Teknikerim, şuan bir kamu kurumunda gecici sureliğine asgari ucrete işci olarak calışıyorum. Birkac ay sonra cıkışım verilecek.
Yanımda ben yaşlarda kadrolu bir muhendis var. Severek, evlendiği bir eşi, yolunu bekleyen cocuğu, 10 bin civarı geliri var.. Annesi babası sağ ve arkasında..

Ben ise hayatta ailem diyebileceği tek insanı babasını daha yeni kaybetmiş, hemen akabinde kardeşleri tarafından sokağa atılmak istenmiş, karşısına cıkan erkekler tarafından da cinsel obje olarak kullanılmaya calışılmış, işi gucu olmayan, hic sevilmemiş, yapayalnız, intiharın eşiğinde biriydim.

Kıskandım demeyeyim sadece gıpta ettim, icimden ne kadar şanslı dedim. Herşeye aynı anda sahip ben ise onun sahip olduklarının birine bile sahip değildim...

"-Senin bugun neyin var?" dedi. Bende babam vefat ettikten sonra yalnızlığı, kimsesizligi iliklerime kadar hissettiğimi soyledim.
"-Demek yalnız hissediyorsun, kimsem yok diyorsun, bizim var da ne oluyor bee" diyerek "-aaahhh ahhhh" yaptı. Oyle bir ah cekti ki icinde nice feryatlar gizliydi.

"-Şuan hayatında biri olup acını paylaşacak olgunlukta olmayıp, sana extra yuk getirip, hayatını daha da cekilmez kılabilirdi" dedi. "-Emin ol yalnızlık daha iyi" dedi. Ozetle dolaylı yollardan eşiyle mutsuzluğunu vurguladı..

Bu kadına bunu yapan hayat bana neler yapmaz diye duşunup daha da umutsuzluğa kapıldım... Işim gucum olsa kendime bir ev tutup tek başıma bir hayat kuracağım ama yok sevdiğim olsa evleneceğim oda yok ailem olsa onlarla yalnızlığımı paylaşacağım var ama yoklar.

Akrabalar deseniz hepsi leş kargası, fitne sacmaktan, arkamdan dedikodu yapmaktan başka bir işe yaramazlar. Ozetle var oluşumu sorguluyorum..
Herkesin hayatta bir misyonu vardır ya ben boyle asalak gibi yaşamak, surunmek icin doğmuş olamam herhalde diyorum ama başka turlusu de elimden gelmiyor.. Umut ede ede omur bitiyor ama biseyler duzelmek yerine daha da kotu oluyor..