Androgenetik sac dokulmesi erkeklik hormonlarının genetik yatkınlığa sahip
sac kokleri uzerindeki etkilerinin bir sonucudur. Erkeklik hormonlarının bir
diğer adı androjenlerdir androgenetik sac dokulmesinin tanımı bundan
kaynaklanmaktadır. Androgenetik sac dokulmesinde rol oynadığı duşunulen uc
onemli faktor vardır ve bunlar birbirleriyle yakından ilişkilidir.

1. GENLER

Androgenetik sac dokulmesi kişinin kromozomlarında belli bir genetik kodun
olmasına bağlıdır. Bir veya daha fazla gen uzerinde taşınan bu kod anne veya
babadan kalıtılabilir.

Toplumda kelliğin anne tarafından aktarılan bir genin erkek cocuklarda
tanımlanmasıyla ortaya cıktığı şeklinde yaygın bir inanış vardır. Androgenetik
sac dokulmesi olan hastaların kromozomlarının genetik incelemesi bu inanışın iki
bakımdan yanlış olduğunu ortaya koymuştur: Oncelikle, androgenetik sac dokulmesi
otozomal dominant olarak kalıtılmaktadır, yani sorumlu gen(ler) anneden veya
babadan gelebilmektedir. İkinci olarak, bu genetik kod hem erkeklerde, hem de
kadınlarda tanımlanabilmekte, dolayısıyla hem kız, hem de cocuklar ileride bu
tip sac dokulmesine maruz kalabilmektedir.

Uzerinde ısrarla durulması gereken bir nokta da sorumlu gen(ler)i taşıyan
herkeste androgenetik sac dokulmesinin gercekleşmeyeceğidir. Bir genin aktif
olabilmesi icin kişinin vucudunda "tanımlanması" gerekir. Belli bir genin
tanımlanması ise hormonlar, yaş, stres duzeyi vs. gibi pek cok faktore bağlıdır.
Dolayısıyla eğer bir kişinin sacı dokulmuyorsa bunun iki sebebi olabilir: Ya o
kişi sac dokulmesinden sorumlu gene sahip değildir, yahut varolan gen tanımlanmamıştır.

Androgenetik sac dokulmesinden tek başına sorumlu olan gen veya gen kumesi henuz
keşfedilememiştir. Fakat bilim adamları bu gen(ler)in erkeklik hormonlarının,
5-alfa reduktaz enziminin ve sac koklerindeki androjen reseptorlerinin
sentezinde etkili olduğundan şuphe duymamaktadırlar. Bunlar erkek tipi sac
dokulmesinde rol oynadığı bilinen uc ana faktordur. 5-Alfa reduktaz enzimi bir
erkeklik hormonu olan testosteronu daha aktif bir formu olan dihidrotestosterona
(DHT) cevirir. DHT de sac koklerindeki androjen reseptorlerine bağlanarak
etkisini gosterir.

Genetik muhendisliği ve tıbbi genetikteki gelişmeler sayesinde erkek tipi sac
dokulmesinden sorumlu olan gen(ler) fazla uzak olmayan bir gelecekte bulunacaktır. Bu buluş bize sadece androgenetik sac dokulmesini tedavi etme imkanı değil, aynı zamanda bunun ileride ortaya cıkma riskini yeni doğan bir bebekte bile tespit etme olanağı verecektir.

2. HORMONLAR

Androgenetik sac dokulmesinin oluşum mekanizmalarında rol oynayan hormonlar
androjenler olarak da adlandırılan erkeklik hormonlarıdır. "Androjenler nasıl
kellik yapar?" sorusunun cevabını vermek cok da kolay değildir. Androjenler pek
cok yaşamsal mekanizma uzerinde onemli etkilere sahiptirler. Etkilerini diğer
hormonlar gibi hucre zarı uzerindeki veya hucre icindeki reseptorlere bağlanarak
gercekleştirirler. Bir sac kokunu farklı turden androjenler etkileyebilir ve
vucudun farklı bolgelerindeki sac kokleri aynı androjene farklı cevaplar
verebilir. Orneğin, koltuk altındaki kılların buyumesini sağlayan androjenler,
kafa derisindeki sacların dokulmesine neden olmaktadır.
Sac dokulmesi surecinde iki tip androjen rol oynar. Bunlar testosteron ve
dihidrotestosterondur (DHT). Dihidrotestosteron adından da anlaşılacağı uzere
bir testosteron turevidir. 5-Alfa reduktaz enziminin gorevi goreceli olarak
inaktif olan testosteronu, daha aktif bir formu olan dihidrotestosterona
cevirmektir. DHT sac kokleri uzerindeki her tip androjen reseptorune kolaylıkla
bağlanıp kuvvetli etkisini gosterebilir. Testosteronun da sac kokleri uzerinde
etkisi vardır, fakat bu DHT''ninkinden cok daha zayıf bir etkidir. Dolayısıyla
sac koklerinin icinde ve cevresinde, ozellikle dermal papillada cok sayıda
bulunan 5-alfa reduktazın androgenetik sac dokulmesi surecinin anahtar enzimi
olduğu soylenebilir.
Bu iki hormonun sac koklerindeki reseptorleriyle etkileşmeleri kafa derisini
kaplayan saclarda bir takım değişimlere neden olur. Zaman icinde terminal
sacların buyume (anajen) evreleri kısalır. Katajen (ara) ve telojen (dinlenme)
evrelerinin surelerinde bir değişiklik olmadığından, sonuc olarak dinlenme
donemindeki sac koklerinin sayısı ve oranı artar. Katajen ve telojen donemindeki
koklerin normalde %10 olan oranı %20''ye cıkar. Daha fazla sacın dinlenme
doneminde olması da, daha fazlasının dokulmesi sonucunu doğurur. Etkilenen sac
kokleri kısalır ve incelir. Bunun sonucu olarak buralardan daha ince, kısa ve
zayıf saclar cıkar.
Her erkek ve kadında androjen hormonları ve bunların reseptorleri mevcut olduğu
halde nicin herkeste sac dokulmesi gorulmediği sorulabilir. Bu sorunun gercekten
tatmin edici bir cevabı yoktur. Yine de bazı fikirler one surulmektedir ve
bunların başlıcalarına aşağıda kısaca değinilmektedir:
Androgenetik sac dokulmesi olan kişilerin sac koklerindeki androjen
reseptorlerinin sayısı normalden fazladır. Bunun sonucu olarak kanlarındaki
androjen duzeyi normal olmasına rağmen, androjenler bu kişilerin sac folikulleri
uzerinde daha belirgin bir etki yaratmaktadırlar.
Sacı dokulen kişilerin sac koklerindeki androjen reseptorleri normalden daha
hassastır. Bu da kanda normal duzeyde bulunan androjenlerin sac koklerini daha
fazla etkilemesine neden olmaktadır.
Sacların dokulduğu bolgelerde 5-alfa reduktaz enziminin aktivitesi daha
yuksektir. Dolayısıyla buralarda daha fazla testosteron dihidrotestosterona
cevrilmektedir. DHT''nin testosterona oranı ne kadar buyuk olursa sac dokulmesi
de o kadar hızlı olur.

YAŞLANMA

Unutulmamalıdır ki, yukarıda bahsi gecen faktorlerin ikisi birden mevcut olsa
dahi, bu, androgenetik sac dokulmesinin başlaması icin yeterli olmamaktadır.
Sacların dokulmeye başlaması icin sac koklerinin belli bir sure boyunca
androjenlerin etkilerine maruz kalmaları gerekir. Bu sure kişiden kişiye,
genetik tanımlamaya ve kandaki androjen duzeyine bağlı olarak değişebilir.
Bunun yanında, kişi yaşlandıkca belli orandaki sacı kısalır ve incelir.
Androgenetik sac dokulmesine yatkınlık olsa da, olmasa da, sadece yaşa bağlı
olarak gercekleşen bu surece minyaturizasyon denir. Bunun sonucunda
minyaturizasyona uğrayan saclar dokulur ve işlevsel sac koklerinin sayısında bir
azalma olur.