Ağlamak bizi rahatlatır icimizi ferahlatır,acılırız biz boyle diyorduk ya işte o doğru cıktı meleklerim ağlamakta bilmediğimiz kadar yararlı imiş.Tabi Allah kimseyi ağlatmasın ama icinizede atmayın.


Bilim adamları gozyaşını, gozu mikrobik hastalıklardan koruyan, tahriş edici maddelerin tesirini ortadan kaldıran ve gozu ıslak tutan bir vucut sıvısı olarak tarif ederler.
Araştırmalar, gozyaşının, ağlama esnasında insandaki moral bozukluğunu giderdiğini ortaya cıkarmıştır. İnsan, genellikle “ağla, rahatlarsın” deyim ve tavsiyesini kullanmasına rağmen, ağlamanın ne işe yaradığını tam olarak bilememektedir.
W. Frey, ağlama sırasında insanın gozyaşı ile vucutta strese sebep olan maddeleri attığını iddia etmekte ve teorisini ispatlamak icin, birtakım deliller ileri surmektedir. Gozyaşının salgılanmasını duzenleyen salgı bezleri vucuttaki manganezi yoğunlaştırarak dışarı atarlar. İnsanda mizac değişikliklerine sebep olduğu bilinen manganez, gozyaşında kandaki miktarından otuz kat daha fazladır.
Bilim adamlarına gore son tespitler, iki turlu gozyaşı bulunduğunu gostermiştir. Birincisi, tahriş edici maddelerin meydana getirdiği gozyaşı, ikincisi hissî/duygusal sebeplerin meydana getirdiği gozyaşıdır. Duygusal sebeplerle akan gozyaşının iceriğinin diğerinden farklı olduğu ve hissî gozyaşlarının %24 oranında daha fazla protein icerdiği gosterilmiştir.
Stres esnasında salgılanan uc madde; losin-enkefalin (ağrı hissini duzenler), ACTH (strese cevabın başlamasına sebep olur) ve prolaktin (memelilerde sut uretimini duzenler) iki tur gozyaşında da bulunmuştur. Prolaktin, sut salgılanmasının yanında gozyaşı salgılanmasını da temin eder. Boylece, ağlamanın cinsiyete gore farklılık gostermesi ve kadınların daha cok ağlamasının sebebi anlaşılmıştır.
Kadın ve erkek arasında ağlama sıklığı acısından onemli farklar vardır. Bir aylık bir surede kadınlar, erkeklerden 4 kat daha fazla ağladıklarını ifade etmişlerdir. Kadınların kanındaki prolaktin seviyesi erkeğinkinden % 60 daha fazladır. Kız ve erkek cocuklarda prolaktin seviyeleri ve ağlama sıklığı aynıdır. Kadınlarda 55 yaşından sonra prolaktin seviyesi duşer ve goz kuruluğu başlar. Yaşlı kadınlarda goz kuruluğu sendromuna sıkca rastlanması bundandır. Bu durumda, gozyaşı bezleri kÂfi miktarda yaş salgılayamadığı icin goz, yeterince ıslanıp kayganlaşamaz.
Ancak bu kadınlar, normalde goz kuruluğundan bahsetseler bile, hissî durumlarda zor da olsa yine ağlayabilmektedirler. Hatta bircok hasta, goz kuruluğundan kurtulmak icin duygusal şeyleri hatırlayıp kendilerini ağlamaya zorlayarak gozlerini ıslatır. Bu tur hastalarda hissî gozyaşlarının meydana gelmediği, buna karşılık tahriş edici sebeplerle meydana gelen gozyaşının aktığı gorulur.
Araştırmanın enteresan neticelerinden birisi de kadınların %85’inin, erkeklerin %73’unun ağladıktan sonra kendilerini daha iyi hissetleriydi. Ayrıca ağlamamız lÂzım geldiğinde duygularımızı bastıracak olursak fizikî ve psikolojik olarak kendimizi daha kotu hissedeceğimiz de bilim adamlarının goruşleri arasındadır. Pitsburg Hemşire Okulunda yapılan bir araştırma, sağlıklı insanların, ulserli hastalardan ve bağırsak rahatsızlığı bulunanlardan daha kolay ağlayabildiklerini gosterdi. Bundan da anlaşılıyor ki, ağlayamayanlar mide ve bağırsak hastalıkları gibi bircok hastalığa daha fazla yakalanmaktadır.
Bir belirtisi ağlayamamak olan irsî disotonomi hastalığına yakalanan cocuklar, duygusal acıdan stresli olaylara karşı da dayanıksızdırlar. Butun bu araştırmaların neticesi olarak şu soylenebilir: Strese direnc gostermede hissî gozyaşının onemi cok buyuktur. İnsanın mÂn dunyasında olgunluğunu gosteren ağlamak, fizyolojik etkilerde de kendini gosterir. Duygusal gozyaşı, stresten kurtulmanın en belirgin ifadesidir.