
Uyarı: Bu inceleme spoiler icermektedir !
Outlast' ın ilk ek paketi olan Whistleblower' ı incelemeden once biraz Outlast' a değinelim. Red Barrels Games tarafından geliştirilen ve 4 eylul 2013 tarihinde Microsoft Windows platformuna daha sonra da 4 şubat 2014 tarihinde PS4' e cıkarılan oyun dunya capında buyuk ses getirmişti. Sıradan psikolojik korku oyunlarına kıyasla gercekci ve curetkar sahneleri ile bazı ulkelerde cıktığı tarih itibariyle yasaklanan oyunun +18 yaş sınırı olduğunu belirtmeden gecmeyelim. Whistleblower' ın konusuna değinmeden once Outlast' ın konusunu bilmeliyiz.

Outlast' da Miles Upshur isimli gazeteciyi oynuyoruz. Gizemli bir e-mail alan Miles' ın yolu, Mount Massive Asylum' a (akıl hastanesi) duşer. Mekana girdiği ilk andan itibaren işlerin yolunda gitmediğinin farkına varan Miles, yarı tedirgin yarı cesur şekilde hastanenin koridorlarında ilerlemeye başlar. Her korku filmi ve oyununda olduğu gibi araştırma amacıyla ve merak durtusuyle mekana "dalan" karakterimiz ilk dakikalarda yaşadığı olaylar sonrasında dışarıya cıkmanın yolunu aramaya başlar. (Her ne kadar korku oyununda mantık aranmaması gerektiğini bilsemde geldiği yoldan donmeyi akıl edemeyen Miles abimizi tebrik etmekten başka yapabileceğim birşey yok.) Cıkış yolunu arayan Miles' ı bu uzuk soluklu mucadele, Murkoff isimli şirketin gizemini cozmeye yonlendirir. Miles, Mount Massive Asylum' ın altında bulunan Murkoff Corporation' a ait gizli araştırma tesislerine ulaşır. Bu tesiste başka boyutlarla ilgili calışmalar yapan Murkoff personeli, ters giden deneyler sonucunda kendi urunlerinin kurbanı olmuşlardır. Olumsuz (!) gazetecimiz Miles, her turlu saldırıdan ufak yaralanmalarla kurtulmayı başarır ve Billy isimli deneğin yarattığı bu kaosu durdurabilmek icin deneğin yaşam destek unitesini devre dışı bırakır. Kırılmadık kemiği, kesilmedik yeri kalmayan Miles surune surune tesisten uzaklaşmaya calışırken Murkoff tarafından tesise yollanan ordunun (İlk sahnelerde iki askeri aracın bizden once geldiğini goruyoruz, biz girdikten sonra bir tim daha giriş yapıyor ve girdikleri anda katlediliyorlar, oyunun sonunda gelen diğer timi de duşunursek Murkoff bir ordu sahibi olmalı.) kurbanı olur. Uzerimize futursuzca ateş eden bu eli silahlı abiler bizi oldurdukten saniyeler sonra birer birer olurler. Tabi biz de "You have become the host." yazısını okuduktan sonra "WTF ?" moduna girmekten kendimizi alamayız. En azından ben oyunu bitirdiğimde buyuk bir şaşkınlık ve hayal kırıklığı yaşadığımı soyleyebilirim. Devam oyunu sinyalleri veren bu son, oynayanları tatmin edememişti ne yazık ki.

Outlast' ın konusunu kısaca (!) ele aldıktan sonra sıra Whistleblower' a geldi. Bir onceki paragrafta Miles' ın gizemli bir e-mail aldığından (from:[email protected]) bahsetmiştim. Outlast' ı oynadığım sure boyunca gizemli mailin sahibini merak etmeme rağmen tum dokumanları ve notları okumam bu gizemli e-mailin sahibine dair elle tutulur bir şey bulmamı sağlamamıştı. Whistleblower duyurulduğunda konunun bu e-maili gonderen kişi ile ilgili olduğunu anlamıştık. Kelime anlamı muhbir olan Whistleblower, oyuncuların kafasında konuyu oluşturmalarına imkan sağlamıştı. Konuya gelecek olursak; Whistleblower' da Waylon Park isimli, Murkoff tesislerinde yazılım muhendisi olarak calışan karakteri oynuyoruz. Oyunun (cok başarılı bulduğum) giriş sahnesinde Murkoff Psikiyatrik Tesisleri' nde yapılan deneylerden rahatsızlık duyan Waylon' ın dunya capında ki gazetecilere yaşananlarla ilgili bir e-mail gonderdiğini goruyoruz. Deneyin kontrolden cıkmasından iki saat once e-maili gonderen Waylon ne yazık ki iyi bir yalancı değil. Tedirgin ve cekingen tavırlarını zar zor gizleyen karakterimiz deney icin gerekli yazılım duzenlemelerini yaptıktan sonra e-maili gizlice gonderdiği odaya geri doner. Tahmin ettiğiniz uzere geri donduğunde kendisini orada bekleyen guvenlik personeli ile karşılaşır. Yazılım muhendisi Waylon, bir yazılımın kurbanı olmuştur. Kendisinden habersiz guvenlik şefi tarafından bilgisayarına yuklenen denetleme yazılımı Waylon' ın e-maili gonderdiğini fark edip kendisini acığa cıkarmıştır. Murkoff gibi acımasız bir şirkette kuralları ihlal ettiğinizde ne yazık ki işten atılmak yerine denek olarak kullanılıyorsunuz. En azından Waylon' ın başına bunlar geliyor. İlk oyundaki "derin uyku" kod adlı deneyin isteksiz bir "gonullusu" olan Waylon şansın da yardımıyla deney tamamlanmadan serbest kalıyor. Tabi kendisiyle beraber hastane ve tesis icerisinde ki herkesin serbest kaldığının bilincinde olan Waylon, kamerayı eline aldığı gibi bir cıkış yolu aramaya başlıyor. Mount Massive Asylum koridorlarında yaşanan uzun bir kovalamacadan sonra karakterimiz cıkışa ulaşmayı guc belada olsa başarıyor. Waylon, Miles' ın gelirken kullandığı arabayı alıp bu tesisten kurtuluyor. Elindeki kamera kayıtlarını Murkoff' un baş duşmanı olmayı goze alarak internete yukleyen Waylon cesaretini bir kez daha gozler onune seriyor.

Genel bir değerlendirme yapacak olursam, Outlast: Whistleblower oldukca başarılı bir dlc. İlk başta oyunculara farklı bir deneyim sunamayacağını duşunduğum Whistleblower, beni cok şaşırttı. Outlast' ın sonlarına doğru korku, yerini kovalamacaya bırakmıştı. Outlast ile paralel olarak ilerlemesi ise bana ayrı bir zevk verdi. Miles' ın yaptığı hareketlerin sonuclarını Whistleblower' da eş zamanlı olarak Waylon karakteri ile gozlemleyebiliyoruz. Outlast' ı oynarken, dokumanları ve notları eksiksiz bir şekilde okumama rağmen konuyu kafamda bir turlu pekiştirememiştim. Whistleblower ana oyun ile aynı zaman diliminde gectiği icin Outlast' ı bitirdiğinizde kafanızda oluşan soru işaretleri Whistleblower' ı oynadıkca birer birer kayboluyor. Whistleblower' ın sonunun ana oyuna gore daha tatmin edici olduğunu soyleyebilirim. Finalde amacımıza ulaşıyor ve Murkoff' un kirli sırlarını gun yuzune cıkarıyoruz. Sonuc olarak; Whistleblower bugune kadar oynadığım dlcler arasında ana oyuna katkı sağlama konusunda en başarılılardan biri.
Artıları:
-Derin ve surukleyici konusu.
-Unreal Engine 3.5' in sunduğu guzel grafikler.
-Konu bakımından ana oyunu tamamlayıcı nitelik taşıması ve bu işi layıkıyla yapması.
-Başarılı optimizasyonu.
-Uygun fiyatı. (Steam uzerinde $8,99)
Eksileri:
-Karakterimizin kırılabilecek durumda olan kapıları bile kıramaması.
-Onunde sandalye olan bir kapıyı kullanamamamız.
-Oyun sırasında defalarca yuksekten duşmemize rağmen yere yakın bir camdan
atlayamıyor oluşumuz.
-Kameramızda kullandığımız pillerin garip yerlerde bulunması.
-Kapıları acarken kullanabildiğimiz mekaniğin kapatırken kullanılamıyor oluşu. (Kapıları carparak kapatmamız.)
Oyunun eksilerinin neredeyse tamamı mantık hatalarından kaynaklanıyor. Bunun bir korku oyunu olduğunu duşunursek, boyle mantık hataları ile karşılaşmamız normal. Oyunun başarılı ilerleyişi sayesinde bu hataları cok fazla duşunmuyor ve goz ardı edebiliyoruz.
Final puanı: 8/10