VKV Amerikan Hastanesi Goğus Hastalıkları Bolum Şefi Prof. Dr. Levent Tabak, ozellikle ilkbahar aylarında artan polenler nedeni ile alerjik astım hastalarını dikkatli olmaları konusunda uyarıyor.


Prof. Dr. Levent Tabak, ayrıca saman nezlesi olarak bilinen alerjik rinitin soğuk algınlığı ile karıştırılmaması gerektiğini hatırlatıyor.
Alerjik Rinit Nedir?
Saman nezlesi, bahar alerjisi ya da yaz gribi olarak isimlendirilen alerjik rinit; kişilerin duyarlı oldukları alerjenler ile teması sonrası ortaya cıkan ve cok sayıda kişiyi etkileyen bir hastalıktır. Ağırlıklı olarak burun iltihabı belirtilerinin bulunduğu hastaların onemli bir kısmında; alerjik astım, konjonktivit ve deri hastalıkları da gorulmektedir. Alerjik rinitin başlıca belirtileri; burunda kaşıntı, tıkanıklık, akıntı, hapşırma, kuru oksuruk ve boğaz kaşıntısıdır.
Başta polenler olmak uzere; kuf mantarları, ceşitli gıdalar (yumurta, cilek, balık… vb.), ev tozu, kedi ve kopek gibi hayvan tuyleri ve ceşitli kimyasallar da hastalığa neden olabilmektedir. Alerjik riniti olan kişilerde; sinuzit, kulak hastalıkları ve geniz eti gelişimi de sıklıkla gorulmektedir.
Alerjik Astım Neden Olur?
Alerjik astım, genetik olarak alerjiye yatkın olan kişilerin, belirli bir sure boyunca duyarlı oldukları alerjene maruz kalmaları sonucunda gelişebilir. Alerjik astım; hava yollarının, mikrobik olmayan iltihabına bağlı gelişen bronş aşırı duyarlılığıdır. Bu kişiler, duyarlı oldukları alerjenler ile temas etmeleri sonucunda; kuru oksuruk, nefes darlığı, hırıltı, hışıltı ve goğuste sıkışıklık hissi gibi şikÂyetler duyabilmektedir. Bu şikÂyetler tekrarlayan nobetler halinde seyretmekte; şikayetler geceleri ve sabaha karşı artmakta; alerjenden uzaklaşma ya da ilac kullanımı sonrasında azalmakta ve hatta tamamen kaybolabilmektedir. Alerjik astım, bazı hastalarda yılın belli aylarında daha fazla gorulmektedir.
Alerjik astımlı hastalarda en sık rastlanılan alerjiler; ev tozu (akar), ağac ve cimen poleni, kedi-kopek tuyu, hamam boceği ve kuf mantarı alerjileridir. Alerjik astımlı hastalarda coğu kez tanı, iyi bir hikÂye alınması ile konulabilmektedir. Kesin tanı konulabilmesi icin kişinin alerjen ile karşılaşması sonrasında şikÂyetlerin başlaması ve muayene bulgularının ortaya cıkması; alerjenden uzaklaşması sonrasında ise şikÂyetlerin azalıp, kaybolması gerekmektedir. Muayene sırasında tanı, solunum fonksiyon ve ceşitli laboratuvar testleri ile konulabilmektedir.
Polenlerden Korunmak İcin...
• Doktorunuza danışarak uygun bir yontem ile hangi polenin bunyenizde alerjiye yol actığını belirleyin. Her bitki, yılın belli bir doneminde polen urettiği icin alerjik olduğunuz polene gore onceden koruyucu tedaviye başlayarak hazırlık yapabilirsiniz.
• Polen sayısının ılık, kuru ve guneşli gunlerde artması; sabahları erken saatlerde ve yağmur sonrasında azalması nedeni ile ozellikle polen miktarının fazla olduğu saatlerde, acık alanlarda olabildiğince az surelerde kalınmalıdır. Cim polenine alerjisi olanlar, bahce cimlerini kendileri bicmemelidir.
• Polenler ile kaplanma sonucu ic mekÂnlarda alerjiye neden olma riskine karşı; giysiler ve camaşırlar yazın acık havada kurutulmamalıdır. Polen mevsiminde pencereler, kapalı tutulmalıdır.
• Eğer mumkun ise polen mevsiminde tatile cıkılmalı ve şikÂyetleri tetikleyen polenlerin bulunmadığı, kıyıdaki esintiler vasıtası ile polen sayısının nispeten daha az olduğu deniz kıyısında yer alan bolgelere seyahat edilmelidir.
• Otomobil alma ya da değiştirme ihtiyacı gundeme geldiğinde; polen yakalayıcı hava filtreleri olan otomobiller tercih edilmelidir. Otomobillerinde polen filtresi olan kişiler de otomobillerinin bakımları esnasında polen filtrelerinin değiştirilmesine ozen gostermelidir.
• Alerjisi olduğu halde cicek yetiştirmekten vazgecmek istemeyenler, bocekler vasıtası ile dollenen renkli sus bitkilerini; orneğin gulu tercih etmelidir. Bu tarz ciceklerin polenleri, hava ile taşınamayacak kadar ağır olduğu icin semptomlara yol acma olasılıkları daha duşuktur.
Mesleğe Bağlı Gelişen Astım...
Spirometri cihazı ile solunum fonksiyonlarını olcerek, ceşitli akciğer hastalıklarına tanı koymak mumkundur. Nefes darlığı, oksuruk ve goğuste sıkışıklık hissi olan hastalarda bu şikÂyetlerin, oncelikle akciğer hastalığına bağlı olup olmadığı olculmelidir. Solunum fonksiyon testleri ile bu şikÂyetlerin, akciğer hastalığına bağlı olup olmadığı buyuk olcude anlaşılabilmektedir.
Solunum fonksiyon testleri ile once hastanın akciğer fonksiyonları değerlendirilmekte; cıkan sonuca gore ilac tedavisi uygulanmakta ve yeniden uygulanan solunum fonksiyon testlerinde duzelme gosterilmesi ile tanı konulabilmektedir. Solunum fonksiyonları normal olan kişilerde de bronş provokasyon testi ile yine astım hastalığı olup olmadığı belirlenebilmektedir. (ailem)