Merhaba…
Hikayemi benim gibi olanlar icin yazmak istedim… Benim gibi hissedenler icin… Belki de butun bu sıkıntılardan hic haberi olmadan bir evlat sahibi olmayı mucize değil doğal bir surec gibi gorenlerin yanılgılarını anlaması icin…
2009 yılının Şubat ayında gittiğim bir doktordan oğrendiğim, inanamadığım ama kabullenmek zorunda olduğum bir gercekle karşılaştım. Evleneli yaklaşık 5 ay olmuştu. Sadece kontrol icin gittiğim doktor bana Erken Yumurta Yetmezliği teşhisi koydu… FSH 13…
34 yaşında hayatı boyunca cocukları olsun istemiş biri icin kabullenmesi zor bir durumu doktor gozlerini kacırmadan, yuzume bakaaa baka soylemişti. Ne kadar uzuntulu bir ifade takınmış olsa da kalbinizde acılan yara hakkında en ufak bir fikri olmadığını anladığınız bir insanın yuz ifadesiydi bu… O yuz eşliğinde soylenen birkac kelime “hemen vakit gecirmeden calışmalara başlayın… Aksi takdirde elinizdeki son şansıda kacırabilirsiniz!..” Bu kadar basit oyle mi? Kacırabilirim! Tren gibi… Vapur gibi… Otobus gibi…
Tek başına gitmiştim doktora, yalnızdım bu sozleri duyduğumda ve iyice yalnızlaşmıştım. Dokunsalar ağlayacaktım ama dokunacak kimse yoktu yanımda… Aslında o an, belki de o kelimeleri duyduğum o birkac saniye kimsem yoktu benim. Sanki hic olmamıştı. Kopru altında duşup kalmış, ustu başı pis icinde, kokuşmuş, ac- susuz zavallı yaşlı bir kadındım sanki.
Doktor elinden geleni yapacağını 3- 4 ay denememiz gerektiğini eğer olmazsa hemen tup bebek calışmalarına başlamak gerektiğini eklemişti ardından… Her ay yumurta rezervim hakkında bilgi alabilmek adına doktora gitmem gerekiyordu… Bu sozlerin ardından arabaya bindim işe gitmeliydim. Hicbir şey olmamış gibi. Oysa icimde koskoca bir boşluk oluşmuştu ruzgar onden giriyor arkadan cıkıyordu sanki. Uşuyordum ve beni ısıtacak tek şey elimden alınmak uzeriydi. Hamile kalamazsam, cocuk sahibi olamazsam kadınlığım ne olacaktı. Gercek bir kadın olmayacak mıydım? Yaratım surecine tanıklık edememek, vesile olamamak, bir evlat, bir insan yetiştiremeyecek olmak beni ne kadar etkileyecekti. Peki, yarım bir kadın olarak mı hissedecektim kendimi yoksa insanlar beni oyle mi addedecekti. Etrafa nasıl bakacaktım. Cocuklara, babalara, annelere… Onlar bana nasıl davranacaktı… Sorulara nasıl dayanacaktım? Cevreyle paylaşmalı mıydım? Destek almalı mıydım?
Eşime anlatırken cok ağladım bir tek o zaman cok ağladım… Diğer ağlamalarım geciciydi ve sanki bir tek ona anlatırken kalıcıydı. O ay hayatı sorguladım, sonra kendimi, sonra kocamı, işimi, sevdiklerimi, sevmediklerimi… Kızgındım. Uzgundum. Yara almıştım. Hırslıydım. Cabalamaya kararlıydım. Durumu benim gibi olanları aradım internette… İşim gucum saatlerce onları okumaktı. Bir umut aradım… Tutunacak bir dal. Başarı hikayeleri aradım… Bana guc verecek bir iki soz aradım… Aradığım şey aslında “…korkmayın ben başardım!” nidasıydı… Ama o kadar azlardı ki… Tup bebek olmadan kendi kendine başaranların hikayeleri ya yoktu ya da yeterli değildi. Forumların icinde yok oluyordum saatlerce. Doktorlarını, kurlerini, ailevi ilişkilerini, cevrede yaşadıklarını… Bir dizi izler gibi izliyordum sanal arkadaşlarımı. Ben yazmıyordum, konuşmalarına katılmıyordum ama onları izliyordum, anlıyordum. Okumuş, kulturlu kadınların bu uğurda neler yapabileceklerini ne cahilce arayışlar icine girdiklerini, kendilerine gulerken uzulduklerini okudum. Ve bende aynılarını her an yapabilirdim. Eşine destek olmak adına araştırmaların icinde boğulan ve kadınların formuna uye olup onlarla konuşan bir erkeğe bile rastladım. Sonra tum ilac gruplarını, alternatif tıbbı, masaj yontemlerini, nefes tekniklerini araştırdım. Hatta başarmış bir anne adayının tavsiye ettiği bir kitabı yurt dışında bulup alan eşim sayesinde Turkceye cevirmesi icin ablama verdim. Once ne yenebilir, ne icilebilirle başladım. Herkesin ortak yaptığı, mantığıma uyan şeylerle ilgilendim. Ostrojen artsın diye… Kan dolaşımı coğalsın diye…
İncir kurune başladım. Onunla birlikte bal, tarcın, core otu karışımı yedim. Bebe asprini ictim. Doktora sordum ve DHEA almaya başladım gunde 3 adet… Folik asit almaya başladım. Arada adacayı iciyordum. Sağlıklı beslenmeye calıştım.
Regl zamanım gelmişti ancak hastalanmadım… Hamile olmadığımı hissediyordum yani bir terslik vardı… Doktora gittim ve hayatımda ilk defa icimde bir kist buyutmuş olduğumu oğrendim… Regl olmak icin ilaclara başladık… Soğan suyu ictim gunlerce…(Faydasını gormedim) Ve ben bir ay kanama gecirdim… Bu kistin sebebini cok iyi biliyordum. Uzuntu, kafaya takma, incir suyu, bal core otu tarcın karışımı, adacayı, asprin fazla gelmişti… Doktora gore ise bu kistin anlamı doğurganlığını yitiren bir vucudun reaksiyonuydu . Ertesi ay normale donmuştu her şey ancak doktorun soylediğine gore yumurta rezervim daha da azalmıştı… İlk muayenede 8 adet iken artik 4 veya 5 idi… Buyumesi gereken 1 adet yumurtanın da ne kadar buyuduğu belirsizdi. Mail destekleri esnasında ablamın arkadaşı bana yumurtlama surecini gosteren bir alete sahip olduğunu ve gonderebileceğini soyledi. Her sabah yaptığım testle yumurtlama surecini yakalayabilecektim. Bu aleti kullandığım ilk ay yumurtam buyumuş ve catlamıştı ama bebek yoktu ikinci ay ise yumurtlama bile olmamıştı. Doktor oluşan kistten hoşlanmadığını durumun git gide kotuye gittiğini soyluyordu. Ayrıca eşimin durumunu bilmediğimizi onunda kontrol olması gerektiğini belirtmişti. Boylece eşimin tetkikine başladık.
Ve sonuc inanılmazdı, şaka gibiydi… Acı dolu gozlerle bakarken tebessumle gulduğum en korkunc şakaydı… Eşimin ilk eşinden cocuğu olmasına rağmen artık cocuk sahibi olması zorlaşmıştı. Cunku Sperm Morfolojisi %1 di… Doktor bana ilkinden biraz daha acınası bir ifadeyle bakarak acilen Tup Bebek yapmamız gerektiğini, normal yolla cocuk sahibi olabilme ihtimalimizin bizim şartlarımızda %1 olduğunu, tup bebekle ise en iyi ihtimalle %40 oranında cocuk sahibi olabileceğimizi soyledi. O da kac deneme gerekir, belli değildi… Maddi olarak defalarca deneme şansına sahip değildik. Ama ilki icin kendimizi hazırlamamız gerekiyordu. Kendimle ilgili gerceği Şubat ayında oğrenmiştim ve Temmuz ayındaydık. Ancak eşimin durumunu oğrendikten sonra daha guclenmiştim sanki. İnternet sitelerinden tum yaşananları, gelişmeleri uzuntulu hikayeleri okumayı bıraktım. Hic okumadım. Araştırmaları da bıraktım. Gun hesabı yapmayı da… O bir ay icinde DHEA yı bıraktım. Yaklaşık 5 ay kullanmıştım. Folik asidi hic bırakmadan devam ettim. Bebe aspirini ara ara aldım. Nefes egzersizini ve femoral masajı kendimi sıkmadan aklıma geldikce yaptım. Kadınlara ozel bir vitamin almaya başladım. Uzulmeyi bıraktım ve olacağına inanmaya başladım. Bu kadar terslik ust uste gelemezdi. Dunyada buyuk acılar vardı. Cocuklarını kaybeden anneler… Ebeveynlerini kaybeden cocuklar… Kanser gibi hastalıklar. Onlar ayaktaydı, bana ne oluyordu… Her şey iyi olacaktı biliyordum bu bir histi. Bu hissi belki ben yarattım, belki kuantuma inananlar, belki duşunce gucunu savunan yazarlar, belki de kendi kendine oldu bilmiyorum. Ama benim bebeğim olacaktı buna inanıyordum. Nasıl olurdu ne zaman olurdu bilmiyordum. Belki donorle, belki evlat edinerek, belki doğal yoldan… Bilmiyordum… Ama olacaktı… Allahtan istedim. Allaha cok kısa bir sure isyan ettim. Ama biliyordum ki bir tek o bana bebeğimi verebilirdi. Buna bir an icin inanmasam isyan da etmezdim zaten. İsyanım kısa surdu cunku bu başkaldırı beni korkuttu daha kotusu olabilirdi cunku. Benim inancıma gore tum evren, duşunceler ve ben bir butunun parcalarıydık. Allah inancı, kuantum, iyi duşunce teknikleri benim kafamda hic celişmedi. Dini vecibelerini gercekleştiren biri değilim, dini kuralları uygulamam. Ama dua ederim. Fetih ve Meryem surelerini okudum ve Allah’tan istedim. Bilgisayar şifremi bebekbebek yaptım. Yıllarca once annemin olması muhtemel bebeğim icin aldığı şeyleri tozlu kutulardan cıkardım ve bebeğimin odası yapmak isteğim odaya koydum. Onun icin hazırlanmak istedim. Ufak hareketlerle kimseye hissettirmeden sanki gelecek bebeğimle iletişime girdim. Aldığım bir bluzu geniş aldığımı hatırlıyorum. Hamile kalınca da giyerim duşuncesiyle… Sigarayı azalttım gunde 3 adet ictim. BU ARADA ONEMLİ OLDUĞUNA VE FAYDASINA İNANDİĞİM KECİBOYNUZU KURUNU eşime 3 ay uygulamıştım ve devam ediyordu zaten… Ablamın arkadaşının tavsiyesi uzerinin henuz sahip olmadığım bebeğime bir oyuncak aldım, başucuma koydum. Her akşam ona asıl sahibini getirmek icin uğraştığımı duşunerek baktım. İLGİSİ VAR MI BİLMİYORUM AMA O DONEM GENE RAMAZAN AYIYDI VE COK SEVDİĞİM İCİ HERGUN HURMA YEMİŞTİM.
Oysa dışarıda gercek farklıydı. Doktor tup bebeği derhal Ağustosta denemek gerektiğini soylemiş ilac isimleri vermeye başlamıştı. Cok acelesi vardı. Hemen, vakit kaybetmeyelim diyordu. Karamsardı. Ben karamsar değildim. Uzgundum sadece... Daha en başında olmama rağmen tum bunları yaşamak cok ağırdı. Ve yıllarca yaşanabilirliliği olan bir gercekti. Cevremden tum hislerimi saklamak, cocuk icin bahaneler bulmaya başlamakta zordu. Menopoza girinceye kadar hayatım; ilaclar, doktor tavsiyeleri, kurler, aldığım hormonlar yuzunden kanser riskiyle gecebilirdi. Yaşamım boyunca bebek sahibi olmaya calışmak konusunda kararlıydım ama tum bu cabalardan masraflardan ve cilelerden korkuyordum.
Ancak icimde bir ay daha denemeliyim hissi doruk noktasındaydı. Boylece ben 1 ay daha beklemek istediğimi soyledim doktora. 1 ay daha beklemek istiyordum. Hazır olmak icin miydi? Doğal yollardan olma umudumu yitirmemiş miydim? İlaclardan ve getireceklerinden mi korkuyordum? Bilmiyordum. Ama beklemeliydim. İcimde bir şey 1 ay daha diyordu… 1 ay daha…
6 ay boyunca tum bu sureci kimseyle paylaşmak istemedim aslında. Eğer herkes bilirse tum dunya bu durumu onaylayacaktı. Onaylansın istemedim. Acıyan, uzulen yuzler gormek istemedim. Cocuk sahibi olan kişilerin yanımda cocuklarından bahsetmemeye calışmasını istemedim. Konuyu oturup uzun uzun kimseyle tartışmak istemedim. Kafam karışsın istemedim. Bin bir adet doktor onerisi istemedim. Bunu da dene şunu da dene sozleri istemedim. Beni duşunen beni sevenlerin desteği bana faydalı değil zararlı olacaktı, biliyordum. Yaslandığım hangi omuz uzuntumu dindirebilirdi ki…
Bu arada hafif bir grip atlatıyordum. Bayramda başka bir şehirde yaşayan ablam ve eniştemin evine gidecektik hasta olmak istemiyordum ve donuşte de tup bebek icin ilaclara başlayacaktım. Her şey icin zinde olmalıydım. Bu şehir gezisi ruhuma iyi gelecekti ilacta alırsam gribi de atlatacak tup bebeğe hazır olacaktım. Ancak icimden bir ses ilac alma diyordu. Sadece bir kez basit bir ilac aldım. Tup bebek denemesi icin anneme ihtiyacım vardı. Artık ona soylemeliydik. Ablamlarda hep birlikte anneme soyleyecektim, alıştıra alıştıra… Soyledik… Ama annem hic tepki vermedi “…olur olur merak etmeyin…” dedi… Şaşırdık. Durumu anlayıp anlamadığını defalarca teyit ettik. Anlamıştı. Ama olmayacağına inanmıyordu. Olacaktı.
Regl gunum eve donuş gunuydu. Yolda sırtım belim ağrımaya başlamıştı bile... Eve geldik hastalanmamıştım. O gece aklıma hamile miyim acaba diye bir duşunce bile gelmeden uyudum Ertesi sabah yataktan bir ok gibi kalktım eşime hic bir şey soylemeden cok onceleri icin aldığım gebelik testini actım ve yaptım. Kenara koydum dişlerimi fırcaladım, Sacımı duzelttim ve futursuzca teste baktım. O ana kadar her şeyi biri beni yonetiyormuşcasına yaşadım. Ben bir kuklaydım ve yapmam gerekeni yapıyordum. Teste bir daha baktım. Tek cizginin yanında belli belirsiz bir cizgi daha… Eşimin yanına gittim, onu uyandırdım ve orada kac cizgi olduğunu sordum. Emin değildi ama iki tane gibi diyordu. Ayağa kalktı heyecanlanmamam gerektiğini gidip bir kan tetkiki yaptırmamı, heveslenmememi sakin olmamı tembihledi ve beni işe uğurladı. O kadar sakindim ki. O kadar kendime hakimdim ki. Bir yanım evet işte bu diyordu, diğer yanım doktor %1 dedi kızım deli misin diye bağırıyordu.
Kimseye bir şey soylemeden oğle tatilinde kanımı verdim ve beklemeye koyuldum. Zaman gecmiyordu. Gecmek bilmiyordu. Tetkik sonucu cok gec cıktı… Saat 17.30’da…Sonucu telefonda alıyordum ama hemşire sonucu uzattıkca uzatıyordu. Tum konuşmalarının sonunda hamilesiniz dedi. Eşimi aradım ve gayet sakin bir şekilde tebrik ederim, baba oluyorsun dedim. İlk once inanmadı. “….Değilsin değil mi? Bu kadar sakin bağırmadan ağlamadan sevinc gosterisinde bulunmadan haber vermezsin” dedi. Ama hamileydim. Cok mutluydum. Cok mutluydum. Allah’ın bir mucizesiydi. Ama bağırmadım, sevinc gosterileri yapmadım, ağlamadım… Cunku biliyordum ki onu veren guc istediği zaman geri alabilirde… O andan itibaren tek duşuncem onun benden ayrılmaması, sağlıklı olmasıydı. Bu arada merak edenler icin o bir erkek…
Umudum ve sizler icin tek temennim bir an once, tez zamanda bu sevince ve mutluluğa kavuşmanız. Dilerim Allah’tan kucaklarınızı evlat sevgisiyle doldursun. Ben biliyorum ki eğer hak etme derecesi var ise bu oncelik hayatta bu sıkıntıyı cekmiş ya da ceken anne baba adaylarının hakkı olsa gerek. Ben bugun biliyorum ki eğer isterseniz olur… Oyle ya da boyle… Her ne şekilde olursa olsun olacaktır. Ben her biriniz icin tek tek kişi kişi olacağına inanıyorum. Sizde inanın. Once derin bir nefes alın ayaklarınızı dibe vurun ve suyun yuzune cıkın. Her şey geride kalsın. İnanın. Kendinizi oyle ya da boyle hırpalamayın. İnanın. Ben bir orneğim. Olması ihtimali %1 şans verilmiş bir orneğim… İnanın… Olacak… Olmalı… Oyle ya da boyle! Doğal yoldan, tup bebek tedavisiyle, evlat edinerek, donor alarak… Hic fark etmez deyin. Diyebilin! Anne ya da baba olmayı bekleyen, bunu icin maddi ve manevi cırpınan bir evlat sahibi olmanın değerini bilecek kişilersiniz siz… Sizin olmayacakta kimin olacak diyenlere inanın. Bir yerde bir gun bir yumurta ve sperm, ya da bir cenin, ya da bir bebek ya da bir cocuk sizi sececek ve evinizin yuvanızın tam da ortasında size kucak acacak… İnanın ve vazgecmeyin…
Benim fsh 13 eşim morfoloji %1 bir oğlumuz oldu
Tüp Bebek0 Mesaj
●0 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Tüp Bebek
- Benim fsh 13 eşim morfoloji %1 bir oğlumuz oldu