Turkiye’de toplum yapısının temelini aile oluşturmaktadır. Bir ailenin devamı icin doğurganlığın onemi buyuktur. Ciftler evlendikten sonra cevrenin ve aile buyuklerinin en sık sordukları soru cocukla ilgilidir. Ozellikle kırsal kesimlerde cocuk sahibi olmak mutlak bir gereklilik ve prestij olarak algılanmaktadır. Bu nedenle, evli ciftler 3-4 ay gibi bir evlilik suresi sonunda cocuk istiyorum, bebek istiyorum, diyerek doktor ve hastane kapılarını aşındırmaktadırlar. Kısırlık (infertilite) ulkemizde hem onemli bir sağlık sorunu hem de sosyal sorunlardan biri olarak karşımıza cıkmaktadır. Doğal olarak da kısırlık şuphesi ile sağlık kurumlarına yapılan başvurular oldukca fazladır.

Oncelikle, her evlenen ciftin cok kısa bir sure icinde gebe kalmasının mumkun olmadığını belirtmek isterim. Her iki bireyin de ureme yeteneğinin normal olduğu durumlarda bile o ay icin gebe kalma ihtimali %20-25 civarındadır. Genellikle kabul edilen tanıma gore: normal cinsel hayatı olan ve korunmadıkları halde bir sene sonunda gebe kalmayan ciftlerde infertilite duşunulur. Şunu unutmamak gerekir ki evli ciftlerin bir sene sonunda % 80 kadarı gebe kalmakta ve geri kalan % 20 si gercek kısır grubu oluşturmaktadır.

Kısırlık tedavisine başlamadan once kadın ve erkeğin ayrıntılı bir şekilde araştırılıp altta yatan nedenlerin ortaya cıkarılması gerekir. Bu araştırmalar sırasında onceden farkedilmemiş bazı hastalıklar ve yapısal değişiklikler de ortaya cıkabilmektedir. Bu araştırmalar ayrıca her cift ile durumlarını ve beklentilerini tartışıp bilgilendirme yonunden onemlidir. Kısırlık, bazı yorelerde sadece kadına ait bir sorun gibi kabul edilmektedir. Oysa, asıl neden kadından, erkekten veya her ikisinden de kaynaklanabilir. Bazen, gorunurde herşeyin normal olduğu ciftlerde bile gebelik oluşmayabilir. Yapılacak tedaviler ise nedenlere gore planlanır. Bazen, başka bir hastalık kısırlığa neden olabilir ve bu durumun tedavisi ile kısırlık durumu ortadan kalkar.

Kısırlık başlığı altında klasik tedavi olarak nitelenen yontemde yumurtalıkların doğal halinde takibi veya ilac ile uyarılması ve uygun zamanda ilişki veya eşinden alınan sperm hucrelerinin rahim icine verilmesi anlaşılır. Bu yontem aşılama olarak adlandırılır. Aşılama metodunun gebelik şansı oldukca azdır (%8-15) ve pekcok kere tekrarı gerekir.

Klasik tedavi yontemleri dışında kullanımı gittikce yaygınlaşan tup bebek, veya tıbbi adıyla IVF “İn Vitro Fertilizasyon” 1970’li yılların sonlarında denenmeye başlandı ve ilk defa İngiltere’de 1978 de Louise Brown’ın doğumu buyuk bir değişimin ilk habercisi oldu. Tum dunyada tup bebek uygulamaları hızla arttı, 1994-1995’li yıllardan itibaren dunyada uygulanmaya başlayan icsi veya mikroenjeksiyon yontemi tup bebek te bir cığır actı. Tup bebek ilk yıllarda daha ziyade rahim kanalları (fallop tupleri) kapalı kadınlarda uygulama alanı bulurken zaman icinde kanalları kapalı olmayanlarda da uygulanmaya başlandı. İlk yıllarda laboratuar ortamları ve embryo geliştirmek icin kullanılan sıvı ortamlar gelişme aşamasında olduğu icin gebelik başarısı cok yuksek değildi. Mikroinjeksiyon un uygulanmaya başladığı yıllardan itibaren eşzamanlı olarak embriyoloji laboratuar şartlarında da cok hızlı gelişmeler oldu ve gebelik oranları hızla arttı. Sperm sayısı cok az olan, hatta sperm analizinde hic hucre bulunmayan ve azospermi dediğimiz erkeklerde gebe kalma şansı hemen hic yokken, gunumuzde icsi yontemi ve testislerden sperm elde etme yontemleri (tese, tesa, pesa, mesa, mikrotese) ile bu ciftlerde de cocuk sahibi olma şansı doğdu. Boylece, ulkemizdeki onemli bir sosyal soruna da tup bebek yontemleri ile sağlıklı cozumler sunulabildi.

Bu gelişmeler yanında, belki daha da onemlisi, ivf calışmaları, tıpta ozellikle embryoloji, molekuler biyoloji, genetik, yeni ilacların geliştirilmesi, hastalıkların tedavisi gibi konularda araştırmaların yapılmasında itici rol oynadı. Bazı kavramların, goruşlerin değişmesine yol actı. Bununla bağlantılı olarak, genetik gecişli hastalığı olan ciftlerde embriyo biyopsisi yapılarak sağlıklı embriyo secimi ile sağlıklı cocuk sahibi olma imkanı elde edildi. Gunumuzde, ayrıca, fazladan elde edilen embryoların dondurularak tekrar kullanımı mumkun olmaktadır. Kok hucre araştırmaları ve bu hucrelerin ceşitli hastalıklar icin kullanılması imkanı tup bebekteki gelişmelerle paralellik gostermektedir. Embryo uzerinden elde edilen bilgiler kanser hastalıklarının araştırma ve tedavisine kaynak olmaktadır. Hayvan ve bitkilerle ilgili araştırmalarda da, gıda sektorunde de genetik bilim dalı onemli gelişmelere gebedir.

Sonuc olarak, tupbebek Turkiye’de yaygın ve etkili bir tedavi yontemi olarak yerini almıştır. Benim amacım cocuk sahibi olmak isteyen evli ciftlere guvenli ve deneyimli ellerde hizmet vermek, onların mutluluklarını paylaşmaktır