İzlediğiniz film veya dizilerde olen kişilere makyaj yapıldığını illaki gormuşsunuzdur. Bu sahneler bizim icin bir miktar tuyler urpertici gorunse de bircok inancta olen kişiler, acık bir tabutta cenaze torenine hazırlanmaya devam ediyor.
Biliyorsunuz ki gectiğimiz gunlerde Kralice II. Elizabeth hayatını kaybetti. Birleşik Krallık ’taki geleneklere gore ise olen kral veya kralicenin cenazesi pek cok bolgeye goturuluyor ve gunlerce dolaştırılıyor. Peki nasıl oluyor da cenazeler uzun sure devam eden torenler sırasında kokmuyor ve guzel gorunuyor?
Bu bir meslek ve hatta bir sanat Hassas goruntu Olen kişilere makyaj yapan ve onları cenaze torenlerine hazırlayan kişiler ‘morg makyaj sanatcısı ’ veya mortisyen olarak geciyor. Ozellikle ABD'de cekilen dizi ve filmlerde de bunun yapıldığını sıklıkla goruyoruz. 'Cenaze makyajı' adı verilen bu uygulamadaki bazı yontemler ise oldukca şaşırtıcı.
Ustelik sanatcılar, sıradan bir makyaj yapmıyorlar ve aslına bakarsanız canlı bir insana makyaj yapmaktan cok daha zor bir iş. Olen kişilerin yuzune yalnızca allık veya ruj surmekle de kalmıyorlar. Peki neler yapıyorlar?
Oncelikle olu bedenlerin kokmaması ve curumemesini nasıl sağladıklarından başlayalım.
Vucudumuz biz oldukten sonra iceride kalan sıvı ve gazları dışarıya atmaya başlar. Acık tabutla duzenlenen bu cenaze işlemlerinde de oncelikle bu sıvı ve gazlara odaklanılır. Olen kişinin ağız, burun, anus ve (kadınsa) vajinasıceşitli gereclerle kapatılır. Ardından ise bir nevi mumyalama işlemi diyebileceğimiz adıma gecilir.
Ancak tabii ki burada Mısır firavunlarının mumyalanması gibi bir işlemden bahsetmiyoruz. Vucuttaki tum kan cekilerek, yerine kimyasal bir sıvı enjekte ediliyor. Mumyalama (embalming) veya tahnit sıvısı olarak gecen karışımlı sıvı, cildin daha sıkı ve puruzsuz gorunmesine yardımcı olur. Bu sıvıların icinde yaygın olarak en cok kullanılan madde ise formaldehittir. Bununla birlikte tahnit olarak da bilinen bu yontemi uygulamak icin ise bircok ulkede sanatcıların ekstra bir belgeye sahip olması gerektiğini belirtelim.
Gelelim makyaj kısmına... hassas goruntu Goruntude yer alan yuz, gercek bir insana ait değildir.
Olen kişilerin vucutlarında bazen ceşitli yanıklar veya yaralar olabilir. Makyaj sanatcıları, once bu kucuk yaraları kapatarak cildi makyaja hazırlar. Bunu yaparken de bazı sanatcıların tuvalet kağıdı ve protez diş yapıştırıcısı gibi ilginc materyallere başvurduğunu gorebiliyoruz. Makyajla kapatılamayacağı duşunulen sararma ve morluklarla karşılaşıldığında ise ceşitli sıvı enjeksiyonları yardımıyla cilt rengi notrlenebiliyor.
Cilde yapılan makyajda ise 'canlı' gostermek amacıyla daha parlak malzemeler kullanılır. Fondoten gibi kapatıcılar ise genelde puskurtme fırcası yardımıyla uygulanır. Bunun sebebi ise enjekte edilen sıvılar dolayısıyla cildin cok sıkı olması ve puskurtulerek uygulanan malzemelerin cilt gorunume daha doğal durmasıdır. Dudaklarda ise olumden sonra yaşanan cokmenin gozle gorulur olmaması icin gerekli durumlarda balmumu gibi malzemelere başvurulabiliyor.
Tabii bu kadarla kalınmıyor.
Bircok cenaze toreninde olen kişilerin eline bir cicek veya farklı bir obje konularak fotoğrafları cekilebilir. Bu sebeple makyaj sanatcıları, manikur ve pedikur yaparak el ve ayakları da kucuk bir bakımdan geciriyor.
Eğer kişi uzerinde bir otopsi gercekleştiyse, kafatasında bu işlemin izleri kalabilir. Bunun icin de zaman zaman peruk kullanılabiliyor.
Peki acık tabutla duzenlenen cenaze torenleri hangi inanclarda var?
Bircoğunuzun tahmin edeceği uzere acık tabutla cenaze toreni duzenleyip, olen kişilere makyaj yapmak genellikle Hristiyanlık inancında gorulen bir durum. En yaygın olduğu bolgeler ise ABD ve Kanada. Benzer bir uygulama yine Japon kulturunde de mevcut. Ancak bu uygulamalar tamamen isteğe bağlı, yani bir zorunluluk soz konusu değil.
Ulkemizin yaygın inanışı olan İslam ise bu tur cenaze torenlerini kesin bir dille yasaklıyor. Olulerin yakıldığı Budizm, Hinduizm ve Yahudilik gibi inanışlarda da acık tabutla duzenlenen cenaze torenlerini gormuyoruz. Ortodoks Yahudiler bunu kesin bir diller yasaklıyor olsa da aslında olulerin yakıldığı cenaze torenlerinde buna pek de gerek olmadığını soyleyebiliriz.
II. Elizabeth ’in cenazesi ise kapalı bir tabutta gunlerdir dolaşıyor.
Tabii ki kralicenin cenazesinin bozulmaması icin de yine tahnit yonteminin kullanıldığını tahmin etmek zor değil. Zira kraliyet ailesinde nesillerdir olen kişiler, bedenlerinin sağlam kalması icin mumyalanmış yani tahnit edilmiştir.
II. Elizabeth ’in cenazesinde ise bu durum biraz farklı. Cunku Elizabeth'in icinde bulunduğu tabut, ici tamamen kurşunla kaplı ahşap bir tabut. Bu sayede de kralicenin bedeni hicbir şekilde hava almıyor ve dolayısıyla da curumesi yavaşlıyor. II. Elizabeth'in bedeni tum bu işlemlerle birlikte yaklaşık 1 yıl daha bozulmadan kalabilecek.
Her ne kadar olen kişi, yakınları tarafından son kez guzel bir şekilde hatırlanıyor olsa da bizce bu tip cenaze torenleri oldukca tuyler urpertici. Peki siz bu konuda ne duşunuyorsunuz? Sizce korkunc mu yoksa iyi bir şey mi?
Kaynaklar: Ranker 1, Ranker 2, Vox, Refinery29, OregonFuneral, Express