi ruya gordum " diyeceğim..
o da isteksizce dinleyecek..

sonra yine en buyuk derdimiz evimizin taksidi olacak,
araba bozulursa nasıl yaptıracağız diye uzuleceğiz en fazla,
cozmekte en fazla zorlandığımız sorun "Arthur'un mamasını almayı unutmuşuz, bu saatte nereden bulacağız?" olacak..

ben en kotu ihtimalle ne yapacağımı hep biliyor olacağım..
ama olmuyor..
ben artık ne yapacağımı bilemiyorum.
ben plan yapamıyorum..

20 Mayıs'ta ilk kez oldu.
ben hayatımda ilk kez,
20 Mayıs 2011'de,
ne yapacağımı gercekten bilmiyordum!

bir hastanenin bahcesinde,
bir kolumda kayınpederim,
bir kolumda aşkım
"ne yapalım şimdi nereye gidelim" sorularına cevap veremiyordum!
hayatımda ilk defa!
duşunsenize bir..

1 gun once her şey bambaşkaydı,
bir gun sonra ben orada dikilmiş ağlıyordum!

19 Mayıs tatildi,
mucize eseri ben evdeydim,
mucize eseri nobet bana duşmemişti iş yerinde,
sevgilim de calışmıyordu,
hafta ici bir gun ikimiz de evdeyiz,
aylaklık edebiliriz,
istediğimzi yapabiliriz.
mutlu olabiliriz.
belki de hayatımda son kez!

kim bilebilirdi ki..
Arthur beni peşine duşurecek,
ben onu evde kovalarken kucuk tuvaletin kapısını cekeceğim,
kapıya takılı spor aleti başıma duşecek ama hicbir şey olmayacak..
hafif bir şiş,
morluk bile yok..

ama ben korkacağım,
ertesi gun işyerinde bana rahat vermeyecek başımdaki ağrı
ve izin alıp doktora gideceğim,
doktor "norolojik muayene cok iyi aslında pek gerek yok ama tomografi de cekelim" diyecek.
ben tomografiden doneceğim.
doktorla beraber oturacağız bilgisayarın karşısına.
size tomografiniz uzerinden bir şey gostereceğim diyecek.

-bakın başınıza darbe aldığınız yer burası.
-evet.
-hicbir sorun yok gorduğunuz gibi.
-evet.
-kafatasınız falan da sağlam catlama falan yok..
-evet cok iyi.
-aşağı doğru iniyorum şimdi bakın beyin sapında problem yok.
-evet (eee ne gosteriyorsun o zaman diyorum ben de icimden )
-omuriliğin tam başladığı yerde bir sorun var. başka bir şey bu.
-nasıl yani?
-orada olmaması gereken bir şey var..
-evet?
-bakın buyutuyorum goruntuyu. bu kitle omuriliğinize baskı yapmış..
-kitle? derken?
-hemen boyun MR'ı cektirmeniz lazım aşağıya yolluyorum sizi..
-durun ben MR'a giremiyorum.
-cok acil bir konu bu, sanırım anlatamadım. omuriliğinize baskı yapan orada olmaması gereken bir şey var diyorum size!
-tamam baktırırım sonra detaylı. şimdi işe donmem lazım.
-cok ciddi durum diyorum.
-yani en kotu ne olabilir?
-en kotusunu soyletmeyin şimdi bana.
-orada kalsa olmaz mı şu an ben hicbir rahatsızlık hissetmiyorum.
-tomografiye bakarak yorum yaptırmayın bana hayatınız hakkında. acilen MR cektirmeniz gerek diyorum.
-ailem yurtdışıda onlar gelsin cektiririm haftaya (hala durumu kavrayamamışım. fıtık filan gibi bir şey var, beni apar topar ameliyat etmeye calışıyorlar sanıyorum )
-o zaman kağıt imzalayacasınız burada.
-ne kağıdı?
-doktorum beni uyarmasına rağmen gerekli tetkikleri yaptırmadım. sorumluluk bana ait yazacaksınız.
-ne demek şimdi bu?
-bir haftanın bile onemi var demek..

hala olayın tam farkında olmadan doktorla pazarlık yapıyorum.
yalvar yakar bir acık MR merkezinin kartını alıyorum,
cunku ben gercekten ayık halde MR'a giremem.
ama bugun mutlaka cektirip hemen getireceksin sonucları ben seni hocalarla goruştureceğim diyor.

hocalar derken?
iyi huylu da cıksa kesinlikle ameliyat olacaksınız diyor...
iyi huylu?..
zaten iyi huylu gibi gorunuyor. etrafı kireclenmiş. uzun zamandır burada demek ki ama bi şikayete yol acmamış. hemen cıkartılırsa...

Allahım tumor bu!
tumor var beynimde.
kafamın icinde tumor var.
ben anlamadan yıllardır buyumuş hem de!
bir de omuriliğe baskı yapıyor.
sakat kalacağım, oleceğim ya da!
ya da sırayla ikisi de olacak..

hastaneden fırlayıp bir taksiyle gidiyorum MR'a..
eşimi arıyorum kapıda, cektiremiyorum tek başıma.
sakinleştiricilerle filan zorla giriyorum acığına bile.
goruntuleri CD'ye attırıp donuyoruz hastaneye..

bana ilk bakan doktor ve bir radyolog bakıyorlar goruntulere once.
teşhisten emin olunca,
hocaların hocası diye bahsettikleri bir profesorun odasına giriyoruz.
4-5 doktor bakıyor bana ve haberi veriyorlar:
kafanda tumor var.
beyin zarı tumoru!
menengioma.
omuriliğine baskı yapıyor.
başlangıc seviyesinden hem de.
biraz daha buyuse boyundan aşağısını felc eder.
başka tedavisi yok iyi huylu da olsa ameliyatla cıkarılacak.

hepsi hemfikirler..
rahatlar..
ben ağlıyorum..
olduğum yerde cakılmış bekliyorum..
patolojiye gitmeden anlaşılmaz,
o ancak ameliyattan sonra olur ama,
iyi huylu gibi gozuyor, diyorlar.
2-3 gun icinde ameliyat tarihi verecekler bıraksam.

eşimin kolunda yarı baygın oradan ayrılıyorum.
devlet hastanesine de gidelim diyorum.
ozel hastaneler hemen ameliyat ister belki gerek yoktur diyorum hala.
kabullenmiyorum hala..
teşhiste bi yanlışlık vardır diyorum hala!
koskoca profesorlere inanmıyorum!
duşunsenize!
insan başına gelmeden anlamıyor.
ama kabullenmenin neden zor olduğunu ben o saniye idrak ediyorum.
konduramıyorsun!
başka bir doktora gideceksin,
yok canım bişeyin bi fıtık başlangıcın var,
rahatsızlık verirse ameliyat olursun,
hadi don işine demelerini bekliyorsun.

aynı gun devlet hastanesine de gidiyoruz,
ama devlet hastanesindeki doktor,
daha da soğuk,
teyit ediyor durumu.
eşim, gorumcem, kayınpederim, ben,
karşısında dururken yanına cağırıyor bizi:
-siz misiniz? diyor.
ama yuzunde oyle bir bakış var ki.
o zavallı, o caresiz sen misin der gibi bakıyor.
belki bana oyle geliyor.

-benim..
-omurilik başlangıc seviyesinde tumor var.
-e.. ev.. evet..
-ameliyat olacaksınız. yalnız bu boyundan aşağısını felc eder. (gayet sakin soyluyor bunu )
-nas-nası-nasıl yani kurtulma şansım yok mu?
-zor bi ameliyat. tumor baskı yapıyor.. gecen hafta iki tane yaşlı hasta masada kaldı bu ameliyatta.. ama ilerlemişti onların ki.. elini kolunu sallayarak yuruyerek cıkanlar da oluyor tabi.

gidenler de var.
ama kalanlar da var!
o buz gibi masada narkoz altında yapayalnız olenler yani!
ya da uyanıp elini kolunu boynundan aşağısını hareket ettiremeyenler!

o hastanenin bahcesine cıkıyoruz.
ve soruyorlar "napalım? nereye gidelim?"
BİLMİYORUM!
HAYATIMDA İLK DEFA NE YAPACAĞIMI BİLMİYORUM.

ağlamak ağlamak ağlamak..
inanamamak...
hele o sabah uyanmaları..
insanın icinde bir ocak yanar mı?
benim goğsumde yanıyor.
uyanır uyanmaz.
icim ateş gibi,
karnıma yayılıyor sancılar,
gercek fiziksel bir ağrı bu!
icim yanıyor dedikleri işte bu.
o zaman anlıyorum..
keşke hic anlamasam..
aşk acıları,
yakınları kaybetmek bile buna benzemiyor.
beyninde bir tumor taşımak.
Allah kimseye gostermesin.
tum samimiyetimle soyluyorum Allah duşmanıma bile vermesin o duyguyu...

sakat mı kalacağım olecek miyim belli değil ve ben daha 28 yaşındayım!
neden ya neden ben neden neden NEDEN NEDEN NEDENNNNNN..
NAPTIM BEN BUNU HAK EDECEK KADAR!
NAPTIM ALLAHIM NOLUR AFFET GERİ AL BUNU RUYA OLSUN HEPSİ ALLAHIM NOLUR

o gun 20 Mayıs 2011 Cuma.
benim birinci hayatım bitti.
haftasonu tatili araya girince ben 2 gun bu duyguyla yaşadım.
2 koca gun hic susmadan ağladım.
annemler Portekiz'deydi, geldiler..
anneme soyleyemedik.
babama da ben soyleyemedim.
ablam soyledi.
pazartesi gunu 2 doktordan daha randevu aldık.
ikisi de MR'a baktı.
ben ikisinin karşısında da ağladım.
ikisi de aynı şeyleri tekrarladı.
ameliyat olacaksın!

ama ben bir hafta sonra tatile gidiyordum.
paramız yetmeyecek diye korka korka cok guzel bir otelde rezervasyon yaptırmıştık!
19 Mayıs'tı 3 gun once,
ben evde eşimle kedimle mutluydum,
kendimi mutsuz sanıyordum ama mutluymuşum ben.
yaşıyormuşum ben!
allahım burda bana nefes yok.
ameliyat filan olamam ben diyorum.
once planladığım tatile gideceğim ben diyorum.

psikiyatriste gorunuyorum,
herkesin yapma etme bir an once gir ameliyata demesine rağmen,
ben yanıma eşimi ve bir kutu yeşil receteli ilacımı alıp tatile gidiyorum.
sebebini anlamıyor,
neden bir an once girmiyorsun diyorlar.
cunku ben o masadan kalkacağıma inanmıyorum!
kalksam da elimi kolumu kullanamayacağım,
ya da beynim odem yapacak hasar kalacak kimseyi hatırlayamayacağım,
bitki gibi boş bakacağım belki insanlara,
belki aşık olduğum adamı tanımadan ben, bir hastane odasında onun suratına bakacağım!
belki de bu benim "ben" olarak son 1 haftam.

anlatamıyorum ama yine de gidiyoruz.
Kaş ve Kemer..
eşsiz guzellikler,
tekne gezileri,
Patara, Kekova, Demre, Kaputaş..
ağlasam da,
donuşte olacaklardan korksam da hepsine gidiyorum..
ve 8 Haziran'da ameliyata girmek uzere 6 Haziran'da İstanbul'a donuyorum.

ameliyattan onceki 2 gun belki de yaşadığım en zor gunlerdi.
anneannemlere gittim..
alışverişe gittim,
hastanede giymek icin pijamalar aldım.
son gun sinemaya da gittim belki de son gidişimdir diye.
İstinye Park'ta Karayip Korsanları, 3 boyutlu.

herşeyi denedim ama o goğsumde yanan ocak,
hic sonmedi.
hele sabah uyanmak!
Allahım nolur kimseye gosterme. başka turlu anlatamıyorum bu duyguyu.
kimse bu duruma duşmesin.

ameliyattan bir gun once anestezi muayenesine gittim.
o doktorun karşısında da ağladım.
o gun eşimin ateşi cıktı.
soğuk denizlerde yuzmektendir sandım ama uzuntudenmiş,
ben ameliyata girince duşmuş.
ablamla eşi bize geldiler o gece evde ikimiz oturup oturup duşunmeyelim diye.
tatili filan anlattık,
fotoğraflara baktık.
belki de son gunlerim diyorum ben icimden.

sabah babam almaya geldi.
arkada ablamlar,
ben annemden habersiz,
yastığımı ağlaya ağlaya opup cıktığım evimin onunden ameliyata gittim.
elimde sevdiceğin yıllar once hediye aldığı bir ayıcık...

burada doktor hastane ismi filan vermek belki sakıncalıdır,
ama Turkiye'nin en iyi hastanelerinden birinde,
Turkiye'nin en iyi doktorlarından birine ameliyat oldum.
ameliyata girmeden,
odada hazırlıyorlar sizi,
kıyafetlerinizi cıkarttırıp ameliyat elbisesi giydiriyorlar,
varis corabı giydiriyorlar,
damar yolu acıyorlar..
ben bunları nasıl yaptırdım?
nasıl dayandım..
ağlaya ağlaya..
canımdan can kopa kopa..
hani bi efsane vardır,
sana bir ilac veriyorlar,
gule oynaya giriyorsun ameliyata diye..
bana oyle bir şey vermediler..
sadece 1 tane sakinleştirici verdiler o da o uzuntuye etki metki etmedi..
arkadaşlarım kuzenlerim bayağı bi kalabalık ile beraber gittik ameliyathane kapısına.
gorseniz bir film sahnesi zannedersiniz..
ben son an kapıda yatakta yatarken "yol bitti mi geldik mi?" diyorum telaşla..
evet burası diyorlar.
"ne olur girmeden bi vedalaşayım son kez sarılacağım durun" diye haykırıyorum.
duruyorlar.
deli gibi ağlıyorum artık zaten narkoz vermeseler de bayılacağım neredeyse.
eşimi kendime cekip Arthur sana emanet diyorum.
opuyorum kokluyorum..
Allahım nolur bi daha yaşatma!
o da ağlıyor.
kacıyor artık kollarımın arasından yoksa giremeyeceğim.
sonradan anlatıyor ben ameliyata girince kopmuş zaten arkadan herkes..
ağlamayan kalmamış..
yonetmen orada "tamam" dese bitecek bir film gibi..
zaten boyle şeyler sadece filmlerde olur di mi?..
biri evet desin..
ama demiyor..

bir gun once karşısında "uyanamamaktan korkuyorum ben" diye ağladığım kadın,
anestezi uzmanı,
melek gibi,
tatlı ruyalar goreceksin ve uyanacaksın korkma demişti bana..
ameliyathaneye girer girmez,
"şimdi tatlı ruyalar başlayacak" diyor...
benim korkum narkozu son anda vermeleri.
yani saclarımın kazınmasını (enseden bir bolum) masaya sabitlenmemi filan bekleyecek olmam.
Allahıma cok şukur ki narkozu hemen veriyorlar.
kapkaranlığa surukleniyorum ve sonra ilk hatırladığım eşimin ismini haykırarak kalkmaya calışışım!
o yanımda dikiliyor zannetim bir an.
oyle değilmiş.
hayalmiş.
kafanızı kaldırmayın lutfen diyorlar.
ameliyat bitti mi dediğimi hatırlıyorum.
bitti diyorlar.
doktorun ellerine sarılıyorum.
bana 15 sn kadar gelen bir sure tekrar kendimden gecmişim.
sonra tekrar gozumu actım.
1 saliselik zaman dilmi icinde aklıma ellerim ayaklarım geldi.
oynatabiliyordum!
onu anladım...
sonra da zaten bağırmaya başladım.
kafamdaki korkunc ağrıyı cunku o zaman algıladım.
sanki kafamı ortadan yarmışlar ve kapatmamışlar.
oyle beynim acıkta kafamda baltayla filan duruyormuşum gibi bir ağrı.

4 saat aralıksız bağırdım.
yoğun bakımda.
5 dk. icin yanıma bir kac yakınım geldi gitti ama ben hep bağırdım.
ağrı dayanılmazdı.
benzer ameliyat gecirecekler varsa isterlerse buraları okumasınlar.
bunyeden bunyeye değişirmiş tabi ama ilk gece inanılmaz bir ağrı oluyor.
norolojik vaka olduğunuz icin uyutmuyorlar.
ağrı kesicileri son haddine kadar verdik dediler,
ama ben tam 4 saat aralıksız bağırdım.
ne kadar ayıp hastanede bağırılmaz falan denilecek gibi değil.
hani birisi kolunuzu alıp buker falan da istemsiz bağırırsınız ya.
bağırmadan durulmayacak kadar ağrıdı.

ilk gece yoğun bakımda geciyor.
yanınızda bir yakınınız da olmuyor.
doktorlara bayıltın beni olmeye razıyım diye yalvardım ama bayıltmadılar.
sabaha kadar o ağrıyla yaşadım.
sabah o buyuk ağrı gecmişti ama yerine yine hatırı sayılacak bir ağrı bırakmıştı.
5 gun hastanede yattım,
ameliyat sonrası da 10 ay kadar gecti ama hala ağrılarım gecmedi.
biraz azaldı ama hala boynumu tam hareket ettiremiyorum.
uyuyacak bir pozisyon bulamıyorum.
kafamın arkası hala uyuşuk,
bacağımın uzerine yatmışım da karıncalanmış gibi..

hastane gunlerimi sonraki olayları filan artık bu yazıda anlatamayacağım,
ama gercekten zor bir surecin icindeyim.
ameliyattan beri hicbir gece 1 saatten fazla uyumadım.
15 dk dalıyorum sonra 3-4 saat uykusuzum.
işten ayrıldım.
gunlerim başıma neden bu felaketin geldiğini ve bundan sonra ne olacağını duşunmekle geciyor.
kendimi oyalamak icin herşeyi yapıyorum ama sorular gitmiyor.
neden oldu bu bende?
tekrar olmaması icin ne yapmalıyım.
bu soruların yanıtları yok.
patoloji sonucum iyi huylu cıktı.
cok şukur.
zaten kotu huylusunda ortalama yaşam suresi 5-6 ay diyor noroloji sitelerinde.
iyi huylularda..
%20'si 10 yıl icinde tekrar edebilirmiş.

şu an benim tedavim durdu.
tumor alındı.
MR cekildi.
tamamı alınmış.
şimdi yapacağım ameliyattan kaynaklanan sorunların iyileşmesine uğraşmak.
ve 1 yıl sonra cekilecek MR'I beklemek.
o temiz cıkarsa 1 yıl sonrakini..
sonra...

kısacası cok karanlık bir yola girdim ben.
her an acaba şu an tekrar icimde bi lanet tomurcuklanıyor mu,
bir daha o acıları yaşayacak mıyım diye duşunuyorum.
her gun her saat her dakika her saniye..
duşunun bir!
daha da kotusu bir daha olursa kotu huylu olabilirmiş,
yayılım gosterebilirmiş,
beynin farklı bir noktasında da olabilirmiş..

Allahım nolur bir daha gosterme..
ben artık iyileşeyim.

eski ben olayım, unutayım diyorum ama olmuyor.
benim artık birinci hayatım bitti.
tekrar olacak mı olursa da daha kotusu mu olacak diye bir bekleyişe donuştu benim hayatım.
hic olmadığım kadar mutsuz, umutsuz ve psikolojik durumumun duzeleceğinden inancsızım.
belki 5 yıl sorunsuz yaşayacağım ama ya sonra?
ya sonra tekrar gelirse.
ben bir daha nasıl mutlu olacağım Allahım nasıl hayata tutunacağım.
bilen varsa yol gostersin bunca acı unutulur mu?
olmaz bir daha boşver denilip hicbir şey olmamış gibi yola devam edilir mi?

bana edilmez gibi geliyor..
bir gun bir MR sonrası başıma daha gelecekler var gibi geliyor.
korkunc ağrılara korkunc uzuntulere uzanıyor benim yolum..
nasıl dayanacağım..
Allahım nolur ruya olsun.

bunlar benim başıma gelmemiş olsun ne olur..

duzelmesinin başka yolu yok bunun..
bir daha mutlu olmamın başka yolu yok..