Doğulu kadınlara ozel guzellik sırrı
Karasal sert iklimde yaşayan Doğulu kadınların puruzsuz bir cilde sahip olabilmeleri icin kil ve mısır unundan elde edebilecekleri karışımları kullanmaları gerektiği belirtildi.
Doğal Guzellik Uzmanı Suna Dumankaya, karasal sert iklimde yaşayan Doğulu kadınların puruzsuz bir cilde sahip olabilmeleri icin kil ve mısır unundan elde edebilecekleri karışımları kullanmaları gerektiğini soyledi. Turkiye’nin yılda 450 milyon dolar kozmetik urunlere harcama yaptığına dikkat ceken fitoterapist Dumankaya, “İnsanlarımız para odemekle kalmıyor, bir de cilt kanseri tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Tamamen organik ve doğal yağlardan imal edilen urunler kullanılmalı” dedi.
Tent Guzellik Merkezi’nin davetlisi olarak Erzurum’a gelen fitoterapist (bitkilerle tedavi uzmanı) Suna Dumankaya, Turkiye’de son 10 yılda cilt kanseri vakalarının yuzde 70 artış gosterdiğini ileri surdu. Makyaj ve cilt bakımı icin kullanılan ithal urunlerin cilt kanserine davetiye cıkardığını iddia eden farmakoloji uzmanı Dumankaya, ozellikle kadınların organik ve doğal yağlardan elde edilen urunleri tercih etmelerini tavsiye etti. 'Mucize formuller’, 'Meslek sırlarım’ ve son olarak 'Van’dan Amazonlara’ adlı uc kitabı bulunan Dumankaya, soğuk ve sert iklimde yaşayan Doğulu kadınların sağlıklı bir cilt bakımı icin şu folmulleri verdi:
“Doğunun iklimi sert ve soğuk. Ayrıca burada yaşayanlar cok yağlı besleniyor. Bu da ciltteki yağ oranını artırıyor. Bunun icin eşit miktarda bir corba kaşığı kil, mısır unu ve su karıştırıp cildinize surun. Bu sayede cildiniz porselen gibi bir goruntu kazanır. Yağlı ciltler icin ise cok basit bir maske yapabilirsiniz. Bunun icin de yine eşit miktarda bir cay kaşığı kil, bal ve limonu karıştırıp, yuzunuzde 20 dakika bekletin. İki seans sonra farkı farkedeceksiniz. Kuru ciltler icin de bir cay kaşığı tuzsuz tereyağı ve balı karıştırıp cildinizde yarım saat bekletin. Cunku tereyağında A vitamini, balda ise B vitamini var. Tum bunlar cildin kurumasını ve catlamasını onler. Bu işlem ozellikle soğuk havalarda yapılırsa daha koruyucu bir etkisi olur.”